Batının iki yüzlülüğü

25 Temmuz 2011 08:57 tsi
Son bir yıl içinde İsrail’in nükleer fizik alanında çalışan ve kritik projelerde görev aldıkları bilinen 4 bilim adamı evlerinin önünde uğradıkları saldırılarda öldürülseler ne olurdu?

Ardan Zentürk / Star

Yemek, üzerinden 16 yılı aşan bir zaman geçmiş... Oysa belleğimde dün gibi... Houston Havalimanı’ndan uçağa binerken, o sırada ATV’de çalışan Oğuz Haksever ile karşılaşmam. Birbirimizi atlatamayacağımızı anlayınca, birbirimize katlanarak aynı hedefe yönelmemiz ve kendimizi 19 Nisan 1995 günü büyük bir patlamayla yıkılmış Oklahoma’nın merkezindeki o binanın önünde buluşumuz.

Ben Kanal D, o ATV için canlı yayına girmiş, o sırada “aranmakta” olan zanlılar ile ilgili iddiaları Türkiye’deki izleyicilerimizi Oklahoma’dan aktarmıştık...
Daha henüz 11 Eylül saldırılarına neredeyse altı yıl vardı ve Amerika’da “İslam korkusu” bu ölçüde artmamıştı.

Buna karşın, New York Times, Washington Post gibi gazeteler, CNN, ABC, NBC ve CBS televizyon kanalları (o sıralar Rupert Murdoch’un berbat FOX News kanalı yoktu, yoksa İslam düşmanlığında ortalığı kimseye bırakmazdı) çoktan zanlıyı bulmuşlardı: İslamcı terör!..

Oysa, ben, bizi  havalimanından alıp kentin merkezine götüren o Amerikalı taksi şoförünü hiç unutmadım... Türk gazeteciler olduğumuzu öğrendiğinde şöyle konuşmuştu: “Bütün herkes İslamcı teröristlerin yaptığını söylüyor. İnanmıyorum. İslamcı, Ortadoğulu bir terörist Oklahoma’dan ne ister? Bunu bence bizim aramızdan bir manyak yaptı...”

Meslek hayatımda bir tek şeyi hiçbir zaman unutmadım: Gazetecilikte şeytan detaydadır İlk canlı yayınımda Amerika’ya hakim olan bütün komplo teorilerini aktardıktan sonra, sözü, taksi şoförüne getirdim ve sokaktaki Amerikalı’nın büyük medya merkezlerinde üretilen haberlere pek inanmadığını, katilleri kendi aralarından biri olarak tahmin ettiğini  söyledim... Bombalamayı gerçekleştiren Timothy Mc Veigh adlı yasadışı bir milis teşkilatının üyesi çıktı.

Bu, ayıptır

Oslo’da yaşanılan katliam sonrasında dünya medyasında ortaya çıkan tablo aynıdır!.. Derhal, (özellikle New York Times yine öncülük yaptı) İslamcı teröristler iddiası ortalığa yayıldı. İddialara göre, Afganistan ve Libya’daki operasyonlara aktif katkıda bulunan Norveç, zaten tehdit altındaydı (!) Uluslararası internet bloglarında yazılanları okumak için ise gerçekten yürek isterdi... İş artık, doğrudan bütün Müslümanlar’ı suçlamaya kadar vardı...
Ben ise, Oklahomalı o taksi şoförü gibi düşünüyordum: Müslümanlar Norveç’ten ne ister?.. Hiçbir şey. Nitekim, olayın faili göçmenlere ve çok kültürlü Avrupa yaşamına karşı çıkan bir ırkçı olarak belirlendi. Pekiyi ama, Müslümanlar o geçen kısa zamanda o kadar küfürü neden yediler?

Önyargılar ve İsrail-İran

Aslında Oslo’da yaşanılanlar etrafında doğan tablo, Batı’nın şartlanmışlığını, önyargılarını ve iki yüzlülüğünü göstermesi açısından önemlidir. Hollanda, Danimarka, Norveç, Almanya, Fransa, Bulgaristan, Macaristan, Yunanistan, Avusturya, İsviçre... Irkçı-faşist hareketlerin yükseldiği, aşırı sağ partilerin parlamentolarında giderek güçlenerek temsil edildiği ülkeler... Hıristiyan-ırkçı tehditin halı altına süpürüldüğü, sürekli İslam’dan söz edildiği garip bir dönem yaşıyoruz...

Sözü açılmışken bir soru soralım: Son bir yıl içinde İsrail’in nükleer fizik alanında çalışan ve kritik projelerde görev aldıkları bilinen 4 bilim adamı evlerinin önünde uğradıkları saldırılarda öldürülseler ne olurdu?

Hemen söyleyeyim: Dünya ayağa kalkar, İsrail’in İslami teröristler, özellikle İran’ın saldırısı altında olduğu manşetlerden duyurulurdu...

Oysa, İran’ın son dönemde öldürülen nükleer fizikçiler kervanına önceki gün, Prof. Dr. Darius Rızai de katıldı. Dünyadan “tık” yok!..

Haberlere bakıyorum, öldürülen her İranlı bilim adamının haberinin sonuna mutlaka İran’ın nükleer silah
geliştirme programıyla ilgili iddialar yamanı veriyor...

Sonra... Aklıma bizim ASELSAN’daki intiharlar, kritik görevlerde bulunan bilim adamlarımızı kaybettiğimiz trafik ve uçak kazaları geliyor...

Merak ediyorum... Bu dünyada gerçek terörist kim?..

 

Bu haber 682 defa okundu.