En Sıcak Konular

'11 Eylül Ladin'ce değil ABD derin devletince yapıldı'

12 Eylül 2011 11:37 tsi
Bir ABD kurgusu iddiaları hergeçen gün daha da güçlenen '11 Eylül kurgusu' ile ilgili konusun uzmanlarından gazeteci Mustafa Aydın, operayonun Ladin'in değil Amerika derin devletinin işi olduğunu belirtiyor. İşte gazeteci Mustafa Aydın'ın çarpıcı tesp

ABD 2. dünya savaşından beri ilk defa kendi topraklarında saldırıya uğradı. Bu saldırı ne hâkim bir devlet tarafından ne de bölgede söz sahibi olan bir örgütten değildi.

11 Eylül 2001 tarihinde başka İkiz kuleler olmak üzere 3 binden fazla insan hayatını kaybetti. Asıl amaç ve bu işin arkasındaki güç veya kişiler hala ortaya çıkarılmadı. Ortadoğulu birkaç gence bu işi havale edip başına da Usame Bin Ladin’i oturtup tüm İslam dünyasına Deli Bush tarafından savaş açıldı.

Bu olaydan 1 ay sonra Afganistan bombalanmaya ve işgal edildi. Peşinden Irak, Pakistan, yemen ve değişik İslam coğrafyalarında ABD operasyonlar düzenlediler. Binlerce masum kişi hayatını kaybetti.

Bu olay üzerine kafa yoran yazılar yazan Gazeteci – yazar Sayın Mustafa Aydın bey ile oturup 11 Eylül 2001’i konuştuk.

Röportaj: Aslan Balcı / TIMETURK

- 11 Eylül ve sonraki süreçle ilgili olarak iki çalışmanız yayınlandı. Biri Aydoğan Vatandaş'la 11 Eylül'ün Perde Arkası: Kod Adı Kılıçbalığı" kitabı, diğeri de Kutupyıldızı yayınlarından çıkan "Onların Savaşı: Brzezinski, Kissinger, Huntington' adlı kitap. 10 yıl sonra geriye baktığınızda yaşanan süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında ben değerlendirmemi olay daha sıcakken, daha ilk elden bilgiler, kuşkular ve bulgular ortadayken 9 yıl önce yapmıştım. Benim açımdan yaşanan her gelişme ortaya koyduğumuz tezi doğrular nitelikte cereyan ediyor. Hele Onların Savaşı kitabında ortaya koyduğum şablon ve parametreler bugün için aynen geçerliliğini koruyor.

- Kitabınızda 11 Eylül'ü El Kaide'nin yapmış olamayacağını anlatıyordunuz? Bugün gelinen noktada ne durumdayız?

- Valla, merkez medya organlarında yayınlanan yazı dizilerini ve değerlendirmelerini okudukça insanın gülesi geliyor. Yani gerçekten Türkçe dâhil konuyla ilgili kaynakları, çalışmaları okumaktan aciz insanlarla muhatap olduğumuza inanamıyorum. Ki, şu an youtube ve google sayesinde ilgili çalışmalara anında ulaşmak mümkün. Buna rağmen "18 kişilik terörist ekip, gidip İkiz Kuleleri, Pentagon'u vurdu" deyip Afganistan, Taliban görüntüleriyle soslamak pek medya etiğine sığmıyor. Ya bilmiyorsunuz, ya da bilerek gerçekleri örtüp insanları yanıltmaya çalışıyorsunuz.

- Yazdıklarınız ve iddialarınız sonunda Birikim Dergisi'nde yayınlanan 18 kişilik 'Komplocular' listesinde siz de vardınız? İddialarınız 'komplo teorisi' olarak yansıtılmak istendi.

Canım sadece ben değil, o listede Fehmi Koru ile Doğu Perinçek de var! Yine Mahir Kaynak, Nuh Gönültaş, Aydoğan Vatandaş vs. Ayrıca anti-semitist yazarlar olarak da lanse edilmişti o isimler.

Tabii, Birikim dergisi o konuda daha sonra özeleştirisini yaptı. Ama tabii, bize cevap hakkı da verilmedi yani. 9 sene önce yazdığımız, ileri sürdüğümüz tezlere 'komplo teorisi' diyebilirsiniz, ama bugün her şey âyân beyan ortadayken hâlâ 'teori' diye tanımlamak en azından ahlaki değil.

- Bir komplo nasıl ispat edilebilir ki zaten?

Çok rahat edilebilir. Bakın Türkiye kendi 11 Eylül'ü olabilecek Balyoz Harekat Planı'nı daha olmadan deşifre edip hesabını sorma sürecine girdi. Komployu deşifre etti, belgelerle ispat etti ve yargılıyor. Muvazzaf orgeneraller bile yargılanıyor, hapsediliyor şu an.

Aynı şekilde 'ordunun içinde küresel sömürgeci sistemin uzantıları var ve bunlar 'yalandan bölücü örgüt' eliyle iç siyaseti dizayn ediyor' dediğimizde de 'teori' ileri sürmüş oluyorduk. E, ortaya çıkan iddianameler, Heron vs. ihanetlerini gördükçe "Haklıymışsınız. Böyle bir şeyin olabileceğine nasıl ihtimal verebilirdik ki!" diyor bazı arkadaşlar.

İşte bu noktada yine diyoruz ki, "Süreci ve ana enstrümanları okuma adına en az 10 yıl geriden geliyor birçok yazar-çizer.
- Belki biliyorlar ama yazamıyorlardır.

O da olabilir. Mesela, 7 nolu Kule, bu konuda önemli bir IQ testi niteliğinde. Samimiyet testi de diyebilirsiniz. Hadi her şeyi kabul edelim, uçaklar bomba olarak kullanılarak diğer işler yapıldı.

Peki, bilmem kaç katlı, devâsâ 7 no'lu kuleye ne oldu ki, yoğurt gibi olduğu yere iniverdi. Hadi diğerlerine uçak çarptı diye bin bir taklayla izahat verilmeye çalışılıyor, yahu birazcık iz'anı olan birinin böylesine dev bir gökdelenin niye çöktüğünü merak etmesi gerekmiyor mu? Koskoca blok, abisi durumdaki iki büyük kuleyi yanarken gördüğü için strese mi girdi, üzüntüsünden fenalık geçirdiği için mi "Ay benim içim geçiyor!" deyip mi çöküverdi 7-8 saniye içinde!

- Peki nasıl çöktü sizce?

Tezimi söyleyeyim, Pensilvanya'ya düştüğü iddia edilen "uçak-roket" her neyse muhtemelen 7 no'lu kuleye çarptırılacaktı, her ne olduysa becerilemedi. Ancak bina içine yerleştirilen ve yüzlerce patlayıcıdan oluşan sistem de artık sökülemeyeceğinden dayıoğullarının düğününde teyze oğlu da sünnet edilmiş oldu!

- Yani, 7 no'lu kulede temizlik yapılamayacağı için patlayıcı sistemlerinin harekete geçirildiğini söylüyorsunuz.

Aslında ben söylemiyorum. Fazla değil birazcık meraklı internet kullanıcıları Amerika'da yapılmış ve artık film ve belgeselleri internete düşmüş bu konunun detaylarına çok kolay ulaşabilir.

Binadaki yangın için giren itfaiye erlerinin, 'Binayı acilen terk edin" anonsları sonrasında yaşanan patlamalara dair tanıklıklarını görürsünüz. Aynı şey ikiz kuleler için de geçerli.

Vatandaşları bırakın, New York itfaiyesinde çalışan erlerin yıkılmadan önce 'dev patlamalar olduğunu anlattığı görüntüler internette. Ayrıca daha da güzeli, bu görüntüleri o patlama seslerini gümbür gümbür duyarak, her kat dehşet görüntülerle infilak ederek çökerken izlemek de mümkün!

Artık, "Yandı bindi kül oldu!" palavrasına ne bu işin mühendisleri, ne de bizim kalaycı Mehmet Amca bile inanmaz! Ve çok garip, her nedense Amerika'nın çok zeki olduğu söylenen bürokratları dışında bu mavala inanan yok! Demek ki G. W. Bush'la birlikte IQ seviyesi de orantılı olarak değişime uğramış!

- Bir devlet niçin bile bile kendi insanlarının ölümüne yol açacak bir şeyi yapar diye düşünüyor insan? Uçakları füze ve roket olarak kullanıp, binlerce insanın ölümüne bile bile niye yol açar?

İki kitapta da bunu çok açık şekilde anlatıyoruz. Hele Türkiye'de Ergenekon sürecini Güneydoğu'da yaşanan ihanetleri, Aktütün, Dağlıca ve benzeri skandalları bilenler, Heron'ların görüntülerini karargâhta izleyip gariban Mehmetçiğin ölümünün canlı izlendiğini görenler ne demek istediğimi anlayacaktır. Ama ben "Hudson Toplantısı" ya da "Balyoz Harekat Planı" diyeyim başka da bi şey demeyeyim isterseniz!

- Biraz daha açarsanız.

Biraz dahası ile ilgili koskoca bir dava devam ediyor ve deve dişi gibi generaller takır takır gözaltına alınıyor. Şaka gibi. Bir ülkenin "Allah Allah" diyen ordusu kendi şehrini, camisini, cemaatini insanlarını bombalamayı nasıl düşünür diyorsunuz? Ben de size Amerikan Kara Kuvvetleri'nin FM-31-15 ve 31-16 seri nolu Sahra Talimatnamelerini hatırlatırım. Ki bu aynen bizim Kara Kuvvetleri'ne ST-31/15 ve ST-31/16 olarak tercüme edilmiştir.

Bu 'kontrgerilla' ya da 'gayri nizami harp' mantığının özünü oluşturur. Sahte eylemler yaparsınız düşmanınızın üstüne atarsınız, onun imajını saygısını başta kendi hitap ettiği kitle olmak üzere sıfırlarsınız ve sonra da mümkünse kazımaya başlarsınız.

Küba'yla ve SSCB ile nükleer savaşa sebep olabilecek Northwoods operasyonu, yüz binlerce insanın ölümüne ve sakat kalmasına yol açan Vietnam Savaşı'nı çıkaran ve tamamen yalan olduğu ortaya çıkan Tonkin Körfezi saldırısını hatırlarsak bu örgütün mantığını birazcık olsun anlayabiliriz.

Zaten bu yüzden kitabın ismine Kod Adı Kılıçbalığı adını ilave etmiştik. Kitlelerin güdülenmesi ve algı yönetimi konusunda şu an en büyük savaş veriliyor.

- 11 Eylül saldırıları planlı, bilinçli bir devlet içi operasyondur diyorsunuz.

Bakın çok net söylüyorum, Amerika'nın Balyoz operasyonu 11 Eylül Saldırıları olacaktır. Amerika'nın Dağlıca'sı, Aktütün'ü 11 Eylül Saldırıları'dır. Artık, dünya kamuoyu, uluslararası kamu vicdanı 11 Eylül'ü araştırmış, yüzlerce kitap ve belgeselle hükmünü vermiştir.

Eğer 11 Eylül'le ilgili tezimize inanmayan varsa, o zaman 'Balyoz da yalan!' diyorum. Aynı mantığın burada bu işi yapabileceğine inanıyorsun da, oradakinin yapılmış ve ayyuka çıkmışına niye inanmıyorsun? Tam bir çelişki. Bir gün Amerikalı bir yüksek yargıç ya da savcı bu dosyayı ele alacaktır.

- Balyoz Harekat Planı, şimdi dava konusu. Ve yargılamalar sürüyor. 11 Eylül'ü kim yargılayacak?

İnsanlık vicdanı zaten yargıladı. Artık son tahlilde işgal edilen ülkeler ve insanları başta olmak üzere tüm dünyanın 11 Eylül'ü ve onu düzenleyen küresel Ergenekon çetesini resmen mahkûm ettirmesinin de zamanı gelmiştir. Bundan en büyük zararı da yine Ortadoğu'nun mızmız ülkesi görecektir.



- 11 Eylül'ü kim yargılayacak demiştim.

Eğer Türkiye Amerika'yla önümüzdeki süreçte aynen İsraille olduğu gibi karşı karşıya kalırsa, Türkiye'nin kalkıp Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne ya da Uluslararası Adalet Divanı'na ilgili ülkelerle birlikte müdahil olarak dava açtığını düşünsenize.

Türkiye, Gazze ablukasına karşı yaptığı uluslararası atağı 11 Eylül saldırıları için de yapabilir. Netice alınması, tazminatların çıkıp çıkmaması ayrı bir hedef. Onu söylemiyorum. Sadece birkaç mağdur ülke bu yönde bir araştırma ve soruşturma istese yaşanabilecek küresel çalkantıyı düşünebiliyor musunuz?

11 Eylül'ün Amerikan ve İsrail çevrelerince oluşturulmuş bir tezgah olduğu artık ayan beyan ortadadır. İsrail'in Pentagon, NATO ve Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray'daki ultra-siyonist "Erge-Neocon" yapılanması gariptir "liberal-demokrat Yahudi hizbi" eliyle tasfiye ediliyor. Türkiye'nin derinlerindeki tasfiye de aynen bu iki hizbin ölümcül kavgasına denk düşüyor. İsrail tamamen köşeye sıkışmış durumda.

Türkiye'ye ceza vermek için PKK'ya destek vereceğini gazete marifetiyle ilan ediyor. Bizim de korkmamız gerekiyor tabii! Ben bu noktada medyaya yansıyan açıklamaları ve internetteki bazı tartışma forumlarında yazdığı yazılardan tanıdığım Ş. Gülmüş'e seslenmek istiyorum. Örgütün narko-dolarları İsviçre'de hangi tefeciler eliyle aklanıyor ve sisteme sokuluyordu? Bunların 'Lieberman'la akrabalıkları olabilir mi?

- Neyi ima ediyorsunuz?

İma etmiyorum ki, yıllardır zaten yapılan bir şeyin artık ilan edilmek durumunda kaldığını söylüyorum. Amerika'daki Ermeni lobisi de maalesef en tepeden en aşağıya kadar Pakraduniler eliyle İsrail'e angajedir. Bunu görmemek için özel bir gayret sarf etmek gerekir!

- Onların Savaşı'nda İslam Dünyası'nın dönüştürülmesiyle ilgili projelerden de bahsediyordunuz. Ne aşamada?

Condoleezza Rice, Endonezya'dan Fas'a kadar 22 İslam ülkesinin dönüştürüleceğini söylemişti. Onların projesi 'Ilımlı İslam Projesi' olarak tanımlanıyordu. Ben Arap Baharı'nın hiç de projenin dışında, tamamen fıtri ve o ülkelerin kendi iç dinamikleriyle gerçekleştiğini düşünmüyorum. Hele Mısır gibi Ortadoğu'da Türkiye'den bile önemli bir ülkenin bu kadar rahat dönüştürülmesi ve kamp değiştirmesi mümkün değil. İsrail'i adam etmek isteyen büyük abilerin inisiyatifi olmadan böyle bir şeyi gerçekleşebileceğini düşünmek aşırı iyi niyet. Ki, ilgili gençlik liderleriyle yapılan küresel toplantılar ve gösterilen himayeyle ilgili haberleri de bilenler biliyordur zaten.

Esed'i, Kazzafi'yi, Mübarek'i, Tunuslu Bin Ali'yi, Yemen'de Salih'i kaybeden İsrail şu an gözyaşları içinde kahroluyor. Ama farkında olmadığı bir şey var, tabloyu yeniden dizayn edenler aslında başarılı olurlarsa aslında onun ömrünü uzatmak ve rehabilite etmek niyetiyle bunu yapıyorlar. Ama Tel Aviv'deki sayko abilerin bunu anlama şansları yok. Ha, gerçekten İslami referanslara sahip kitleler bu ülkelerdeki yönetimi bir gün ele geçirirlerse o zaman dış destekli 'saray darbelerini' ve NATO şemsiyesinin aslında ne olduğunu hep birlikte görürüz.

Hazır olun 2-4 yıl içinde bu yönde karşı devrimler, ya da devrim içi devrimler de göreceğiz. Çünkü en basitinden insanlar, yer altı, yer üstü kaynaklarının özellikle Fransa tarafından nasıl peşkeş çekildiğini gördükçe, "Ee, iyi de biz bu limonatayı niye içtik o zaman!" diyecekler.



Bu haber 876 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,225 µs