“Minik Kuş”u bu kez Çölaşan’ı fena kandırmış…

21 Haziran 2007 15:32 tsi
Emin Çölaşan 17 Haziran 2007 Pazar günkü yazısında tırnak işaretleri ve ünlemlerle attığı başlığın (Otistik çocuklara 'bilimsel' anket! ) hemen ardından okuyucuyu uyarıyor : “Elimdeki bir anket formu. Hazırlayana ve uygulandığı yere dikkat ediniz!

Esra Elmas’ın haberi…

“Yapınız, ediniz”li cümlelerin de etkisiyle, dikkati bozuk okuyucular olduğumuzun da ön kabulü hazır yapılmış madem, o halde dikkat ediyoruz. Emin Çölaşan’ın iddiasına göre Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından hazırlanan (yazının başında Sosyal Bilimler Enstitüsü sonunda Siyasal Bilimler Enstitüsü olarak geçiyor) ve yine bir devlet okulunda otistik çocukların ailelerine uygulanan ankette yaş, eğitim durumu, eş durumu, gelir düzeyi, gibi sorular hariç tümüyle dinle ilgili sorular sorulmuş velilere. Sorulardan örnekler vererek devam eden Emin Çölaşan ‘devletin üniversitesi ve okul yönetiminin iş birliği ile’ bir okulda nasıl olur da velilere dinle, Allah ile ilgili sorular sorulur buna şaşırıyor... Şaşırmakla kalmıyor, toplum olarak hafızamızda hatırı sayılır bir yeri olan malum tehlikeyi işaret ediyor: Laiklik elden gidiyor... Dolayısıyla durumun vahameti konusunda kamuyu bilgilendirmeyi kendine bir borç biliyor, kamuyu uyarıyor ve “Türkiye ne duruma geldi, "milli" eğitim kimlerin elinde kaldı!” diyerek üzüntüsünü de paylaşıyor bizlerle.

Emin Çölaşan’ın üzüntüsüne saygı duymak için verdiği “haber”in doğruyu yansıtıp yansıtmadığından emin olmak isteyen dikkati bozuk olsa da hakkaniyet duygusu tam okuyucular varsa işte “haber”in aslı:

Çölaşan’ın yazısına konu ettiği çalışmanın tam başlığı “ Özel Eğitim Gerektiren Çocukların Problemleri; Din ve Aile Tutum ve Davranışları: Otistik Çocuklar Örneği” şeklinde. Çalışma konusu Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi yüksek lisans programına sunulan bir tez önerisi. Dolayısıyla din ve Allah ile ilgili soruların ankette yer alması oldukça doğal. Öyle olmasaydı da din ve Allah ile ilgili sorular sormak neden hayra alamet olmaz bunu anlamasak ise zor. Sosyal Bilimler denilen alanın içeriğini biraz kavramış olan ortalama bir aklın bunu yadırgaması mümkün değil. Öte yandan, öğrencinin tez önerisi akademik uygunluk çerçevesinde yetersiz / eksik bulunduğu için enstitü tarafından zaten kabul edilmemiş. Enstitüden gelecek cevabı beklemeden, muhtemelen kabul edileceğini var saydığı için ön çalışma yapmaya başlayan öğrenci ise Emin Bey’in bahsettiği anketi otistik öğrencilerin ailelerine gerçekten uygulamış. Yani haber diye sunulanda gerçeği yansıtan tek bölüm anketin uygulanmış olması. Ha bir de yazının sonunda Siyasal Bilimler Enstitüsü şeklinde değişmiş olsa da girişinde Sosyal Bilimler Enstitüsü olarak geçen ifade de doğru. Emin Çölaşan’ın, gazeteciliğin birinci gereği olan haberi araştırma / haberin doğruluğundan emin olma faslını atladığına tecrübesini göz önünde bulundurarak ihtimal vermeyeceksek, hareketinde bir kasıt aramaktan ne kadar kaçınabiliriz?

Her ne kadar Emin Bey’in üslubunun iması gereği dikkati bozuk okuyucular olsak da 85 yıldır aynı korku ve tehlike ile sınandığımızın; her türlü krizin “laiklik elden gidiyor” noktasına dayandırılıp rejim tartışmasına dönüştürüldüğünün ve asıl konuya bu vesileyle odaklanmaktan kaçınmamız gerektiğini telkin eden öğretiye hapsedildiğimizin farkındayız.

Emin Bey’in haksız yere hem Marmara Üniversitesi’ne hem de anketin uygulandığı okula yaptığı gibi hedef gösterildiğimizin farkındayız. Yani Emin Bey inanmasa da tehlikenin gerçekten farkındayız: Laikliliği bir tür din olarak algılamamız konusunda ısrar eden buyurgan zihniyet nasıl bir tehlike olduğunun farkındayız.     

 

www.iyibilgi.com
               

Bu haber 1,609 defa okundu.