En Sıcak Konular

Bölgeyi bekleyen en büyük tehlike

24 Haziran 2011 18:31 tsi
Bölgeyi bekleyen en büyük tehlike "Bölgemizde çıkacak bir savaş sadece Suriye rejimine nefes aldırmakla kalmaz, bölgedeki özgürlük ve demokrasi taleplerini İsrail yandaşlığıyla eşitlenme tehlikesiyle karşı karşıya bırakır; en kötüsü de..."

Hizbullah, Suriye için savaşa girer mi?

Dün İsrail medyası Hizbullah'a yakın kaynaklardan aldığı bilgiye dayanarak örgütün Suriye'deki Esed yönetiminin üzerindeki uluslararası baskıyı azaltmak için gerekli gördüğü anda İsrail'le bir savaş başlatmaya hazırlandığını iddia eden yayınlar yaptı.

Bu, gerçek bir kaynaktan alınan bir bilgi miydi, yoksa İsrail'in artık kabak tadı veren ön alma stratejilerinden biri miydi bilinmez. Her iki durumda da İsrail tarafında kısıtlı-kontrollü de olsa bir savaş hazırlığının olduğunu anlamak mümkün. İsrail medyasında bir mesele tartışılıyorsa -bu konu ister gerçek bir istihbarata dayansın, isterse İsrail'in bir kamuoyu manipülasyon hamlesi olsun- daha önce İsrail ordusu tarafından tartışılmış ve bir karara bağlanmıştır. Geleneksel İsrail askerî kafası da muhtemel bir bölgesel çatışmayı bertaraf etmek üzerine taktikler üretmez, böylesi bir çatışmayı nasıl İsrail'in faydasına kullanabileceği yönünde stratejiler üretir.

Hizbullah'ın Suriye rejimi üzerinde olduğu kaydedilen mevhum Batılı baskısını bertaraf etmek veya hiç değilse bir kısmını kendi üzerine çekmek üzere girişebileceği savaştan bahsedilen haberler ilginç bir şekilde İran'ın nükleer bomba yapma yönündeki kararlılığının altının çizildiği analizler ve Rusya'da düşen uçakta İran'ın nükleer faaliyetlerine destek veren dört Rus nükleer fizikçisinin de bulunduğunu ifade eden gizem yüklü haberlerle birlikte verilmişti. Bunun İsrail toplumunu hazırladığı hissiyat şudur: İran nükleer bomba elde etmeye çalışıyor; buna engel olmak için gerekirse uçak da düşürürüz; fizikçi de öldürürüz; zaten İran'ın desteğiyle ayakta duran Hizbullah da Suriye rejimini ayakta tutabilmek için bize saldırmaya hazırlanıyor; savaşa hazır olun.

Burada sorulacak soru şudur: Dünyanın ilgisinin Suriye'ye yoğunlaşmasından rahatsız olan Hizbullah mı İsrail'le bir savaş istiyor; yoksa 2006'da kaybettiği savaşın yüz kızartıcı hatıralarını silmek ve Filistin'deki ulusal uzlaşma ve 1967 sınırları içinde bir devlet ilanı hazırlıklarının kendi üzerine çekeceği baskıyı bertaraf etmek isteyen İsrail mi? Birincisini büsbütün ihtimal dışı görmemekle birlikte ikincisi bana daha muhtemel görünüyor. BM zemininde varlığı tanınmış bir Filistin Devleti ile uğraşmaktansa, bunun görüşülmesini imkânsızlaştıracak bir kısıtlı-bölgesel savaşla meşgul olmak - ve dünyayı meşgul etmek - İsrail'in daha fazla işine gelebilir.

Kaldı ki Suriye'de yaşanabilecek muhtemel bir rejim değişikliğinden Hizbullah mı daha fazla rahatsız olur yoksa İsrail mi, sorusunun cevabında da ikinci ihtimal ağır basmaktadır. Baba ve oğul Esed ailesinin kırk yıldır devam eden iktidarları döneminde İsrail'in canını yakacak elle tutulur hiçbir faaliyetleri olmuş mudur? Topraklarının bir kısmı İsrail işgali altında bulunan Suriye'de Nusayri ağırlıklı Baas rejiminin yerine gelecek hangi hükümet İsrail için daha kabullenilebilir olur? Lübnan'da rejimin kontrolünü eline geçirmiş olan Hizbullah, Sünni ağırlıklı bir Suriye yönetimine pekala katlanabilir veya hiç değilse kafa tutabilir. Buna karşılık İsrail için Esed'siz ve Baas'sız bir Suriye tahmin edilemez ve belki de tahammül edilemez bir Suriye olacaktır.

Suriye'nin İsrail'in de baskılarıyla Lübnan'dan çekilmek zorunda bırakıldığı dönemde bugün İsrail Devlet Başkanı olan Şimon Peres, mühim bir hata yaptıklarını ve Esed'in kontrolünden çıkmış bir Lübnan'ın kendileri için daha tehlikeli olduğunu söylemişti. Bugün aynı şey bizzat Suriye'nin kendisi için de söylenebilir.

Bölgemizde çıkacak bir savaş sadece Suriye rejimine nefes aldırmakla kalmaz, aynı zamanda Mısır'da ılımlı bir dönüşümün rehberliğini yapmakta olan Müslüman Kardeşler'in kimyasını bozup, örgütü uluslararası arenada gayrimeşruluk çizgisine çeker; bölgedeki özgürlük ve demokrasi taleplerini İsrail yandaşlığıyla eşitlenme tehlikesiyle karşı karşıya bırakır; en kötüsü bölgede sıfır sorun arayışında olan Türkiye'yi kocaman bir sorun yumağıyla tanıştırır. Bunu da İran ve Hizbullah istiyor olabilir ama daha ziyade İsrail ister. Açıkçası bu üçlünün farklı bir şey istediğini de hiç görmedim ben. 

Kerim Balcı / Zaman



Bu haber 1,284 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,653 µs