Geri dönüşü olmayan süreç

5 Mayıs 2011 09:07 tsi
Ortadoğu'yu tutan tüm frenler boşa alındı

Obama Yönetimi her alanda George Bush’un bıraktığı yıkıntıyı temizliyor, eski politikaları ters-yüz ediyor... Sağlık sistemi, emeklilik, bankacılık ve diğer tüm alanlarda Bush döneminin izleri siliniyor. Elbette dünya siyaseti ve Ortadoğu da değişimden muaf değil. Hatta aslına bakarsanız Bush en büyük yıkıma bu alanlarda neden oldu... ‘Ortadoğu batağı’nda kaybedilen trilyonlarca dolar ve prestij içeride ekonomik ve sosyal krizleri tetikledi...

Bush’un politikaları Amerika’yı dünyada yalnızlaştırmakla kalmadı, içeride de Amerika’yı Amerika yapan en temel değerleri tehlikeye attı. Neo-conların dinci ve ırkçı politikaları Amerikalıları geçmişte nadiren görülen bir kutuplaşmaya sürükledi. İşte bu tehlikeleri gören ve kendilerini ABD’nin asıl sahibi sayan gruplar Obama’nın yükselişine destek verdiler, bugün de arkasında duruyorlar.

Siyah, Afrikalı, Asyalı ve aynı zamanda Müslüman bağları da bulunan, fakat sınıfsal olarak ‘beyaz bir Amerikalı’ kadar okumuş ve sistemi benimsemiş biri olarak Obama, sistemi yenilemek ve geçmiş hataları temizleyebilmek için belki de en ideal isimdi. Ancak Obama’nın artıları aynı zamanda eksileri de olabiliyor. Örneğin, seçildiği günden bu yana Obama’ya yapılan en önemli eleştiri ‘gizli Müslüman’ olduğu yönündeydi. Cumhuriyetçiler onu ‘gerçek Amerikalı’ saymıyorlar. Bazen el altından, bazense açıkça Obama’nın Hristiyan olmadığı, hatta Amerikalı bile olmadığı işleniyor. En son Cumhuriyetçi aday adaylarından Donald Trump’ın ısrarla Obama’nın Amerika’da doğmadığını iddia etmesinin nedeni de buydu. Trump kaba bir üslupla “sen yabancısın, bizden değilsin” demek istiyordu. Elbette radikal Cumhuriyetçilerden farklı nedenlerle Obama’ya saldıranlar da var: İsrail ve bazı Yahudiler gibi. Obama’nın İsrail politikasından mutlu olmayan Yahudi milliyetçiler el altından Obama’yı ‘gizli Müslüman’ gösteren kitaplar bastırdılar, internette çok sayıda kara propaganda sayfası oluşturdular. Bu bağlamda Obama ne zaman Müslüman dünyaya dönük politikalarda değişime gitmek istese karşısına ‘gerçek Amerikalı olmadığı’ savları çıkarılıyordu.

***

İşte Usame Bin Ladin’in öldürülmesi bu açılardan Obama’nın elini kolunu bağlayan en önemli engeli ortadan kaldırmış oldu. Obama istedi bir göz, Allah verdi iki göz. Belli ki Obama’nın Amerikan devleti içinde seveni bir hayli fazla. Yoksa Bush’a nasip olmayan böyle bir başarıyı sadece tesadüflere bağlamak bir parça saflık olurdu. Artık Obama da büyük bir zafer kazanmış mağrur bir başkan. Ladin öylesine güçlü bir sembol ki, Obama onun yerine binlerce teröristi öldürseydi bu kadar büyük bir zafer kazanmış sayılmazdı. Artık Ladin’in cesedi üzerine yeni bir Ortadoğu daha kolay inşa edilebilir. Ladin’in dirisi çok işe yaramıştı, şimdi ise ölüsü işe yarayacak. Öncelikle ABD’de Obama’nın ‘yeni Ortadoğu politikaları’na sokaktan gelen direnç kırılacak. İkinci olarak Ladin’in öldürülmesinin Ortadoğu sokaklarına yansımaları olacak.

Aslına bakarsanız ‘Yeni Ortadoğu’ çalışmaları Obama işbaşına gelir gelmez başlamıştı. Ankara ve Kahire konuşmalarının ardından Obama İsrail’e değişim sinyallerini verdi. İsrail buna direndi, ancak Tunus ve Mısır derken Ortadoğu’da yıkım işlemleri hızlı başladı. Usame Bin Ladin’in öldürülmesini de bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Başka bir deyişle Hüsnü Mübarek’in gitmesi, Kaddafi’nin gitmekten beter hale getirilmesi ve bölgedeki diğer isyanlar ile Ladin’in öldürülmesi birbirinden ilgisiz gelişmeler değil. Buna Filistin’de Hamas ile El Fetih’in anlaşmasını da ekleyebilirsiniz. Elbette bunları söylerken ABD’nin tüm olayları kontrol ettiğini söylemiyoruz. Söylemeye çalıştığımız, Ortadoğu’yu tutan tüm frenler boşa alındı... Artık geri dönülmez bir süreç başladı.

Sedat Laçiner / Star

Bu haber 1,331 defa okundu.