En Sıcak Konular

Fisk: Bu zaferse Amerika evine dönmeli

4 Mayıs 2011 12:45 tsi
Bin Ladin’in öldürülmesiyle, Kaddafiler, Salihler ve Essad’lar artık onları devirmeye çalışan halk ayaklanmalarının ardında ölü bir adamın olduğunu söylerken zorlanacaklar.

Robert Fisk* / TIMETURK

Afganistan’da artık ne işimiz var? Amerikalılar ve İngilizler, 2001’de oraya Usame Bin Ladin’le savaşmaya oraya gitmemiş miydi? Pazartesi öldürülmedi mi? Daha fazla Afgan güvenlik görevlisini öldüren (Bin Ladin’in ölümünden 24 saat bile geçmeden) dünkü NATO hava saldırısında acı verici bir sembolizm var. Hakikat şu ki biz çok uzun zaman önce bu imparatorluk mezarlığında kafayı sıyırdık. Şimdilerde küresel cihadın konu-dışı kalmış yaratıcısının avını, El-Kaide’ye çok az ilgisi olan ancak ülkelerinden Batılı orduları atmaya hevesli binlerce Taliban direnişçisiyle savaşa dönüştürdük. 

Bin Ladin’in öldürülmesiyle tırsacak Taliban’ın, latif demokratlar olmayı isteyerek Batı-destekli ve aşırı-yozlaşmış Afgan liderliğine katılacağına dair Hamit Karzai ve Hillary Clinton’un nazik umutları, ülkenin kanla-yıkanmış gerçeğinden ne kadar bihaber olduklarını gösteriyor. Bazı Taliban Bin Ladin’e hayran olabilir ancak onu sevmediler ve NATO’ya karşı mücadelelerinde de yer almadı. Molla Ömer, Bin Ladin’den Batı için çok daha tehlikeli. Ömer’i öldürmedik.

İran bir kez daha Bin Ladin’in ölümüyle ilgili milyonlarca Arap’ın adına konuştu. Dışişleri Bakanı sözcüsü, “Terörle savaş bahanesi altında yabancı ülkelerin bölgedeki ülkelere asker yollanmasına dair mazeret artık yok. Bu gelişmenin savaşı, çatışmayı, ayaklanmayı ve masumların öldürülmesini durduracağını ve bölgede barış ile huzurun tesisine yardımcı olacağını umuyoruz” dedi.

Arap dünyasındaki gazeteler de aynı şeyi söyledi. Eğer bu Birleşik Devletler için böylesi büyük bir zaferse, artık eve gitme zamanıdır. Elbette ki ABD’nin şimdilik böyle bir şeye niyeti yok.

Birçok Amerikalı da ABD politikasının içinde tezgâhlandığı bu çivisi-çıkmış dünyayı değiştirmeyeceğini düşünüyor. Ancak dünyanın kavrayamadığı acı bir gerçek daha var. Mısır ve Tunus’taki devrimler ile daha da acili Suriye ve Libya’daki kıyımlar ve Lübnan’a yönelik tehlikeler, Batı’nın toy hayal gücünde Hitlerimsi endazelere yüceltilen sakallı bir adamı haklamaktan çok ama çok daha büyük bir ehemmiyete sahip.

Suriyelileri halklarını öldürmeyi durdurmaya ve Kaddafi’yi Libya’yı terk etmeye çağıran Türkiye Başbakanı Erdoğan’ın İstanbul’daki dünkü parlak konuşması,  Pazartesi günü Obama ve Clinton’un kibirli, dar kafalı Hollywood demecinden daha anlamlı, daha güçlü ve daha tarihiydi. Hiçbir zaman hareketin böylesi bir “liderliği” yokken ve Bin Ladin patrondan ziyade kurucusu olduğu El-Kaide’yi kimin (Saif el-Adel mi yoksa Zevahiri mi?) “devralacağına”, dair boş yere kafa yoruyoruz.

Fakat Usame Bin Ladin’in ölmesinden sadece (Orta Doğu’nun ölüm tarlalarında uzun bir zaman olan) 24 saat sonra, geriye kalan sorular da dün ağırlaştı. Örneğin, Bin Ladin’in ölümüyle Barack Obama gerçekten dünyanın “daha güvenli bir yer” olduğunu düşünüyorsa, nasıl oluyor da ABD tehdit seviyesini yükseltiyor ve dünyadaki elçiliklerinden saldırılara karşı ek önlemler almasını istiyor?

Bin Ladin’in sülfürümsü hayatına son verildiğinde o virane yerleşimde, milyon dolarlık “malikâne” artık yok görünüyor,  neler oldu? İnsan Hakları İzleme Örgütü, öldürmeyle ilgili “kapsamlı, şeffaf araştırma” isteyecek yegâne kurum olacakmış gibi görünmüyor.
Pentagon “kaynaklarından” Bin Ladin’in 2 karısının ve “insan kalkanı” olan bir kadının öldüğüne dair ilk bir hikâye vardı. Saatler içerisinde, kadınların yaşadığı ve bazı söylentilere göre üçüncü kadının kaybolduğunu duyduk.

Tabii ki, dünyaya hevesle Bin Ladin saldırısına katıldığını anlatan Pakistan var. Gerçi dün Başkan Zerdari tüm hikâyeden caydı. İki saat sonra, bir Amerikan yetkilisinin Bin Ladin saldırısını “ortak bir başarı” olarak tarifine tanık olduk.

Bir de Bin Ladin’in Arap Denizi’ndeki gizemli mezarı var. Bin Ladin saldırısından önce bu planlanmış mıydı? Yakalamak yerine öldürmek mi amaçtı? Eğer “İslami kurallara göre” (gasledilip kefenlenmesi) yapıldıysa, USS Carl Vinson gemisinde 50 dakikalık dini tören ve onu çevirecek Arapça-konuşan bir denizci ayarlaması epey sürmüş olmalı.

Şimdi bir gerçeklik yoklaması yapalım. Dünya Bin Ladin’in öldürülmesiyle daha güvenli değil. Orta Doğu’da esen özgürlük rüzgârları nedeniyle daha güvenli olabilir. Eğer Batı bu bölge halkını askeri ateşgücü yerine adaletle davranırsa, El-Kaide Arap devrimlerinde olduğundan bile daha konu dışı hale gelecek.

Elbette Arap dünyası için bir olumlu tarafı var. Bin Ladin’in öldürülmesiyle, Kaddafiler, Salihler ve Essad’lar artık onları devirmeye çalışan halk ayaklanmalarının ardında ölü bir adamın olduğunu söylerken zorlanacaklar.

* The Independent gazetesinin ünlü Ortadoğu muhabiri.

 



Bu haber 544 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,277 µs