ABD'den teslimat için 3 şart
26 Şubat 2012 09:59 tsi
28 Şubat sürecinde yaşananları “Son Darbe 28 Şubat” adıyla kitaplaştıran gazeteci Mehmet Ali Birand, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında Suriye’den çıkartılıp Türkiye’ye getirilişin bugüne kadar kamuoyuna yansımayan
Öcalan paketi işte böyle teslim edildi
Öcalan, Yunanistan, Rusya, İtalya arasında gidip gelirken, Türkiye, Öcalan’ın kaldığı Roma’daki villayı bombalama kararı aldı. Türkiye’nin ciddiyetini anlayan ABD, Öcalan’ı verme kararı aldı. ABD planını MİT Müsteşarı’na CIA Ankara şefi getirdi. Öcalan, Türk uçağına tespih sallayarak girdi.
28 Şubat sürecinde yaşananları “Son Darbe 28 Şubat” adıyla kitaplaştıran gazeteci Mehmet Ali Birand, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında Suriye’den çıkartılıp Türkiye’ye getirilişin bugüne kadar kamuoyuna yansımayan hikayesine kitabında yer verdi. Öcalan’ın yakalanış planının dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’a gelen CIA Ankara Şefi tarafından verildiğini belirten Birand, yakalaşınışın öyküsünü şöyle anlattı:
Orgeneral Atilla Ateş’in konuşmasıyla başlayan süreçte Türkiye ilk defa Suriye’yi açıkça savaşla tehdit ediyordu. Sonunda Esad boyun eğdi. PKK liderine Abdullah Sarıkurt adına pasaport çıkarıldı. 9 Ekim 1998 günü Suriye Havayolları ile Şam’dan Atina’ya gitmek üzere havalandılar. Öcalan, Atina Havaalanı’nda 6 saat kaldı ve Yunanlılardan hiç beklemediği bir yanıt aldı. Yunanistan önce “Türkiye’ye komşu değil, Türkiye tehdit edemez” gerekçesiyle İsveç’e göndermek istedi, Öcalan reddetti, bunun üzerine Yunanistan uçak kiralayıp Öcalan’ın Rusya’ya gönderdi.
Jirinovski sayesinde kayboldu
Rus politikacı Jirinovski aranmış ve yeşil ışık yakınca Moskova’ya hareket edilmişti. Öcalan, Rusya’ya inince Jirinovski sayesinde izini kaybettirdi. Ankara, Devlet Başkanı Yeltsin’in kapısını çaldı. Öcalan’a sığınma hakkı verilirse bu Türkiye ile ilişkilerin sonu olurdu. 12 Aralık günü Öcalan tarifeli bir uçakla Roma’ya yollandı. Sahte pasaportlu Öcalan burada yakalandı. Öcalan Roma’da önce askeri hastaneye sonra cezaevine götürüldü. Öcalan’ın Türkiye’ye iadesi konusunda karar vermek için Roma’nın 40 gün süresi bulunduğunu açıkladılar. Türkiye İtalya’nın ikincirlikli tutumu nedeniyle iki ülke ilişkileri birdenbire krize girdi.
Öcalan ile Roma’da konuşabilen tek Türk gazeteci Tayfun Talipoğlu, Öcalan’ın durumunun ne kadar zorlaştığını gözleriyle gördü. Talipoğlu görüşmeyi “Hatta konuşmasının bir yerinde bana ‘Tayfun, kimseyi ikna edemiyorum. Hiçbir ülke ABD dahil ulaşamıyorum, ulaşmakta güçlük çekiyorum’ dedi” diye anlattı. Talipoğlu’nun dönüş yolunda MİT yetkilileri karşıladı. Zaten görüşmeden haberdarlardı.
Öcalan’ın villası uçurulacaktı
Ankara gözünü karartı. MİT bir operasyon planladı. Öcalan’ın Roma’da kaldığı deniz kenarındaki villa havaya uçurulacaktı. Plan için başbakanın onayı alındı. Ardından Cumhurbaşkanı Demirel’e anlatıldı. PKK liderinin kaldığı eve yakın bir ev kiralandı. Malzemeler sevk edildi. Komandolar denizden yaklaşacak ve evi Öcalan ile birlikte 15 dakikada havaya uçuracaklardı. Bu hazırlık Washington ile paylaşıldı. Birlikte yapalım önerisi götürüldü, reddedildi. Bunun üzerine harekat askıya alındı. Bu girişim ABD’ye Türkiye’nin ne kadar ciddi olduğunu göstermişti. Türkiye’yi kaybetmek istemeyen ABD Öcalan’ı ne pahasına olursa olsun Türkiye’ye teslim etmeliydi. Amerikalılar İtalyanlar ile temasa geçti. Kısa süre sonra Öcalan İtalyanların isteği üzerine kaldığı villadan ayrıldı.Öcalan Rusya’nın kapısını çaldı. Ruslar Öcalan’ı kısa bir süre Tacikistan’daki bir üste sakladılar sonra, Yunanistan’a yolladılar.
Mandela, Öcalan’ı kabul etmedi
Yunanistan onu Güney Afrika’ya göndermeye çalıştı. Ama orada da sorun çıktı. Çünkü onu kabul etmek isteyen Mandela hükümeti Amerika’nın baskısıyla tulum değiştirdi. Öcalan’a yeni bir pasaport verildi. O artık Kıbrıslı Lazaros Mavros’tu. Öcalan 13 gün boyunca Kenya’daki Yunan elçiliğinde kaldı. Ne olduysa orada oldu. Başlangıçta MİT, PKK liderinin yerini bulamamıştı. İsraillilere başvuruldu, hiçbir yanıt alınamadı. 4 Şubat günü CIA’nın Ankara istasyon şefi, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’dan randevu istedi. Geldiğinde elinde imzasız, antetsiz bir kağıt vardı. “Washington kararını verdi, Öcalan’ın yakalanması için size yardım edeceğiz” dedi. Atasagun kağıdı okumaya koyuldu.
ABD planında tüm ayrıntılar var
CIA hiçbir şeyi şansa bırakmamıştı. Kağıtta hangi tip uçak kiralanması, ne tür kelepçe alınması gerektiği yazıyordu. Öcalan’ın uçağa adımını attığı andan itibaren kameraya alınması, yolculukta bir doktorun olması isteniyor ve uçakta bulunacak ilaçlar bile yazılıyordu. Bu yardımın koşulu kağıdın sonunda yazıyordu: “Öcalan yolda kazaya uğramasın, infaz edilmesin ve adil bir mahkemede yargılansın”...
Hazırlığınızı bitirin bizden haber bekleyin
CIA Ankara Şefi, MİT Müsteşarı Atasagun’a “Hazırlıklarınızı tamamlayıp bizden haber bekleyeceksiniz, kabul mü” dedi. Atasagun “Başbakan ve cumhurbaşkanı ile görüşmem gerekir, beni bekler misiniz” diye sordu. Beklerim yanıtını aldı. Atasagun yıldırım hızıyla önce başbakana, ardından Köşk’e çıktı. Her ikisinden de onay alıp CIA şefine elini uzattı. Aynı gece Çankaya’da Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanının katıldığı bir zirve yapıldı. MİT getirecek, askere teslim edecekti. Toplantıda İmralı’da karar kılındı.
Bir elinde valiz diğerinde tespih
250 bin dolara uçak kiralandı. Pilotların dışında uçağa 6 MİT elemanı binecekti. 1 doktor, 1 muhaberatçı, yabancı dil bilen uzman ve 3 kuvvetli koruma. Antalya’da beklenmeye başlandı. 15 Şubat gecesi MİT’in uçağı havalandı. Uganda’ya inip yakıt aldıktan sonra Nairobi Havaalanı’nın en ücra köşesinde gergin bir bekleyiş başladı. Kenyalılarca MİT elemanlarının beklediği uçağın önüne getirilip araçtan indirilen Öcalan bile elinde bir valiz, diğerinde bir tespih ve hiç şüphe etmeden uçağa doğru yürüdü. Hollanda’ya gideceği ümidiyle kapıdan içeri girdi. Girmesiyle üstüne atlayan üç kişiye direnemedi. 15 Şubat gecesi MİT müsteşarı Atasagun’un özel telefonu çaldı. “Paketi teslim aldık, kalkıyoruz” denildi.
star
Bu haber 999 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle