Milliyetçilerin ‘bubi tuzaklı hediyesi’ hazır mı?

0 0 0000 00:00 tsi
MHP ‘merkeze yürüyeceğiz’ diyor ama Batı bundan tatmin olur mu şüpheli. Şu veya bu şekilde TBMM’ye girecek milliyetçi hareketin, ‘güçlü’ biçimde sandığı aşma ihtimali yeni bir ‘hediye’ gelir mi şüphesini ortaya çı

Sessizliğin nedenleri konusunda tartışma yok ama mutabakat da yok. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ve ardı sıra gelen gerginlik boyunca MHP’den neden ses çıkmadığına yönelik iki tez bulunuyor.

Birincisi MHP’nin gerekli ikazı yapıp kendi işlerine döndüğü ve gelişmeleri dikkatle, biraz da “müstehzi” bir ifade ile izlediği.. İkincisi ise TBMM’ye dönük konsantrasyonun bu süreçte MHP’yle ilgilenecek fırsatı bulamaması.

Hangisi doğru olursa olsun MHP aslında önümüzdeki seçimlerin güçlü aktörlerinden birisi. Meclis’e 3 mü yoksa 4 mü parti gireceği analizlerinden hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, MHP “elde bir” sayılanlardan. Tabii bugünkü şartlar altında.

MHP üzerinde ciddiyet lazım!

Son bir aya yayılmış gerginlik yok sayılırsa o güne değin hem iç siyasetin hem de dışarısının gözü Türkiye’de yükselen yeni milliyetçilik akımının üstündeydi. İsminin içinde “yeni” bulunsa da elbette milliyetçiliğin kendisini en popüler ifade ettiği kanal MHP.

Peki şimdi değişen bir şey var mı? Veya bu sessizliği, iç ve dış gözlerin ilgisinin kaybolmasına yorabilir miyiz? İkisi de değil. Türkiye’de milliyetçi yükseliş tırmanışını sürdürüyor mu belli değil ama herhangi bir kevzi kaybettiğini söylemek iddialı olur.

Kaldı ki özellikle “Batı” olarak tarif edeceğimiz merkez Avrupa, Amerika ve azıcık İsrail’in bu konuyu yakından izleyişi azalmış değil. Tersine milliyetçilik üzerindenki hassasiyetleri devam ediyor.

İstemiyorlar işte…

Sık sık Batı mahreçli medyadan yükselen ve genellikle “Türkiye’de yeni milliyetçiliğin durumu” türünden, objektif başlıklarla duyurulan haberlerin ardında, aslında bu halden duyulan huzursuzluk bulunuyor.

Kim ne derse desin, hatta MHP, BBP veya bir başkası, Türkiye siyasetinde milliyetçi bir aktörün aktif oyunculuğa yükselmesi istenmiyor. Batı açısından bunun nispeten sindirilebileceği tek formül-eğer durdurulamıyarsa-koalisyon.

İç politika açısından milliyetçi yükselişin değerlendirmesi ancak şu kadar yapılabiliyor. Siyasi partiler söylemlerine milliyetçi hatta ülkücü-ama ürkütmeyen-sloganlar ekliyorlar. Yani derinine bir bakış pek yok.

Meclis’in ihtiyacı!

Ancak görünen o ki TBMM’de milliyetçi bir duruşa ihtiyaç da bulunuyor. Çünkü toplumsal kesitin bu bölümü siyaseten çok ifade edilemiyor. Anımsanacağı gibi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da düzenlediği basın toplantısında, “nasıl bir milliyetçilik doğrudur” tarifi yapmış, “milliyetçiliğin neden bu kadar eleştirildiği ve aslında bunda kötü bir şey olmadığı”nın altını çizmişti.

 Sonuç olarak Türkiye’de milliyetçi bir hassasiyetin geliştiği gerçek ve bunun “izdüşümleri” sandıkta büyük olasılıkla görülecek.

MHP ne diyor?

Sessizlik dönemini sandık hazırlıklarına,yeni söylem ve projelere yüklenerek geçirdiği anlaşılan MHP’nin siyasi çizgisinde bu seçimlerde belirgin bir ifade değişikliği olacağı anlaşılıyor.

MHP “merkeze” konumlanma düşüncesinde. Genel merkeze göre, “merkez sağ ve merkez sol” birleşerek “yanları” doldurdu. AKP de-tüm israrına rağmen-bir merkez parti olmadığından, MHP merkeze oturacak.

Bu vektör ister seçimlere yönelik endişelerle çizilmiş olsun ister ülkücü harekete yönelik ve zaman zaman “etnik” tartışmala kadar uzanan kritikler veya gerçek, MHP’nin “temel kavrayışlarında” bir farklılık olacağı anlamına gelmiyor.

Ulus devlet, üniter yapı, toplum inançları, hukukun üstünlüğü ve “millet-devlet hassasiyeti” konularını ele alışlarında bir değişiklik yok. Ama parti kurmaylarının ağzından birebir dökülmemekle beraber, “doktriner milliyetçilikten merkeze yürüyüş” başlamış görünüyor.

Bubi tuzaklı paket!..

MHP’nin ya da geniş anlamıyla “yükselen yeni milliyetçiliğin” merkeze nasıl ve ne kadar yürüyeceği, bunun “dışarıyı” ve ülkücüleri “tehlikeli” bulan sosyal odakları nasıl ve ne kadar tatmin edeceği bilinmez.

Aslında MHP’nin veya aynı kökten beslenen siyasi oluşumların bu kaygıları ne kadar önemseyeceği de kestirilemez ama özellikle Batı’nın bu gelişden haz etmemesi ister istemez  olası tuzakları da akla getiriyor.

DSP-MHP-ANAP koalisyonu sırasında, bu trio içinde ayrıca ivmelenen MHP’nin önünü kesmek için verilen “hediye” anımsandığında, toplum olarak bu “pandora kutusu”nu anlamaktaki ataletimiz hatırlandığında, bu süreçte de yeni bir hediyenin MHP’ye/seçmen kitlesine gönderilip gönderilmeyeceği tartışılmalı.

Açmayız, olur biter…yi ama bu yeni şatafatlı paket ne olabilir?.. Böylesi bir konuda fikir jimnastiği yapılmaya başlandığında seri olasılıklar ortaya çıkıyor. Örneğin am seçim sırasında Kuzey Irak’a düzenlenecek ve “faydalı” olabilecek askeri bir harekat!

Ya da bir önceki kadar dolgun olmasa da PKK’nin üst düzey yöneticilerinin, bu sefer Kuzey Irak’taki peşmergeler eliyle postalanması. Veya… Üzerinde şimdiden çok iyi düşünülmesi gereken, DTP ile MHP’nin, TBMM sıralarında yanyana oturması.

Bunlardan hangisi veya farklısı olur kestirmek zor. Sürprizin özelliği de bu. Ama ipucu yaratabiliriz. Paket kısa vadede Türk milliyetçilerinin hoşuna gidecek ama orta vadede dert çıkaracak bir hediye taşımalı!

Bu haber 365 defa okundu.