En Sıcak Konular

Amerikan başkanlarının "gizli" dini!

2 Haziran 2007 11:25 tsi
Amerikan başkanlarının “Başkanlık Cesareti” adlı kitabımı yazarken şunu keşfettim: Kitabımda bahsettiğim dokuz devlet başkanı üzerindeki en büyük etkilerden biri hepsinin gizli tuttuğu dini inançlarıydı." Washington Post'ta yayınlanan ilginç haber...

Bu konuyla ilgili anlattığım hikâyelerden birisi, 1948’de İsrail’i tanıyıp tanımama hususunda karar veren Harry Truman’dı. Yahudi devletinin yaşayıp yaşamamasını belirleyecek kararı verme gücü vardı. Dönemindeki Dışişleri Bakanı George Marshall tanımayı yapmadığı takdirde işi bırakacağı tehditlerinde bulunuyordu.  Elde ettiğim bulgulardan biri de Truman’ın karısı Bayan Bess’in, Yahudiler konusunda bağnazlığı bulunmasıydı, öyle ki Missouri’deki evine asla Yahudilerin girmesine izin vermemiştir. Diğer taraftan, Truman’ın eski Yahudi kökenli tuhafiyeci ortağı Eddie Jacobsen ise ağlamaklı bir şekilde, ırkının başka bir Hitler’e karşı koyacak gücü elde etmesine yardım etmesi (İsrail’i tanıyarak) için yalvarıyordu.

Truman hiçbir zaman inançlarını ulu orta göstermezdi. Bu konuda büyükbabası ona şöyle bir telkinde bulunmuştu: “Eğer birinin gösteriş için ibadet ettiğini görürsen eve git ve evinin kapılarını kilitle” [1]Kendi halinde bir Protestan ve iyi bir İncil okuyucusu olan Truman en çok İncil’deki İlahiler bölümü 137 numaralı “Babil nehirlerinin kenarında oturur, ne zaman Zion’u hatırlasak ağlardık” mealli ayeti sever ve etkilenirdi.

Yer verdiğim hikâyelerden bir tanesi de Ronald Reagan’in soğuk savaşı bitirmek için sapmaz destekçilerine nasıl sırtını döndüğünü anlatıyor. Çok az insan Reagan’in, büyük saygı duyduğu, azizler gibi nasihat edebilen annesi Nelle’den etkilendiğini ve ona göre hareket ettiğini bilir. Nelle bir zamanlar küçük Ronnie’ye Sovyet Komünizmi’ni bir gün mutlaka dinin yeneceğini yinelerdi. Reagan’ın kızı Maureen babaannesi Nelle’in “insanı, dünyayı değiştirebileceğine inandıracak bir yeteneğinin olduğunu” söylüyor.

Reagon Armagedon’un yakın olmasından korkuyordu. Başkan Koreli ziyaretçisine, Mesih’in ikinci gelişinden önce Kutsal toprakların ordular tarafından işgal edileceğini ve insanların gözlerini yerinden fırlatacak bir belanın geleceğini anlattığında, yardımcıları görüşlerini gizli tutması için yalvarmış ve insanları korkuttuğunu söylemişlerdi.

1981’deki suikastten kıl payı kurtulmasından sonra Reagan’ın düşüncesi şuydu: Nükleer silahlardan oluşan cephaneyi etki dışı bırakması için Allah onu korumuştu ki 1986’da da Sovyet lideri Gorbaçov ile İzlanda zirvesinde bunu başardı.

Annesi Nelle 1962’de ölmesine rağmen, o hep Reagan’ın aklındaydı. Gerçekleştirilen son zirveden 1988’deki bir önceki zirvede, Gorbaçov ve Reagan arasında geçen, bugüne kadar ortaya çıkmamış konuşmada bu açık bir şekilde görülüyor. Reagan Gorbaçov’a “Madem arkadaşız, sana bir sır vermek istiyorum. Ama dışarı sızarsa, söylediğimi kesinlikle inkar ederim bunu bil” diyor.

Ve sonra Reagan Gorbaçov’a, Rus vatandaşlarının istedikleri kiliseye gitmelerine izin verilmesinin gizli hayallerinden biri olduğunu söylüyor. Bundan üzüntü duyan Gorbaçov, Sovyetlerin din gibi ilkel yapıları çoktan aştığını vurguluyor ve atağa geçerek Reagan’a neden Amerikalıların inanmayan insanlara tüm haklarını vermediklerini soruyor.

Reagan “Evet veriyorlar!” cevabını veriyor ve şöyle devam ediyor: “Oğlum Ron bir ateist”

Gorbaçov Mars’a iki devletin işbirliğiyle sefer düzenlenmesi teklifinde bulunarak konuyu değiştirmeye çalışıyor.

Reagan ise Mars’ın cennete giden yolun üzerinde olduğunu ifade ederek onun bu çabasını boşa çıkarıyor ve konuyu kısmen de olsa asıl bahse çekiyor. Yine aynı konuda ısrar eden Reagan, oğluna bir gün çok güzel bir yemek yedirip sonuna kadar lezzeti tattırmayı daha sonra da bunu yapan bir aşçının olup olmadığını sormayı arzuladığını söylüyor.

Tartışmaktan bıkkınlık gelen Gorbaçev “Mümkün olan tek cevap: ‘tabii ki var’” diyor.

Kitabımda yer verdiğim dokuz cesaret sahibi devlet başkanından, kişisel olarak dini yönünü en çarpıcı bulduğum Abraham Lincoln. Lincoln otuzlu yaşlarında dini yönden şüpheler içindeydi fakat seçmenlerini, kendisinin Hıristiyanlığa karşı ciddiyet taşıdığı hususunda ikna etmek zorunda kalıyordu.  İç savaşın büyük etkisi ve Eddie ve Willie adlı iki oğlunun ölümü, Başkanlık yaptığı dönemlerde İncil okumaya onu teşvik etti. Hatta bir gün arkadaşının birine şu sözleri söyledi: “Bu kitabı yapabildiğince mantık dairesinde ve inançtaki dengeyi görerek değerlendir, mutlu ve daha iyi bir insan olarak yaşayacak ve öyle öleceksin.”

Lincoln hiçbir zaman Tanrı’yı, kendi politikalarının nihai otoritesi olarak görmedi, aksine ahlaki görevinin, Tanrı’nın kendinden yapmasını istediği şeyi keşfetmek olduğunu düşünüyordu. Suikastten sonra masasında bulunan tarih atılmamış not onun dini inancı konusunda en iyi ipucunu veriyordu.

O şunu karalanmıştı nota: “Allah’ın iradesi üstün gelir.” Allah’ın belli ki İç Savaş hususundaki tavrını anlamaya çalışan Lincoln’ün notu: “Kadir olan Allah, Birliği iç savaş olmadan da yok edebilir veya koruyabilir. Eğer bu işe başlamışsa, zaferi bir tarafa bağışlayacaktır. Fakat çarpışma hala devam ediyor (Vazgeçmemek gerekiyor)” şeklinde devam ediyor.

Lincoln Allah’ın, Kuzey veya Güney’inkinden farklı bir amaç taşıdığını düşünüyordu. Bu yüzden bir başkomutan olarak bunu bulma çabalarına devam etmeliydi.

Amerikan tarihi boyunca, dinin erdem sahibi ve cesur bir Devlet Başkanı’na nasıl güç verdiğini ve onu nasıl yönlendirdiğini gösteren bundan daha anlamlı bir ifade yoktur...

Michael Beschloss devletbaşkanlığı tarihçisi ve aralarında “Başkanlık Cesareti, Cesur Liderler ve Amerika’yı Nasıl Değiştirdiler?1789-1989(Simon ve Schuster) isimli kitabın bulunduğu birkaç kitabın yazarıdır.

(Washington Post, İnanç Forumu, Finding Faith in the Oval Office)
ADAM Basın Taramaları Grubu iyibilgi.com için çevirdi



Bu haber 7,439 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler

    3,181 µs