Karanlıklar Prensi’nin karanlık hesabı!

Türkiye günlerdir Hudson Enstitüsü’nde yapıldığı ileri sürülen bir toplantıyı konuşuyor. Daha doğrusu toplantıda konuşulduğu ileri sürülen dehşet senaryosunu… Talabani’nin oğlunun da o toplantıda olduğu, Genelkurmay yetkililerinin toplantıda hazır bulunduğu, toplantıda “PKK liderlerini Türkiye’ye verirsek AKP kazanır” şeklinde konuşmaların geçtiği ve dehşet senaryosunun konuşulduğu iddialar arasında… Genelkurmay Başkanlığı toplantıya kısa süreli katılım gerçekleştiğini ancak söz konusu senaryonun konuşulmadığını belirtse de haberi yapan Yasemin Çongar “Zeyno Baran da doğruladı, elimde mailler var” diyor.

Tüm bunlar olurken gazeteci Cengiz Çandar yeni bir iddia ortaya atıyor. Çandar dünkü yazısında “önceki gün Washington’da Nixon Center adlı Cumhuriyetçi-realist sağcı düşünce kuruluşunda Richard Perle ile Morton Abramowitz’in (Ankara’daki eski ABD büyükelçisi ve eski Carnegie Başkanı) Türkiye tartıştıklarını, Perle’ün ‘Türkiye’de ordunun özel yerini, AB’nin Türkiye’nin teröre karşı mücadele gücünü ve orduyu zayıflatan bir rol oynadığını, Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesi gerektiğini’ savunduğunu ve Abramowitz’in dayanamayarak, ‘Benim İslam’a hiçbir yakınlığım yok; bunları dinledikçe, ben bile neredeyse AK Partili olacağım’ dediğini biliyor musunuz?” diye soruyor.

Abramowitz’in “neredeyse AK Partili olacağım” şeklindeki sözleri tartışılmaya değer ancak belki Perle’ün neden Türkiye’yi Kuzey Irak’ta görmek istediği daha çok vurgulanması gereken husus. Dehşet Senaryosu ve Perle’ün “Türkiye sevdasını” Prof. Dr. Hasan Köni ile konuştuk…

Dehşet senaryosu ve Amerika’daki düşünce kuruluşları ile ilgili bir tartışmadır gidiyor. Ancak sizin gibi o kuruluşları yakından bilen bir kişi şu ana kadar sessiz kaldı. Siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Hudson Enstitüsü’nde ne oldu?

Buna hiç önem vermedim. Çünkü bunlar özel düşünce kuruluşları. Tekavüd (emekli) elçiler, askerler ve öğretim üyeleri bu düşünce kuruluşlarını kuruyorlar. Öğretim üyeleri hem buralardan hem de okullarından para alıyorlar. Tekavüd olmuşlar da tekavüd olmamış gibi hareket ediyorlar.

Bu yüzden siz bu tartışmalara önem vermiyorsunuz.

Tabii… Ama kimileri var ki devletle bunların yakın bağlantıları var. Örneğin RAND Corporation… Bu kuruluş Amerikan hava kuvvetleri istihbaratının kurduğu bir yerdir ancak bin iki yüz kişi çalışır orda. Oradaki toplantılar gizlidir, bazen Türkiye hakkında kitaplar da yayınlarlar. Bu bilinen bir kurum.

Peki, Senaryonun konuşulduğu ileri sürülen Hudson’ı nereye koyuyorsunuz? Kimileri neoconlara yakın olduğunu belirtiyor. Neoconlar’ın Washington’daki etkisi Irak savaşından sonra azaldı iddiaları var…

Hudson direk bir Yahudi kuruluşu değil. JİNSA var, American Near East Institute var, Washington Institute var… Burada Soner Çağatay diye bir Türk çalışıyor. American Enterprise Institute var, Richard Perle’ün olduğu… Bunlar neoconlar ve Amerikan hükümetine yakınlar. Hudson tam olarak öyle değil. Orada Türk olarak bir tek Zeyno Baran var, Türkiye masası şefi. Oradaki Türkler Türkiye üzerine analiz yaparak para kazanıyorlar. O da böyle bir toplantı düzenlemiş ve askerleri de çağırmış. Askerler yalanladılar o ayrı… Amerikan hükümetinin burada konuşulanları görüp uygulama şansı yok. Niye Amerika haber alamıyor mu Türkiye’den? Metre kareye üç tane CIA ajanı düşüyor. Türkiye’nin silahlarını Amerika veriyor. Eğitim sistemine biliyor. Yani Türkiye ne yapabilir, Amerika onu biliyor. Şimdi o düşünce kuruluşunda oturulup konuşulacak, ondan sonra şüphe oluşacak, sonra komplo senaryosu. Bu mümkün değil. Şu anda yaşananlar oradaki senaryonun üç misli ve uygulamalı.

Kim kurguluyor bu yaşananları?

Derin Türkiye yapıyor.

Başbakan doğru tanımladı yani.

Evet, öyle tanımladı. Derin Türmiye kimse o yapıyordur.

Cengiz Çandar dün yazdı. Richar Perle ile Morton Abrowitz Türkiye ile ilgili tartışmışlar. Perle “Türk askeri Kuzey Irak’a girmeli” demiş. Neden Perle Türkiye’yi Kuzey Irak’ta görmek istiyor?

Türk ordusunun Irak’a girmesi Amerika’nın Orta doğu politikasını sarsabilir. Fakat James Bondca düşünürsek İran burada etkili olacaksa, onun yerine Türkiye’nin girip burada etkili olması ve ilerde İran ile Türkiye’nin çatışması İsrail’in işine gelir. Daha Ortodoks, Türkiye’yi riske atmak istemeyen Abromowitz. Türkiye büyükelçiliği yaptı. Onun analizleri daha oturaklı. Perle ise çılgın bir İsrail yanlısı…

O zaman siz Perle’ün Türkiye’yi Kuzey Irak’ta görmek istemesini İran’a bağlıyorsunuz.

Yani Türkiye’nin Kuzey Irak’a nasıl ve ne kadar gireceği de önemli. Geçen Faruk Loğoğlu’nun Radikal’de röportajı çıktı. Havadan bombalayacağız diyor. Ama bu olmaz, etkili olmaz. Bu hiçbir şeye yaramaz.

Siz işe yaraması için karadan da girilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz?

Hayır, girmekten yana değilim. Bu tartışmanın bitmesinden yanayım. Çünkü bu tartışma artık siyasi bir hava almaya başladı.

www.iyibilgi.com