Hudson dayanışması!

25 Haziran 2007 13:02 tsi
ABD’de Hudson düşünce kuruluşunda konuşulduğu ileri sürülen dehşet senaryosuna Genelkurmay’dan yanıt gelmişti. Dikkatler haberi yapan Yasemin Çongar’a yönelirken Türkiye’deki gazetelerin Amerika temsilcileri Çongar’a sahip çı

ABD’de bir düşünce kuruluşunda konuşulduğu ileri sürülen ancak Genelkurmay tarafından yalanlanan dehşet senaryosu ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Toplantıya katılan Henry Barkey bir programda “o haberde gerçek dışı bir şey görmedim” diye senaryoyu doğrularken, gazeteciler Yasemin Çongar’a destek çıktı.

Çongar kendisini savundu!

Bugünkü köşesinde kendisini savunan Yasemin Çongar “Oyun içinde oyun” başlıklı yazısında Genelkurmay'ın Çongar’ı ağır dille suçlayıp açıklık getirmesini istediği hususa dikkat çekti. Çongar şöyle yazdı: Benim, kimin ne söylediğini birden fazla kaynaktan doğrulatmama karşın, kaynaklarım anonim kalmayı tercih ettiğinden, 'iddia' diye aktardığım bu husus, Genelkurmay'a göre, 'hayal ürünü.' Demek ki, birden fazla katılımcı aynı anda, aynı 'hayali' gördü ve bana, ayrı ayrı, benzer ifadelerle aktardı. Burada, ya parapsikolojik bir muamma var ya da her biri kendi alanında itibarlı olan kaynaklarımın, anonim kalacaklarına güvenerek, ortak bir komplo kurduklarına inanmalıyım. Peki, o durumda, Hudson toplantısına katılan Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Henri J. Barkey'nin dün, CNN Türk'te, bu konudaki haberlerimizde 'gerçeğe aykırı bir şey görmediğini' bizzat açıklamasına ne diyeceğiz? TÜSİAD ABD Temsilcisi Abdullah Akyüz'ün, Barkey dışındaki bir katılımcının, ilgili haberleri 'aynen doğruladığını' aktarmasını nasıl açıklayacağız?
Referans'ın başyazarı Cengiz Çandar'ın, Barkey dışında toplantıya katılanlarla konuşup benzer bilgiler aldığını söylemesine ne tepki vereceğiz? Ben Çandar ve Akyüz'ün kaynaklarını bilmiyorum. Kendi kaynaklarımı da saklı tutuyorum ve samimiyetle umuyorum ki, bir gün açıkça konuşacaklar.

“İtibarlı gazeteciler hedef alınmamalı!”

Zaman gazetesi Washington temsilcisi Ali H. Aslan da bugünkü köşesini aynı konuya ayırdı. Aslan şöyle yazdı: Olay Egemen Bağış'ın Washington'da önceki perşembe akşamı yaptığı basın toplantısında 'duyum'dan 'haber'e dönüştü. Amerika ile saat farkından dolayı yazılı basın haberi basamadan görüntülü, sesli ve elektronik medya devreye girdi. BBC radyosuna da çalışan Çongar'ın geçtiği haberlerin cuma sabahından internete yansımasıyla Türkiye olaydan haberdar oldu. Ama aslında duyumu hepimizden önce alıp yazılı basında ilk kez cuma günü çıkan köşesinde işleyen, Türkiye Gazetesi Washington Temsilcisi Hasan Mesut Hazar idi. Hazar yazısını Hudson toplantısı günü olan önceki çarşamba akşamı kaleme almıştı. Egemen Bağış'a sorduğu soruyla konuyu gündeme ilk getiren de Hazar'dı. Cumhuriyet temsilcisi Yılmaz Polat ise aynı toplantıda 'bu işin adını koyalım' diyerek Hudson Enstitüsü ve Zeyno Baran adlarını ilk telaffuz eden gazeteci oldu. Her iki meslektaşımız da tecrübelidir ve askeri çevrelerde saygınlıkları vardır. Yani orduyu yıpratma gibi bir hesap içerisinde olamazlar. Haber kaynaklarının Türk olma ihtimali de çok yüksektir. Dolayısıyla ortada bir hıyanet-i vataniye değil, farklı ideolojik kökenlerden gazetecilerin imza attığı bir habercilik olayı var. Kamuoyunu bilgilendirme görevlerini yapan gazetecileri töhmet altında bırakmak, hele birini özellikle hedef göstermek yakışık almıyor.

Öte yandan Milliyet gazetesi de “Milliyet’ten okurlarına” başlıklı Doğan Akın imzalı editoryal yazıda “arkadaşımızın yanındayız” mesajı verdi.

www.iyibilgi.com

Bu haber 394 defa okundu.