En Sıcak Konular

'Rusya ile ABD, AB'yi dağıtacak'

12 Eylül 2011 09:19 tsi
'Rusya ile ABD, AB'yi dağıtacak' Mahir Kaynak, 'küresel' senaryoyu açıkladı.

Uluslararası İlişkiler uzmanı, eski istihbaratçı Prof. Mahir Kaynak ile Vatan gazetesinden Mine Şenocaklı'nın röportajından ilgili kısım:

-Mesela Pentagon’daki hasarın bir uçak çarpmasının izine benzemediği söylendi...

Evet. Doğrudan doğruya bir füze saldırısı olduğu düşünüldü. O bakımdan ben bunun El Kaide’nin yaptığı bir terör eylemi olduğunu hiç düşünmedim. Sebebi de aklımda olduğu için böyle bir senaryo yazdım. Böyle bir operasyonun sebebi olmalıydı. Aksi halde tüm iddialar havada kalırdı.

-11 Eylül’ün sebebi neydi peki?

Ben bu olay olmadan evvel, sürekli olarak Amerika’nın bütçe açığını takip ediyordum ve bu sorunun nasıl çözüleceğini bir türlü bulamıyordum. Ama bir yerde duracağını hesap ediyordum ve diyordum ki, bir havuz ne kadar büyük olursa olsun, tek taraflı gelen su bir süre sonra havuzu doldurur ve taşar orası. Bunun üzerine şu sorulara cevap aradım; ABD İkinci Dünya Savaşı’nda savaştığı Japonya’yı neden kalkındırdı? Ondan sonra yıllarca ideolojisiyle savaştığı, insan haklarını ihlal ettiği için sürekli kınadığı Çin’in rekorlar kırarak kalkınmasını neden sağladı? Asıl mesleğim de iktisat olduğu için oradaki mekanizmayı takip ettim. Şöyleydi; Japonya’nın da, Çin’in de ekonomileri ihracata dayalıydı ve dış ticaret fazlası veriyordu. Bu ülkeler tasarruflarını güvenli ve kazançlı buldukları Amerika’da değerlendiriyorlardı. Ellerindeki parayı ABD’nin finans kesimine aktarıyorlar, borsaya giriyorlar, ABD hazine bonolarını satın alıyorlar ve böylece Amerika da bütçe açığını tamamlamış oluyordu. Bu devam etmeyecekti, devam etmemesi lazımdı. İşte bu durum bir süre sonra ABD ekonomisinin iki başlı olmasına sebep oldu. Bir yanda yabancı para akımıyla beslenen ve giderek dünya üzerinde etkisini siyaset alanına da yönelten küresel sermaye vardı, diğer yanda ülke içinde iç tüketim için üretim yapan, petrol, uçak, silah ve elektronik sanayii... Ülke içinde üretim yapan sanayiciler bu gidişten memnun değildi. Amerika’nın günün birinde bu borcun altında kalacağını düşünüyor ve “Bu paraları kontrol eden kişiler başka yerlere çekip gidebilir” diyorlardı.

-Özetle 11 Eylül ABD’nin işi diyorsunuz...

Evet. Bu eylemin arkasında ulus devlet olduğunu ve küresel sermayeyi temsil eden İkiz Kulelere hücum edildiğini düşündüm ve bunu da söyledim daha önce... Amerika’daki finans şirketlerinin iflas etmesiyle küresel bazda bir ekonomik kriz ortaya çıktı. Peki bunların iflası kimin kaybettiği anlamına gelirdi? Yani bir petrol şirketi, bir uçak şirketi kaybeder mi? Hayır! Oraya para yatıran insanların parası gitti, yok oldu. Bu, küresel sermayenin kaybıydı. Buna karşılık Amerika yeni bir fon oluşturdu. Petrolden gelen gelirlerle küresel sermayeye bir alternatif yarattı. “Para ihtiyacı olursa sarf ederim” diye... Çünkü hem içeride hem dışarıda petrol gelirlerini kendisi kontrol ediyordu. Bakın, Sovyetler Birliği sıkıntıya düştükten sonra petrol fiyatlarında ani bir artış yaşandı. Fiyatlar çok yükseldi. Ve bu yükseliş Rusya’nın ekonomik problemlerini çözmesinde çok yardımcı oldu. Onun dışında Arap ülkelerinde bir para birikti ve bu para ABD’nin kontrolü altına girdi. O sırada da küresel sermayenin yönetim merkezi Londra’ya taşındı. Ve buradan yönetmeye başladılar ekonomiyi. Biliyorsunuz daha önce küresel sermaye sadece Rusya’yı ele geçirmekle kalmadı, birçok yerde de renkli devrimler yaptı. Turuncu devrim ve benzeri gibi... Ama şu anda onların da tasfiye edildiğini görüyoruz. Onlar da geriye döndü. Bu son ekonomik krizle, küresel sermaye büyük ölçüde kaybetti. Sonunda tamamen tasfiye edileceklerini zannediyorum.

-Ulusal sermaye öne geçecek diyorsunuz... O zaman ulus devletler ve tabii Türkiye de daha öne çıkacak diyebilir miyiz?

Tabii... Türkiye, AK Parti iktidara geldikten sonra küresel sermayeye kapılarını açtı. Özelleştirmeler de yapıldı. Dışarıdan yabancı sermaye geldi. Ama onun dışında bizim de dış borçlarımız büyük ölçüde arttı. Sıkıntı yaratan cari açık da bunun sonucuydu. Şimdi Türkiye’de de bu cari açık problemi için uğraşılıyor. İşte burada Amerika ve Rusya Türkiye’ye yardım edecek. Rusya enerji açısından bağlı olduğumuz bir ülke, bizi sıkıştırmayacak ve Arap sermayesi giden küresel sermayenin yerini dolduracak. Bakın, şimdi Körfez ülkeleriyle ekonomik ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. Küresel sermaye Türkiye’yi terk ederse ani bir krizle karşılaşmamak için o sermaye kullanılacak ve yavaş yavaş da cari açık kapatılacak.

-Peki ama Rusya ve Amerika bizi niye destekleyecek?

Dediğim gibi dünya üzerinde Amerika ve Rusya arasında kurulmuş denge bozulmuş durumda. Soğuk savaş bitti, Sovyetler Birliği dağıldı, ondan sonra küresel bir dünyadan söz edilmeye başlandı. Amerika ve Rusya anlaştılar, dediler ki, “Bizim karşılıklı kurduğumuz denge dünyanın savaşsız bir dönem geçirmesine neden oldu. Oysa dünyaya Avrupa egemenken, 25 sene içinde iki büyük savaş çıktı. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı... Halbuki soğuk savaş döneminde hiçbir ciddi savaşla karşılaşılmadı. Bu dengeyi yeniden kurmamız lazım!” Yoksa ABD’nin ekonomik olarak Rusya’ya yardım etmesi için bir sebep yok. Ama ABD hem doğrudan yardım etti hem de petrol fiyatlarını yukarı çekerek Rusya’nın gelirlerini artırdı. Petrol fiyatlarındaki artış piyasa şartlarının bir gereği değildi. Ansızın birkaç misline çıktı. İşte o zaman dedim ki, “Amerika ile Rusya arasında denge kurulduğu zaman bunların hasımları kim olacak?”

"Rusya ile ABD, AB’yi dağıtacak"

Nasıl yanıtladınız bu soruyu?

Bunların hasımları yeni oluşmakta olan Avrupa gücü ve bir de Çin’di. Bunlar dünyada yeni güç odakları olmaya namzetler. Öyleyse Rusya ve ABD, AB’yi dağıtacaklar, Çin’i de sınırlandıracaklar. Şimdiki gidiş de o istikâmette zaten. Bu iki güç Ortadoğu ve Afrika’nın kaynaklarının Çin ve Avrupa tarafından sömürülmesine izin vermezler. Bu bölgelerdeki ülkeleri savunacaklardır. Ama kendileri bu ülkeleri askeri güçle savunurlarsa bir reaksiyon doğuyor onlara karşı. “İşgalci” diye... İkincisi; ABD’nin bunu finanse edecek gücü kalmadı. Öyleyse bu tahterevallinin iki ucunda Rusya ve ABD varken, ortada istinat noktası Türkiye olacaktır. Türkiye bu bölgeyi yeni taliplerine karşı koruyacaktır.

-Türkiye’nin ABD ile ilişkileri nasıl olacak peki? Bozulmadan devam edecek mi?

Tabii... Biz de geçmişte bir sürü çelişkiyi yaşadık. Dedik ki, “Demirel Amerika tarafından getirilmiştir. Morrison Süleyman’dır!” Biliyorsunuz, Morrison Knudsen mühendislik firmasında çalıştığı için, Demirel’i eleştiren çevreler 60’lı yıllarda kendisinden bu sıfatla bahsediyordu... Ama sonra ne oldu? 1970’li yıllarda CIA’in Türkiye şefi Paul Henze, 12 Eylül darbesini Başkan Jimmy Carter’a “Bizim çocuklar başardı!” diye haber verdi. Kastettiği çocuklar darbeyi yapan generallerdi. Yani Amerikalılar Demirel’i devirdiler! Amerika, Amerika’yı mı devirdi diyeceğiz şimdi? Aslında bunlar çok tutarlı politikalardır. Ne oldu? Demirel’in yerine Özal geldi. Çünkü 12 Eylül darbesinin asıl amacı Özal gibi birini getirmekti. Özal, Türkiye’yi dünyaya açtı. Dünyayla ekonomik olarak bütünleştik, değil mi? Yani küresel sermaye Türkiye’ye ilk adımını o zaman attı.

-Amerika’da, 11 Eylül’ü yapanlar arasında kimler var o zaman?

Amerika’yı tek bir birim olarak düşünmüyorum ben, “İçinde iki yapı oluştu” diyorum. Birisi ulusalcılar, diğeri de küresel sermayeciler. Küreselciler yavaş yavaş Amerika’yı terk ediyor. Komployu yapanlar ulusalcılar. Küreselcilere saldırdılar.

-Ulusalcıların içinde kimler var?

O zamanki iktidar var. Onlar daha ziyade iç ekonomik güce yönelikler. Şöyle bir ayrım yapabiliriz; Demokratlar küresel sermayeye yakındır, Cumhuriyetçiler ise ulusalcıdır. Ben size bir de hikâye anlatayım... ABD Başkanı John Kennedy niye öldürüldü diye... Kimse “Kennedy niçin öldürüldü?” diye sormaz. “Kim öldürdü?” diye sorar. Kennedy niçin öldürüldü? Kennedy bugün söylediğimiz olayların, fikirlerin oluşturulduğu ilk günler iktidardaydı. Diyordu ki, “Dengenin bir tarafında neden Sovyetler Birliği olsun, onu tasfiye edelim, Avrupa’yı güçlü hale getirelim. Böylece denge Avrupa ile ABD arasında kurulsun!” Hatta Avrupa’ya geldi, Berlin’e gitti, “Ich bin ein Berliner!” Yani “Ben bir Berlinli’yim” dedi. O zaman Sovyet devlet adamı Kruşçev ABD’deki muhataplarına, “Bu değişim ancak savaşla olur. Biz böyle bir değişime, tasfiyeye karşı çıkarız. Savaşı göze alıyorsanız, böyle devam edin” dedi. Niye o günlerde nükleer savaştan dönüldü? Çünkü ABD’liler hem Rusya’nın talebi olduğu için hem de Demokratların bu politikasını beğenmedikleri için “Biz başkanımızı feda ederiz” dediler ve ettiler.

-Bu da 11 Eylül gibi ABD’nin işi yani?

Evet. Zaten bunun Amerika’nın içinde bir komplo olduğunu söylüyor herkes. Ama nedenini söylemiyor. Nedeni Kennedy’nin Avrupa’yı öne çıkarmak ve Sovyetleri tasfiye etmek istemesiydi.

-Şimdi Amerika için öngörünüz nedir?

Önümüzdeki dönemde cumhuriyetçiler göreve gelecekler. Obama zaten görevini yaptı. Cumhuriyetçiler de ulusalcı bir politika izleyecekler!



Bu haber 2,531 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,886 µs