En Sıcak Konular

Wall Street eylemi Türkiye’de olur mu?

17 Ekim 2011 10:21 tsi
Wall Street eylemi Türkiye’de olur mu? Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş Türkiye'de ‘Wall Street’i İşgal Et’ benzeri bir hareket olup olamayacağını sorguladı. İşte Aydıntaşbaş'ın o yazısı:

Aslı Aydıntaşbaş *

Kamuoyunda Wall Street işgal eylemine büyük ilgi var. Ama, kendi ülkemizdeki hak arayışı ve toplumsal hareketlere gelince ilgimiz azalıyor.

Geçen hafta New York’ta ‘Wall Street’i İşgal Et’ eyleminin yapıldığı Zucotti Parkı’nı ziyaret etmiş, eylemcilerle ilgili izlenimlerimi yazmıştım.

Aradan geçen zamanda işgal Manhattan’ın dışına taşarak, önce Amerika’nın diğer şehirlerine, ardından da Avrupa’ya sıçradı.

Dün de Chicago’da, Londra’da, Kopenhag’da sokaklara dökülen eylemciler, hakça paylaşım ve kapitalist düzene karşı bir slogan haline gelen ‘Wall Street’deki açgözlüğe’ isyan ediyordu.

Sokakta öfke var; bu iş daha da büyüyecek.

HEPSİNDE iPHONE VAR

Ne olup bittiğini, ne yapmaya çalıştıklarını anlamak için uzunca bir süre Wall Street işgalcileri ile görüşmüş biri olarak, isyanın dünyanın farklı yerlerine hızla yayıldığını duyunca, hiç şaşırmadım.

Günümüzde hiçbir toplumsal hareketin tümüyle ‘lokal’ kalması mümkün değil. Wall Street’de her iki kişiden birinin elinde laptop, kamera, ya da fotoğraf makinesi vardı.

Teknoloji artık hepimizin saat gibi üzerinde gezdirebileceği kadar ‘kolay’ ve ‘uzuz’ hale geldi. ‘İşsiziz, ‘Evsiziz’ diye yakınan gençlerin hepsinin elinde en azından iPhone olduğunu fark ettim.

Gece gündüz orada sabahlayan çocuklar, sürekli dünya ile iletişim halindeydi. An be an bloglar ve You Tube’a yüklenen görüntüler üzerinden Amerika’ya ışınlanıyordu.

Bu protestonun başarısının sırrı, mutlak ‘şeffaflık’ ve sosyal medya üzerinden ‘paylaşım’. Böylece hem örgütlenebildiler, hem de sempatizan topladılar. Ve bu sayede Kansas’da, Oklohoma’da, Maine’de bilgisayarının başında oturan işsiz genç, ‘Ben de...Ben de!’ demeye başladı.

‘ARAP BAHARI’ DEDİLER

İşin garibi, geçen hafta Wall Street’deki protestoda görüştüğüm gençlerin çoğu, bir biçimde ‘Arap Baharı’ndan söz ediyordu. Gel de şaşma!

Tahrir Meydanı’nda insanlar Batı’daki özgürlükleri istedi ve bunu yaparken de ellerinde Facebook, Twitter gibi Batı’dan aldıkları enstrümanlar vardı. Şimdi Batı’daki gençler, ‘Bakın Tahrir Meydanına!’ diyerek ekonomik düzeni Mübarek rejimi gibi alaşağı etmek istiyor.

MEDYA VE WALL STREET

Ama başka gariplikler de var. Wall Street eylemi, Türk basınında gittikçe daha fazla yer alır oldu. Kamuoyu ve yetkililerimiz son dönemde ‘Hahaha, bakın Batı çöküyor’ demeye bayılıyor. ‘Yükselen Türkiye’ temasını her gün pompalayan hükümet yanlısı basın da nedense Wall Street eylemlerini pek sever oldu.

Ama iş kendi ülkemizde eylem, gösteri, gösteri hakkı gibi konulara gelince, merkez medyada Milliyet dışında pek az gazetenin ilgilendiğini görürsünüz!

Gururla söylüyorum ki çalıştığım gazete kayda değer toplumsal eylemleri şu ya da bu şekilde haber yapmaktan çekinmedi. Peki siz, Ankara’nın göbeğinde Zucotti Parkı’ndan kat kat fazla insan çeken sendikal yürüyüşlerin ya da KCK tutuklamalarına karşı yapılan gösterilerin gazetelerde Wall Street eylemlerinin yarısı kadar bile yer bulabildiğine şahit oldunuz mu?

Nedir yani? Nasılsa, elalemin eylemini ballandıra ballandıra yazmak, Hakkari’deki bir cenaze, HES eylemleri ya da Silivri’deki protesto çadırı gibi Türkiye’nin çeşitli yerlerinde yapılan (ve belli bir toplumsal anlamı olan) eylemleri konu etmekten daha kolaymış...

TÜRKİYE’DE OLUR MU?

O zaman ikinci soruma geleyim: ‘Wall Street’i İşgal Et’ benzeri bir hareket, Türkiye’de olur mu?

Gelir dağılımındaki bozukluksa bizde de var. Ekonomik sıkıntı ve işsizlik keza. Peki, sizce internet üzerinden örgütlenen, serbestçe yazışabilen, sokak gösterileri ve zaman zaman oturma eylemi gibi sivil itaatsizlik düzenleyebilen bir ‘İşsizler Hareketi,’ cennet ülkemizde yeşerebilir miydi?

Hiç sanmıyorum. Hatam varsa biri çıkıp söylesin; ama benim gördüğüm, son dönemde BDP’lilerin yaptığı binlerce kişilik eylemlerin neredeyse tümünde polis biber gazı kullanıyor, en azından 10-15 kişiyi gözaltına alınıyor.

HES’e karşı çıkan köylülerin başına gelenleri hep birlikte okuduk. Öğrenci Kollektifleri deseniz, yüzlerce gözaltı sonrasında açılan soruşturmalarda, Karl Marx okumak ve meyve bıçağı bulundurmaktan, neredeyse Balyoz ve Ergenekon’a bağlanacak.

Daha geçen hafta İstanbul’da Başbakan’ı protesto eden 37 öğrenci, apar topar gözaltına alındı. (Ancak bunlardan biri, Erdoğan’ın konvoyuna yumurta attığı için tutuklandı ki, yumurta atmayı ben de meşru bir protesto yöntemi olarak görmüyorum.)

Diyeceğim şu. Wall Street eylemi, Wall Street’de kalır.

Derviş’le ilginç tartışmalar

Belki de Kemal Derviş’in varlığından olacak, EDAM buluşmalarında global ekonomik tabloyla ilgili her zaman ilginç tartışmalar oluyor. Bu yıl Kemal Derviş’in saptamalarını, izin alarak (ve kendi kelimelerimle) özetliyorum:

-1980’lerin sonuna kadar gelişmiş ülkelerle diğerleri arasındaki uçurum sürekli artıyordu. Şu anda ise tam tersine, uçurum kapanıyor.

-Türkiye, Brezilya, Hindistan ve daha bir çok gelişmekte olan ülkelerde ‘kişi başına gelir’deki artış ise gelişmiş ülkelerdekinin iki katı.

-Batılı ülkeler ve halklar, ‘makas kapanıyor’ diye tasa etmemeli. Diğer ülkelerin zenginleşmesi, doğru ekonomik politikalar izlenirse herkese yarayabilir.

-Ama, Türkiye gibi hızla büyüyen ülkeler, aynı hızla büyümeye devam edeceklerini sanmasın. Belli bir seviyeye gelince büyüme yavaşlayacak.

-AB ve ABD’deki ekonomik yavaşlama, ister istemez gelişen ekonomileri etkileyecek.

-ABD ekonomisindeki sorunlardan biri, varlığın en tepede yoğunlaşması. En zengin yüzde 1’in milli gelirdeki payı yüzde 15’ten yüzde 24’e çıktı.

Avrupa’yla ‘İmtiyazlı Ortaklığa’ doğru

Türkiye’nin bağımsız düşünce kuruluşlarından EDAM’ın (Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi) her yıl Bodrum’da düzenlediği ‘beyin fırtınası,’ artık bir gelenek haline geldi. Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen 50-60 kişilik siyasetçi, diplomat ve gazeteciden oluşan grup, her sonbaharda Kempinski oteline kapanıp iki gün boyunca hem AB’nin iç meselelerini, Türkiye’yle ilişkisini, hem Arap Baharı gibi bölgesel konuları masaya yatırıyor.

Akşamları da fırsat kalırsa Bodrum sokaklarına akıyor!

EDAM’In başındaki Sinan Ülgen ve arkadaşlarının, gerçekten hararetli bir tartışma yaratma konusunda özel bir yetenekleri var. Kemal Derviş bu yıl 7’incisi yapılan toplantıların başından beri müdavimlerinden. İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt de son yıllarda EDAM’ı kaçırmıyor. Bu yıl açılış yemeğinde Egemen Bağış, sonraki oturumlarda da İngiliz eski Dışişleri Bakanı David Milliband de aramızdaydı.

Chatham House kuralları gereği oturumlarda kimin ne dediğini söylemem yakışık almaz. Ancak şunu aktarabilirim, Avrupa’da Türkiye’ye yönelik atmosferin tamamen değiştiği, Bodrum’da bile hissediliyordu. Daha geçen hafta yayınlanan AB İlerleme Raporu’nun Türkiye’ye yönelik eleştiri dozu oldukça yüksekti. Bodrum’da gördüm ki, artık Türk-Avrupa ilişkilerinde bambaşka bir dil kullanılıyor. Romantizm kalmamış; Türkiye’nin bir gün AB’ye üye olacağı beklentisi de.

Onun yerine artık Türk ve Avrupalı yetkililer, iki cephe arasında ‘Stratejik Diyalog’ kurmaktan söz ediyor. Bu terim çok önemli. Yani ille de üyelik değil, onun yerine vize, ticaret, dış politika gibi konularda Türkiye’nin Washington ile olan ilişkisine benzeyen ‘stratejik işbirliği.’
Tabii kimse çıkıp açıkça ‘Biz adaylıktan çekiliyoruz’ ya da ‘Biz sizi adaylıktan attık’ deme niyetinde değil. Kağıt üzerinde aynen devam. Ama AB genişleme süreci ilerlemiyor, yeni başlıklar açılmıyor, Kıbrıs Rum kesiminin AB dönem başkanlığında ise daha da büyük bir kriz beklentisi var.

Bu durumda iki taraf da, ‘Aman bari tamamen kopmayalım’ havasında. Stratejik Diyalog lafı, bunun için bulunmuş bir kılıf.
Aslında burada itirazım etmenin alemi yok. Ben zaten başından beri bu yolun sonunda üyelik değil de ‘İmtiyazlı Ortaklık’ gibi bir formülle sonuçlanacağını düşünüyordum.

Oraya gelelim de, ben ona da razıyım...

* Milliyet



Bu haber 982 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,723 µs