En Sıcak Konular

Elçi: Kayıttan sonra da PKK ile görüşüldü

15 Eylül 2011 12:15 tsi
Elçi: Kayıttan sonra da PKK ile görüşüldü Habertürk Yazarı Fatih Altaylı, Bağımsız Milletvekili Şerafettin Elçi ile Kürt sorunu, PKK-MİT ses kaydı, Meclise dönüş ve bu konuların çözüm yolları üzerine yaptığı görüşmenin ayrıntılarını bugunkü köşesine taşıdı.

Fatih Altaylı *

Şerafettin Elçi geldi dün ziyaretime.

Benim için en güvenilir Kürt politikacıların başında gelir. Habertürk’te bir programa katılmak için gelmiş. Bana uğramadan geçmek istememiş.

Epey sohbet ettik.

Merak ettiğim konuyla başladım sohbete.

“BDP ne zaman Meclis’e gelecek?” diyerek.

“Ben BDP’de siyaset yapmıyorum. Kendi partime geçtim biliyorsun, ama sağolsun oradaki arkadaşlar bilgi ve tecrübelerime başvurmak konusunda çok açıklar. Hatta burada kal dediler. Ben kalmamayı tercih ettim. Tabii sık sık görüşüyoruz. Konuşuyoruz. Bugün de Meclis’e gelip gelmeme konusunun da ele alınacağı bir toplantı yapıyorlar. Buraya gelmesem ben de katılacaktım. Karar oradan çıkacak” dedi.

“Ne çıkacak peki” diye sordum.

“BDP’deki arkadaşlar da Meclis’e katılmaya hevesliler. Onlara da söyledim. Biz Meclis’te siyaset yapmalıyız diye. Tamam tepki ve tavır haklıydı. Soruna dikkat çektik ama bu tavır sonsuza kadar sürmemeli. BDP’deki arkadaşlar da bu fikirde. 1 Ekim’den itibaren Meclis çalışmalarına katılacağız.”

Gündemin heyecanlı maddesine de değinmeden geçmek mümkün değildi.

“MİT Müsteşar Yardımcısı’nın ve Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı’nın örgüt temsilcileriyle yaptığı görüşme birileri tarafından sızdırıldı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” diye sordum.

Birilerinin sürece zarar vermek amacıyla bunu sızdırdığını düşünüyordu Elçi.

“Şaşıracak bir şey yok aslında. Görüşmeler yapıldığını herkes biliyordu. Başbakan da ‘Devlet adına birileri elbet görüşüyor’ demişti.

‘Görüşülmüyor’ denmiyordu. Zaten görüşmeyip de ne yapacaksınız. İki çözüm var. Ya topyekûn imha edeceksiniz, bunu yapmıyor veya yapamıyorsanız o zaman bir şekilde görüşeceksiniz. İngiltere görüştü, İspanya görüştü. Türkiye de görüşecek. Ne olacak yani sonsuza kadar böyle gitsin mi istenecek. Elbette görüşülecek” dedi.

“Görüşmede kullanılan dil, yaklaşımlar pek çoğunu şaşırttı. Siz şaşırmadınız mı?”

‘DAHA ÇOK GÖRÜŞME VAR’

Şerafettin Elçi, daha ötesini anlattı:

“O yayınlanan görüşme eski. Ondan sonra da bu görüşmeler sürdü. Sonrasında pek çok görüşme yapıldı. Çok ilerleme sağlandı. Sonunda ortaya bir protokol çıktı. Üzerinde mutabık kalınan bir protokol oluşturuldu.”

“İçeriğini biliyor musunuz?”

“Devlet biliyor. Bir protokol oluşturuldu. Bu protokol İmralı’ya götürüldü. Öcalan protokolü inceledi.

Sonra da ‘Kandil de bir görsün. Onlar da onaylasınlar’ dedi. Protokol Kandil’e de gönderildi. Onlar da mutabık olduklarını bildirdiler. Zaten Sabri Ok, PKK’yı temsilen bulunuyordu toplantılarda.”

“Sonra ne oldu o protokol?”

“Bir metne dönüştürüldü. Kürt tarafı bunun Türkiye Cumhuriyeti tarafından da imzalanmasını istiyordu. Ben onlara o zaman söyledim. ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle bir metnin altına imza atmaz. Oradaki şartlara zaman içinde uyar, bunları yapar belki ama asla imzalamaz’ diye. Onlar ‘Türkiye Cumhuriyeti de bunu imzalasın’ diye direttiler. Böyle bir beklentiye girdiler.”

“Sonra ne oldu?”

‘TÜRKİYE PROTOKOLÜ İMZALAMADI’

“Konu Başbakan’a gitti. Başbakan böyle bir protokolün imzalanmasının mümkün olmadığını söyledi ve imzalanmadı.”

“Ne zaman oldu bu?”

“Seçimlerden kısa bir süre önceydi. Belki birkaç gün. Ben imzalanmayacağını biliyordum. Bir devlet böyle bir metni imzalamazdı. Başbakan haklı olarak o günlerde kavgasız, gürültüsüz, şiddetsiz bir seçim ortamı istiyordu. Bu yüzden de görüşmeler iyi gidiyordu. Bence imza da önemli değildi.”

“Protokolün imzalanmamış olması sorunun çözümsüzlük aşamasına girdiğini mi gösteriyor?”

“Bence değil. Tayyip Erdoğan çok iyi bir politikacı ve müthiş bir lider. Bakın açık söylüyorum. Cumhuriyet tarihinde Atatürk’ten sonra gelmiş en önemli lider. 2. büyük lider. Bu sorunu isterse o çözer ve çözecek güce sahip.”

“Nasıl sahip?”

‘ERDOĞAN ÇÖZEBİLİR’

“Tayyip Erdoğan’ın arkasında müthiş bir kitle desteği ve güven var. Vatandaş Tayyip Bey’e güveniyor. Bu güçle ‘Ben sorunu bu şekilde çözüyorum’ derse iş biter. Şimdi bölgede sorunları çözmeye soyundu. Çok da önemli işler yapıyor, ama Türkiye’nin de kendi içinde sorunu var. Birileri de kalkıp bu sorunu kaşır. O yüzden buna mahal vermemesi lazım. Sorunu halletmesi lazım ve bu şansa sahip tek kişi. Çünkü güçlü, güvenilir ve halk desteği arkasında. Bu şimdiye kadar kimseye nasip olmadı.”

“Talepler karşılanacak gibi değil ki! Aslında taleplerin ne olduğu da belli değil. Her karşılanan talep sonrasında yeni bir talep listesi geliyor.”

“Yok öyle değil. Talep çok basit aslında. Birincisi dildir. Kürt halkı dilini konuşmak istiyor.”

“Bunun önünde engel yok.”

“Nasıl yok. Bahsettiğim anadilde eğitim konusu. Bu haktır. Karşılanmalıdır. Bakın bu anadilde eğitim konusunda PKK geri adım atsa ben atmam. Bu şarttır.”

“Sonra...”

“İkincisi de şudur: Kürt kimliği tanınacak. Bu da basit bir iştir. Anayasa’daki Türklük vurgusu Anayasa’dan çıkarılacak. Çünkü bu toplumsal gerçekliğe aykırı. Vurguladın da ne oldu? Kürtlük ortadan kalktı mı? Kalkmadı. Anayasa gerçeği tanımlar, olmayan bir gerçeklik yaratamaz. Yaratamadı.”

“Sonra...”

“Üçüncü adıma kimse itiraz edemez zaten.

O da ademimerkeziyetçilik. Yani yerel yönetimlerin, bölgesel yönetimlerin güçlendirilmesi. Bazı yetkiler bölgelere devredilecek. Bölge valilerine, belediyelere. Bu aklı başında, çağdaş herkesin isteyeceği bir şey. Hakkâri’deki yolun, Yozgat’taki tarlanın sorununa Ankara’dan bakılamaz. Bakılmamalı. Bu sadece Kürtlerin yoğun olduğu bölgeler için değil. Her yer için. Yerel yapılar güçlendirilmeli.”

“Hepsi bu mudur?”

“Hepsi budur. Özü budur.”

“Dağdakilerin inmesi nasıl olacak?”

“Dağdakinin dağda kalması için bir gerekçe kalmayınca dağdakine destek de olmayacak. Dağdaki de ‘Benim ne işim var burada’ diyecek. Sonra da bir genel af mı çıkar, ne çıkar bu iş biter.”

“Öcalan’a özgürlük demeyecekler mi sonra da? Bugün Demirtaş bunu vurguladı.”

“Sonra Öcalan da İmralı’dan normal bir hapishaneye alınır. Belki sonra ev hapsine geçirilir. Bunlar sonraki işler.”

Şerafettin Elçi ile uzun uzun konuştuk tüm bunları. Benim gördüğüm ise şudur: Bunları yapmak için terör örgütünün muhatap alınmasına gerek yok. Türkiye yolunda yürür. Çağdaş bir demokrasi için gerekenleri yapar. Bu talepleri teröristle muhatap olmadan çözer.

* Gazete Habertük

Bu haber 1,288 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,030 µs