Yeniden bölgesel vizyon
16 Aralık 2011 09:00 tsi
İç çekişmelerin girdabına yeniden girme sinyalleri veren Türkiye’nin, Irak başta olmak üzere bu gelişmeleri daha yakın ilgi alanında tutması elzem. Dengeler hızla değişiyor, bölgede ittifaklar yeniden şekilleniyor.
Hani derler ya, pişkinliğin de bir sınırı vardır. Hayır, yokmuş. Dilerseniz şu haberi birlikte okuyalım:
‘ABD’nin Irak topraklarından çekilmesi ile ilgili düzenlenen bayrak teslim töreninde ABD Savunma Bakanı Leon Panetta bir konuşma yaptı. Panetta açıklamasında ‘Açık olayım, Irak’ı zor günler bekliyor. Terörist saldırılar ve Irak’ı bölmek isteyenler olacaktır.’ dedi.’
Irak’ta bunca kanın, karmaşanın ve ayrışmanın mimarı olan bir ülkenin savunma bakanı, askerlerini çekerken bu sözleri sarf edebiliyor. Pes doğrusu!
Evet, dün Irak topraklarında bir diktatör vardı. Ülkesini demir yumrukla yönetiyordu. Saddam Hüseyin’i, elbette son kullanma tarihi geçtikten ve de ‘Kadisiye kahramanı’ diye İran’ın üzerine sürdükten sonra tasfiye etmeye karar verenler, geride öyle bir bilanço bıraktılar ki, kelimelere sığmaz.
Irak’ta insanlar dün de Şii’ydi, Sünni’ydi, Kürt’tü, Arap’tı. Ama bugün hiç olmadığı kadar Şii ya da Sünni, hiç hissetmediği kadar Kürt ya da Arap. Öyle bir etnik, dini ve mezhebi kaos var Irak topraklarına ekilen. Bu tohumları o topraklara ekenler, şimdi hasat zamanını bekliyor.
Amerikan askerlerinin çekilmesinin ardından Irak’ta neler yaşanabileceğine dair elbette herkesin bir fikri, aynı zamanda da beklentisi var.
İran, son seçimlerde ortaya çıkan tablo ve iki Şii ittifakı üzerinden desteklediği Nuri El Maliki hükümetiyle bu ülkede ciddi bir etkinlik elde etti. Kuşkusuz İran’da yönetici akıl Farisiler ve onların Şiilik zemininde Araplarla nereye kadar gidebileceğini öngörmek pek kolay değil. Ancak mevcut tabloda Bağdat hükümetiyle Tahran arasındaki ilişkilerin, ciddi bir bölgesel ittifak zemini oluşturduğunu da görmek gerekiyor.
Türkiye’nin de desteği ile siyasi sistemde kalmaya çalışan Sünni Araplar ise, seçimlerden sonra dağınık bir görüntü veriyorlar. Ayad Allavi’nin öncülüğündeki ittifakın Ankara tarafından desteklenmesi, yeni bir iktidarın ortaya çıkmasına yetmedi.
Tabloyu daha da ilginç kalan bir diğer gerçek, Sünni Arapların Şiilerle aralarındaki soğukluktan daha fazlasını Kürtlerle yaşıyor olması. Irak Kürtlerinin işgal sürecinde ABD ile yaptığı ittifakın, Sünni Araplarda biriktirdiği öfkeyi tahmin etmek zor değil. Sonuçta ABD’ye yakın olan Kürtlerle de, İran’a yakın Şiilerle de mesafeli olan Sünni Arapların, siyasi sistemde kendilerini yeniden etkin kılmaları çok kolay değil.
Beklentinin ne olduğunu yazının başında aktardığım ABD Savunma Bakanı ‘sızdırmış’ sayılır. ‘Terörist saldırılar’ ve ‘Irak’ı bölmek isteyenler’ derken, Sünni Arapları sahaya çeken kıvılcımı ateşlemiş kendince.
Şiilerle ilgili sembolik bazı temasların dışında, Türkiye’nin bir etkinliğinden söz etmek abartılı olur. Irak Kürtleriyle son yıllarda gelişen iyi ilişkiler, henüz beklenen sonuçları üretmese de, Ankara’nın hanesindeki artılardan birisi.
Türkiye’nin Sünni Arapları, sistemde tutmak için gösterdiği çabayı tümüyle karşılıksız saymak elbette haksızlık olur. Ancak seçimlerden sonraki dağınıklık ve ittifak arayışlarının çeşitlenmesi, Ankara’nın bu alandaki beklentilerini hayli geriye düşürdü.
Şimdi, Amerikan askerleri çekildikten sonra, Irak’ta özellikle Araplar ve Kürtler arasında bir gerilim ya da çatışma bekleyenler, dışarıdan bakınca haklı gerekçelere sahip. Böyle bir çatışmayı, ancak Türkiye’nin önleyebileceği yolundaki beklenti de, eskisi kadar güçlü olmasa da devam ediyor.
İç çekişmelerin girdabına yeniden girme sinyalleri veren Türkiye’nin, Irak başta olmak üzere bu gelişmeleri daha yakın ilgi alanında tutması elzem. Dengeler hızla değişiyor, bölgede ittifaklar yeniden şekilleniyor.
Geç kalmadan, yeniden bu alanda hamle yapmak, bölgesel iddia sahibi bir ülke için kaçınılmaz.
Nasuhi Güngör / Star
Bu haber 2,688 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle