Tahran da Hudson Senaryoları’ndan huylandı!

26 Haziran 2007 13:56 tsi
Dalgaları hâla bu kıyaları döven Hudson Enstitüsü’ndeki senaryolar meğer İran çöllerini de kavuruyormuş. Tahran, tatsız senaryoların ara satırlarına, yakın zamanlı olayları da katarak kendine pay çıkarmış! Tren kazasından adamlarının kaçırılmasına,

Hudson Enstitüsü’nde çağrışımı bol senaryolar ve toplantının ana teması elbette Türkiye idi. Tabii biraz da Kuzey Irak! Ancak bu tartışmalı toplantıdan pay alan sadece Ankara olmadı.

Tahran da bu Hudson vakasından kendine pay çıkardı. Çünkü anlaşıldığına göre İran, Türkiye’ye yönelik bu türden bakışların kendisini de etkiliyeceğini düşünüyor. Öyle ki bu tartışmaların satırz arasını okuyup, yakın zamanlı “bazı olaylarla” da birleştiren İran, meselenin sadece Türkiye ile sınırlı olmadığına inanıyor.

İnanmakla da kalmıyor, Türkiye’deki dostlarına da anlatıyor. Buna göre İran’ın ilk “okuması”, konuyla biraz uzaktan ilgili bir coğrafyadan, Almanya’dan başlıyor. Aslında ilk gariplik de burada!

Almanya zaten İran’a yakın değil mi?

İran göre AB ülkelerinin PKK meselesine bakışı pek iç acıcı değil. Almanya, PKK’nın açık bir kolu olan ve İran’a karşı terörist eylemlerde bulunan PJAK’ı destekliyor komşuya göre.

Bunun aleni kanıtlarına sahip olduğunu söyledikleri gibi, “buna esasen delil de gerekmez, kendileri basın organlarında açıkça söylüyor” diyorlar. Buraya kadar meseleyi bir casusluk oyunu olarak görmek de mümkün.

Fakat işin bir de başka yönü var. Alman istihbaratı İran’da özel bir konuma sahip. İki ülkenin istihbarat teşkilatları neredeyse 20 yıla yakın zamandır-diğerlerinden farklı olarak-özel bir birliktelik yürütüyorlar.

Hatta denebilir ki, Irak Savaşı olmadan önce Almanya ile Tahran’ın Kürtlere ilişkin çetrefilli ilişkileri vardı. Ama şimdi anlaşılıyor ki işin rengi biraz değişmiş. İran, almanya’nı PJAK’ın desteklenmesi meselesinde taraf görüyor.

Askari de orada mı?

Hudson toplantısıyla ilgisine gelince.. İranlı uzmanlar Türkiye’de yaşanmış ve İran’ın ismi de karışmış bazı olaylar da parallelik görüyorlar. Örneğin Hudson’daki senaryoya da giren “tren” meselesi bunlardan biri.

Kısa bir süre önce İran’dan kalkan ve Türkiye üzerinden Kuzey Irak’a giden trenin devrilmesi sonucu bol miktarda silah ve mühimmat saçılmıştı ortaya. Doğal olarak herkes, hem de parmağıyla Tahran’ı işaret etti ve silahların Iraklı direnişçilere gittiğini söyledi.

Doğru yanlış başka mesele ama İran, Hudson senaryolarında bu tren olayının yer almış olmasını kendisine yönelik bir operasyonlar zincirinin halkası olarak da analiz ediyor. Yine örneğin Türkiye’de kaçırılan Askeri’nin-ilk önce iyibilgi tarafından duyurulduğu üzere-Almanya’daki bir ABD üssünde bulunması ihtimalini de fark etmişler.

Senaryonun eksik sayfası

İran’a göre senoryolarda yeralan İstanbul patlaması da şüpheli. Yani senoryoya göre orada gerçekleşmesi gerekiyordu ama Ankara’da oldu. Demek alineyet kazanınca senaryonun o sayfası değiştirilmiş bakışını getiriyorlar.

Onlara göre PKK’nın desteklenmesinde ABD’nin maddi rolü Afganistan’dan da geliyor. Yani uyuşturucu eliyle. Afganistan özellikle bu yıl uyuşturucu üretiminde patlama yaşıyor. Üretim geçen dönemlere göre 10 katı aşmış halde. İşte bu “mal”ın gelirinden PKK destek gidiyor deniyor.

Bunun gerçekliğini bulmak zor. Ancak iyibilgi’nin kısa süre önce Afganistan’daki görevinden dönmesinden sonra görüştüğü Hikmet Çetin’in söylediklerini anımsamak lazım.

Çetin o günlerde iyibilgi’ye uyuşturucu meselesinin bu yıl rekor kıracağını, önüne geçilmesinin de hayli zor olduğunu söylemişti. Anack aynı Çetin, bu uyuşturucu gelirinin PKK eliyle kullanıldığı iddasında biraz şüpheliydi. Sebebi ise PKK’nın zaten bu işi yaptığı, ihtiyacı olmayabileceği yönündeydi.

Bu iddilar adı üstünde iddia. Gerçeklik payı olabilir de olmayabilir de. Ama gerçek olan İran’ın da tıpkı Türkiye gibi Hudson vakasından kendine yönelik tehdit algıladığı. PKK ve PJAK ile mücadelede aktif olmaya çalıştığı. Bize düşense her denilene inanmamak.

Bu haber 562 defa okundu.