"27 Mayıs darbesine götüren süreci Ergenekon'dan öğrendik"

28 Mayıs 2011 12:25 tsi
Yassıada'daki 27 Mayıs özel yayınında çarpıcı açıklamalar

Yassıada'da yargılanan darbe mağdurlarının yakınları Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın torunu Profesör Emine Naskali Gürsoy, TBMM Eski başkanlarından ve Demokrat Parti avukatı Ferruh Bozbeyli, babası dönemin Bayındırlık ve İskan Bakanı olan Gazeteci-yazar Nazlı Ilıcak ile DP'nin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin oğlu Cahit İleri 51 yıl önce yaşadıklarını anlattı.

TRT Haber'den Bertan Golal ve Yasemin Küçükkaya'ın sunduğu programda, konuklar hüznü ve heyecanı birarada yaşadı.

51 yıl sonra bu salona ilk defa geldiğini belirten Bozbeyli, "Terk edilmiş her şey gibi bakımsız, çaresiz, zavallı bir görünüşü var.

Ben uzun yıllar bu adaya bakamadım bile. Yürürken adayı görmemeye çalıştım, baskı vardı üstümde." dedi.

Bazı vekil ve bakanları Ankara'dan Yassıada'ya bir kargo uçağıyla getirdiklerini ve Yeşilköy'de bir merdiven bile koymadan arkalarından tekme atarak yerlere attıklarını belirten Nazlı Ilıcak, "Yüzükoyun kapaklanıyor bakanlık yapmış, vekillik yapmış olanlar. Menderes ilk çıktığında aylardır hiç kimseyle temas kuramadığını dolayısıyla konuşma yeteneğini de kısmen zedelediğini açıkladı, düşünün tecrit edilmişsiniz ve hiç kimseyle konuşmadan ve ne olacağınızı bilmeden muhafaza ediliyorsunuz bir odada ve siz koskoca bir başbakansınız. Bu filmler bu şekılde oynatılmıyordu, bu tip bu konusmaları alıyor bu beyfendi dıye hitap eden veya Celal Bayar duymak ister gibi yapması falan, bunun üstüne bır dış ses düşüyordu, "şuna bak şu sünepeye bak, bi de basbakan olup o zaman esip gürlüyordu, şu düştüğü hale bak" bu görüntülerin üstüne bu hakaret cümlelerini biri okuyor, ondan sonra da bu her yerde o meşhur gülmeleri, o meşhur sirk gibi insanları teşhir ediyorlardı.... "

Demokrat Partililerin avukatlığını yapan Ferruh Bozbeyli, Yassıada'da savunma haklarının ellerinden alındığını anlattı.

Bozbeyli şöyle konuştu: "iddiaları dile getirenlere 30, kendilerini müdafaa edenlere ise 10 süre veriliyordu. her gün bizi saat sekizi çeyrek geçe Dolmabahçe rıhtımından alan vapur, o gün nedense çalışmadı! Yassıada'ya denizin ortasında yürüyerek gidemezsin, arabayla gidemezsin. Vapuru kendileri götürürse gidiyorsunuz."

Mahkemede hukuk dışı tavırlarla karşılaştıklarını kaydeden Bozbeyli,

"Ortada hukukun adı yoktu. Öfke vardı. Sadece öfkelenmiş ve öfkesi tatmin olmak istenen bir hırs ortadaydı. Salim Başol aynen şunu söyledi:"Sizi buraya tıkan kuvvet, bunu böyle istedi!" dedi. Kimin isteğine hizmet ettikleri de ortaya çıkmış oldu."

Dönemin Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri'nin oğlu Cahit İleri ise darbeye götüren süreci Ergenekon'dan öğrendiklerini söyledi.

"İsmet İnönü ve onun başkanlığındaki CHP, seçimi kaybetmiş olmayı ilk günden beri hazmedemedi. 1950'de DP geldi ve CHP de bu idareyi alaşağı etmek için çalısmaya basladı. Memleketın cesitli yerlerınde karısıklık olusturmada basarılı oldular. ismet pasaya tas atılmıs ıddıa bu. kım atmıs kendılerınden bırı mı atmıs acaba o bellı değıl. Biz bu ergenekondan filan öğrendık, kendi kendılerıne iş yapıp baskalarına suç atmayı bu adamlar iyi biliyorlar ."

Celal Bayar'ın torunu Emine Gürsoy Naskali ise Büyükbabasının Yassıada'ya götürülüşünün ardından ailesinin yaşadıklarını anlattı.

Nazlı Ilıcak: "Bazı vekil ve bakanları Ankara'dan Yassıadaya bir kargo uçağıyla getirdiler ve Yeşilköy'de bir merdiven bile koymadan arkalarından tekme atarak yerlere attılar... Yüzükoyun kapaklanıyor bakanlık yapmış, vekillik yapmış olanlar..."
 

Ferruh Bozbeyli: "51 yıl sonra bu salona ilk kez geldim. Terk edilmiş her şey gibi bakımsız, çaresiz, zavallı bir görünüşü var.
Ben uzun yıllar bu adaya bakamadım bile. Yürürken adayı görmemeye çalıştım, baskı vardı üstümde."
"Salim Başol Aynen Şunu Söyledi: Sizi Buraya Tıkan Kuvvet Bunu Böyle İstedi..."

Cahit İleri: "Darbeye götüren süreci Ergenekon'dan öğrendik...."

Emine Gürsoy Naskali: "Büyükbabamı almaya geldiklerinde, büyükbabamın silahla karşılık verdiğini, silahını çektiğini biliyorum. Kendisini almaya gelenleri vurmak istediğini. Sonra kendisini almaya gelenleri vurmaktan vazgeçip silahı kendi şakağına çeviriyor. Ve galiba silah o noktada tutukluk yapıyor. "

" -10 yaşındaydım. Tank sesleriyle uyandığımı hatırlıyorum. Daha sonra anlatıldığına göre, büyükbabamı almaya geldiklerinde, büyükbabamın silahla karşılık verdiğini, silahını çektiğini biliyorum. Kendisini almaya gelenleri vurmak istediğini. Sonra kendisini almaya gelenleri vurmaktan vazgeçip silahı kendi şakağına çeviriyor. Ve galiba silah o noktada tutukluk yapıyor. Bu tutukluktan istifade büyükbabamın elinden silah alınıyor ve büyükbabam Ankara'da Harp Okulu'na götürülüyor. Sonra, üç-beş gün içinde Yassıada'ya arkadaşlarıyla birlikte getiriliyor. Gerek Harp Okulu'nda olsun, gerek Yassıada'da olsun büyükbabam ve Adnan Menderes tek bir odada kalıyorlar. Tecrit edilmiş bir şekilde. Diğer demokrat partililer 4 kişilik koğuşlarda, 6 kişilik koğuşlarda kalıyor. İzmir'de bir evde ev hapsinde kaldık. Evimizin etrafında bir manga asker vardı. Yazdığımız mektupları açık olarak verirdik, bize gelen mektuplar açılır okunurdu, sansürden geçer o şekilde bize verilirdi. Dışarı çıkamazdık."

TRT Haber

Bu haber 1,428 defa okundu.