En Sıcak Konular

"Jpeg'ler, mp3'ler tenimize, beynimize işliyor mu?"

0 0 0000 00:00 tsi
Bluetooth ve wi-fi ile kabloları koparan teknoloji, resim, müzik, yazı dosyalarını havalarda uçuruyor. Çoğunluk kablosuz özgürlüğün tadını çıkarırken, bazıları korkudan dışarı adım atamıyor! Peki korkmakta haklılar mı?

Önce bu yazıyı son dakikada gönderebileceğimi benim ağzımdan aktarmakla mükellef bluetooth'lu telefonum arızalandı; sonra kablosuz klavyesine inecek parmak darbeleriyle kablosuz hayat hakkındaki şüphe dolu bazı fikirleri yazıya dökecek bilgisayarım. "Teknoloji tanrısının laneti miydi?" ne...

Thor, Odin gibi İskandinav tanrılarına edilen onlarca yemin eşliğinde dakikalarca süren bir uğraşın ardından bilgisayarım artık kablosuz hayat hakkında aracı olmaya hazır; temkinli bir dil kullanmak şartıyla...

Hafta içinde dünyanın önde gelen bluetooth temelli cihaz üreticilerinden Parrot, test için gazeteye iki aygıt gönderdi; cep telefonu ya da bilgisayardan bluetooth yoluyla aldığı fotoğrafları istenilen düzende gösteren bir resim çerçevesi ve üst düzey bir "eller serbest-handsfree" telefon hoparlör cihazı. Resim çerçevesinin, teste tanık olan bünyelerdeki etkisi büyük oldu; ağızlardan kısaca "Vay be, gavur yaptı mı yapıyor" ya da "Çok yaşa teknoloji" mealinde kelimeler döküldü. Ancak dikkat edin kafanıza bir "jpeg" düşmesin.

Bir süredir kablosuz veri transferinin insan sağlığına zararlı olup olmadığı tartışılıyor; cep telefonlarının olası etkilerinin hâlâ tartışıldığı gibi. Bu tip cihazlar, ev ve ofis yaşamının en büyük dertlerinden, birbirine dolanmış kabloların yarattığı görsel kirlilikten insanlığı kurtaracak, hatta iletişimin sınırlarını iyice ortadan kaldıracak bir mucize olarak görülse de bazı insanlar sorgulamadan edemiyor; "Acaba bu havada uçuşan jpeg'ler, mp3'ler tenime, beynime işliyor mudur?" diye...

Zarar tartışması

Hem bluetooth hem de artık Türkiye'de birçok noktada kablosuz internet erişimine imkan tanıyan wi-fi, veri transferi sırasında mikrodalga fırınların da kullandığı frekans aralığını (2.4 Ghz-2.4835Ghz) kullanıyor.

Bazıları bu yüzden wireless ve bluetooth'un hafıza kaybına neden olabileceğini, hatta beyne zarar verebileceğini öne sürüyor. Ancak bu tip cihazlar özellikle bluetooth, cep telefonları ve mikrodalga fırınlarla karşılaştırıldığında, işlerini 100 kata kadar daha düşük bir güçle yapıyor. Kablosuz ağlar radyo dalgalarını aralıklarla yolluyor; cep telefonlarıysa açık oldukları her saniye boyunca sinyal gönderiyor. Buradan, kablosuz bir ağın ortaya çıkarabileceği mikrodalga radyasyonun, radyo frekanslarını kullanan diğer cihazlardan çok daha az oranda olacağı sonucuna varılabilir.

ABD'de sağlık düzenlemelerinden, ilaç onaylarından sorumlu kuruluş Gıda ve İlaç Dairesi de mikrodalganın yarattığı elektromanyetik radyasyonun hayatın her alanında olduğunu "Mikrodalga; hız yapan araçları tespitte, telefon ve televizyon iletişiminde, kas ağrılarının tedavisinde, ekmek yapmak, patates kızartmak amacıyla kullanılır" diyerek anlatıyor.

Cep telefonlarında artık bir standart olan bluetooth yani "mavidiş" teknolojisi sayesinde bu özelliğe sahip bir cihaz, aynı ortam içinde "mavidiş"li bir cihaz daha algılarsa kabloya gereksinim olmadan veri paylaşabiliyor. Eller serbest donanımlar, yazıcılar, klavyeler ve bilgisayar faresinin yanı sıra PS3, Wii gibi yedinci nesil oyun konsollarında da kullanılan bluetooth'a daha çok resim, kartvizit, video ve müzik dosyası paylaşma konularında başvuruluyor.

Neden bluetooth?

Girişteki İskandinav mitolojisi esintisine açıklık getirelim; 900'lü yılların sonunda, 10'uncu yüzyılda Viking yurdu İskandinavya'da savaşan kabileleri birleştirmesiyle nam salmış Haralt Blatland isimli bir Viking kralı varmış. Rivayete göre dişlerinin siyahlığından dolayı Blatland yani "mavidiş" diye anılan Kral Haralt, tarihteki birleştirici rolüyle kendisini 21'inci yüzyıla işte böyle taşıdı; 1994'te Ericsson laboratuvarlarında İsveçli bilim adamlarının ellerinde dişlerinden yeniden doğarak.

"Mavidiş" İngilizce "bluetooth" şeklinde ifade ediliyor. Bluetooth bugün genellikle birbirine en fazla 100 metreye kadar yakın cihazların ilişkisinde kullanılıyor.

Dizüstü bilgisayarlarıyla birçok noktadan kablosuz internet erişimi gibi kolaylıklar sağlayan Wi-fi (kısaca kablosuz), iletişim için bluetooth ile aynı radyo frekans aralığını (eyvah, mikrodalga) kullanıyor. Ancak aygıtlar arasındaki daha güçlü olan bu ilişki de daha büyük bir enerji istiyor; bir bilgisayar ve modem içeren istasyonlar gerektiriyor.

Profesörün uyarısı

Nottingham Üniversitesi'nden Profesör Lawrie Challis Daily Telegraph'a, "kablosuz internetin çocukların kucağına bırakılmaması" uyarısında blulundu. Cep telefonlarının sağlığa etkilerini araştıran hükümet komisyonunun da başkanı olan Challis, "Çocuklar antenlerden güvenli bir mesafede tutulmalı" dedi.

Kablosuzu açık bir dizüstü bilgisayarın bir kablosuz istasyonu olduğuna işaret eden Challis, bilgisayarla bu mesafeden (dizüstünden) bir ilişkinin, cep telefonu-insan ilişkisinden bir farkı olmadığını söyledi. Challis daha cep telefonu konusunda emin olunmadıkça çocukların kucaklarına kablosuz bilgisayarlar verilmemesini istedi. İngiltere'de okulların çoğunda kablosuz bağlantı var.

Bu kadın arıcı değil, kablosuzdan korunuyor


Daily Mail muhabirinin hayretler içinde röportaj yaptığı Sarah Dacre'nin evinde cep telefonları her zaman kapalı olmak zorunda. Bir gün kendini evinde bayılacak gibi hissettiğinde, konuklarından birinin cep telefonunun açık olduğunu anlıyor ve hemen kapattırıyor. Kadın, telefonların baz istasyonlarına sürekli sinyal gönderdiğini söylüyor. Bu yüzden hastalanmasına şaşırmamış.

Duvarları 21'inci yüzyılı dışarıda tutacak folyoyla kaplı, evinde televizyon da yok.

51 yaşındaki Sarah, bazı frekanslardaki elektromanyetik dalgalara duyarlı olduğunu, onların kendisini hasta ettiğini söylüyor. Sarah'ı en çok etkileyense wi-fi; bunu cep telefonu, telsiz telefonu, televizyon izliyor...
2005 Mayıs'ında eve kapanan Sarah çalışamıyor, alışveriş edemiyor. Nadiren dışarı çıkmak zorunda kaldığındaysa, kendisini arıcıya benzeten cinsten, özel bir maddeden yapılmış bir tür maske takıyor. Dr. Sarah Myhill "Elektriksel duyarlılığın gerçek bir fenomen olduğundan şüphe yok. Elektromanyetik radyasyondan etkilenen birçok insan gördüm" diyor ancak bunun psikosomatik bir hastalık olabileceğinden şüphelendiğini de belirtiyor.


milliyet- Menderes Özel



Bu haber 325 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,975 µs