En Sıcak Konular

AB, anayasa çağrısı yaptı Gül'ü övdü

4 Ekim 2011 11:37 tsi
AB'nin 12 Ekim'de açıklanacak Türkiye ile ilgili ilerleme raporunun taslağı sızdı. Taslakta Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacını kuvvetli vurgulanırken Cumhurbaşkanı Gül'den övgüyle bahsedildi.

Zaman, Avrupa Birliği'nin 12 Ekim'de açıklanacak Türkiye ile ilgili 115 sayfalık ilerleme raporunun taslağına ulaştı. Taslakta Türkiye'nin yeni anayasa ihtiyacını kuvvetli vurgulayan AB, bütün taraflara "yapıcı" davranma çağrısı yapıyor

Türkiye'nin en temel sorunlarının temel hak ve hürriyetleri merkezine alan demokratik anayasa ile çözülebileceğini belirtiyor. AB, bu yılki raporda da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü övüyor ve sorunların çözümüne pozitif katkı sağladığına işaret ediyor. Ergenekon Davası'nın demokratikleşme için "fırsat" olduğunu vurgularken, davalardaki sorunların da altını çiziyor.

Ergenekon Davası'nın Türkiye'nin demokratikleşmesi için "fırsat" olduğunu bu yıl da vurgulayan AB, davalardaki sorunların da altını çiziyor. İfade ve basın hürriyetinde Türkiye'yi eleştiren taslak, gazetecilerin sorunlarının ağırlaştığını ve mevcut mevzuatın "serbest bilgi ve fikir alışverişine engel olduğunu" kaydediyor. Basılmamış bir kitabın toplatılmasının "endişeye" sebep olduğuna işaret eden taslak, askeriyenin hâlâ bazı basın-yayın organlarına akreditasyon uyguladığını tekrar gündeme getiriyor. 'Muhteşem Yüzyıl'ın da kendisine yer bulduğu taslak, dizinin RTÜK'ten ikaz aldığına işaret ediyor.

Dini hürriyetler konusuna geniş yer ayıran taslak, Sümela ve Ahdamar Adası'nda bu yıl da tekrarlanan ayinlere işaret ederken, Rum Patriği Bartholomeos'un hâlâ "ekümenik" sıfatını kullanamadığına işaret ediyor. Alevilerin yaşadığı sorunlara dikkat çeken taslak, din dersinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen mecburi olarak okutulmaya devam ettiğini kaydediyor. Süryanilerin, Ermenilerin ve Yehova Şahitleri'nin sorunlarına da atıf yapan taslak, bu yıl da Türkiye'nin nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Sünni Müslümanların sorunlarına değinmiyor. Azalmakla beraber bazı üniversitelerde hâlâ yaşanan başörtüsü sorunu bu sene de kendisine raporda yer bulamıyor.

Kıbrıs sorununa her yılki tavrıyla yaklaşan taslağın bu bölümünün (Ek protokol ve ilişkilerin normalleşmemesi) raporun resmen açıklanacağı 12 Ekim'e kadar daha da sertleşmesine kesin gözüyle bakılıyor. Rum Kesimi ve Yunanistan, Doğu Akdeniz'de petrol arama faaliyetleri üzerine gerilen ilişkilerin raporda yer almasını ve Türkiye'nin sert şekilde uyarılması için yoğun çaba gösteriyor.

Raporda öne çıkan başlıklar şöyle:

Anayasa: Yeni bir anayasa; demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlık haklarına saygı ve aralarında Kürt meselesinin de olduğu tarihi sorunların çözümünün temin edilmesinde gerekli kurumların istikrarını sağlamlaştıracaktır. Hem iktidar hem de muhalefet hürriyetleri merkezine alan yeni anayasa için çalışma konusunda taahhütte bulundular. Anayasanın hazırlanması sürecinde bütün siyasi partileri ve sivil toplumu muhtevi, mümkün olan en geniş istişarelerin yapılması için azami dikkat sarf edilmelidir.

Asker-sivil ilişkileri: Güvenlik kuvvetlerinin sivil otorite tarafından kontrolü açısından iyi ilerlemeler sağlandı. Ağustosta yapılan YAŞ, silahlı kuvvetlerin sivillerce daha fazla kontrolü yönünde bir adımdı. Askerî harcamaların sivil yetkililerce kontrolü daha da sağlamlaştırıldı ve Milli Güvenlik Planı revize edilerek kabul edildi. Ayrıca YAŞ kararları sivil yargı denetimine açıldı. Ancak YAŞ'ın ve askerî yargı sisteminin yapısı ile Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun tadil edilmesi gerekiyor. Bazı vakalarda askerî kurumlar üzerindeki denetim artırılmak istenirken tam tersi bir sonuç ortaya çıkarak, sivil denetim zayıfladı (Sayıştay Kanunu, Kamu Denetçisi kanun tasarısı). Bazı vakalarda ise Genelkurmay devam eden davalarla ilgili yorumlar yaptı. TSK'nın askeri müdahalelere zemin hazırlayan İç Hizmet Kanunu hâlâ tadil edilmedi. Genelkurmay başkanı hâlâ savunma bakanı yerine başbakana bağlı bulunuyor. Askeriyenin bazı basın-yayın kuruluşlarına seçici akreditasyon uygulaması hâlâ devam ediyor. Ortaöğretimde askerî personelin verdiği milli güvenlik dersi hâlâ müfredattaki yerini muhafaza ediyor.

İfade hürriyeti: Hassas olarak nitelendirilen (Kürt, Ermeni meseleleri) konulardaki açık tartışma devam ediyor. Ancak gazetecilere, yazarlara, akademisyenlere ve insan hakları savunucularına karşı açılan çok sayıdaki dava ve basın üzerindeki büyük baskı fiiliyatta ifade hürriyetini zedeliyor ve ciddi endişelere yol açıyor. Mevcut kanunlar ifade hürriyetini AİHM içtihadı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun şekilde yeteri kadar teminat altına almıyor. Sık sık yasaklanan internet siteleri bir diğer endişe kaynağı. Türkiye'nin kanuni ve hukuki mevzuatı, ceza hukuku ve siyasi tavırlar, bilgi ve fikirlerin serbest dolaşımı önünde engel teşkil ediyor.

Ergenekon: Ergenekon ve diğer darbe planı iddialarına yönelik başlatılan soruşturmalar demokrasiye karşı işlendiği iddia edilen cürümlerin aydınlatılması; hukukun üstünlüğü ilkesine ve demokratik kurumların işleyişine olan itimadın kuvvetlendirilmesi için hâlâ bir fırsat. Ancak soruşturmaların yapılışı, yargı süreci ve savunmanın haklarını riske eden cezai işlemlerin uygulanması endişelere sebep oluyor. Savcılık ya da mahkeme makamlarının geniş kamu ilgisini çeken böylesi bir konuda yeterli bilgilendirme yapmaması da bu endişeleri kuvvetlendiriyor. Bütün bunlar, bu davaların meşruiyetini halk nezdinde sorguya açmaktadır.

Cumhurbaşkanı: Ülkede hüküm süren kutuplaşmaya karşı Cumhurbaşkanı uzlaştırıcı rolünü sürdürüyor. Türkiye'yi etkileyen temel meselelerle ilgili yapıcı müdahaleleri ve beyanları devam etti. 2010 Aralık ayında Diyarbakır'ı ziyaret ederek son 10 senede BDP'nin yönettiği bir belediyeyi ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı oldu. Demokratik özerklik ve iki dil taleplerine karşı Kürt sorununun çözümü içim iradesini ortaya koydu. Ocak 2011'de Devlet Denetleme Kurulu'na talimat vererek Hrant Dink cinayetinin araştırılmasını istedi. Dış politikada faal rolünü oynamaya devam etti.

Yargı: Yargı alanında ilerleme sağlandı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) ilişkin kanunun kabul edilmesi yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı açısından ilerlemeye işaret ediyor. Yargının etkinliğini artırmaya ve mahkemelerdeki yığılmayı engellemeye matuf adımlar atıldı. Ancak yargının tarafsızlığı, bağımsızlığı ve etkinliği için daha ileri adımlara ihtiyaç var. Adalet bakanı, HSYK'nın hakim ve savcılara yönelik soruşturmalarını veto etme yetkisine sahip.

ZAMAN

Bu haber 871 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,766 µs