iyibilgi zoom" /> iyibilgi zoom"/>

En Sıcak Konular

Küreselleşmenin bedeli

29 Mayıs 2007 09:12 tsi
Küreselleşmenin bedeli Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle dünyada egemen hale gelen küreselleşmenin taraftarı oldukça çok. İddia küreselleşmenin dünyayı daha uygar hale getirdiği. Peki, gerçekten böyle mi? iyibilgi zoom

Meksika’da milyonlarca düşük ücretli çalışanlar gibi Hermenegildo Flores de Meksika’nın 1990’ların başında ekonomiyi dış ticarete ve yatırıma açma kararından fayda sağlamayı bekliyordu. Bir zamana kadar o kazanmayı başardı da. Amerikan şirketleri Meksikalı fabrikalardan alımları arttırınca, Flores’in maaşı 2001 yılında neredeyse iki kat artarak haftalık 68 dolara kadar yükseldi.

Sonraları Hindistan, Pakistan ve El Salvador gibi ülkelerden gelen yabancı rekabet yoğunluk kazandı. Fabrikada kot pantolonlara cep diken Flores’in dediğine göre, fabrikanın ustabaşısı kendilerine gelerek: “Eğer daha fazla çalışmazsanız, bu fabrikayı kapatıp Orta Amerika’ya taşıyacağız,” diye bağırmış. Bugün Flores işsiz.

On yıl önce küresel ticaret, gelişmekte olan ülkelerdeki düşük ücretli işçilere fayda sağlayacağını vaat ediyordu. Gelişmiş ülkeler tekstil, elektronik ve diğer ürünlerde iş olanağı sundukça, ekonomistler Latin Amerika ve Asya’daki ülkelerdeki düşük ücretle çalışan işçilere talebin artacağına, bunun da ücretlerde artışa neden olacağına dair beklentilere sahipti.

Bazı yönlerden küreselleşme sözünü tuttu, ancak beklenmedik sonuçlar oluştu. Ticaret, yabancı yatırım ve teknoloji genişledikçe, ülkeler arasındaki fark sadece Amerika gibi gelişmiş ülkeler arasında değil Meksika, Arjantin, Hindistan ve Çin gibi daha az gelişmiş olanlar arasında da arttı. İktisatçılara göre, küreselleşmeden en çok faydayı sağlayanlar, yeni fırsat avantajlarını yakalayabilen eğitimli ve vasıflı kesim olmuştur. Düşük vasıflı işçilerin ücretleri artmış olabilir, ama vasıflı işçilerin ücretleri daha hızlı arttı.

Yale Üniversitesi’nden Pinelopi Koujianou Goldberg ve Dartmouth Üniversitesi’nden Niva Pavenik “Journal of Economic Literature” dergisinin bahar sayısında şu satırlara yer verdiler: “Küreselleşmenin gelişmekte olan ülkelerdeki düşük vasıflı işçilere yardım edeceği beklendiyse bile, çok kuvvetli kanıtlara göre bunlar genellikle böyle bir yardım görmediler veya daha eğitimli ve vasıflı işçilere göre daha iyi duruma gelmediler,”

İnsanların küreselleşmeden milyonlarca insanı fakirlikten kurtaracağı ve düşük ücretli ailelerin yaşam standardını yükselteceği yönünde beklentileri vardı. Küreselleşme bazı gelişmekte olan ülkelerde bir orta sınıf oluşturarak, milyonlarca insanın yaşam standardını yükseltti. Bu durum büyük oranda Çin için doğru. Çin’de milyonlarca düşük ücretli işçinin ücretleri yükseldi. Vietnam ve diğer Güneybatı Asya ülkelerinde fakir insanlar da ülkelerinin dışarıya açılmasından fayda elde ettiler. Birçok gelişmekte olan ülkede yaşam beklentisi,  sağlık ve eğitim koşullarında iyileşmeler gözlemlendi.

Ama bütün bunların yanında küreselleşme eşitsizlikte yaratıyor.  Ülkelerin bu eşitsizliğe ne kadar katlanabileceklerine ve bu oluşan açığın dünya çapındaki ticaret ve yatırım liberalizasyonu zayıflatacak bir boşluk oluşturup oluşturmayacağına yönelik sorular artıyor.

ABD’yi Takip Etmek

Birçok gelişmekte olan ülkenin 70’lerin başından beri gelirler arasındaki farkın hızla arttığı ABD’yi takip ettiği görülüyor. Dünya Bankası ekonomistlerinden Guillermo Perry ve Marcelo Olarreage’nın 2006 yılında Latin Amerika ülkeleri için yapmış oldukları araştırmada ekonomik liberalizasyondan sonra bu bölgedeki 12 ülkenin 9’unda gelir bölüşümünün kötüleştiği görülmüştür.

Bunun nedeni Latin Amerika’daki düşük büyüme hızından kaynaklanıyor olsa da, Tayland ve Hindistan gibi hızlı büyüyen bazı Asya ülkelerinde de gelir eşitsizliği artmaktadır. Geçtiğimiz on yıllık süreçte, uzun yıllar eşitlikçi bir eğitim sistemi olduğu ile bilinen Güney Kore’de bile bu kötüleşme yaşanmıştır.

Dünyada son yıllardaki en hızlı büyüyen ekonomi olarak bilinen Çin’de ciddi ücret kazançları sağlanmıştır. Ancak üst tabakanın aldığı payın artmasından dolayı şimdiye kadar gelir adaletsizliği artmaktadır. Dünya Bankası araştırmacıları Martin Ravallion ve Shaohua Chen’in yapmış olduğu çalışmaya göre 1984 ile 2004 yıllarında Çin’deki gelir dağılımına Gini İndeksi ile bakıldığında -Gini indeksine göre 0’da gelir mükemmel bir şekilde dağılırken 100’de gelir dağılımı eşitsizdir- 1984 yılında indeks 29 iken bu oran 2004’de 47’ye çıkmıştır. Bu Çin’de bu yıllar arasında gelir dağılımının kötüleştiğini gösterir. 2000 ile 2005 yılları arasında Çin’de kentte yaşayan en fakir %10’un kişi başına geliri %26 oranında artmış iken, bu oran en zengin %10’da %133 artmıştır.

Meksika, Çin gibi inanılmaz bir büyüme oranı yakalayamamıştır; kentteki en fakir %10 ‘luk kesime giren tam zamanlı işçilerin ücretleri ülkenin ekonomisi dışa açılmaya başladığı 1987 yılından 2004 yılına kadar %12 artmıştır. 2000’den beri Meksika’da yoksulluk sınırının altında yaşayan insanların sayısı ülke tarihinde ilk defa %20’nin altına düştü.

Bunun yanında Meksika’da vasıflı işçiler hala vasıfsız işçilere göre daha fazla para kazanıyor. Columbia Üniversitesi iktisatçılarından Eric Verhoogen ve Kensuke Teshima’nın yapmış oldukları araştırmada 2004 yılında Meksika’da kentsel kesimde tam zamanlı çalışan en zengin %10’luk kesim en fakir %10’luk kesime göre 4.7 kat fazla ücret almaktadır. Oysa bu oran 1987’de 4 katı idi.   

Diğer bazı ölçümlere göre gelir eşitsizliği daha kötü durumda. Dünya Bankası, Meksika’daki en zengin %10’un 2004 yılında toplam harcamaların %39’unu oluştururken, en fakir %10’un sadece %2’sini oluşturduğunu tahmin etmektedir.

Gelir eşitsizliğindeki genişlemenin sonuçları çok derin. Eğitimsiz ve vasıfsız insanların birçoğu kendilerine sağlık olanakları ve emeklilik maaşı sağlamayan kayıtdışı ekonomide iş buluyorlar. Bu da daha iyi şartların olduğu ülke içindeki şehirlere veya ABD ve Avrupa gibi ülkelere olan göçü beraberinde getiriyor.

Eşitsizliğin artması küreselleşme sadece elit kesimin fayda sağlayabileceği bir oyundur gibi popülist yaklaşımların oluşmasına neden oluyor. Bu yabancılaşma duygusu Latin Amerika’da Ekvator, Bolivya, Nikaragua ve Venezüella gibi ülkelerde popülist başkan adaylarının güçlenmesini de beraberinde getirdi. Meksika’da bile neredeyse bu akım geçen seçimlerde güce gelecekti. Çin’de yönetimde bulunan Komünist Parti liberalleşme taraftarlarının zayıflamasına yönelik endişelere sahip. Çin Başbakanı Wen Jiabo mart ayında “Hükümetin sosyal adalet teminatlarını sağlaması gereklidir, reformlardan ve kalkınmadan herkesin istifade etmesi gereklidir” dedi.

Küreselleşme gelir dağılımını nasıl körüklüyor? Bu soru çok yeni ve birçok cevabı var. Ama şu bir gerçek ki uluslararası rekabet yerel şirketleri daha fazla vasıflı eleman almaya zorlarken, bu şirketler vasıfsız elemanlarına yol veriyorlar. İngiliz bir think tank kuruluşu olan Overseas Development Institue’de bilimsel araştırma kurumu asistanı olan Dirk Williem de Velde “Yabancı şirketler gelişmekte olan ülkelere yeni teknolojiler getirirken, yerel firmalardan %10-20 fazla maaş vererek vasıflı işçilere olan talebi arttırıyorlar,” diyor.

Eğitime ulaşmak önemli bir rol oynuyor. Gelişmekte olan ülkeler artan talebi karşılayabilecek şekilde vasıflı eleman çok nadir yetiştiriyor ve böylece yeni mezun gençlerin ücretleri çok artıyor. İşten çıkarılan vasıfsız işçiler yeni iş bulmakta zorlanırlarken, düşük ücretle iş arayan işsizler havuzuna dahil oluyorlar.

1.5 milyon insanın yaşadığı, barok tarzı kiliseleri ve mimarisi ile ünlü Puebla şehrinde küreselleşmenin etkileri çok kuvvetli şekilde görülüyor. Veracruz limanı ve Mexico City arasında bulunan şehir yıllardır bir ticaret ve tekstil merkezi. Meksika’daki diğer şehirler gibi şehrin endüstrisi İkinci Dünya Savaşı sonrasında yüksek gümrük duvarları ve kotalarla ve yabancı yatırıma getirilen kısıtlamalarla korunmuştu. 70’ler boyunca bu bariyerler sayesinde ülke yüksek büyüme hızı yakaladı, ancak sistem 1980’lerde Latin Amerika’yı sarsan borç krizi ile birlikte çöktü. Ekonomiye tekrar bir ivme kazandırmak için Meksika 80’lerin ortasından itibaren ithalata uyguladığı kısıtlamaları kaldırmaya başladı ve 1994’de ABD ile NAFTA’yı imzaladıktan sonra bu korumalar iyice inceldi. Bu zamanlarda Meksikalı politikacılar ve iktisatçılar küreselleşmenin özellikle düşük vasıflı ürün üreten en alt seviyedeki şirketler içim ülkeye yeni istihdam alanları sağlayacağını tahmin ediyorlardı.

1991 yılında NAFTA’yı destekleyen Başbakan Carlos Salinas yaptığı açıklamalarda eğer büyümeyi yakaladıkları takdirde Meksika’da ücretlerin düşük seviyelerde kalmayacağını söylüyordu.

Bir zamana kadar bu doğruluğunu korudu. Havlu üreten Industrias Cobitel SA, NAFTA’dan sonra iki büyük ABD’li müşteri buldu ve üretimde çalışan işçi sayısını 2000 yılında iki katına çıkardı. NAFTA öncesi ile karşılaştırıldığında kendini üçe katlayan ihracat firmanın toplam satışlarının %40’ını oluşturmaya başlamıştı. İş ortamı o kadar hareketli idi ki işverenler yeni işe alınan insanların daha fazla eğitimli olup olmaması konusuna önem vermiyorlardı bile. Ama yabancı yatırım ve rekabet vasıflı işçiye olan talebi beraberinde getirdi. Yerli şirketler modası geçmiş makineler konusuna tökezlediler.

Volkswagen Etkisi

Ülkenin en büyük işvereni Volkswagen’ın yerel ekonomiye çok büyük etkisi oldu. Firma yıllarca VosVos olarak anılan VW Beetles’ı Meksika’da modası geçmiş üretim yapısı ile üretti. Meksika ekonomiyi dışa açınca,  VW işgücüne olan taleplerini de arttırdı. Şirket 1998 yılında Puebla’da yeni Beetles modelini üretmeye başladı ve bunu ABD’deki memnun edilmesi güç olan alıcılara satmayı amaçlayan yeni modeller takip etti. Yeni makineler ithal edildi. Şimdi kaynaklar lazerler tarafından yapılıyor. Robotlar üretim aşamasında önemli bir yere sahip oldu. Geçtiğimiz 10 yılda şirket mühendis sayısını iki kat arttırarak 700’e çıkarttı ve bu yıl buna ilave 100 mühendisi işe almayı planlıyor. Üniversite mezunu olan bu insanlar haftada 400-600 dolar arasında kazanıyorlar.

Aynı zamanda, VW  Puebla’daki işgücünü 2000 yılından beri %15 azaltarak 14,000’e indirdi, montajlama işlerini elimine etti, tekerlek, koltuk üretimini VW üretim kampüsü dışındaki taşeron fabrikalara devretti. Bu fabrikalarda montaj işinde çalışanların maaşı VW’dekilerin 3’te biri, haftalık 225 dolar, seviyelerinde.

Ricardo Mosqueda Martinez, VW’deki işini kaybetti ve bir süre bu taşeron firmalarda çalıştı. Martinez: “Çeki elime aldığımda çok şaşırdım ve bunun bir şaka olduğunu zannettim,” diyor. Martinez de diğer VW’de çalışan işçiler gibi bu duruma daha fazla dayanamayıp işi bıraktılar. Martinez şimdilerde kayıtdışı ekonomiye girdi ve korsan taksicilik yapıyor.

Fırsat Kapıları

Küreselleşme Puebla’ya 10 sene önce Meksika’da olmayan fırsatları da açtı. 30 yaşında bir hastane güvenlik korumasının oğlu olan Victor Passilla, Biomedica Integral SA için oksijen sensörleri yaparak haftada 600 dolar kazanıyor. Passilla bunun çok büyük bir sıçrayış olduğuna inanıyor ve ailesinin çocuklarının daha ileri gitmesini gördüklerinden dolayı kendisi ile gurur duyduklarını söylüyor.

Gelirleri iyileşen insanların artması Puebla’nın çehresini değiştiriyor. Mortgage finansmanını karşılayabilecek aileler için şehrin bir zamanlar fakir olan güney yakasında küçük sevimli evler yapılıyor. Puebla’nın içerisinde Zara ve Massimo Dutti gibi mağazaların da olduğu yeni alışveriş merkezleri de var.

Düşük ücretle tekstil ve otomotiv yedek parça sektöründe çalışan işçiler Zara’dan alışveriş yapmıyor, ancak yiyecek, giyecek ve çeşitli cihazların uygun fiyata bulunduğu Wal-Mart’dan alışveriş yapıyorlar.

Meksika’daki en büyük problem ABD’li üreticilerin ücretlerin daha düşük olduğu Çin’deki ile pazarlık edebilecek fiyatlar aramasıdır. Puebla’daki havlu imalatçısı Cobitel, Amerikan müşterisi South California’nın siparişlerini 2004 yılında Çin’e kaydırmasından sonra işçilere verdiği ücretleri azalttı. Çalışma Bakanlığı istatistiklerine göre, Meksika genelinde sağlık olanakları için ödeme yapan tekstil şirketlerinin sayısı 2000’de 195,000 iken bu sayı 3’te 1 oranında azalarak bu sene 127,000’e düştü.

Ancak Çin’in etkisi küresel anlamda gelir adaletsizliğinin artmasına tek başına cevap veremez. Eğer verseydi, hızla büyüyen Çin’de düşük ücretli çalışanlar gelir adaletsizliğinin azaldığını görürdü. Düşük ücretli işçiler fayda sağlasalar bile, bu işin kaymağını yiyen taraf elit işçiler kesimidir.

Sosyal Gerilimler

Yüksek ücret alan kesim, Güney Kore ve Japonya’ya komşu olmasında dolayı mıknatıs gibi yatırım çeken kıyı kenti Dalian’a akın ediyor. Kentin fabrikalar ile birlikte gelişen yapısı buraya yeni alışveriş merkezleri ve yerleşim komplekslerinin kurulmasına neden oluyor. Gayrimenkul fiyatlarının artması ile birlikte düşük ücretli yerli çalışanların ev almaya gücü yetmiyor ve bu insanlar bir şekilde şehirden uzaklaştırıldıklarını iddia ediyorlar.

Bu tür bir sosyal gerilim Komünist Parti için ciddi bir siyasi problem oluşturuyor. Şehir elitlerini kayırdıkları suçlamalarından yorgun düşen siyasiler bu yıl fakirlere yönelik sosyal içerikli programları genişlettiler; buna karşın vergi vermekten ve aile planlaması kanununa uymaktan kaçınan zenginler aleyhine de kampanya yaptılar. 

Eğitimin geniş bir çevreye yayılabilmesi eşitsizliğin azaltılması için önemli bir unsur. Meksika’da eğitim seviyesinin artmasıyla birlikte 2000’den beri gelir dağılımında düzelme görünmekte. 2000’den beri ülkenin en büyük özel üniversitesi olan Puebla State Popular Autonomous Üniversitesi lisans eğitimi verdiği alanlara biyonik, elektronik ve software alanlarını da ekledi. Üniversite bioteknoloji, elektrik şebeke yönetimi ve plastikler gibi alanlarla da çeşitlendirmeyi planlıyor.         

Eğitimden başka önemli bir faktör ise pek çok Pueblalı Meksikalının Amerika’ya göç ederek, buralarda kazandıkları paraları evlerine göndermeleri sonucunda Meksika’da insanların gelirlerinin artması. Göç düşük ücretliler için iş rekabetinin şiddetini de azaltıyor. Geçtiğimiz yıllarda New York Pueblalılar için cazibe merkezi oldu.

İşsiz bir terzi olan Bay Flores iki kardeşinin ABD’ye kaçtığını ancak kendisinin eşinden ve çocuklarından ayrı kalacağı için böyle bir şeyin kendisini mutlu etmeyeceğini söylüyor. Flores Puebla’nın yeni yükselen orta sınıfı için evler yapmak için günlük inşaat işçisi olarak kendine iş arıyor: “Benim şimdi önümde olan kavga iş bulma mücadelesi.” 

(The Wall Street Journal, 24 Mayıs 2007, Globalization’s Gains With a Price)
ADAM Basın Taramaları Grubu iyibilgi.com için çevirdi



Bu haber 353 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,023 µs