'Hudson vakası kadınlar kavgası!’

22 Haziran 2007 14:26 tsi
Yazar ve stratejist Dr.Ali Nihat Özcan , Hudson olayı için bakın neler söylüyor... Dr. Özcan’la yazarımız Nedret Ersanel'in yaptığı söyleşiyi sunuyoruz.

iyibilgi: Hudson Enstitüsü’nde yaşanan vaka, vitrindeki yönleri, olası mesajları ve yansıma biçimiyle oldukça tartışıldı ve analiz edildi. Bir de sanırız farklı yönleri de bulunuyor olayın. Yani Zeyno Baran ve Yasemin Çongar üzerinden giden?..

Özcan: Kadınlar kavgası bu. Amerika’da bu işlere meraklı ve buradan elbette bir gelir kazanmayı uman Türk grubu var. Öyle çok fazla sayıda değil bunlar ve isim isim bile sayılabilir. İki elin parmaklarını geçmez. Bunlar Türkiye uzmanı olarak dolaşıyorlar. Kendilerini böyle sunuyorlar. Bir yandan Türkiye’yi ve Türkleri Amerikalılara anlatıyorlar. Öte yandan Türklere de Amerika’yı. Yani iki tarafı birbirine anlatırlar. Bir tür embiosis yaşam tarzı yani. Aralarında bu bağlamda yaşanan sert bir rekabet var. Ama öte yandan elbette ideolojik ayrımlar da söz konusu.

iyibilgi: Şaka yollu söylemek gerekirse kadın kavgasının arasına girilmez diyorsunuz. Madem öyle şu iki elin parmakları kadar olan Türkler kim?

Özcan: Belli onlar. Bir tarafta Yasemin Çongar, Cengiz Çandar, Henry Barkey, Ömer Taşpınar’ın bulunduğu bir grup var, öte yanda Zeyno Baran, Michael Rubin, Soner Çağaptay grubu. Belki bir iki isim daha eklenir ama ana eksen budur.

iyibilgi: İki grup arasındaki rekabetin yarattığı sonuç Türkiye’de bir haftadır manşet. Bu kadar basit mi?

Özcan: Değil elbette ama geri kalan bölümü zaten görüyoruz, yorum ve analizlere de yansıyor. İşin böyle önemli bir boyutu da var demek istiyorum ben.

iyibilgi: Peki aynı alanda başka rekabet odakları da var mı?

Özcan: Olmaz mı. Hem de nasıl. Mesela örneğini Hudson Enstitüsü’ndeki katılımcılarda da gördüğümüz gibi, bu kulvarda oldukça sert bir rekabet de Barzanicilerle Talabaniciler arasında yaşanıyor. Yani onlar arasında da hem Amerika nezninde hem de Türkiye üzerinden daha etkin olabilme rekabeti sertçe yaşanıyor. Önemlidir. İşte Talabani’nin oğluna bakalım. Batı orijinlidir ve bölgeye çok gittiği kaldığı da görülmemiştir. İngilizdir! Ben biraz Kral Hüseyin’e benzetiyorum. Talabani’ye bir şey olursa onu getirmeyi düşünüyorlar falan.

iyibilgi: Hudson’un sonuçları açısından seçimlere etkisi olur mu?

Özcan: Yok canım anlaşıldı mesele. Etkisi olmaz.

iyibilgi: Popüler bir başka konuya geçelim. Oyakbank’ın yabancılara satışı meselesi. Nasıl görüyorsunuz?

Özcan: Şimdi benim uzmanlık alanım olmamasına rağmen bu konudan anlayan, uzman dostlarla konuşmamızda şunları söylüyorlar. Diyorlar ki, ekonomik açıdan önemli olan “mütekabiliyet”tir. Yani karşılıklılık. Siz oradan gidip banka satın alabiliyor musunuz? Hayır. Neden? E, belki hukuken mümkün ama adamlar seni öyle bir yokuşa sürüyorlar, öyle 40 dereden su istiyorlar ki kuramıyorsun. Yani pratikte mümkün değil. O zaman yine haksızlık var.

iyibilgi: Bu özelleştirmelerle ilgili boyut. Bir de Oyakbank’ın ordunun bankası olması üzerinden yapılan tartışmalar var.

Özcan: Ben ona katılmıyorum. Yani Oyakbank ordunun bankası söylemine katılmıyorum. Bir yandan özelliştirmeyi savunacaksınız öte yandan ekonomide milliyetçilik gibi bir duruş vurgulayacaksınız, olmaz. Oyakbank üzerinden değil genel bakmak lazım. Bu ikilem daha tartışılır. ABD de böyle bankalar var, benzer yapılar var. Onlar da dışarıdan para alıyor, dışarıya para veriyor.

İyibilgi: Öte taraftan emekli subayların “paramızı çekeriz” çıkışı var ama…

Özcan: Kim söylemiş onu? Kimin ağzından çıktığına bakmak lazım. Biz biliyoruz kim kimdir. Girmeyelim isimlere şimdi.

iyibilgi: Peki bunun seçimlere etkisi olur mu?

Özcan: Şöyle olabilir; halk bunu “adamlar gelip bu kadar para yatırdı demek kısa-orta vadede bir kriz olmayacak, yoksa elalemin adamı getirip onca parayı niye yatırsın” diye değerlendirebilir.

www.iyibilgi.com

 

Bu haber 1,842 defa okundu.