En Sıcak Konular

'Müslümanları tarih sahnesine dahil ediyoruz'

18 Ekim 2011 09:48 tsi
'Müslümanları tarih sahnesine dahil ediyoruz' "Türkiye 1983’ten, Özal’dan bu yana dönüştü. Üstündeki ölü toprağını attı. Tanınmaz bir ülke haline geldi. O yüzden civar ülkeler Türkiye’ye imrenerek bakıyor. Neden?"

Bahçeşehir Üniversitesi AB Bölüm Başkanı Dr. Cengiz Aktar'ın Vatan gazetesinden Mine Şenocaklı'ya verdiği röportajdan ilgili kısım:

Artık tüm dünya Avrupa’ya ‘hasta adam’, Türkiye’ye ise ‘küresel ekonominin yükselen yeni yıldızı’ olarak bakıyor. Ve dünyada dengeler değişiyor. Türkiye, bundan sonra AB’ye sırtını dönüp Amerika’yla mı yoluna devam eder?

Batı ekseni, NATO bağlantısı, bunlar kopmaz. Türkiye stratejik tercihlerini ‘batıya karşı doğu’ diye yapmıyor. Burada batılıların ve özellikle de Avrupalıların anlamakta zorluk çektikleri bir politika tercihi var. Türkiye, tam üyelik perspektifi ortaya konulmadığı için Avrupa ile olan ilişkilerini yeterince sıcak tutmayabilir... Ama Avrupa’ya sırtını dönüp, Orta Asya’ya veya Ortadoğu’ya dönmüyor. Oralarda dönecek bir şey yok zaten. Ama ne yapıyor? Çeşitlendiriyor, kendisi de bir aktör olarak davranıyor. Halbuki 1945-2005 arasında, 60 yıl boyunca Türkiye adı öyle konmamış bir uydu ülkeydi. Batı ne derse, Amerika ne derse, ‘Olur’ derdi... Artık daha bağımsız hareket edebiliyor. Bu da tabii AB’den kaynaklanan o iktisadi ve siyasi istikrarın getirdiği özgüven sayesinde oldu. Türkiye, ‘Ben de artık rüştümü ispat ettim. Benim de fikrim şudur’ diyebilen bir ülke haline geldi. Bu çok hayırlı bir şey ama bunun içini 19. yüzyıllı güç politikalarıyla doldurmamak gerekiyor. Komşularınız güçsüzse sizin güçlü olmanız bir şey ifade etmez. Çünkü komşunun zayıflığı illa sizin gücünüz anlamına gelmez. ‘Komşumun gücü benim de gücüm’ diyebilmek lazım. AB’nin felsefesi de bu. O yüzden Kıbrıs’ta Türkiye en güçlü olduğu zamanda, yani şimdi adım atabilmeli. Güney Kıbrıs zorda,Yunanistan zorda, Türkiye güçlü durumda. En adım atılması gereken zaman, şu zaman aslında...

“Türkiye, Müslümanları tarih sahnesine dahil ediyor”

Ne yapmalı Türkiye?

Kıbrıs düğümünü bir hamlede çözmeli. Birkaç hava ve deniz limanı açmalı, Gümrük Birliği’ni bu şekilde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yaymalı ve dolayısıyla müzakerelerin önündeki engelleri kaldırmalı. Bunun adadaki yeni federal devlet müzakerelerine de, adanın karasularındaki gaz petrol meselesine de etkisi olacaktır. Dolayısıyla buradaki yaklaşım, herkesin kazanacağı bir yaklaşım olmalı... Özgüven elbette önemli ama aşırı özgüven, hele o aşırı özgüveni sert bir söylemle hayata geçirmek, bence Türkiye’nin artı değeri bu olmamalı. Bunu herkes yapıyor, Putin yapıyor mesela. Bu öykünülecek bir şey değil. Nedir Türkiye’nin artı değeri? Yumuşak güç olmasıdır, sert güç değil! Türkiye sert güç olunca bir sonuç elde edemez, bugünlerde sanılanın aksine... Ona buna fırça çekerek varlığını teyit edemez bu bölgede. Ancak ‘soft power’, hatta ‘smart power’ olarak, yani artık Avrupa’nın yapamadığını yaparak başarılı olabilir. Türkiye 1983’ten, Özal’dan bu yana dönüştü. Üstündeki ölü toprağını attı. Tanınmaz bir ülke haline geldi. O yüzden civar ülkeler Türkiye’ye imrenerek bakıyor. Neden? Çünkü biz de Türkiye gibi yapabiliriz diye düşünüyorlar. İşte bu, yumuşak güçtür. İkide bir dizilerimiz orada izleniyor diye böbürleniyoruz ya, bu da bir yumuşak güç olmasından Türkiye’nin. Çünkü o dizilerde ne var? Müslüman bir ülke olmasına rağmen erkeklerle dişe diş konuşan, tartışan kadınlar var. Bu, Arapların müthiş ilgisini çekiyor. Bizde de dünya kadar sorun var elbette. Maalesef erkekler kadınları öldürüyor Türkiye’de ve daha hâlâ bir şey yapılamıyor. Ama bu yumuşak gücün önemi kavrandığı andan itibaren hakikaten Türkiye’yi kimse tutamaz. Yoksa Türkiye’nin eski Osmanlı mirası politikalarla, Cemal Paşa’nın Suriye ve Lübnan’da astığı Arap liderlerini çağrıştıracak emperyal politikalarla bir yere varması mümkün değil. Oralara istikrar yaymak, ancak yumuşak güçle olur. Bu rol, tarihi bir roldür Türkiye için. Avrupa işte bunu anlamıyor. Aralarında anlayanları var, ama onların sayısı çok az. Mesela eski Alman Dışişleri Bakanı Joshka Fisher... AB’li bir Türkiye’nin bu bölgede yumuşak gücüyle istikrar kurucu olduğu anlaşıldığı andan itibaren Avrupa’yı da kimse tutamaz.

2023’te AB içinde olur muyuz?

Eğer böyle bir perspektif verilirse Türkiye coşar, AB bugün ne durumda olursa olsun.



Bu haber 1,078 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,789 µs