'Komünist' Tolstoy, 'İrticacı' Puşkin

28 Mayıs 2007 20:55 tsi
Yakın günlerde, "TSK'nın içinde Rusya'nın antidemokratik otoriter rejimine bir sempati var" şeklinde ABD'nin endişelerinin bulunduğu varsayılmıştı. Hatta, Rusya'nın etkisi altına girmiş subayların olası darbe girişimleriyle Türkiye toplumu korkutulm

Vladimir Jirinovski, Bandırma Sülfürik Asit Fabrikası'nda tercümanlık yaparken komünistlik propagandasından içeri atılmıştı. TCK 142 ile Jirinovski'yi yargılayanlar, somut materyal olarak sakallı bir rozete 'odak'lanmıştı. Resmî protokole Karl Marx'ın rozeti şeklinde giren küçücük malzeme aslında ünlü yazar Lev Tolstoy'a aitti. Birkaç on sene önce meydana gelen bu hadise, elinde silah bulunanla silahsız arasındaki mücadelede 'taraf tutmayan' ABD'nin, Türkiye'yi Rusya'dan korumaya yönelik son dönemlerde artan endişesiyle güncellenebilir.

Yakın günlerde, "TSK'nın içinde Rusya'nın antidemokratik otoriter rejimine bir sempati var" şeklinde ABD'nin endişelerinin bulunduğu varsayılmıştı. Hatta, Rusya'nın etkisi altına girmiş subayların olası darbe girişimleriyle Türkiye toplumu korkutulmak isteniyor. Vatandaş tarafından gerçekleştirilecek her türlü seçimi engellemek isteyenlere 'taraf tutmama' yetmemiş oluyor ki, bir de Rusya kaynaklı hayali başka bir korku da pompalanmak isteniyor.

Beyaz Ordu ve Kızılordu'dan çok çeken Rusya toplumunun, kendi içinde ya da dışarda soft da olsa askerî darbelere prim vermesi pek düşünülecek olgu değil. Zira, kesin kontrolün sivillerde olduğu Rusya'da, Afganistan tecrübesinden sonra askerî açıdan başka ülkelere etki etme dönemi çoktan kapanmış durumda. Rusya ya da Çin'le bütünleşme yönünde zaman zaman hususen de emekli askerler ve büyükelçiler tarafından dile getirilen görüşler duyuluyor; ancak pek ciddiye alınmıyor. Zira altyapısı hazırlanmış bir gerçeklikten ziyade, anti Batı ve de iç kamuoyunu korkutmaya dönük blöflerle sınırlı bu fikirler. O çevreler, tanımadıkları gibi Rusya'yı halen 15 yıl öncesinin parametreleriyle değerlendirebiliyorlar ancak.

Halihazırda da Türkiye'nin, stratejik askerî objelere sahip ve dünyada en çok silah üreten, satan ülkelerin başında gelen Rusya'ya ilgisi bayağı sınırlı. Daha çok Rusya Federasyonu içindeki Türk kökenlilerle ilgilenme ya da Türkiye toplumunun buradaki faaliyetlerinin gözlemlenmesi düzeyinde kalıyor. Örneğin kermeslerin sıkıca takibi gibi.

Rusya ile Türkiye'yi korkutanların propagandasının aksine, 1935'lerde başlayan sanayileşmenin Sovyetler'in yardımıyla gerçekleştirildiğinin kamuoyu tarafından bilinmesinde fayda var. Sümerbank'la başlayan tekstil fabrikaları, İskenderun Demir Çelik, Aliağa petrol rafinerisi, Seydişehir Alüminyum, Orhaneli termik santralı, Gaziantep hidrofil pamuk fabrikası, Artvin yonga fabrikası, Çayırova düz cam fabrikası gibi sanayinin bel kemiğini oluşturan ve tamirat görmeden halen de çalışan tesislerin hepsi Rusların yardımıyla yapıldı. Halen de hayatta olan dönemin SSCB sanayi müşavirliği uzmanlarından ve pek çok projeye öncelik eden Valeri Kononov'un şu sözleri oldukça ilginç: "Türkler, o zaman Batılı devletlere de fabrikalar kurmaları için teklif götürdü. Ancak, 'Ne gerek var. Başınızı ağrıtırsınız. Siz bize boksit verin, biz de alüminyum ve ihtiyacınız olan diğer mamulleri size satarız.' cevabını aldılar."

Rusya kaynaklı darbelerle korkutanlar ise Türkiye'ye bolca silah sattılar, geçen süre içinde. Turizm servisini bize öğreten Almanları da unutmamak lazım bu arada.

Birkaç ay önce, Türkiye'de, Serdar Yiğit'in evinde Puşkin'in Rusça bir şiir kitabına rastlamıştım. Her sakallıyı 'devrimci' zannedip Tolstoy'u, Marks olarak sunan anlayış, dedeleri Habeşistan kökenli Puşkin'i de 'irtica'ya 'odak'landırabilir icabında.

 Mirza Çetinkaya/Zaman

Bu haber 570 defa okundu.