"Arap baharı Türk dış politikasının sonbaharı mı?"

9 Mayıs 2011 09:48 tsi
Buna itiraz eden var mı? iyibilgi Ankara

iyibilgi Ankara

Önce Pazar günü HaberTürk Gazetesi’nden Soli Özel, ardından da bugün Hürriyet’te Ferai Tınç önemli bir konuda neredeyse satırı satırına mutabık kaldılar.

İki büyük gazetenin dış politika yazarlarının bu “fikrî” mutabakatı eş zamanlama içeriyor ve aynı zamanda Türkiye’nin Ortadoğu’da pozisyonunun ‘geri çekileceğine” ilişkin, bir kestirme sunuyor…

“Türkiye’nin anlaması gereken şey” başlığıyla Soli Özel sanki “bir türlü Ankara’nın anlayamadığı bir şey varmış” noktasında şu cümleleri kuruyor…

“Arap isyanları beş ay öncesine kadar Ortadoğu'da varolan dengeleri altüst etti. Bu dengelerin bozulmasından ABD kadar Türkiye de payını alacak. Nitekim Türk dış politikasıyla ilgili giderek daha açık şekilde dile getirilen eleştirilerin sebebi de değişen şartlara uyum konusunda Türkiye'nin ya geç ya da yetersiz kaldığına dair gözlemler.”

Neden?..

Özel, konuyla ilgili bir yazıdan alıntı yaparak aktarıyor…

“Yeni Osmanlılar bölgenin siyasetini yönetmenin güçlüğünü kendilerinden önce gelen sultanlar gibi anladılar. Temelde Türkler Arapların çöküntü içinde bulunduğu bir dönemde bir nebze etki sahibi oldular.”

“Beğenseniz de beğenmeseniz de Ankara'nın çıkarları eski düzenle iç içeydi. Bunun sonucu olarak halk iktidarı ve demokrasi bölgeyi kasıp kavururken, benzeri görülmemiş bir bölgesel değişim yaşanırken Türkler ürkek, beceriksiz ve eksikli gözüküyorlar."

“Bu değerlendirme ağır olsa da belli bir gerçeklik payı içeriyor.”

Bir de bu durumun yarattığı/yaratacağı ekonomik yaralardan bahis ediliyor… “Türkiye'nin dış politikasında iddialarının gerisine düştüğü, hayli yatırım yaptığı bölgesel statükoyla, halkları destekleme zorunluluğu arasında hükümetin daraldığı ortada.”

Soli Özel’in son satırları daha üzücü tespitlere de yer veriyor ama çıkış da öneriyor; “Türkiye'ye düşen geçen on yıllık konjonktürün bittiğini anlayıp, içeride demokrasisini tahkim ederken, yeni şartlara uygun daha dar kapsamlı, gerçekçi ve bölge ile Batı sistemi arasındaki iletişimi güçlendirecek bir siyaset benimsemektir.”

İlginç değil mi?. Bir de-çok kısa-Ferai Tınç’ın bugünkü yazısına bakalım

İşte “Arap baharı ve Türkiye’nin yeni rolü” başlıktan ilgili satırlar…

“Bu süreç (Arap baharı), Türkiye’nin bölge ile ilişkilerinin yeniden biçimlendirildiği bir süreç olacak ….. Türkiye bu noktaya, ‘diktatörler’ ile iyi ilişki kurarak geldi ….. Ekonomik ilişkilerde, son karar sistemin, ihalelerin değil de ülke liderlerinin dudakları arasında olduğu için, Türkiye’ye yeni ufuklar açan bu yakınlaşma süreci ‘diktatörler’ için de yararlar sağladı. Onların çıkarları ise, uluslar arası toplumda Türkiye sayesinde ‘meşruiyet’ kazanmalarıydı.”

Ekonomi!.. “Önümüzdeki dönemde Türkiye diktatörlerle yapılan anlaşmaların kurtarılması sorununu çözmek için çalışacak.”

Tınç’ın da kendine göre çıkış önerisi şu: “Türkiye’yi bu ülkelerin yeni yönetici sınıfları ve halkları nezdinde etkili kılan seksen yıllık demokrasi deneyimi, Avrupa Birliği üyesi olma tercihi ve sivil toplumunun yaratıcılığı olacak.”

“İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin güçlenmesinde en etkili kozlardan biri de Hollywood’un katkısıyla yarattığı Amerikan Rüyası olmuştur. Türkiye’nin de, yukarıda saydığım bütün özellikleri ile son yıllarda bölgede bir Türkiye Rüyası yaratabileceğinin işaretleri var.”

(Bölgede yaşanan Türk dizileri furyası kastediliyorsa, nasıl bir demokrasi sundukları konusunda ciddi tereddütler olmalı!)

Görüldüğü gibi Türkiye’nin Arap/Ortadoğu coğrafyasında elde ettiği pozisyonun kaydığına, daha da kayacağına ilişkin tezi savunun ve kendilerine göre dellilendiren iki analiz var ortada.

Şimdi bu tezleri politik bir ağızla reddeden değil, nasıl olması gerektiğini söyleyen anti-tezlere ihtiyaç var.

Ama önce.. Bu tezler doğru ise objektif bir yüzleşme gerekiyor.

www.iyibilgi.com

 

Bu haber 2,359 defa okundu.