Çifte sandık ‘krizi bıçak gibi çözer’!

29 Mayıs 2007 11:56 tsi
Nasıl mı? Eskiden yadigar bir toplum psikolojisiyle. Türkiye bu gerilimli seçim ortamına cumhurbaşkanlığı süreci ile. Son raund ise sandığa saklanıyor. Oysa yeni senaryo tüm krizleri bitirebilir! Üstelik son sözü söyleyecek ve itiraz kabul etmeyecek olanı

AKP’nin ve doğal olanak hükümetin seçim stratejisi şu; “sizin verdiğiniz oylarla demokratik bir hükümet kurduk ve doğal hakkımız olan Cumhurbaşkanı’nı bize seçtirmediler. Size şikayet ediyoruz!”

Söylem yalınsa da süreç o denli çetrefilli. Örneğin bir AKP’li milletvekili daha dün, “oy oranımız yüzde 40’a dayandı ama iki bomba daha patlarsa işimiz zor” diyordu. Yani devlet üst yönetimindeki dağınık görüntü ve çekişmeler aslında Türkiye’ye zarar veriyor.

İkinci mesele şu… Türkiye 28 Şubat sürecinde Fazilet ve Refah partileri tecrübesi yaşadı ve seçimler sonrası ortaya çıkan tablo, üzerinde çok analizi yapıldığı biçimiyle halkın “bunlara hükümet ettirmezler, gerginlik olur, ülke zarar görür” hassasiyetiyle oluştu.

Şimdi de aynı şey söylenmeye başladı. Yani AKP’nin iktidar olması halinde yine gerginlik yaşanacağı izlenimi gittikçe yaygınlaşıyor. Öyle ki Cumhurbaşkanı adaylığı sürdürdüğünü söyleyen Gül’e bu yönde gelen açık sorular bile ortaya çıkmaya başladı.

Kıldan ince…

Oysa şu ana kadar kamuoyuna yansıyan anketler küçük farklılıklarla AKP’nin önde olduğunu, hatta bazılarına göre oy oranını da arttırdığını söylüyor. Kısaca kamuyonun aklında olası AKP hükümetinin geleceğine ilişkin bir düşünce olmakla birlikte, eğilim şimdilik değişmiş değil.

İşte bu ortamda tartışılan ve bir farklı konuymuş gibi süren Anayasa değişikliği paketi, sandığa gidecek halk üzerinde incelikli bir etki yaratabilir. Köşk tarafından TBMM’ye iade edilen bu paketin son görüşmeleri Perşembe günü yapılacak.

Bunun sonunda paket yeniden Cumhurbaşkanı’nın önüne gelirse, ciddi bir referandum ihtimali belirginleşecek. Bu kuvvetli ihtimalin 22 Temmuz’da kamuoyunun önüne iki sandık getirmesine olanak sağlayacak çalışmalar da hükümet tarafından hızla yürütülüyor.

İşte o zaman ortaya “kazan-kazan” formülü olarak nitelenebilecek, “geçmişten gelen tecrübeler ve seçmen hassasiyeti” ile biçimlenecek “krizi toptan yok etme” iradesi ortaya çıkabilir.

İhtimal…

Bu durumda basit kurulacak bir formül halka şunu söyletebilir; “Cumhurbaşkanlığı meselesi kriz nedeni olduğuna göre, o ana kadar AKP hükümeti ile bu çapta kriz yaşanmadığına göre Köşk’e AKP’li biri çıkmasın! Ancak hükümetten memnunuz ve en azından bir seçim dönemi daha iktidarda kalmalı.”

En yalın ifadeyle, “Köşk’te bir AKP’li olmasın, hükümet AKP’nin olsun.” Bir beyaz bir kırmızı oy.

Bu ihtimal her iki kesime de sonuçları kendi lehine yorumlayabileceği bir imkan yaratacağı gibi, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi “statüko”ya da dönme imkanı yaratacak. Ekonomide istikrar bozulmayacak.

Böylece bir kez daha Türkiye’nin yaşadığı krizi ülkeyi vekaleten yönetenler değil asaleten yönetenler çözmüş olacak. Peki bu gerçekten olabilir mi? Çok mümkün. Çünkü seçime doğru bu formül daha sık duyulmaya ve yaygınlaşmaya başlayacağı gibi Türk seçmen kitlesi bunu daha önce de yaptı.

Bu haber 611 defa okundu.