En Sıcak Konular

Timsah gözyaşlarını Gül için dökecek!

25 Haziran 2007 14:00 tsi
Timsah gözyaşlarını Gül için dökecek! Ekonomi patronlarının ve hakim medyanın namlusu Abdullah Gül’e dönüyor. Seçim kriz çıkarmayacak ama Cumhurbaşkanlığı çıkaracak gibi. Daha ilginci, AKP içinde açıkça, Başbakan’ın da ‘sabit’ kalarak bu sürece yardımcı olduğu iddiası

O kadar çok veri 23 Temmuz sabahı nasıl bir Meclis tablosuyla karşılaşacağımıza ilişkin benzer veri sunuyor ki, üç partili ve AKP, CHP, MHP sıralamasıyla yeni TBMM’nin oluşacağı ve yine AKP’nin “tek başına” 276 bularak hükümet kuracağı üzerine çok çatışmalı bir gündem bulunmuyor.

Öyle olur mu? Belki, belki değil. Ancak hem bu yüksek beklenti hem de yeni hükümetin ve TBMM’nin bu şekilde huzursuzluk çıkmadan kurulabileceği öngörüsü, doğal olarak tüm dikkatleri “ilk ve olası” kriz noktasına sürüklüyor.

O da elbette zaten “uzatmalı” olan Cumhurbaşkanı meselesinin halli. Bu noktada da yine iki ana belirsizlik ve soru var. Bir, Abdullah Gül devam edecek mi? Ve iki, başka kim olabilir.

Bu iki soru aynı zamanda “sıralı”. Miting meydanlarındaki hararetli söylemleri ve basına verdiği beyanatlar Gül’ün “bu sevdadan” henüz vazgeçmediğini, hatta algılanabildiği kadarıyla biraz daha “azimli” olduğunu gösteriyor.

Kaza mahali değil, cinayet mahali!

Başbakan açısından ise durum biraz farklı! Deniz Baykal’ın kaza yapan şoförün dönüp dönüp kaza yerine gelerek “nasıl oldu bu iş” diye bakması benzetmesini yaparak dillendirdiği “Köşk sendromu”nun nispeten doğru bir yeri var.

Tayyip Erdoğan’ın Köşk yoluna döşeyen politik adımların doğru atılıp atılmadığına ilişkin tekrarlayan analizler yaptığı AKP kulislerinde sık konuşuluyor. Basitçe, “daha hasarsız atlatılabilir miydi” hesabı yapılıyor.

Baykal’ın yanlış olduğu yer ise şurası. O sendrom aslında kazalar için değil, cinayetler için kullanılır! Katilin cinayet mahaline yeniden döneceği ve belki de bu sefer yakalanacağı bakışı sadece inanç değil, tecrübelerle de sahiptir.

Yoldaki dost…

Zaten onun için polisler olay yeri etrafında toplanan kalabalığı kameraya alırlar her seferinde. Yani Baykal’ın benzetme amacı doğruysa bu sefer AKP “bir şekilde” kendisinin de desteklediği bir Cumhurbaşkanı’nı Köşk’e gönderebilir.

Fakat mesele bu denli sığ değil. Örneğin Başbakan’ın hâla ve ısrarla Gül isminin ardında durup durmayacağı şüpheli. Yine de Gül arzu ederse karşı çıkmayacağı, “nasıl isterse öyle olsun!” diyeceği ve hatta bu sözlerine yakın çevresine söylediği biliniyor.

Öte yandan yeni TBMM tablosunun-ki aynı veriler AKP’nin daha çok oy ama daha az sandalye alacağını söylüyor-buna izin vermeyeceğini, “Sayın Gül”ün de bu süreçte “kendiliğinden” feragat edeceği beklentisini işaret ediyor. Kaldı ki başbakan’ın sürekli ve şaşırtıcı biçimde “kriz” göndermesi yapmasını, adresin Gül olduğuna yoranlar da var!

Gül’ün dikeni!..
 
Geçtiğimiz hafta içinde Abdüllatif Şener’i ziyaret eden Amerikan büyükelçisi Wilson’un “neden Cumhurbaşkanlığını düşünmüyorsunuz” sorusunu sorduğuna ilişkin güçlü spekülasyonlar boşuna ve “yalnız” olmasa gerek.

Yine TÜSİAD ve ekonomi çevrelerinin Abdullah Gül’ün ısrarlı adaylığına yakın durmayacakları, bağlı olarak “malum” medyanın da yavaş yavaş Gül’e karşı şekilleneceğinin emareleri var.

Ama bu pozisyonu iyi okumak gerekiyor. Çünkü bu şekillenme bir Gül düşmanlığı değil. Hem iş çevrelerinin hem de hakim medyanın “Gül’ü sevdiği” biliniyor. Ama seçim sonrası Gül’den kaynaklanacak aynı krizin “diken”ini tolere edecekler mi o bilinmiyor!

Medya açısından da durum farklı değil. Bugüne kadar AKP’nin ılımlı, uzlaşılır, modern, Batı’ya en açık yüzü olarak sunulan Abdullah Gül’ün “direnmesi” halinde acaba daha sert manevralar üretilir mi?

İşaretler…

İyibilgi yazarı Nedret Ersanel’in köşesine taşıdığı bir Amerikan kuruluşunun anketi Haziran başında Abdullah Gül’ün popüleritesini Başbakan Erdoğan’ın üzerinde gösteriyordu. Ankete katılanların Cumhurbaşkanlığ sürecinde Gül’ün “mağduriyetinden” hoşlanmadıkları anlamına geliyor bu. 

Çünkü Erdoğan sadece AKP seçmeni nezninde lider karizması her zaman yüksek olmuş bir politikacı. Konjonktürel bu yükseliş geçiçi olsa bile Gül’ü önemli bulan bir kesit bulunduğu belli.

Tersine hakim basından gelen “taze” işaretler ilk teorinin daha kuvvetli olduğunu gösteriyor. Örneğin bugün (25 Haziran) Hürriyet’deki Ahmet Hakan’ın yazısı “Abdullah Gül düşerken” başlığını taşıyor ve zamanla Gül’ün kontrolünü kaybederek daha çok hata yapabileceği imasında bulunuyor.

Benzer şekilde aynı tarihli Şükrü Küçükşahin’in yazısı da ana temaya Gül’ü oturtuyor. Cumhurbaşkanlığı sürecinin politik malzeme olarak kullanılmasının, miting alanlarına toplananlarca halihazırdaki Cumhurbaşkanı’nın yuhalanmasına vardığı belirtiyor ve ekliyor, yarın aynı şey Abdullah Gül’ün başına gelebilir!

Benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Ama daha kötüsü de var. Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı adaylığını sürdürme iddiası seçim öncesi bir sandık manevrası da olabilir ama devamı halinde medyanın daha da keskinleşeceği anlaşılıyor.

Bunun en çirkin örneği, az satan bir gazetenin köşe yazarının Gül’ün kızı Kübra Gül ile meziyetleri malum Paris Hilton arasında hiç hoş olmayan bir benzeşme kurması. Bu son derece haksız ve çirkin bir üslup.

Kamuoyu ilgisi 22 Temmuz’a odaklandığından şimdilik bu “alt” ama önemli çekişmeler net sezilmiyor. 23 Temmuz’da ise farklı olabilir. Gül’e karşı yaratılmaya başlanan bu anafor sandıkta AKP’nin işine yarayabilir. Tersine, seçim sonrası, AKP açısından işleri yokuşa sürebilir. 

www.iyibilgi.com



Bu haber 507 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,817 µs