En Sıcak Konular

Kelebek hep Doğan Grubu’na konuyor

0 0 0000 00:00 tsi
Kelebek hep Doğan Grubu’na konuyor Halkın oylarıyla belirlendiği için ayrı bir önemi olan, kendi kendilerine ne kadar övünseler haksız çıkmayacakları Türkiye’nin Oscar Ödülleri niteliğindeki Altın Kelebek ödülleri sahiplerini buldu pazartesi gecesi. Peki, Kelebek kime kondu? İşte ilg

Oray Eğin'in yazısı:

Kelebek hep Doğan Grubu’na konuyor 

Halkın oylarıyla belirlendiği için ayrı bir önemi olan, kendi kendilerine ne kadar övünseler haksız çıkmayacakları Türkiye’nin Oscar Ödülleri niteliğindeki Altın Kelebek ödülleri sahiplerini buldu pazartesi gecesi. Bu ödüller artık sanat dünyamıza yön vermektense medyadaki değişimler bağlamında dikkat edilesi özellik taşıyor sanki. Ödül alanların listesine bakıp da bunu görmemek imkansız; halkın oylarıyla dağıtıldığı söyleniyor ama galiba bu halk sadece Doğan Grubu Devleti’nin vatandaşlarından oluşuyor.

Dün, geçmişte dağıtılan Altın Kelebekler’in listesini inceledim. Özellikle son iki yılda vicdan ve adalet iyice kaçmış gibi görünüyor ve “Altın Kelebek sadece Doğan Grubu’na gidiyor” tezini ortaya atmaya elverişli bir tablo çıkıyor.

Kanal D’nin bir televizyon modeli olarak başarısını teslim edelim. Bu kadar çok izlenen bir kanalın pek çok ödül alması doğal. “Binbir Gece” gibi bir dizinin başarısı hiçbir ödül töreninde görmezden gelinemez; gruplarüstüdür çünkü.

Ama Altın Kelebek’e belki de gölge düşüren kimi ara dallardaki ödüller. “Binbir Gece”nin konuşulduğu bir senede kalkıp da başka bir diziye ödül verirseniz Uzanlar’a benzersiniz. Ama bazı ara dallarda, çaktırmadan kimi oynamalar yapılabilir mi acaba?

Mesela, son iki yıldır “Şeffaf Oda” en iyi kültür-sanat programı seçiliyor. Güneri Cıvaoğlu’nun programına kültür-sanat demeye bin şahit ister; talk-show kategorisinde ödül alsa daha anlamlı olurdu. Ama iki yıldır Kelebek’te bu dal Cıvaoğlu tarafından parsellenmiş durumda. Bundan evvel de Doğan Hızlan’ın “Karalama Defteri”ne giderdi zaten bu ödül... Hadi orada en azından kitaptan bahsediyorlar. Ama Cıvaoğlu’nun konuk yelpazesi kültür sanatın dışındaki alanları da kapsayacak kadar geniş: Fatih Terim neden bir “kültür sanat” programına konuk olsun ki?

“En iyi kadın sunucu” Seda Sayan seçilmiş. Kanal D’nin gündüz kuşağının kahramanı. Tek başına kanalın gün birinciliğini garanti eden bir rating makinesi. Ancak “En iyi kadın haber sunucusu” dalında Nazlı Öztarhan? Kendisi son derece başarılı ilerlese de henüz adını bir Gülgun Feyman gibi tescil ettirmiş değil ki. Adını en fazla medyadaki isimler bilir. İzleyici için “Star Haber’i sunan kız” konumunda henüz; sadece bir aşinalık var, bir marka olduğu söylenemez... Burada bir soru işaretim var.

Ve “En iyi erkek haber sunucusu” da Doğan Grubu’na: Mehmet Ali Birand. Hürriyet, Kanal D’nin habere ikinci yıl da ödül veriyor. Birand’ın rating’leri bu yıl çok iyi, ama geçen sene de ödül ona gitmişti ve Kanal D Haber henüz oturmamış, çok kötü durumdaydı...

En iyi haber programı da, Türkiye’de başka haber programı yokmuş gibi “Arena” elbette. Fatih Altaylı’nın Hürriyet’te yazdığı yıllarda “Teke Tek”in de bu ödülü almışlığı var.

En iyi yarışma “Popstar Alaturka.” Oysa geçen sene en çok konuşulan yarışmanın “Buzda Dans” değil miydi? Kim bilir, belki de halk oyları gerçekten “Popstar Alaturka”yı seçmiştir ama “Buzda Dans”ın yapımcısıyla Doğan Grubu’nun arasının iyi olmadığını da hatırlayalım...

Diğer ödüller pek grupları bağlamıyor tabii ki ama finalde yine müthiş bir sürpriz var.

En iyi şarkı kime gitmiş dersiniz? Ercan Saatçi’ye! Ferhat Göçer’in seslendirdiği “Yastayım”ı seçerek damadı onurlandırmışlar. Saatçi için kişisel bir anlamı da olan bir şarkı bu. Kimileri “otobiyografik” bile diyor. Neyse, önemli olan birkaç sene önce Sefarad’ın albümünde yer alan, onlar tarafından çalınıp söylenmiş, defalarca dinlenen bir şarkının “2006’nın şarkısı” olarak ödül alması. Bu ödülü şimdi Göçer söyleyince değil de, ilk çıktığında ödül alması daha doğru olmaz mıydı? Burada bir “patrondan çok patronculuk” sezdim.

Ödüllerde bir manipülasyon, bir Yeşim Salkım etkisi var mı bilmiyorum. Ama manzara bu. Belki de sadece bir his; belki gerçekten halkın oyları böyledir, kim bilir...

Ama şurası kesin: Gruplararası rekabetin böylesi keskin olmadığı, medyada gruplaşmanın savaşa dönüşmediği, rant kavgasının, pastanın böyle büyümediği yıllardaki Altın Kelebek’le şu son yıllardaki ödüller arasında ciddi bir fark var: Biz büyüdük ve kirlendi dünya. Anlayışta mı, yansıma da mı bilemem. Ama bir şeyler değişmiş.

Sahi biri ne olur “Şeffaf Oda”yı açıklayıversin bana...

Akşam



Bu haber 323 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,690 µs