En Sıcak Konular

Soros’un öteki yüzü

6 Haziran 2007 12:08 tsi
Soros’un öteki yüzü Para sihirbazı George Soros deyince Türkiye’de ilk akla gelen sözcükler “Siyonizm,” “emperyalizm,” oluyor. Ancak Soros’un bundan birkaç ay önce ABD’nin en seçkin dergilerinden birinde yayımlanan makalesi ABD’

Haber: Yonca CİNGÖZ

Dünyaca ünlü borsa spekülatörü ve yatırımcı George Soros, 15 Mart’ta New York Review of Books’ta yayımlanan “İsrail, Amerika ve AIPAC Üzerine” başlıklı yazısıyla hakkındaki tartışma konularına bir yenisini daha ekledi. Yazısında Bush yönetiminin İsrail-Filistin sorunu konusundaki tutumunu eleştiren Soros, Amerikan hükümetinin İsrail’in barışa isteksiz politikalarına koşulsuz destek vermesinin sebebinin İsrail lobisinin güçlü etkisi olduğunu ortaya koyuyor. Ona göre İsrail lobisi Amerika’da muhalefeti bastırıyor ve eleştiri alanını ciddi biçimde daraltıyor.

Hamas’a da destek veriyor

George Soros, Bush yönetiminin Irak politikasından sonra İsrail-Filistin ilişkileri konusunda da yeni bir temel siyasi hata yapmakta olduğunu savunuyor. Amerikan hükümeti Filistin’de Hamas’ın da dahil olduğu birlik hükümetini tanımamak konusunda İsrail hükümetini destekliyor. Soros, Hamas’ın yekpare bir yapı olmadığını, askeri kanadının dışında onu iktidara getiren Filistin halkının ihtiyaçlarına daha fazla hizmet eden bir siyasi kanadının da olduğunu, ama ABD’nin “terörle savaş” ideolojisinin bu tür ayrımların farkına varabilmekten uzak olduğunu söylüyor. Filistin’de siyasi çözüm çabalarına destek vermemenin Hamas’ın askeri kanadını güçlendirmek ve meşruiyetini arttırmaktan başka bir işe yaramadığını ve çok tehlikeli olduğunu belirtiyor.  

Soros’a göre ABD, Suudi Arabistan’ın 2002 Arap Barış Girişimi’ne dayanarak Filistin’de sürdürdüğü barış çabasına da destek vermeyerek büyük bir fırsatı tepmiş oluyor. Filistin’de askeri bir çözümün mümkün gözükmediğini, çözümün siyasi olması gerektiğini söyleyen Soros, Clinton’un gördüğü bu gerçeği Bush’un görmezden geldiğini, çözümü denemeye bile yeltenmediğini ifade ediyor. Soros Bush yönetiminin “terörle savaş” yanıltıcı metaforuna kapılıp Ariel Şaron’un istediği yolda ilerlemesine izin verdiğini söylüyor. Oysa Soros’a göre: “Filistin’de bir barış antlaşması ihtiyacı her zamankinden çok daha büyüktür. Hem İsrail’in hem de ABD’nin iyiliği için Suudi girişimi başarıya ulaşmalıdır.”

“Siyonist değilim”

Soros, Amerika’nın Ortadoğu’daki diğer tüm sorunlu bölgelerle ilgili politikaları her yönüyle tartışılabilirken İsrail’e yönelik tutumu hakkında tek kelime edil(e)mediğini, eleştirel görüşlerin hızla ve kuvvetle susturulduğunu anlatıyor. Bu zoraki sessizliğin sorumlusu olarak da Amerikan yönetimlerinde büyük güç sahibi olan İsrail lobisini işaret ediyor. Soros’un ifadesine göre, İsrail’in şu anki politikalarını eleştiren Yahudilere de lobi tarafından diğer eleştirmenler kadar şiddetli bir baskı uygulanıyor, onlar da anti-semitizmi körüklemekle suçlanarak “Yahudi olmaktan utanç duymakla övünenler” olarak damgalanıyor. Soros,  savunduğu açık toplum idealine son derece zıt bulduğu bu duruma karşı sesini yükseltmek için bugünü beklemesinde bu argümanların yarattığı tedirginliğin etkili olduğunu itiraf ediyor: “Ben bir Siyonist değilim, dindar bir Yahudi de değilim; ama Yahudi kardeşlerime karşı güçlü bir duygudaşlığım var ve İsrail’in varlığını koruması konusundaki endişeleri de derinden paylaşıyorum. İsrail’in düşmanlarına yem atmak istemedim. Duruşumu eleştirel görüşleri seslendirmek istersem İsrail’e taşınmam gerekir mantığıyla gerekçelendirdim. Bu gibi görüşleri savunan pek çok İsrailli vardı ve benim sesime ihtiyaç yoktu, benimse vermem gereken başka savaşlar vardı. Fakat şimdi şu soruyu sormak zorundayım: İsrail nasıl bu kadar büyük bir tehlike altına girdi? (…) İsrail lobisi bu dogmatik düşünce biçiminin ifşa edilmemiş faktörlerinden biriyken sessiz kalamam. Konuşurken biraz kaygılıyım çünkü kendimi uğraştığım diğer birçok hedefimde daha az etkili kılacak yeni saldırılara da açık hale getirmiş oluyorum. Ama desteklediğim muhalifler benden çok daha büyük riskler aldılar.”    

“İsrail lobisi amacını aştı”

Soros ABD politikalarının oluşturulmasında İsrail lobisinin etkisini temsil eden merkezi kurum olarak hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat partileri etkileyen AIPAC (Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi)’ı görüyor. “AIPAC’ın görevi İsrail’e Amerikan desteği sağlamak fakat son yıllarda amacını çok aştı. ‘Neo con’larla yakın müttefik haline geldi ve Irak işgalinin de en coşkulu destekçilerinden biri oldu” diyen Soros bu yaklaşımıyla kurumun İsrail’in varlığını güvenceye almaktansa tehlikeye düşürdüğü yorumunu yapıyor. AIPAC’ın baskısı yüzünden Amerika’daki Yahudilerin İsraillilerin kendi ülkelerini eleştirdiği ölçüde İsrail politikalarını eleştirme şansına sahip olmadıklarını da vurguluyor.

Soros’a göre Demokrat partinin kimi liderleri Amerika’nın Ortadoğu politikaları konusundaki yapıcı eleştirilere kulak veriyor, ancak AIPAC demokratlar arasında da aynı ölçüde etkili olduğundan Soros Demokrat Parti’nin de söylemde ve uygulamada AIPAC bariyerini aşabileceği konusunda şüpheli. İsrail politikasının tarafsızlığını savunan politikacılar parti içinde güç kaybediyor, mali desteği büyük ölçüde yitiriyor. George Bush’un 2004’teki rakiplerinden Howard Dean İsrail’e yapılan kayırmacılığı eleştirdiğinde Demokrat Parti içinde sesi çok çıkan Yahudilerden önemli miktarda eleştiri almıştı. Eski Amerikan Cumhurbaşkanlarından Jimmy Carter yeni kitabının başlığında İsrail’in uyguladığı rejimi Güney Afrika’nın eski ayrımcı rejimine (apartheid) benzetince merkezinden aldığı mali desteğin önemli bir kısmını kaybetmişti. Bu baskıdan etkilenen yalnızca politikacılar değil. Akademisyenler yükselemiyor, araştırmacı uzmanların fonları kesiliyor.

George Soros son yazısıyla, geçen yıl Chicago Üniversitesi’nden Prof. John Mearsheimer ve Harvard Üniversitesi dekanlarından Stephen Walt’ın “İsrail Lobisi ve ABD Dış Politikası” başlıklı makaleleri ile alevlenen akademik tartışmayı da destekler bir tavır takınmış görünüyor. Amerika’da İsrail lobisinin gücünü eleştiren ve bunun Amerika’nın çıkarına olmadığını söyleyen yazarlar anaakım içinde görülmelerine rağmen bu makaleleri nedeniyle ağır eleştirilere maruz kalmış, yazı ABD’de bastırılamamıştı. Daha sonra London Review of Books’da çıkan makale New York Review of Books ve Foreign Policy dergilerinde başlayıp büyüyen bir tartışmaya sebep olmuştu.

 

Açık Toplum Enstitüsü Türkiye Temsilciliği Direktörü Hakan Altınay:
“George Soros hem Bush’u hem de Putin’i eleştiriyor”

“George Soros’tan şaşırtan sözler” diyorlar. Aslında Soros’u bir süredir izleyen herhangi birisi Ortadoğu ile ilgili gayet ilerici pozisyonlar aldığını bilebilirdi. Son açıklamasını bu anlamda şaşırtıcı bulmuyorum. Ondan bir ay evvel zaten “Hamas’la mutlaka konuşulmalı” diyen, Irak meselesinde Bush yönetimini çok radikal bir şekilde eleştiren, hem savaşın açılmasını hem de Irak’a girildikten sonra orada yapılanları eleştiren, 11 Eylül’den hemen sonra Müslümanların, Arapların bu işten bedel ödeyeceğini öngörüp Amerika içinde bunların haklarıyla uğraşan bir kurumun kurucusunun böyle fikirlere sahip olmasının şaşırtıcı olmadığını, esas biz niye şaşırıyoruz diye düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. Biraz dikkatli baktığınızda George Soros’un aslında hem kapitalizm ve mali piyasalar hem de Amerika’nın hegemonyası konusundaki eleştirilerinin çok sert olduğunu görürsünüz. Musevi olup Siyonist olmayan tek insan George Soros değil, Musevilerin arasında böyle yaygın bir sol gelenek var.

Soros’un son açıklamalarında ilginçlik, Amerika’daki Yahudi/İsrail lobisini eleştirerek, aslında sistematik olarak yaptığı eleştirileri bir adım daha ileri götürmesi. Bush’a olan itirazı da, Amerika’daki Yahudi/İsrail lobisine olan itirazı da aslında aynı Açık Toplum fikrinden geliyor. İkisi de tartışma alanını daraltmak ve kesin doğrulardan bahsetmekten yana. Bush’un 11 Eylül’e cevap olarak “Teröre karşı savaş açtım” demesine itiraz ediyor çünkü bir savaştayken çok fazla muhalefet yapılmıyor. Savaş yapana itiraz ettiğinizde vatanseverliğinizden şüphe ediliyor. Hâlbuki demokrasilerde, açık toplumlarda her şeyin konuşulabilmesi gerekiyor. 11 Eylül’e sadece bu şekilde mi cevap verilebilirdi? Başka şekillerde de verilebilirdi. Ama “Ben savaş açtım” dediği zaman bu sorgulama alanını daraltıyor, yani açık toplumun mümkün olmamasına sebep oluyor. İsrail lobisine itirazı da aynı noktadan hareket ediyor. Amerika’nın İsrail’e dair politikalarına en ufak bir eleştiri getiren herkesin üzerine o kadar radikal bir şekilde çullanıyorlar ki, sağlıklı bir tartışma ortamı olmuyor. Karl Popper’dan beri açık toplum şiarlarından olan “Her görüşü eleştirerek doğruya varırız” inancına ters düşen bir şey. Dolayısıyla son dönemlerde iki büyük iktidara karşı muhalefet etmiş olması George Soros açısından aslında gayet tutarlı.

11 Eylül’den evvel de Açık Toplum Enstitüsü Amerika’da dünya kadar para harcıyordu. Aslında en çok para harcadığı yer Amerika’nın kendisi. 11 Eylül ve George Bush’la birlikte olan nedir? George Soros’un kendisinin kişi olarak, bir Amerikan vatandaşı olarak Amerikan yönetimini gayet yüksek sesle eleştirmesi, bu yeni. Kendisine niye böyle yaptın diye sorulduğunda, “çünkü olağanüstü bir zamandı. George Bush Amerika için çok kötü bir başbakandı. Sesimi yükseltmek ihtiyacı hissettim. Irak Savaşı çok büyük bir hataydı. Bunu diğerlerinden daha önce gördüğümü düşünüyorum ve bu görüşümü açıklama ihtiyacı hissettim” diyor. Bunu açıklamak için Washington Post’tan Wall Street journal’a, New York Times’a kadar ikişey sayfalık büyük ilanlar verip “Arkadaşlar, George Bush size yalan söyledi, siz kandırıldınız” dedi, bunu paylaşma ihtiyacı hissetti. Benim bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak yürekten katıldığım bir tavır aldı ama kurumsal bir tavır değildi, kendi kişisel tavrıydı. Aynı zamanda Putin’i de eleştiriyor. Yanlış yaptığını düşündüğü siyasi liderlere karşı sesini yükseltme geleneği olan birisi. 

www.iyibilgi.com

 




Bu haber 1,920 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,983 µs