En Sıcak Konular

Mısır'ın devrimi henüz başlıyor

18 Temmuz 2011 12:12 tsi
Neden Libya, Yemen ve Bahreyn’deki ayaklanmalar başarıya ulaşamadı da Tunus ve Mısır'daki ayaklanmalar başarıya ulaştı? Belki de işçiler gerçek kahramanlardır. Alain Gresh, Mısır devrim sürecini ve grevlerin etkisini yazdı:

Yusuf Şahin (Chahine), 1958’de çekilen ve engelli gazete satıcısı Kanavi’nin güzel Hanuma’ya aşkını anlatan Bab el-Hadid (Kahire İstasyonu) adlı en iyi filmlerinden birinin mekânı Kahire merkez istasyonunu neredeyse tanımayacaktı. İstasyonun önünde duran Ramses II’nin devasa heykeli, 2006’da Giza platosuna götürülmüştü ve yeni elden geçmiş ön cephe güneşte parlıyordu. Fakat içeride karmaşa vardı. Peronlara ulaşmak için yolcular, onlara yardım edecek işaretlerden yoksun şekilde, iskeleler, molozlar ve birikintilerin yer aldığı inşaat sahası içinden yollarını bulmak zorundaydı. Mahalle el-Kübra treni 1.15’de ayrılacaktı. İnsanlar, camları kirden saydamlaşmış vagonlar içinde yer bulmaya çalışıyordu. Sıcaklık neredeyse 40 dereceyken sadece en arkadaki 2 vagonda biletli koltuklar ve klima bulunuyordu.

Nil Deltası’nın karşısında bulunan ve sadece Kahire’den 100 km kuzeyde yer alan Mahalle’ye ulaşmak 2 saatten fazla sürdü. Şehirleşmeye yenik düşmüş dünyanın en verimli tarım arazilerinden birinden geçerken neden trenin bu kadar yavaş hareket ettiğini açıklamak imkânsızdı. Yarım milyon (ve etrafındaki bölgelerde 2 milyon) kişiyle Mahalle, Kahire ve İskenderiye doyuma ulaştığı için Mısır’ın nüfus artışını emmiş orta-büyüklükteki şehirlerden biridir. 19’ncı yüzyılın hemen başlarında ipek üretimden tekeldi. Daha sonra, ününü 1817’de Fransızların getirdiği yüksek-kalite ve uzun-iplikli pamukla kazanmış Mısır tekstil endüstrisinin merkezlerinden biri haline geldi. 1861-65’deki Amerikan iç savaşı Avrupa’nın Amerikan ihracatını kesince, Mısır en büyük pamuk ihracatçısı oldu.

Misr dokuma fabrikası istasyondan birkaç yüz metre ötededir fakat kaldırımsız ve yoğun trafikli yollar ile el arabaları ve otobüs, tren, ortak taksi ya da motorlu çek-çek arayan başları örtülü genç fabrika işçileri arasından yolunuzu bulmak zorundasınız. Fabrika 3 vardiya olarak 24 saat çalışır fakat kadınların vardiyası akşam 4.00’de sona erer.

Bir tabelada, “Mısır endüstrisinin başkentine Hoş geldiniz” yazısı var. Misr’in tarihi, Mısırı ve gelişim politikasını yansıtır. Firma 1927’de, Mısır’ın borsaya kote ilk milli bankasının kurucusu Talat Harp tarafından kuruldu. İngiliz işgali sırasında yani 1922’lerden beri resmen bağımsız olsa da İngiliz yatırımcılar hisselerini satın aldı. Misr, 1954 ila 1956 arasında Mısırlılaştırıldı ve ardından sosyalist reform ile Helvan Demir Çelik ve Esvan Barajı’nın kurulmasını sağlayan Sovyetler Birliği’nce desteklenen hızlı endüstrileşme programı altında Cemal Abdül Nasır tarafından millileştirildi. Enver Sedat’ın 1970’lerde başa gelmesi, özel sektörü yatırımını ve kamunun özelleştirilmesini teşvik eden infitah (ekonomik açılım) sağladı. Bu politika 1990’lar ve 2000’lerde Hüsnü Mübarek yönetiminde hızlandı.

Sadece birkaç kamu kurumu başta Misr fabrikası dayanabildi. Etrafında yönetim, ofisler, iş yerleri, lojmanlar, spor stadyumu, hastane, sinema, yüzme havuzu bulunan devasa tesis, herkese açık. Kooperatif dükkânları gıda, mobilya ve giyeceği düşük fiyatlarla sağlıyor. Fakat kantin gibi bazı binalar, hükümetin ilgisini kaybetmesinin bir işareti olarak terk edilmiş.

Misr’in İngilizlerden ödünç alınan ataerkil kapitalizmden mi yoksa Nasırcılıktan gelen gerçek sosyalizmden mi esinlendiği belirsiz olsa, kesinlikle Mısır boyunca nostaljiyi çağrıştırıyor. Asgari 1.200 Mısır poundu (192 dolar) maaş verilse de, 2000’lerde özelleştirilen fabrikaların tekrar millileştirilmesi için (genelde şüpheli şartlar altında olsa da) sıklıkla eylemler yapılır. Bu talepler ABD’den şimdiden tepki aldı. Mayıs’ta ayrılmak üzere ABD Büyükelçisi Margaret Scobey, “Millileştirmeye geri dönüş yatırıma büyük bir darbe olur. Özelleştirmenin, birçok ülkenin demokrasiye dönüşümüne yardımcı, sağlıklı ve başarılı olduğu açıktır” dedi.

Scobey, 3 yıllık görevi sırasında hiçbir şey duymamış ya da görmemiş gibi görünüyor. Basında her gün Mısırlıların özelleştirmeye ilgili şüphelerine dair haberler çıkıyor. Mahkemeler Mısır perakende zinciri Ömer Efendi’nin özelleştirilmesini yakınlarda durdurdu. Küçük bir kara parçasıyla Akdeniz’den ayrılmış Bourlos Gölü’ndeki 30 bin balıkçı, sularının büyük bir kısmının endüstriye yasadışı verilmemesi için mücadele ediyor. Sudan sınırına yakın 420 km2 tarım alanını satın alan milyarder Suudi Prensi El-Velid Bin Talal, dörtte üçünü Mısır halkına “bağışlamaya” ikna oldu.

Mısır başbakanı Issam Şeref, bu anlaşmayı “dostane görüşmeler yoluyla Arap ve yabancı yatırımın teşviki” olarak nitelendirdi. Hükümet ve Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi, hala aynı liberal politikayı izliyor. Gelir seviyesine göre (şu an oran herkes için yüzde 20) ve kurumsal kazanç üzerine vergilendirme fikri terk edildi. 5 Haziran’da Uluslararası Para Fonu’yla, makroekonomik ve mali “istikrar”ın her zamanki koşullarıyla 3 milyar için anlaşıldı. (2010 Nisan’ında IMF’in “yetkililere” 2004’ten beri uygulanan reformlara ve makroekonomik yönetim emri verdiğini hatırlatalım)

2000’lerin özelleştirmeleri, işçileri mahvetti, on binlercesini işsiz ya da daha sert çalışma koşullarını kabul etmek zorunda bıraktı. Mahalle bölgesinde, 225 bin kişi tekstil endüstrisinde çalışırken, sadece 25 bin özel sektördedir. Bunların 23 bini Misr’de çalışırken, kalanı yüzlerce küçük ölçekteki firmalarda istihdam edilmektedir. Bunların yüzde 36’sı da 1.000’den az işçi çalıştırmaktadır. Kamuda çalışma saati 8 saattir. Özel sektörde, tatilsiz, kar-paysız olmasının yanında 12 saattir. 16 yaşının altındaki çocuklara çok daha az para ödenmektedir.

“Tüm gözler Mahalle’de”

Mısır Komünist Partisi’yle bağlantılı Afak İştiraki (Sosyalist Ufuklar) örgütünün, Mahalle’deki çalışan-kesim bölgelerinde ofisleri vardır. Bunlar sendikalılar için solun hala çok güçlü olduğu bu şehirde toplanma yeri sağlar. Ziyaret ettiğim gün, içlerinde 2 kadın bulunan bir düzine kadar işçi, toplantı yapıyordu. Odada Filistin bayrakları ve Nasır, Halit Muhittin (Nasır’ın subaylarından biri) ve işçi hakları için mücadele eden avukan Nabil El-Hilali’nin resimleri vardı. Duvardaki bir slogan enflasyon üzerindeki öfkeyi yansıtıyordu: “Fiyatlar ateş pahası! Maaşları alın bize yiyecek verin!”

Bazı işçiler grev yaptıkları ya da (Mısır Sendika Federasyonu hükümetle aynı safta olduğu için) bağımsız sendika kurmaya çalıştıkları için işlerinden kovuldu. Viddad Demirtaş Misr’de 1984’den beri çalışıyor. Erkeklerin sık müdahalesine rağmen, iş, aile ve sendikayı birlikte idare etmedeki sıkıntılarını anlatıyor. İşverenlerini kar-primine ikna etmek için ilk kampanyası 2006’daydı. Erkekler çekiniyordu diyor, fakat “Biz (kadınlar) bahçeye gidip onlara meydan okuduk: ‘Erkekler nerede? Kadınlar Burada!”. Bize katıldılar. O zamandan beri tüm gözler Mahalle’de. Herkes geleceğin bizim omuzlarımızda olduğuna inanıyor”.

Son 5 senedir, işçilerin kalesi Misr, gelecek için umudu içinde barındırıyormuş gibi görünüyor. Fakat (ulusal ve uluslararası) medya, Tahrir Meydanı’ndaki olaylarla gözleri kamaşmış şekilde devrimin işçi köklerini unuttular. Demirtaş, “6 Nisan’ı bizden çaldılar” dedi. Mahalle halkı yüksek geçim maliyetlerini 6 Nisan 2008’de protesto etmişti. 25 Ocak 2011’de gösteri çağrısı yapan hareket “6 Nisan”ı benimsemiş fakat kökenini unutmuş.

45 yaşındaki Muhammed Attar, işçi mücadelesinde yer aldı ve (tüm Mısırlıların ve firmalara yayılan uygulamanın neticesi olarak) sendika seçimleri ile fabrikadaki günlük hayata müdahale eden güvenlik güçlerinden şiddet gördü. Attar şunları söyledi: “İnsanların kopyaladığı tüm protesto taktikleri Mahalle’de icat edildi: Fabrika önündeki alanı işgal etmek, orada çadırlar kurmak; Kahire’deki yüksek-gelirliler dâhil herkesi kapsamak; soldan İhvan’a kadar tüm muhalefetle ittifak kurmak.” Nisan 2008’de Mübarek’in resimlerinin ilk kez yırtıldığı yer de burasıydı. Hareketi engellemek için yetkililer internet erişimini kesmişlerdi. Ekim 2010’da tüm Mısır boyunca interneti kapatma uygulamasını denediler. (Orange iştiraki Mobinil dahil) Tüm telekom firmaları zorunlu olarak katıldı.

Üç Mısır

Belki de işçiler gerçek kahramanlardır. El-Tahrir’in Kahire ofislerinden ve sendika ile işçi olayları uzmanı Mustafa Bassiouni şunları söyledi: “Neden Libya, Yemen ve Bahreyn’deki ayaklanmalar başarıya ulaşamadı? Tunus’ta hükümete ölümcül darbeyi vuran Genel İşçi Sendikası’nın (UGTT) grev çağrısıydı. Mısır’da ülke durmuştu. Toplu taşıma çalışmıyordu. Son birkaç günde siyasi grevler için çağrılar vardı ve bunlar halkı harekete geçirdi. Süveyş’te Dökme Kurşun Operasyonu esnasında İsrail’e ihracatı durdurmak için gübre fabrikasında Ocak 2009’daki grev, siyasi greve yol açtı”. Tunus ayaklanmasının nedenleri üzerine makalesinde Christophe Ayad, İsrail’in Gazze Filosu’na kanlı saldırısının ardından Manastır bölgesindeki gösteriye atıf yapmıştı. Gösterideki “Kahrolsun İsrail” sloganları (Bin Ali’nin başa geldiği) “Kahrolsun 7 Kasım Sistemi”ne dönüştü.

Bunun anlamı, Tahrir Meydanı’nın orta-sınıfı ve kalanı olarak 2 çeşit Mısır mı olduğu? Hukuk araştırmaları Fransız Merkezi’nden Ala el-Din Arafat “Hayır, 3 çeşit var” diye cevap verdi: “İlki Kahire, İskenderiye ve büyük şehirler. Burada sloganların ekserisi demokrasi ve bağımsızlık. Sonra orta-büyüklükteki şehirler ve başta Delta olmak üzere kırsal var. Buradaki vurgu, işsizlik, eğitim ve fiyatlar. Ayrıca ABD ve İsrail eleştirisi de mevcut. Son olarak da “çevresel” bölgeler (Sina, Yukarı Mısır, Marsa Matruh). Buralardaki sorunlar, yok sayılan bu bölgelerin statüsüne, merkezi hükümetin görmezden geldiği halkın kimliğine odaklanmış durumda.” Devrimden beri bir şey değişti mi sorusuna Arafat, “Ayaklanma siyasilerin en üst tabakasından kurtuldu. Fakat ikinci ve üçüncü katmanlar var ve bunlar yerlerinde duruyor”.

Otuz genç avukat, Kahire’deki Temyiz Mahkemesi önünde grev yapıyor. Sloganları arasında yer alan “(Mübarek’in oğlu) Cemal’den kurtulduk fakat yargıçlar arasında binlerce Cemal var” afişi, yargıçlar arasındaki nepotizmi işaret ediyor. Gün geçmiyor ki yozlaşmış bir firmanın patronunun ya da üniversite dekanının istifası istenmemiş olsun. Haziran’da, yakın tarihte ilk kez olarak, Kahire Edebiyat Fakültesi devletin müdahalesi olmadan dekanını seçti. Mübarek rejimine yakın Kıpti Kilisesi ve El-Ezher hiyerarşisi de bundan paylarını aldı. Yukarı Mısır’da Nag Hammadi’de alüminyum fabrikası işçileri, oturma eylemi yaparak çocuklarına iş ve prim talebinde bulundu. Haziran’da Süveyş Kanal Yönetimi’nde çalışan firmaların işçileri greve gitti ve anlaşmalara uyulması ile Mübarek’in atadığı direktörün görevinden alınmasını istedi. Yakınlarda meydana gelen ve yüzlerce doktorun katıldığı gösteride bütçedeki sağlık harcamalarının yüzde 3,5’tan 15’e çıkarılması istendi.

Bu sayısız protestolar, SCAF, hükümet, siyasi partiler ve medya tarafından tartışılan Mısır sorunlarının büyüklüğünü yansıtıyor. Liste, ülkeyi yönetmeye hevesli herhangi birini caydırmaya yetecek derecede kâfi uzunlukta: seçimlerin organizasyonu; ibadet yerleri hakkında yeni yasa; devlet medyasının geleceği; eski rejimden önemli isimlerin yargılanmaları; ekonominin canlandırılması; polis ve devlet güvenlik hizmetlerinin yeniden organizasyonu; yüzlerce belediye meclisinin feshi ve yeniden seçilmesi; demokratik Mısır’da silahlı kuvvetlerin rolü; üniversiteleri statüsü; asgari ücretin tesisi; üst düzey isimlerin görevden alınması; sendikalarla ilgili kanun. Bu değişimlerin ölçeği mücadelelerin yıllarca süreceğini gösteriyor.

Bölünmüş sol

Yılların baskısıyla zayıflamış Mısır solu, henüz organize olamadı. Mısır Bağımsız Sendikalar Federasyonu (FIU), Tahrir Meydanı’na çıkan Kasr el-Aynı Caddesi’nde mütevazi bir binada bulunuyor. Odalar samimi konuşan insanlar dolu. Telefonlar susmuyor. Duvarlar somun tutan yumruklar posterleriyle kaplı. Celal Şükrü, rahatça konuşabileceğimiz bir köşe bularak şunları söyledi: “İlk kez sendika temsilcisi olarak 1979’da seçildim. Kamu Telekom firmasıydı. 1987’de yönetime katıldım. Kamu hizmet düzenlemelerini gelişmeleri sağlama almak için kullanıyorduk fakat firma emekli olduğu 2006’da özelleştirildi. İş gücü 700’e düşürüldü. 20 yıl öncesinde bu rakam 2 bin 800’dü.

Şükrü, emekli maaşları 2004’ten beri duran ve haklarını savunacak kimseleri olmayan emeklilerin yanında yer alıyor. 2008’de bağımsız bir sendika kurmuş. Hükümet 200 binden fazla üyesi olduğunu söyleyen sendikaya ancak 25 Ocak 2011’den sonra tanımış. Aynı zamanda Şükrü, telekomünikasyon, vergi ve öğretmen sendikalarını içeren FIU’nun da kurucuları arasında bulunuyor. Özel sektörde çalışanların organizasyonunu en büyük zorlukları olduğunu şu sözlerle anlattı: “Yeni kasabalara ve serbest bölgelere girdik. Yerel örgütler kurup işçileri eğittik. Ekim’e kadar yeni bir kongre yapmak istiyoruz. Bu bağımsız sendikaların tanınmasına çalışıyoruz. Çalışma Bakanlığı desteklese de yerel hükümetlerin direnci var”.

Asgari ücretin artırılmasına dair işverenlerle iki gün önce bir toplantı yapmış. İşverenler Şükrü’ye saldırarak onu Mısır’ı İsviçre’yle karıştırmakla ve genel istikrarsızlık olduğu bir dönemde (“yatırımcılar yatırdıklarının yarısını geri almalı” dedikleri) karlarını tehdit etmekle itham etmiş. Mısır’ın istihdam kanunu üzerine az sayıdaki uzmanlardan biri ve Mısır’ın Çalışma ve Göç Bakanı Ahmet Borai, şu şekilde cevap vermiş: “Eğer asgari ücreti belirleyemezsek ne olur biliyor musunuz? İnsanlar Tahrir’e geri döner ve her şeyi yakar”.

Borai, sabitin yüzde 20’sini ve kalanının primden geldiği maaş yapısını değiştirmek istiyor; “Oranları tersine çevirmek, 1991’de kaldırılan işsiz tazminatını geri getirmek ve maaşlar arası makası azaltmak istiyoruz” diyor. Kamu sektörü için önerdiği (özel sektördeki maaşlar üç başlı bir komisyonca belirlenecek) 700 Mısır Poundu (112 dolar), sendikaların talep ettiği ve enflasyona uygun 1.200 Mısır Pound’undan çok daha az bir rakam. Ancak Borai, “700 Pound mantıklı. Ekonomik şartlarımız da var” diyor.

Haziran’da SCAF, başa geçtiklerinden hemen sonra ilan ettikleri grevleri yasaklama kararını sürdüreceklerini açıkladı ve birçoğu sert şekilde bastırıldı. Yine de bu hareketlerin sınırlı bir kapsamı vardı ve turizmin düşüşüne ve Libya’daki göçmen 500 bin işçinin dönüşüne ve onlarca yıldır izlenen neo-liberal politikaların sonucu Mısır’ın ekonomik sorunlarına faydası olmadı. Ordunun, bazı İslamcıların ve “neo-liberal” güçlerin istedikleri, düzenin geri gelmesi.

Görüş alışverişinin bu popüler forumunda imajiner konuşmaları tanımlayan Taksi’nin yazarı Halit Hamissi, “İki karşıt gücün çatışmasını görüyoruz. Bir tarafta, “devrimin adına konuşan, en iyisi hepsinin kökünü kazımak”; öte tarafta, devrim” dedi. Hoşnutsuz küçük azınlığın kötümserliğine rağmen, devrimin (Chernysheveski’den alıntılan Lenin’in dediği) “Newski Projesi kaldırımı kadar düzgün” olacağına inandılar ve devrimin yıllar sürdüğünü, umudun Mısır’da ölmediğini unuttular. Tahrir’deki bir afişte yazdığı gibi, “Hayal etmeyi bırakacağımıza, ölmek daha yeğdir, öl, öl”.


* Alain Gresh, Le Monde Diplomatique’nin Başkan Yardımcısı ve Orta Doğu / Müslüman dünya bölümünün başkanlığını yürütmektedir.




Bu haber 621 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    208,468 µs