En Sıcak Konular

Avrupa ülkeleri tek tek iflas ediyor!

15 Temmuz 2011 14:54 tsi
Avrupa ülkeleri tek tek iflas ediyor! Avrupa ülkeleri, borç batağı içinde tek tek iflas ediyor. IMF ve AB kıskacı altına giren borç yükü altındaki bu ülkeler, daha büyük yıkım paketlerini kabule zorlanıyor.

İrlanda, Yunanistan, Portekiz, İtalya, İspanya... Avrupa'nın “borç” yükü altındaki zayıf halkaları bir bir iflas bayrağı çekti, çekiyor. Borç yükü büyüdükçe, zincire eklenen ülke sayısı arttıkça, Avrupa'yı saran krizin maliyeti de yükseliyor. Maliyet yükseldikçe, faturanın kime yükleneceği ve nasıl yükleneceği sorusu gündeme geliyor.

Borç batağındaki ülkelere tek tek bakıldığında bile, borç maliyeti hükümetlerin sermayeyi kurtarma, sermayenin yaptığı borç yükünün halka mal edilmesi şeklinde cereyan ediyor. IMF ve Avrupa Birliği'nin borç krizi içindeki ülkeleri daha da zora sokacak paketler dayatması da dikkat çekici. Dayatılan paketlerle ülke ekonomilerinin düze çıkması neredeyse imkansız.


İRLANDA, İLK TESLİM BAYRAĞINI KALDIRDI

Borç batağı içinde yüzen Avrupa Birliği ülkeleri arasında ilk beyaz bayrağı çeken ülke İrlanda oldu. Geçtiğimiz Kasım ayında Avrupa Birliği ve IMF ile anlaşan İrlanda hükümeti, 80-90 milyar Euro'luk “yardım” paketine onay verdi. Anlaşmaya göre İngiltere de İrlanda’ya ayrıca 11 milyar Dolar kredi açacak, Avrupa Birliği dışında başka ülkeler de borç verebilecek.

AB ve IMF paketine göre İrlanda, üç yıl içinde GSYİH'sının yüzde 32'sine ulaşan bütçe açığını, 2014'e kadar yüzde 3'e indirecek. Bunun karşılığında sıkı bir kemer sıkma politikası uygulanacak. Üç yıl içinde 14 milyar Euro'luk “tasarruf” sağlanması öngörülüyor. Bu rakam, 4 milyon nüfuslu ülkede, her bir İrlandalı için kişi başına 3 bin 500 Euro kesinti demek. Ödenecek IMF ve AB borçları ise bunun kat kat fazlası.

İrlanda, 2008 küresel kriziyle birlikte borç batağına sürüklendi. Bu tarihte tüm banka mevduatlarına “devlet güvencesi” getiren hükümet, krizle birlikte batan bankaların borçlarını da yüklenmiş oldu. Mali sermayenin borçları, İrlanda halkına “ekonomik paket” olarak geri döndü.


HERKESİN BİLDİĞİ SIR: YUNANİSTAN KRİZİ

Yunanistan'daki krizin temeli aslında 14 yıl öncesinden atıldı, 7 yıl öncesinden de biliniyordu. 2004 yılında inanılmaz bir olay açığa çıkmıştı. Yunanistan'ın 1997 yılından beri sürekli olarak Avrupa Komisyonu'na “bütçe açığını” gizleyen sahte rakamlar sunduğu anlaşılmıştı! Buna karşı Komisyon, Yunanistan'a hiçbir yaptırım uygulamamış, durumu “uyarı vererek” geçiştirmişti. Yunanistan bunu, Euro Bölgesi'ne kabul edilmek için yaptı. Bütçe devasa açıklar vermeye devam ederken, Yunanistan'da Euro Bölgesi'ne kabul edildi. Ancak, 2010 yılına gelindiğinde, büyük finansal ve ekonomik kriz gizlenemez hale geldi.

“Ekonomiyi kurtarması” için seçilen Papandreu hükümetinin göreve geldiği Ekim ayındaki ilk icraatı, iflas bayrağını çekmek oldu. Yunanistan'ın 2010 yılı bütçe açığı GSYİH'sının %10'una ulaştı. Toplam borcu ise GSMH'nın %157'si düzeyinde. Toplam borç, 490 milyar Dolar'a ulaştı. Bu, her bir Yunan vatandaşının 40'ar bin Dolar borçlu olduğu anlamına geliyor. Geçen yıl 10 yıl vadeli Yunanistan tahvilini satın alan spekülatörler, ülkenin bütçe açığının Ocak ayından bu yana yüzde 28 artması ile birlikte tahvil faizleri yüzde 16′nın üzerine çıkardı. Bu da, Yunan parasının neredeyse yarı yarıya değer kaybetmesi anlamına geldi.

Sermayenin borçlarına karşılık PASOK Hükümeti, IMF ve AB ile Mayıs ayında ekonomik paket üzerinde anlaştı. Yunanistan, İrlanda'dan sonra IMF ve AB ile 'paket anlaşması' yapan ikinci ülke oldu. Buna göre 120 milyar Dolar'lık borca karşılık, özelleştirme başta olmak üzere bütçede kesintiye gidilmesi, maaşların dondurulması gibi paket, kabul edildi. IMF ve AB, bununla da yetinmedi, “yardım” paketinin bir parçası olan ve Temmuz ayında serbest bırakılması gereken 12 milyar Euro'luk dilimin serbest bırakılması karşılığında Yunan hükümeti ve parlamentosundan ek bir paket daha çıkartmayı başardı. IMF, Yunanistan'ı bunların da kurtaramayacağını ileri sürerek, ülke ekonomisinin daha fazla küresel sermayeye terk edilmesi çağrısı yapıyor.


KRİZ VE PAKET HÜKÜMET DEĞİŞTİRDİ

Domino etkisi, üçüncü olarak Portekiz'de kendini gösterdi. 'Sosyalist' hükümet, Mayıs ayında AB ve IMF'yle 78 milyar dolarlık 'yardım paketi'nde anlaştı. Portekiz Başbakanı Jose Socrates, bu anlaşmanın Euro Bölgesi'nde yardım alan diğer ülkelerden çok daha rahat şartları olduğunu ileri sürdü. Socrates, anlaşmanın Yunanistan ve İrlanda’da olduğu gibi, asgari ücrette kesinti ya da özel ve kamu sektöründe işten çıkarmaları içermediğini söylemekle yetindi. Buna karşın Haziran'da yapılan seçimlerde iktidar el değiştirdi. Kurulan yeni hükümet, paketin uygulanmasında kararlı olacaklarını ilan etti.

Spekülatörler, Mart ayında ülkenin 10 yıllık tahvillerindeki faiz oranını yüzde 7,63 oranına yükselterek, “Avrupa rekoru” kırdı. Spekülatif harekete daha fazla direnemeyen hükümet, pakete onay verdi. Üç yıllık pakette, GSYİH'nin yüzde 9,1 oranına ulaşan bütçe açığının yüzde 2 seviyesine çekilmesi öngörülüyor. Bütçe açığının düşürülmesi karşılığında “kemer sıkma”nın olmayacağının söylenmesi, ekonomistler tarafından inandırıcı bulunmadı.


PAKET İMZALANDI, FAİZ ARTIRILDI

Öte yandan Avrupa Merkez Bankası (ECB), Yunanistan ve Portekiz'in AB ve IMF ile paket anlaşmalarının hemen ardından faiz oranını çeyrek puan artırdı. Banka, küresel ekonomik krizin ardından 2 yıldan beri yüzde 1 seviyesinde tuttuğu faiz oranını, yüzde 1,25'e çekti. ECB ayrıca, marjinal borç verme faizini yüzde 1.75'ten yüzde 2'ye, gecelik mevduat faizi oranını da yüzde 0,25'ten 0,50'ye çıkardı. Faizlerin yükselmesinin özellikle İrlanda, Yunanistan ve Portekiz'de büyümeye sekte vurabileceği savunuldu.


“TASARRUFLA BORÇ KRİZİ ÖNLENEMEZ”

Krizin etkilerinin sürdüğü, henüz AB ve IMF ile “paket” anlaşmaları yapmayan İspanya ve İtalya'da da işler iyi gitmiyor.

İtalya, Euro Bölgesi’nde Yunanistan’ın ardından kamu borç yükü en yüksek ikinci ülke. Euro Bölgesi'nin üçüncü büyük ekonomisi İtalya'nın kamu borç yükü, GSYİH'nin yüzde 120′sine ulaşmış durumda. Hükümetin onayladığı 48 milyar Euro'luk “kemer sıkma paketi”yle 3 yıl içinde bu oranın yüzde 3'e çekilmesi hedefleniyor. Paketin 15 bugün onaylanması bekleniyor. Paketi yeterli bulmayan IMF, İtalya’yı kamu borcunu azaltmak üzere hazırlanmış kemer sıkma planını kararlı bir şekilde uygulaması konusunda “uyardı”. Benzer bir “uyarı” Almanya'dan geldi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, İtalya’nın devlet bütçesinin düzeltilmesi konusunda gerekli düzenlemeleri yaparak, önemli bir sinyal vermesi gerektiğini söyledi.

İtalya’nın borç sorunuyla ilgili yaşanan endişeler, ülkenin 10 yıllık tahvillerinin getirisinin 1997 yılının en yüksek seviyesine ulaşmasına neden oldu. Başta Euro Bölgesi olmak üzere borsalar tepetaklak düştü. İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, halka “birlik ve dayanışma” çağrısı yaparak, kemer sıkma politikasına destek vermesini istedi.

Avrupa Merkez Bankası Başkanlığı'na geçmesi beklenen İtalya Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, “Avrupa'da borç sorununun yeni bir aşamaya girdiğini” belirtti. İtalya hükümetinin programını “Kamu hesaplarının güçlendirilmesi için önemli bir adım” olarak niteleyen Draghi, ancak büyümeyi artırıcı politikalar uygulanmadıkça tasarruf önlemlerinin İtalya ve diğer Euro Bölgesi ülkeleri için borçların düşürülmesinde eterli olmayacağını belirtti. IMF, geçen yıl yüzde 1,3 oranında büyüme kaydeden İtalya ekonomisinin bu yıl yüzde 1 oranında büyüyeceğini tahmin ediyor.


KRİZ VE İŞSİZLİK BATAĞINDA İSPANYA

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, 30 İspanyol bankasının kredi notunu en az bir kademe aşağı çekti. Hükümet Haziran ayında 4 milyar Euro'luk yüksek faizli tahvil satışı yaptı. İspanya'da her yaz sezonunda uygulanan ucuzluk döneminde halkın harcama yapmayacağını gösteriyor. İspanyolların bu yıl ucuzluk mevsiminde ortalama kişi başına 50 Euro harcama yapması beklenirken, bu rakam 2006'da 130, 2008'de 95, geçen yıl da 65 Euro seviyesindeydi. 5 milyona varan resmi işsiz sayısıyla İspanya, işsizlik oranında Avrupa birincisi. Bu ekonomik kriz altında Mayıs ayında yapılan seçimlerde hükümet değişti. Euro Bölgesi'nin 4. büyük ekonomisinin borç yükünün GSYİH'ye oranı, yüzde 68,1. İspanya'nın “yardım” talep etmesi durumunda bu rakamın 350 milyar Euro'nun üzerinde olabileceği belirtiliyor.


KARA DELİĞE YENİ KAYNAK

AB’ye üye ülkelerin Ekonomik ve Parasal Birliğe katılabilmeleri için gerekli şartları, Kopenhang kriterleri düzenleyen Maastricht Kriterleri’ne göre, üye ülke bütçe açığının GSYİH’sına oranı yüzde 3’ü geçmemesi gerekiyor. Ancak, bütçe açıkları Avrupa’da endişe kaynağı olan ülkelerde, bu kriter fazlasıyla şaşmış durumda. Kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Portekiz ve İrlanda'nın borç yükünü, değersiz bir kağıt parçası olarak tanımladı.

Avrupa'nın önünde duran risk sadece 5 ülkenin borç yüküyle sınırlı değil. Yayılan borç krizi, Avrupa'yı içinden çıkılmaz bir ekonomik bunalıma sokabilir. Nitekim küresel ekonomik krizden en çok etkilenen kıtalardan biri olan Avrupa, tek tek ülkelerin borç krizi ile birlikte hala tepetaklak düşme riski içinde. Bunun için Avrupa İstikrar Mekanizması'nın (EFSF) fonunda toplanan 700 milyar Euro'nun 1,5 trilyona çıkarılması amaçlanıyor. Bu durumda iki soru akla geliyor. Artırılacak fon, yatırımlara mı gidecek, borcu yaratan mali sermayenin kurtarılmasına mı harcanacak?

2008'de başlayan küresel ekonomik krizden hala çıkılamamasının temel nedenlerinden biri, hükümetlerin hazırladığı “kurtarma paketlerinin” mali sermayeye devasa büyüklükte kaynak aktarılması. Küresel sermaye, adeta kara delik gibi aktarılan yüz milyarlarca dolarlık kaynağı emmekte ancak krizden çıkış umudu gözükmüyor.

Eğer Avrupa İstikrar Mekanizması'nın fonu da sadece mali sermayenin kurtarılmasına aktarılacaksa, bu, paranın kara delik tarafından yutulması anlamına gelir. Burada da, 750 milyar Euro'dan 1,5 trilyon Euro'ya çıkarılacak olan fonun kaynağı kim olacak sorusu akla geliyor.

Etha




Bu haber 1,664 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,554 µs