En Sıcak Konular

"Genç Parti akla aykırı!"

12 Haziran 2007 12:00 tsi
AKP'nin muhtemel bakan adaylarından Ertuğrul Günay bir gazeteye verdiği röportajda ilginç açıklamalar yaptı. Günay'ın seçim tahmini ne? Genç Parti Günay'a göre barajı aşacak mı? "Başbakan bir Karadenizli’den beklenmeyecek kadar sabırlı" diyen G

Mine Şenocaklı'nın röportajı

Ertuğrul Günay’a, hem AKP’lilerin hem de CHP’lilerin merak ettiği soruyu sordum: AKP içinde bir Erkan Mumcu örneği olmazsınız değil mi? Önce “İnşallah!” dedi, sonra devam etti: “Katiyen böyle bir örnek yaratmak ve yaşatmak istemem.”

AKP içinde yeni bir Erkan Mumcu örneği olmazsınız değil mi?
İnşallah... Katiyen... Böyle bir örnek yaratmak ve yaşamak istemem. Ben Erkan Mumcu’yu arkadaş olarak tanırım, severim. Abisi konumundayım. Ama yaptığı olmadı. Bu kadar söyleyeyim.

Ama AKP’de de, CHP’de de aynı korku var. AKP’yi parlamentoya girmenin aracı olarak kullandığınızı düşünüyorlar...

Hayır. Böyle bir niyetim yok. Ben AK Parti’yi parlamentoya girmenin bir aracı olarak görmüyorum. Bunu uygun bulmam, kendime de yakıştırmam. Ben AK Parti içinde bir sosyal adaletçi damarın gelişeceğini umuyorum ve bunu Türkiye için olumlu buluyorum. Siyasetteki yapay ayrılıkların önümüzdeki süreçte azalacağına inanıyorum. Türkiye’deki tartışmanın etnik köken ve dinsel nedenlerle değil, doğrudan doğruya gelirle, geçimle ilgili olması gerektiğini düşünüyorum.

“Umarım oğlum da oyunu AK Parti’ye verir”

Dünkü yazı üzerine arayan bir okuyucumuz, “Sorun bakalım oğlu da AKP’ye oy verecek mi?” diyor.
(Gülüyor) Benim oğlum Türkiye’nin en zor seçmenidir. Oyunu kendisi açıklayabilir. Ama son birkaç seçimdir hiçbir partiye oyunu attığını sanmıyorum.

AKP’ye geçtiğiniz için kırıldı mı size?
Hayır. Katiyen kırılmadı.

AKP’ye verebilir mi oyunu?
Umarım verir. Vermesi için, ikna etmek için uğraşırım... Bakın ben bir biçimde bağımsız konumda olmaya zorlanmış bir siyaset meraklısı olarak bir yeni siyasi imkanı değerlendirdim. Bir partiden istifa edip de başka bir yere gitmedim.

Sizinkisi siyasi bir intihar değil yani...
Tabii ki hayır. Ben 2004’te CHP’den ihraç edilmiştim zaten. Siyasi unutulmaya terk edilmiştim yıllardır. Yazmakla, çizmekle, arada bir televizyonda görünmekle kendimi avutuyordum. Milletvekili değildim, bakan değildim, yıllardan bu yana fikirlerimle ayakta kalmaya çalışıyordum. Tayyip Bey beni arayarak, sorarak, konuşarak, ismimi basında geçirerek, bir tür hatırlattı Türk toplumuna. Birdenbire beni unutmuş olan, unutmamış olmakla birlikte, Baykal’dan korktukları için unutmuş gibi görünen herkes beni hatırladı ve ne kadar önemli biri olduğumu bana söylemeye başladı. Bence onların bana değil, Tayyip Bey’e telefon edip bir teşekkür etmesi lazım. ‘Bizim unuttuğumuz, yok etmeye çalıştığımız insanı hatırlattınız’ diye. Ya siyasi unutuluşa teslim olacaktım ya da gerçekten tüm Türkiye’den oy alan bir partinin bana açtığı bu imkanı değerlendirme yoluna gidecektim. Ha, AK Parti’ye adım atarken sorguladığım şeyler yok mu, var... Göreceğiz ileride. Ama ben bugün geldiğimiz yer itibariyle, bir koalisyonlar macerası yerine AKP’nin sandıktan tek başına çıkmasını ve Türkiye’yi kucaklayıp götürmesini istiyorum. Ama marjinal bir görünümle değil, ortada, Türkiye’nin gövdesinde kucaklayan bir yaklaşımla alıp götürmesinin doğru olduğuna inanıyorum.

Peki Cumhuriyet mitingleri sizi hiç etkilemedi mi?
Etkilemez mi? Ben Cumhuriyet mitinglerinin dünyasını çok yakından tanıyan bir insanım. Cumhuriyet mitinglerine bir dolu yakınım katıldı, televizyondaki yayınların hepsini izledim. Şunu gördüm; oraya iyi niyetle gitmiş insanlar var. Gerçekten bir korkuya kaptırmışlar kendilerini. İki şeyden birini yapabilirdim; ya o miting kalabalığının içine katılıp korkuyu kışkırtabilirdim ya da tüm Türkiye’den oy almış bir partinin önüne geçip umudu teşvik edebilirdim. Umudu teşvik etmeyi doğru buluyorum. Bu miting kalabalığının içinde korkunun sözcülerinden biri olacaktım. Ama bu tarafta yer alarak ’Hayır, korkacak birşey yok. Demokrasi yürüsün, Türkiye büyüsün, ekmeği adaletle bölüşelim, biz etnik meseleyi de, inanç tartışmasını da aşarız’ demek istedim. Böyle diyerek tansiyonu düşürmeyi bir demokrasi görevi saydım. Ben Türkiye’nin genç nüfusuyla, bu önemli coğrafyasıyla, bu tarih geleneğiyle önemli bir devlet olduğuna inanıyorum. Türkiye böyle üç tane belediye kitapçık dağıttığı için, beş tane kız başını örttüğü için, üç tane çocuk da kavga ettiği için yıkılıp gitmez. Biz bu terör belasını da aşarız. Yeter ki Türkiye’nin pasaportunu Ortadoğu’nun en değerli pasaportu haline getirelim. Yapılacak olan şey Türkiye’yi kalkındırmaktır.

O zaman terör biter mi?
Azalır. Bitmez, İspanya’da hâlâ var. Ama daha az çocuğumuz ölür. O Anadolu’nun kasabalarından giden fakir ailelerin çocukları da evlerine bayraklara sarılı tabut içinde geri gelmez. Bunun için Türkiye’nin kalkınması lazım. O zaman dağa çıkan çocuklar iş bulurlar, tarlada, fabrikada çalışırlar. İş buldukça Türkiye’ye sevdaları artar. Yani ‘Ne mutlu Türküm diyene!’ sözünün arkasını getirmemiz lazım. Ne mutlu Türküm doyuyorum, ne mutlu Türküm güvenliyim, ne mutlu Türküm bu vatanda olmayı büyük bir nimet sayıyorum dedirtmemiz lazım. ’Ne mutlu Türküm karnım aç’ olmaz. Siyasetçinin düşünmesi gereken bu.

Başbakan bir Karadenizli’den beklenmeyecek kadar sabırlı

‘AKP karşı miting düzenlemeye cesaret edemedi. Çünkü o mitinglere gelen herkes türbanlı, sarıklı olacaktı. Batı’ya böyle bir görüntü vermek istemediler’ deniyor. Siz ne diyorsunuz?
Demek ki devleti, toplumu ve demokrasiyi çok düşünüyorlar. Demek ki böyle bir karşıtlık görüntüsü verilmek istenmedi. Demek ki bu mitinglerle kıyaslanacak bir başka miting kalabalığı gösterilmek istenmedi. O zaman AKP çok sorumlu davranmış. Devlet yönetimi ciddiyet gerektirir, sorumluluk gerektirir, AKP’yi kutluyorum.

Keşke aynı sorumluluk duygusunu Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda da gösterip aday konusunda inatlaşmasaydılar. Baykal’ın, “Abdüllatif Şener’i aday gösterin, uzlaşalım” önerisini düşünseydiler...

Siz öyle birşey olacağına inanıyor musunuz? Hangi nedenle Şener’e evet denecekti de, Gül’e denmedi? Biri bana anlatsın!

En azından CHP’nin de telaffuz ettiği bir isimdi Şener. Uzlaşmaya gidilemez miydi?

Gidilebilirdi. Ama daha ağzından adaylık telaffuzu çıkmamış olan Başbakan’a, ’Çankaya’ya çıkamazsın, çıkarsan şöyle yaparız, böyle indiririz. Mahkemelerde süründürürüz’ denilirse, burada bir savunma tavrı gelişir. Başbakan’ın kendisine de söyledim, benim bir Karadenizli’den beklemediğim kadar sabırlı ve soğukkanlı davrandı.

Doğru ya siz hemşehrisiniz?
Tabii... Bir insanın üzerine bu kadar gidilirse ’Evet adayım!’ der. Yemin ediyorum, çok soğukkanlı taşıdı süreci. Ve toplumda çok kabul gören bir ismi söyledi. Şener’de uzlaşacak olanlar, Gül’de neden uzlaşmadılar? Uzlaşma niyetleri yoktu çünkü. 367 tartışması ondan önce atılmıştı ortaya. Tuzak kurulmuştu zaten. Hukuk tarihi bu 367 ile ilgili gelişmeyi Türkiye’nin hukuk devleti süreci içinde bir yüzkarası olarak yazacaktır.

MHP ve DP barajı aşamaz!

Seçimlerde ne olur?
AKP iktidar olur. Koalisyon olmaz. Üçüncü bir partinin barajı geçip geçemeyeceği çok şüpheli. DYP ve ANAP birleşebilseydi belki barajı geçebilirlerdi.

Ya MHP?
Görülmüyor. Bakın MHP’nin Türkiye’yi yönetme vizyonu yok. MHP terörün yarattığı öfkeden, kırgınlıklardan kaynaklanan bir yeri istismar ederek siyasette varlığını sürdürüyor. O şekilde 1999’da yüzde 18’lere çıktı. 1999’dan 2002’de geldiğimiz süreç felaket. Türkiye’yi yönetme iddiası olmayan bir partinin halktaki yansımaları son derece düşüktür.

Genç Parti?
Genç Parti akla aykırı. Hiçbir programı, hiçbir geçerli iddiası yok. Barajı aşamaz.

Bütün lümpen, işsiz kesim onlara oy vereceğini söylüyor ama...
Allah’a şükür işsiz ve lümpen kesim Türkiye’yi yönetecek kadar çok değil. En öfkeli, en işsiz insanlarımız bile, sonuçta kendilerine yapılan önerinin gerçekçi bir tarafı olup olmadığını sorgulayacak sağduyuya sahiptir. Bunlar senaryo. Bir ara DYP barajı geçsin diye bir hamle yapıldı, olmadı. Şimdi MHP olsun diye bir yeni hareket var. Ama iki parti çıkar. Bir de 5-10 bağımsız.

Vatan



Bu haber 392 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,608 µs