iyibi" /> iyibi"/>

En Sıcak Konular

Paris’in Türkiye politikası değişecek mi?

11 Haziran 2007 21:29 tsi
Paris’in Türkiye politikası değişecek mi? Fransa’nın seçimi Nicholas Sarkozy… Ancak Fransızların bu seçiminin Türkiye-Fransa ilişkilerini derinden sarsacağı en sık dile getirilen iddialardan. Gerçekten Sarkozy Türkiye politikasını değiştirecek mi? iyibi

Yasemin Çongar’ın bugünkü yazısı Türkiye’nin AB’ye girmesinin önündeki en büyük engellerden biri olarak görülen Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin Türkiye politikasının beklendiği gibi olmayacağını gösteriyor. Sarkozy’nin özel görevli olarak Başbakan Tayyip Erdoğan’a gönderdiği Büyükelçi Jean David Levitte, Avrupa’da Türkiye’nin AB’ye girmesinden yana bir diplomat olarak tanınıyor. Levitte’in “Diğer Avrupa başkentleri gibi, Paris de, Türkiye'nin öneminin ve içinden geçtiği dönemin siyasi nezaketinin farkında” sözleri Paris’te Türkiye’ye dönük değişim rüzgarlarının habercisi…

Türkiye’deki AB karşıtı hava nedeniyle bu Fransa’dan gelen bu sinyaller medyada pek yer bulmasa da Fransız diplomatın bu sözlerini bir yere not etmekte fayda var. Özellikle Levitte’in ziyaretinden sonra Paris’in Türkiye – AB arasında başlayacak olan üç yeni müzakere başlığını  veto etmeyeceğini açıklaması da çok önemli bir ayrıntı…

AB’nin önemi

Jean-David Levitte farklı bir büyükelçiydi. Washington'daki düşünce kuruluşlarının, diğer yabancı diplomatların pek rağbet etmediği günlük toplantılarında, ona sık sık rastlayabilirdiniz. ABD-Fransa ilişkilerinin geniş ilgi alanına uygun genişlikte bir çevreyle sohbet eder; Ortadoğu'dan, Türkiye'den konuşmayı severdi.
Levitte'in, Türkiye'nin AB perspektifine sahip çıkan, AKP hükümetinin reformculuğunu öven ve devamını dileyen sözlerini, bu sohbetlerden hatırlıyorum.
Levitte, şimdi Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin diplomasi danışmanı.
Daha önce, beş yıl, eski cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın danışmanlığını yaptığı için, adı 'Chiraqien'e çıkan, öte yandan kendisi de Sarkozy gibi bir 'göçmen çocuğu' olan Levitte'in yeni görevindeki ilk işlerinden biri Ankara'yı ziyaret etmek oldu.
Avrupalı bir diplomattan öğrendim ki, Sarkozy, Levitte'i Ankara'ya göndermeye, 24 Mayıs'ta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı telefon konuşması esnasında, aniden karar vermiş. O sırada, görevine başlayalı sadece bir hafta olan Levitte, Potsdam'da G8 zirvesinin hazırlıklarını yaparken, apar topar Ankara'ya yönlendirilmiş.
Sarkozy ile Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinin 'çok olumlu' etki yaptığını, Erdoğan'ın 'medya aracılığıyla konuşmama' talebinin Elysee'de karşılık bulduğunu anlatan Avrupalı diplomat, Türkiye-AB müzakerelerinin üç yeni fasılda sürmesine, Paris'ten itiraz gelmeyeceğini de söyledi.
Sarkozy'den, Türkiye'yi AB dışında tutmaya yönelik ipe sapa gelmez formüller ve yer yer hasmane açıklamalar duymuş olsak da, bu Avrupalı diplomat, ısrarla, 'Diğer Avrupa başkentleri gibi, Paris de, Türkiye'nin öneminin ve içinden geçtiği dönemin siyasi nezaketinin farkında' diyordu.
***
Dönemin 'siyasi nezaketi', Washington'daki darbe sevdalısı bazı Türkiye 'uzmanlarını' son dönemde, AB konusunda da konuşmaya yöneltiyor.
Özetle, şunu söylüyorlar:
"AKP, aslında AB yanlısı değil, sadece ordunun yaptırım gücünü kısıtlamak için üyelik sürecinden yararlanmaya çalışıyor. Sarkozy'den sonra, Türkiye'nin işi çok zor. Zaten Türkler de, AB'ye egemenlik devrini istemiyorlar. Washington, boşuna, Türkiye'nin AB üyeliğini desteklememeli."
Bu minvaldeki propaganda, Amerikan politikasına nüfuz etmiş değil; Washington, Türkiye'nin AB yönelimine öncelikli önem vermeyi sürdürüyor.
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın şu sözleri, ABD'nin 27 Nisan sonrası sürece bakışının özeti olma niteliğini koruyor:
"Bu hükümet, halk tarafından seçildi ve Türkiye'yi Avrupa'ya doğru götürmeye kendisini ada... ABD olarak Türkiye'deki demokratik süreci desteklememizin çok önemli olduğunu düşünüyor... Son birkaç yılda Türkiye'nin Avrupa geleneklerinden geri kaldığını söyleyemeyiz. Aksine Avrupa yönünde hareket ediyorlar ve biz de Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz."
Yine de, Türkiye'de demokrasinin durumunu anlatmak için bu hafta Washington'a gelecek olan AKP milletvekillerinin bilmesinde yarar var: Bush yönetiminin ağzından bu sözler dökülürken, bir kulağına da, "Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemekten vazgeçelim" telkini fısıldanıyor.
***
Bu ortamda, Türkiye'de yapılan AB konulu iki açıklama, ABD'li yetkililerce de dikkatle not edildi.
İlki, Başmüzakereci Ali Babacan'dan:
"Son 1,5 aydır yaşadığımız iç olaylara baktığımızda aslında AB sürecinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu daha iyi farkediyoruz' Bizim demokrasimiz bize özeldir, her ülkenin koşulları ayrıdır, hukukun üstünlüğü bizde de vardır, ama bazen farklı şeyler de yapılabilir' gibi yaklaşımlar maalesef Türkiye'yi onyıllarca üçüncü dünya ülkesi olmaya mahkum edecek yaklaşımlardır." İkincisi, TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ'ın sözleri:
"Beklenti, birkaç kışkırtıcı tavırla karşılaşan Türkiye'nin kendisini AB rotasından ayırması ve 'alternatif seçeneklere' doğru sürüklenmesi. Bu sinsi planı bozmalıyız. Eylül ayında yeni hükümet AB ile uyum çerçevesinde reform sürecine ivme kazandırmalı. TCK'nın 301. maddesinde yapılabilecek değişiklikler bu ivmenin başlangıç noktası olabilir."
Demokratikleşme ile AB rotasının paralelliğini ima eden her iki açıklama da, siyasetin, yargının ve toplumumuzun, Genelkurmay'ın internet sitesinden yönlendirilmeye çalışıldığı bugünlerde özellikle önemli. 22 Temmuz sandığına, demokrasiye inanarak gidenlerin sahip çıkacağı sözler bunlar.

Yasemin Çongar
Milliyet
11/06/2007



Bu haber 327 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    3,002 µs