En Sıcak Konular

İslam düşmanı şebeke: Korku Şirketi

30 Ağustos 2011 11:31 tsi
İslam düşmanı şebeke: Korku Şirketi "Batı'da İslam düşmanlığını yayan şebekeden söz ederken, İslam ülkelerinde ve özellikle Türkiye'de İslam'ı öcüleştiren şebekeleri atlamamak lazım. "


    


Açık ve demokratik ülkeleri; kapalı ve otoriter ülkelerden ayıran çok önemli bir özellik var. Kapalı toplumlar, ancak büyük çaplı bir karşı devrim veya bu çapta bir kırılmayla hatalarıyla yüzleşme imkânı bulurken, açık toplumlar her zaman özeleştiri yapacak kişi veya kurumları sayesinde hatalarıyla yüzleşme şansına sahipler.

ABD Başkanı Barack Obama'ya yakınlığıyla bilinen Center For American Progress (CAP) adlı düşünce kuruluşunun hazırladığı, "Korku Şirketi: Amerika'daki İslamofobi Ağının Kaynakları" raporu, tam da bu gerçeği pekiştiriyor.

Zira 11 Eylül'ün neden olduğu büyük travma ile içeride ve dışarıda Müslümanlarla ilgili akılalmaz bir savrulma yaşayan, temsil ettiğini iddia ettiği değerlerle ters düşerek büyük hatalara imza atan aynı Amerika, bu kez İslam ve Müslümanlar hakkında devleti ve toplumu yanlış yönlendiren bir şebekeyi isim isim deşifre ediyordu.

6 aylık çok titiz çalışmanın ürünü rapor, Hıristiyan dünyasını uyandırmak için Norveç'i kana buladığını söyleyen aşırı sağcı Breivik ile Amerika'da İslam düşmanlığını yayan odaklar arasındaki bağlantıyı tespit ederek işe başlıyordu. Breivik, katliamın sebebini anlattığı manifestosunda, İslam karşıtlığını körükleyen dezenformasyon çalışmaları ile bilinen Jihad Watch adlı blogun sahibi Robert Spencer'dan 162 kez; David Horowitz ve Pamela Geller'dan ise 12 kez alıntı yapmıştı. Rapor, Breivik'in etkilendiği bu isimlerin, İslam karşıtı dezenformasyon çalışmaları yapan ve maddi açıdan en fazla desteklenen kuruluşlarda çalıştığını ortaya koyuyordu.

İslam düşmanlığını körüklemek için dezenformasyon yapan ve Amerika'da şeriat tehlikesi varmış gibi hava uyandırarak bazı eyaletlerde yasalar hazırlanmasını sağlayan kuruluşların, sayıca az olsa da kamuoyundaki etkisinin yüksekliğine dikkat çekiliyordu. 10 yılda İslam düşmanlığı yapan bu şebekelere 42,6 milyon dolar aktaran kurumlar hep aynıydı. Amerika'da her türlü soruşturmanın altın kuralı olan 'Parayı takip et' ilkesini izleyen araştırmacılar, vergi kayıtlarından çıkardığı başlıca İslam düşmanlığı finansörlerini tek tek açıklıyordu. Aynı fonların birçok Yahudi kuruluşunu da destekliyor olması manidardı. Sonra Daniel Pipes gibi İslam düşmanlığı uzmanlarından Fox News gibi kurumlara şebekenin medya ayağı da deşifre ediliyordu. Şebekeye destek veren siyasetçi ve din adamları da unutulmamıştı: Peter King, Allen West, Michele Bachman gibi siyasetçiler, dezenformasyon uzmanlarının tezlerini konuşmalarına taşıyor; Pat Robertson, John Hagee, Ralph Reed, Franklin Graham gibi dini önderler de kampanyaya eşlik ediyordu.

Araştırmanın önemli tespitlerinden biri de son dönemde ABD'de Gülen Hareketi aleyhine açılan kampanyanın da aynı şebekenin işinin olmasıydı. Aynı kurumlarca finanse edilen yapılardan Eagle Forum'un, İslam korkusunu yaymaya çalışırken, hedef olarak Amerika'da Türkler tarafından işletilen Charter Okulları'nı seçtiği belirtiliyordu. 2009'da "Amerika'yı Nasıl Geri Alabiliriz?" başlıklı konferans serisi düzenleyen forumun, 2011 Mart'ında St. Louis'te, Gabriel Gaffney ve diğer gruplarla birlikte Gülen Hareketi aleyhinde karalama kampanyası başlattıkları aktarılıyordu. Hareketin, okullarda radikal İslam anlayışı ve daha da kötüsü çocukların Amerikalılardan nefret etmelerini istedikleri fikrini yaymaya çalıştığı propagandası yapılıyordu.

Yani, karşı karşıya olduğumuz hadise, "11 Eylül oldu ve İslam düşmanlığı arttı" denecek kadar basit değildi. Toplumu İslam'dan nefret ettirmeyi hedefleyen bir şebeke vardı ve bu şebeke, kurban durumundaki Müslümanlar tarafından değil, tarafsız bir düşünce kuruluşunca deşifre ediliyordu.

Tabii, Batı'da İslam düşmanlığını yayan şebekeden söz ederken, İslam ülkelerinde ve özellikle Türkiye'de İslam'ı öcüleştiren şebekeleri atlamamak lazım. 'Korku Şirketi' raporunun deşifre ettiği kadarıyla ABD'de İslam düşmanlığını finanse eden, sözcülük yapan ve medya desteği verenler hep sivil alandaki aktörler. Halbuki bizdeki İslam karşıtı kampanyada, sivillerin yanı sıra çoğu kez öncülüğü en önemli devlet kurumları üstleniyor. İsterseniz, İslam'ı, AK Parti'yi ve Gülen'i hedef alan resmi irtica sitelerini bir de bu gözle düşünün. Bakalım, içerideki Korku Şirketi ve ardındaki odakların raporunu kim yazacak?

Abdülhamit Bilici / Zaman



Bu haber 1,326 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,401 µs