iyibilgi özel iyibilgi özel

En Sıcak Konular

Bir anne öldü... Söz bitti...

16 Mart 2012 13:29 tsi
Bir anne öldü... Söz bitti...
Dün bir anne gazetelerin üçüncü sayfalarına düştü. O üçüncü sayfaya düşerken, bizim de Rabbe ve Kutlu Doğum idrakiyle ne yapsak diye düşündüğümüz Efendimiz’e verdiğimiz sözler düştü kayıttan... iyibilgi özel

Kardeşliğe Dair

Biz helalliği haklarını bize zaten helal edecek, elimize sıcak su damlasa kolumuz koptu zannedecek annelerimizden istiyoruz ya, işte o tuhaf. Helallik istenecek anneler, kendilerini salıncak demirine asarken, gözlerimize bakmaktan çoktan vazgeçtiler.

Dün bir anne gazetelerin üçüncü sayfalarına düştü. O üçüncü sayfaya düşerken, bizim de Rabbe ve Kutlu Doğum idrakiyle ne yapsak diye düşündüğümüz Efendimiz’e verdiğimiz sözler düştü kayıttan. Sadece konuşan, teoriye dair çok şey bilen, yine o Efendim’in söylediği bilgi hamalları gibi, düştük gözden.

Kim diyen, siz efendim. Siz düştünüz, biz düştük, ben düştüm, ben.

Bir anne öldü dün.

Kocası bir zamandır işsiz olduğu için eşe dosta borçlanmışlar. Sonunda koca bir iş bulup, gurbete çıkmış. Kazandığı parayı sarf etmede de önceliği borçlarına ayırmış. Karısına evi geçindirmek için çok az bir para kalıyormuş. Kadın oduncuya gidip elindeki parayı göstermiş. “O parayla ne odunu bacım?” demiş oduncu. Kıyamamış sonra, bir çuval ıslak odun vermiş. Kadın eve gelmiş, odunlar tutuşmamış, yanmamış. Çocuklar üşümeye devam etmiş. Büyük yavrunun eline bir saç kurutma makinesi vermiş, bir yaşındaki bebeği ve kendisini ısıtmasını söylemiş. Yan odaya geçip, salıncak demirine asıvermiş kendini.

İki evladını bırakıp, gidivermiş.

Komşuları, “üç gündür yemek pişmiyor evlerinde, açlar” diyorlar aşağıda. “Yakacak olmadığından üşüyorlardı” diyorlar.

Kendini asan anne, kendini astı evet.

Ama komşuları da astı işte. Biz asıldık o salıncak demirinde. Biz Müslümanlar, hayatını az çok buna göre şekillendirme gayretinde olanlar. Bir anne açtı, evlatları üşüyordu, biz duymadık. Duymalıydık, bilmeliydik. Kolay öyle Fırat kenarındaki kuzunun hakkını bilen bir Ömer’i hatırlayıp ağlamak. O Ömer’di, bizler atının burnundaki kıl olmayı beceremeyenler.

Ben bunları kendime söylüyorum, önce ey nefsim sana, diyerek yazıyorum. Bütün gecemi bir kızkardeşi yitirmenin acısıyla geçirmişim, inleye inleye ağlamışım, o kadına ne, iki evladına ne. Benim ülkemde bir insan kendisini gidecek yeri olmayacak kadar çaresiz hissetmiş, ben bilmemişim, şimdi terketmek zorunda kaldığı Endülüs’e bakıp ağlayan Abdurrahman gibi ağlayayım dilediğim kadar.

Üç gündür tenceresini kaynatamayan iki yavrulu bir anneye bakıp, üç gün boyunca ne demiş olabilirler? O kadın ıslak odunları tutuşturup bebeklerini ısıtmaya çalışırken ne demiş olabilirler?

Çalınacak onca kapı varken, gidecek onca yer, bulunacak o kadar çare varken, kimin ne hakkı var iki yavruyu anasız bırakmaya. Dünyanın her yerinde insanlar böyle ölüyor denebilir.

Türkiye’de bu durumda kalan bir insanın çalacak kapısı olacak kadar yakınında durabilen STK’ları oluşturamıyorsak, o kapı değilsek, ağlamak lazım şimdi.

Kimse Yok mu Derneği’nin bir yayın çalışması için mülakat yapıyordum. Oradaki konuşmalardan bazıları özellikle hatrımdadır. Bir muhterem demişti ki: “Hep veren el övülür. Veren elin güzelliği anlatılır. Halbuki alan el de bir o kadar mukaddestir. Gidip talep etmek kolay mı? Alan olmasa veren olur mu?”

Kadın kolayını seçmiş de, efendim imanı mı gitmiş de neymiş, hepsi boş. O kadın elindeki o oduncuya tuhaf gelecek kadar az parasıyla, gidip oduncunun kapısında durmuş mu, içi ezilmiş mi, yerin dibine girmiş mi, kafasından aşağı dünyanın dertleri boşalmış mı…

Bu günlerde komşuları o kadını ve çocuklarını konuşacak, bizim gibi.

Şüpheciliğin, ötekiyle ilgili merakın, yani hiç de hoş görülmeyen tecessüsün tavan yaptığı şu tuhaf zamanlarda, komşuyu gözeterek bakmak unutuldu mu sahiden?

Bir muhtarlığa gidivermek, komşum aç deyivermek, kaymakama çıkıvermek, televizyonlardaki herhangi bir sosyal yardım amaçlı programlardan birini arayıvermek…

Bu gece, biz bu ülkenin sahipleri, yani ülkesinde evlatlarına iki odun parası bulup da onları ısıtamadığı için ölüme giden, sığınacak başka yeri, çalacak başka kapısı olmadığı için, “dünyada sığacak bir deliğim yok,” deyip, intihar eden bir kadının komşularıyız. Komşuluğun hakkını verememişleriz. Kızkardeşliğin gereğini yapmamış kadınlarız. O iki evladı ısıtamamış anneleriz. Kredi kartıyla ödenen, cep telefonu mesajıyla hallediliverilen sadakalarını aslında bir türlü veremeyenleriz. Cimriyiz biz. Hakiki vermeyi bilmeyenleriz. Üşüyen çocukların annesi yanlış işler yapsa, komşular ne yapacaklarını, kime gideceklerini bilir ama, böyle durumlarda bilmez. Abarttım mı, abartalım. Bu gece uyumayalım. Bu gece bir anne öldü. İki çocuk çok korkuyor bu gece.
Onlar annesiz kaldı.

Biz kızkardeşler, yaraların üzerinde acıtmadan parmak uçlarımızla dokunuvermeyi, konuşmadan anlaşmayı, ötekinin zehrini almayı, nazenin işler etmeyi, unuttuk mu sahiden?

Ne desek, ne söylesek… Emine Anne biz, üzgün müyüz?

Bir anne öldü.

Söz bitti.

Vâ esefâ…

Elif Ayla

www.iyibilgi.com




Bu haber 4,421 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    6,548 µs