En Sıcak Konular

Arap-İran ilişkileri nereye gidiyor?

21 Ekim 2011 11:26 tsi
Arap-İran ilişkileri nereye gidiyor? İran niçin Bahreyn'de iktidar karşıtı isyanı, Suriye'de ise iktidarı destekliyor? Niçin Arap ülkeleri Suriye'deki ayaklanmaya sıcak bakarken Bahreyn'de yaşananları görmezden geliyor? Bu pozisyonu hangi kriter belirliyor?

Muhammed El Semmak *

İran niçin Bahreyn'de iktidar karşıtı isyanı, Suriye'de ise iktidarı destekliyor? Bu tutumu belirleyen kriterler neler? Kriterler mezhep temelli mi, yoksa siyasi mi?

Niçin Arap ülkeleri Suriye'deki ayaklanmaya sıcak bakarken Bahreyn'de yaşananları görmezden geliyor? Bu pozisyonu hangi kriter belirliyor? Kriter Bahreyn'deki muhalefetin İran şantajının aracı olarak görülmesi mi?

Bu yaklaşım doğru olsa bile insan hakları ihlallerine ve gösterileri bastırmada şiddet kullanımına sessiz kalmayı haklı çıkarır mı?

Niçin İran, Mısır'da Mübarek rejimine yönelik ayaklanmayı 1979'da Şah'a karşı İran'ı patlatan devrim yolunda bir adım, Suriye ayaklanmasını da şeytan ABD'nin işi olarak görüyor?

Önceki Mısır rejimi düşmanı, Suriye rejimi de müttefiki olduğu için mi? Mısır ve Suriye'deki insan hakları İran'ın Mübarek rejimiyle düşmanlık, Esed rejimiyle dostluk hesaplarının neresinde? Niçin Arap ülkeleri ayaklanmayı Libya halkı için meşru bir hak görüyor ve bu hakkı savunmak için NATO ile koalisyona kadar gidiyor?

Niçin Bahreyn olaylarını isyan olarak görüyor ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri güvenliği sağlaması için yönetime destek amacıyla askerî güç gönderiyor? Libya halkına (hak ettiği) bütün bu desteği veren ve Bahreyn halkını bu destekten mahrum bırakan etkenler neler?

İran'da 2009 sonbaharında ve 2010 kışında Hatemi, Kerrubi ve Musevi liderliğindeki halk ayaklanması patlak verdiğinde sert baskıyla karşılandı ve operasyonlar birçok kişinin ölümüne yol açtı.

Buna rağmen Arap ülkeleri kendilerini hiç ilgilendirmiyormuş gibi sessiz kaldılar. Fakat İran bugün Bahreyn, Suudi Arabistan'ın doğusu ve daha öncesinde Yemen'deki olaylarla (Husi hareketiyle) direkt ve dolaylı şekilde ilgilendi. Suriye'deki rejim karşıtı Arap veya uluslararası her tutumu kendisine ve stratejik çıkarlarına karşı yapılmış görme derecesine kadar gitti.

Arap ülkelerine reva görülmeyen İran'a reva mı? Yani İran'ın Lübnan, Filistin, Körfez ülkeleri, Yemen, Mısır veya Suriye'nin iç işlerine müdahalesi caiz ve bir Arap yetkilinin örneğin Hatemi'nin ahlakını öven bir açıklamada dahi bulunması caiz değil mi?

Bahreyn, S.Arabistan'ın doğusu ve Yemen'de kışkırtmak nasıl İran'ın meşru hakkı, bastırılan İran ayaklanmasının kurbanlarının ruhuna Fatiha okumak da Tahran'ın iç işlerine müdahale olur?

Sonra İran'ın ABD'deki S.Arabistan elçisine suikast planlayacak noktaya gitmesi akıl kârı mı? Bu türden suçlarla Müslüman ve komşu ülkeler arasındaki anlaşmazlık çözülür mü?

Hatemi döneminde Arap-İran ilişkileri daha iyiydi. Niçin Ahmedinejad döneminde kötüleşti? Daha fazla öldürücü ve yıkıcı hata işleyerek bu kötüleşmenin sürmesi garip değil mi? İran'da hiç kimsenin bu durumu kınamaya ve eleştirmeye cüret etmemesi daha da garip değil mi?

Bu kötüleşme Arapların güçlü ve büyük bir Müslüman müttefiki, İran'ın da güçlü ve büyük Arap müttefiki kaybetmesine yol açtı. Bir zamanlar İran ve Arap dünyasının ortak düşman İsrail'le mücadele etmesi ve gasp edilen Filistin haklarını alması öngörülüyordu.

Önemli kazanımlar elde etmekle birlikte Körfez ülkelerine yönelik İran'ın üstünlük kompleksi büyüdü ve büyümesi de doğaldı. Üç adanın geleceğini belirlemek üzere Birleşik Arap Emirlikleri ile görüşmeye hazır olan İran'ın müzakere ilkesini duvara çalması ve adaların tartışmasız kendisinin olduğunu açıklaması, bu kompleksi yansıtıyor. İran ile Arap ülkeleri arasında güven çatırdadı ve İsrail'le mücadelede güçlü şekilde duracak birlik cephesi kurma umutları suya düştü. İran nükleer projesi Arap ülkeleri için güç kaynağı olmak yerine endişe kaynağı oldu.

İran ve Arap ülkelerinin bölgede esen değişim ayaklanmalarına yönelik tutumlardaki derin farklılıklar, bu tehlikeli ve olumsuz değişimler doğrultusunda anlaşılabilir. Arap ve İran kanatları arasındaki büyük uçuruma rağmen köprüleri kurmak zor değil.

Farklılıklar, değerler veya ilkelere değil, güvensizliğe, çıkar anlaşmazlığına ve zıt koalisyonlara dayanmaktadır. Bütün bunlar değişebilir konulardır. Soru şu: Ahmedinejad döneminden sonra köprüler kurulabilir mi?

* Mısır gazetesi Eş Şuruk, Zaman



Bu haber 932 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,214 µs