En Sıcak Konular

Terörün laboratuarı: Yüksekova!

4 Ağustos 2011 14:10 tsi
Cahil, işsiz gençlerin sokaktan yönettiği, İmralı tutuklusu Abdullah Öcalan’ın “Model” diye sunduğu Yüksekova’da anarşizm ve terör hâkim. PKK burayı insan kaynağı, devlet herkesi potansiyel terörist görüyor.

Tarih 27 Temmuz 2011. Gece saat 23:00. Yer Türkiye’nin Güneydoğusunun üç noktası Esendere Sınır Kapısı. Etraf zifiri karanlık. Burasıyla Yüksekova arasında 40 kilometrelik mesafe var. Yollar perişan. Yüksekova’daki bir otelde rezervasyonu önceden yaptığım için yerim hazır. Onun için gönül rahatlığıyla vaktin geç olup olmadığına bakmadan görüşmeler yapıyorum. Ancak otele geldiğimde bir şokla karşılaşıyorum. Otel kalınmayacak durumda. Binbir türlü aksaklık. Zaten ilçenin yalnızca iki otel bulunuyor. İkincisi anlatmaya bile gerek yok. İnşaat halinde. Köpek bağlasan durmayacak bir vaziyet arz ediyor. Onun için gecenin 23:00’ünde Van’a gitmek için yola düşmeyi tercih ediyorum. Van’ın Yüksekova’ya uzaklığı 210 kilometre. Üstelik yol da tekin değil. Tanıdığım insanlar “Bu saatte yola çıkılmaz” diye uyarıyorlar. Her türlü riske rağmen gecenin karanlığında yola düşüyorum. Böyle olması gerekirdi. Zira İmralı tutuklusu Abdullah Öcalan’ın bir süredir ısrarla model olarak sunduğu ve diğer il ve ilçelerinde örnek almasını isteği Yüksekova’nın net bir resmini çekmek mümkün olmazdı belki de.

ÖCALAN MODELİ ANARŞİZM

Bazen “barış konseyleri kurulsun” bazen “Silvan’ın on katı yaşanabilir” tehditlerini savuran Öcalan içinde bulunduğu çelişki her avukat görüşmelerinde su yüzüne çıkıyor. Öcalan, Aralık 2010 tarihinden bu yana aralıklarla Yüksekova modelinden bahsediyor. “Demokratik ulus inşası”nın Yüksekova modelinin örnek alınmasıyla hayata geçirilebileceğini savunan Öcalan, ‘Öz savunma gücünden’ bahsettiği sürece Yüksekova ve Hakkâri karışıyor. Öcalan son olarak geçtiğimiz günlerde yine Yüksekova göndermesi yaparak, ‘Yüksekova eskiden en geri kalmış bir yerdi, ama şimdi nasıl en gelişmiş ve ileri bir yer haline geldi. İşte bu örgütlenme ve kolektif hayatla başarılabilir. Her yer, Yüksekova’yı örnek almalıdır. Yüksekova gibi birkaç yer daha olsa çözüm daha hızlı gelişir” demişti. Öcalan’ın ileri ve gelişmişliğinden ötürü örnek alınması gerektiğini savunduğu Yüksekova’da manzara çok başka. İlçenin hali beter. İnsanların ilçede kalabilecekleri doğru dürüst otelleri bile yok. Tam anlamıyla terör örgütünün hâkimiyetinde. Örgüt, burasını adeta laboratuvar olarak kullanıyor.

UYUŞTURUCU VE KAÇAKÇILIK

Örgütün Hakkâri ve Yüksekova’yı laboratuvar gibi kullandığını ortaya koyan pek çok somut örnek var. Dağa gidenlerin önemli bir bölümü Yüksekovalı. Mesela Diyarbakır’ın nüfusu yaklaşık 1.5 milyon. Buradan örgüte katılım yüzde 17 civarında. Oysa Hakkâri’nin 250 bin olan nüfusundan dağa gitme oranı yüzde 9. Hakkâri ve Yüksekova’da yaşayanların, yakınlarının ya dağda, ya mezarda ya da cezaevinde bulunma oranları çok daha yüksek. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın Yüksekova’nın birçok yönden izole edilmiş olduğu rahatlıkla söylenebilir. Buranın Türkiye ile irtibatı, İran ve Irak ile temasından daha az. Bunun böyle olmasında ise hiç kuşkusuz PKK’nın burayı pilot bölge ilan edip istediğini yapmasından kaynaklanıyor. Yani terör örgütü istediği şekilde at oynatabiliyor. Bunun da birçok nedeni var. Bölgede çok yaygın bir askeri hareketlilik ve polisiye tedbirler yok. Hem İran ile olan sınırda hem de Irak ile olan yakınlıktan ötürü kaçakçılık almış başını gidiyor. Uyuşturucu, eroin, sigara, kahve ve her türlü elektronik eşya ve gıda maddesinin kaçak ticareti yapılıyor. Bölge halkı bundan değil, sınırlarda yapılan karakollardan şikâyetçi. Oysa kaçırılan uyuşturucu insanın kanını donduracak nitelikte. Kolluk güçlerinden alınan bilgilere göre tarihi İpekyolu’nda yılda 40 ton uyuşturucu ele geçiriliyor. Bunun 10 tonu Yüksekova üzerinden geliyor. Ancak Yüksekova üzerinden geçirilen 10 tonluk uyuşturucunun yılda ancak bir tonu yakalanıyor.

ÖZSAVUNMA GÜCÜ NEDİR?

Bölgedeki güvenlik güçlerine göre kaçakçılık bir hayat tarzı haline gelmiş. Yasalar çerçevesinde müdahale edildiğinde insanlar, otomatikman kendilerini örgüte yakın hissediyorlar. “Halk için terör değil, kaçakçılık için terör var” anlayışı hâkim konunun uzmanlarında. Hatta onlara göre “kaçakçılık olduğu sürece terör bitmez.” Bunun için de öncelikle güvenlik tedbirlerinin üst seviyelere çıkartılması ve bunun için gerekli her türlü teknik cihaz imkânının sağlanması gerekiyor. Terör örgütüne gelince de yapılanlar tamam “hak ve özgürlük talepleriyle” bağlantılı. Fakat kazın ayağı hiç de öyle değil. Çünkü “öz savunma gücüyle” kastedilen bölgede tüm hâkimiyetin PKK’nın eline geçmesi demek. Onun içinde bir taraftan illegal çalışmalar son hızla devam ederken diğer taraftan ise BDP üzerinden legal çalışmalara da ağırlık veriliyor. Zaten örgüt bölgede BDP’nin her türlü yapısını kullanıyor. Yüksekova’daki çocukları şiddet sarmalına çeken kişilerin çoğu da başka illerden buraya geliyorlar. Burada gerekli çalışmaları yapıp yönlendirmeleri gerçekleştiriyorlar. Söz konusu kişiler, genellikle başka başka evlerde misafir kalıp, örgüte insan kazandırma faaliyet yürütüyorlar. Deşifre olduktan sonra da soluğu Kandil’de alıyorlar. Yüksel Sümbül ve Ahmet Herdem bunlardan sadece ikisi. Listeyi uzatmak mümkün. “Öz savunma güçleri” diye niteledikleri örgütçülere operasyon yapılmasını istemeyenler, konu El Kaide veya Hizbullah gibi örgütlere gelince hemen olumlu cevap verebiliyorlar. İnsan sormadan edemiyor. Peki El Kaide ve Hizbullah terör örgütü de PKK değil mi?

ÇOCUKLAR KULLANILIYOR

Yüksekova 2 bin 291 kilometrekarelik bir yüzölçüme sahip. Coğrafi yapı olarak iki kısma ayrılıyor. Ova kısmı 420 bin dekardan ibaret. İlçenin rakımı 1950 metre. Resmi rakamlara göre Yüksekova’ya 53 köy ve 106 mezra bağlı bulunuyor. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemi tabanının 2009 verilerine göre Hakkâri ilinin toplam nüfusu 256.761. Yüksekova‘nın tek başına nüfusu ise 113 bin. Fakat bağlı bulunduğu ilden daha fazla görülmesin diye 58 bin olarak gösteriliyor. Çocuk sayısı oldukça fazla. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ortalama çocuk sayısı 4-5 iken Yüksekova’da bu rakamın 7-8 olduğu ifade ediliyor. Sadece ilköğretim ve lise çağındaki çocukların sayısının 30 bin olduğu kaydediliyor. İşte bu gençler, PKK tarafından en büyük insan kaynağı olarak görülüyorlar.

SOKAKTAN YÖNETİLİYOR

Yüksekova’da ekonomik veriler hiç iç acıcı değil. İşsizlik rakamlarına göre de Hakkâri, Türkiye’de işsizi en çok bulunan ikinci il. Adana’dan sonra yüzde 17.4 ile en fazla işsizliğin olduğu kent olan Hakkâri’nin bu durumunda Yüksekova’nın payı oldukça fazla. İşsiz gençler serseri mayın gibi. Kandil’den talimatı aldıkları anda ilçeyi savaş alanına çeviriyor. Sadece bu da değil. Örgüt ilçenin her köy ve mezrasına hakim. Hatta bu amaçla köylerde komünler bile kurmuş vaziyette. Adına “Köy Komünleri” denilen bu organizasyonda örgütle direkt bağlantılı olanlar etkili ve bu köy komünleri ilçeyi adeta sokakta yönetiyor. BDP’li yöneticiler ve belediye başkanları dahil olmak üzere hiçbir sivil toplum örgütünün sözü geçmiyor. Örneğin bir sokak eyleminin olumsuz sonuçlanmaması için girişimde bulunan Esendere Belediye Başkanı’na bir militan, “Sen sus pis burjuva. Git kebaplarını ye” diyerek susturabiliyor. Ya da genç bir militan, yıllarca siyaset yapan Salih Yıldız’ı ve beraberindeki grubu, ilçe merkezinden Şahin Tepesine kadar yürütebiliyor.

DEVLET HAFIZASI NEREDE?

Ne İmralı tutuklusu Abdullah Öcalan ne de Kandil, devletteki değişimi görmüyor. Ya da görmek istemiyor. Kandil ise hâlâ çözümü şiddette gördüğü için atılan adımları ve yaşanan zihniyet değişimini görmek veya kabul etmek istemiyor. Tek dertleri de bölgenin hakimi olmak.


Ceylanpınar, Akçakale, Nusaybin ve Silopi... Bunlar Türkiye’nin başka bir ülkeyle sınırı bulunan ilçelerinden bazıları. Hepsi de bulunan sınır kapıları nedeniyle ticari olarak muadillerinden oldukça farklı noktadalar. Yüksekova da bunlardan biri olabilir hatta geçebilir de. Zira Yüksekova’nın iki ülkeyle sınırı bulunuyor. Ama doğru dürüst işleyen bir sınır kapısı yok. İlçe adeta cezalı. Halk baskı ve dayatmalardan bıkmış. Ancak sesleri pek çıkmıyor. Çünkü burada taraflar çok keskin. Herkes adeta PKK ve BDP’li yapılmış vaziyette. Konuştuğunuzda ya propaganda yapıyorlar ya da olup bitenleri eleştirdiklerinde isimlerinin yazılmasını istemiyorlar. Zira hepsi göz hapsinde yaşadıklarına inandıklarını söylüyorlar. Bir taraftan örgüt, diğer taraftan devlet. İki arada kalanların işi oldukça zor. “Yüksekova etrafından sanal bir sis perdesi var. Taban dedikleri sarmalın içine herkes dâhil edilmiş. Mahalle ve köylerdeki komisyon üyeleri, atılan her adımı PKK’ya bildiriyorlar. Devlete gelince asker ve polis burada “haber elemanlarıyla” çalışır. Kimin ne not tutup nereye bildirdiğini kimse bilemez” diyor Yüksekovalı bir esnaf.

HALKLA DEVLET BİRBİRİNDEN KOPUK

Gerçekten de ismini vermek istemeyen esnaf çok haklı. Yüksekova’da puslu bir hava var. Herkes birbirinden kuşkulanıyor. Aslında genele bakıldığında sanki BDP’li ve PKK’lı dışında insan yokmuş gibi bir intiba ediniyor. Ancak sohbet edildiğinde olayın hiç de öyle olmadığı anlaşılıyor. PKK’lı olmayan vatandaşların sayısı da az değil. Ama ilçenin görünen hâkimi örgüt olduğundan kimse kolay kolay renk vermiyor. Ancak devletle halk arasındaki durum böyle değil. Halk devletten kopartılmış. Bir bölümü, polis ve mahkemeler yerine, sorunlarını çözmek için örgüte yakın STK’lara başvuruyor. BDP ilçe binası sorunlarını çözmek isteyen vatandaşların akınına uğruyor. Neredeyse her gün gerilim ve çatışmanın yaşandığı ilçe ikiye bölünmüş durumda. İlçenin girişi polisin denetiminde görünürken, çarşı merkezinden iç kesimlere gidildikçe örgütün asayiş güçlerinin hakimiyeti hissediliyor. Çoğu yer militanların kontrolünde. Polis ve asker mecbur kalmadıkça örgütün kontrol ettiği bölgeye girmiyor. Ancak gerektiğinde istenilen yere operasyon yapılıyor ve arananlar tutuklanabiliniyor.

MOBESE KAMERALARINI İSTEMİYORLAR

Ne İmralı tutuklusu Abdullah Öcalan ne de Kandil, devletteki değişimi görüyor. Ya da görmek istemiyor. Kandil ise hâlâ çözümü şiddette gördüğü için atılan adımları ve yaşanan zihniyet değişimini görmek veya kabul etmek istemiyor. Dertleri de bölgenin tek patronu olmak. Son zamanlarda özelikle Silvan’da 13 erin şehit edilmesiyle birlikte teröre ve onun yasal uzantılarına yönelik sert müdahale edileceği mesajları verildi. Bu bölgede tedirginliğe yol açmış. Halk, Özel Hareket Polislerinin bölgeye gönderilmesinden ciddi endişe ve rahatsızlık duyuyor. Güvenliğin öne çıkartılmasının geçmişteki benzer olumsuz uygulamalara yol açabileceği düşüncesi hakim halkta. Ama bölgede görev yapan devlet memurları da rahat değiller. Atılan olumlu adımlara rağmen örgütün şiddette ısrar edilmesi onlarında ümitlerini kırıyor. Bu çerçevede gerek Yüksekova’ya gerekse Hakkâri’ye mobese kameralarının takılması isteniyor. Daha önce ana cadde ve sokaklarda bulunan tüm kameraların kırıldığı biliniyor. Edinilen bilgilere göre şimdi; kurşunlara bile dayanıklı 360 derece hareket kabiliyeti bulunan mobesa kameraları hem Yüksekova’ya hem de Hakkâri’nin sokaklarına takılacak. Ayrıca akreplerin yanı sıra Shortland diye tabir edilen 40 adet zırhlı araçta Hakkâri’ye gönderiliyor. Özel timlerin gönderilmesi halinde ise bölgenin daha da ısınacağı bir gerçek. Bölgedeki en büyük zafiyet ise devlet hafızasının oluşturulmaması. Çünkü buraya atanan insanlar iki yıl sonra gidiyorlar. Kimse buralarda uzun süre görev yapmak istemiyor. Böyle olunca daha çok genç ve deneyimsizler görev yapıp gidiyorlar. Geride ise yeni gelenlere ciddi bir tecrübe ve birikim bırakılmıyor.

ARAMA NOKTALARI AZALTILDI

Aslında devlet eski devlet değil. Organizasyon olarak bir zihin değişikliğinin yaşandığı rahatlıkla söylenebilir. Bunu bölgede görev yapan vali, kaymakam, emniyet müdürü ve diğer kurumların başındakilerle görüşüldüğünde açık şekilde görmek mümkün. Öyle ki; bölgede görev yapan bazı emniyetçiler ve askerler, “PKK’da 120 üst düzeyin dışında tüm militanlar affedilebilir” diyebiliyorlar. Onlara göre kısmi devlete karşı işlenen suçlar için af getirilmediği sürece terör bitmez. Polis ve asker alanlardan çekilmiş durumda. Bunun en büyük belirtisi de yol kontrolleri. Geçmişte Van’dan Hakkâri’ye kadar pek çok arama noktası vardı. Şimdi ise 210 kilometrelik yolda sadece üç arama noktası bulunuyor.

ESENDERE’DEKİ AYIP

Kayhan, “Üç tane kapımız açılırsa ve ticaret olanakları sağlanırsa müthiş olur” diyor. Ancak ne yazık ki geçmişte başka hükümetler döneminde atılması gereken adımlar yeni yeni atılıyor. Komşumuz İran ile güneydeki tek bağlantı noktası olan Esendere Sınır Kapısı’nın görüntüsü tam anlamıyla içler acısı. Esendere, Yüksekova’ya 40 kilometre uzaklıkta bulunan bir belde. Hemen karşı tarafında ise 1.5 milyonu bulan nüfusuyla İran’ın Urmiye kenti var. Buradan insanlar Türkiye’ye gelip ticaret yapmak istiyorlar. Fakat bu imkân hiçbir zaman tanınmadı. Şu anda kapı açık görüntüsü veriyor. Fakat dışa yansıyan manzara felaket. Esendere çöplükten geçilmiyor. İranlı bir turist, ülkemize girdiği andan itibaren tam bir rezaletle karşılaşıyor. Toz toprak ve çöpler olduğu yerde dururken kapıdan Türkiye’ye adım atar atmaz insanlar yüksek bir binanın duvarındaki “Türkiye laik bir ülkedir” yazısını okuyorlar. Karşıdaysa duvarlarının üzerinde Humeyni fotoğrafları bulunan İran Karakolları var. Yani ne Yüksekova’dan Urmiye’ye geçişte ne de İran’dan Türkiye’ye gelişte insanlar, hak ettikleri bir muamele görmüyorlar.

KAYHAN: TİCARETLE MODEL YAPILMALI

“Bin 400 kayıtlı üyemizden sadece 600’ü aktif diyen Yüksekova Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sabih Kayhan, “Herkes kısa yoldan para kazanma ve zengin olma hayaliyle yaşıyor. Bu anlayış da uyuşturucu kaçakçılığı belasından kaynaklandı” diye konuşuyor. Kayhan, “Yüksekova bir model olacaksa ticarette model haline getirilmeyi” görüşünü dile getiriyor. Kayhan şunları söylüyor: “Devlet şu anda topu tüfeğiyle anılıyor. Halk ile devlet arasında büyük bir mesafe girmiş. Halk burada sorunlarını devlete götürmüyor. Problemlerini kendi aralarında çözmeye çalışıyorlar. Devlet burası için sosyal politikalar üretmeli. Sokaklardaki çocuklar iyi tespit edilmeli ve rehabilite edilmeli. Bu olayın pek çok boyutu var. İlçenin sokakta yönetilmesinin sebepleri iyi araştırılmalı. Yüksekova’daki hadiselerin sonuçlarını değil sebeplerini tartışmalı ve ona göre çözüm üretebilmelidir.”

HAVAALANI YAPILIYOR

Yüksekova Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sabih Kayhan, 1990’lara geri dönme sinyallerinin verilmesinin yanlış olduğunu söylüyor. Kayhan’a göre Yüksekova’daki olumsuz tabloyu tersine çevirmenin pek çok yolu var. Bunların başında yatırım ve kalkınmaya yönelik adımların atılması geliyor. Bunlar da yapılmıyor değil. Bölgede pek çok inşaat faaliyeti var. Özellikle Van-Hakkâri, Yüksekova-Hakkâri, Şırnak-Hakkâri karayolları yeniden yapılıyor. Yüksekova’ya bir havaalanı yapılmakta. Zap Vadisi yeni yolların yapımı için adeta delik deşik. Pek çok tünel inşaatı göz çarpıyor. Ayrıca Hakkâri sınırları içinde iki yeni hudut kapısının açılması için karar alındı. Derecik ve Üzümlü’de Irak’a açılacak yeni iki sınır kapısının kararının alındığı resmi gazetede yayımlandı. Bu gelişmeler bir tarafta halka ümitlerin yeşermesini sağlarken, sınır karakollarının yapılmasını ise hayatını kaçakçılıkla idame ettirenler karşılar.

Adem Demir / Türkiye

Bu haber 1,048 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,206 µs