Madem 'çağrı' İsrail’e, 'özür' ne oldu?

22 Nisan 2011 10:50 tsi
Cumhurbaşkanı Gül'ün yeni makalesi, "İsrail’e çağrı" olarak lanse edildi. Doğru.. Bir çağrı var.. Ama oraya değil! Yazmak basının işi ama 'okumak' da öyle olmalı... iyibilgi Ankara

Tüm yazılı basın ve internet haber organlarının üzerinde mutabık kaldığı başlık, “Cumhurbaşkanı Gül’den İsrail’e çağrı” oldu.

Cumhurbaşkanı Gül, New York Times Gazetesi için yazdığı makalede, “Türkiye’nin İsrail ve Filistinliler arasında barış sağlanması için gösterdiği çabaların, Aralık 2008’de başlayan Gazze operasyonu ve sonrasındaki süreçte kesintiye uğradığını hatırlatarak, yeniden ‘geçmişte oynadıkları rolü oynamaya hazır olduklarını" belirtti.

“Doğru” kısmı bu. Yani İsrail’e de bir çağrı var burada. Ancak asıl konu fark edildiğinde, bu çağrı önem sıralamasında aşağı kayabilir.

Cumhurbaşkanı Gül’ün bu sözleri, Türkiye-İsrail gerginliğinin artık çok gündemde olmadığı, hatta iki ülke ilişkilerinin bile konuşulmadığı, Türkiye’nin zaten seçime ve seçim sürecinin getirdikleri ile boğuştuğu bir zamanlamaya paralel geliyor.

O halde, “neden şimdi” sorusu hayli önemli. Yani Ankara bunu durup-dururken ortaya atmış olabilir mi?

İsrail’i çemberleyen coğrafya

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da yaşanan sürecin İsrail üzerinde bir etkisinin olacağı sadece bize değil ABD ve kimi Batılı ülkelere ait bir analiz.

Yine bölgedeki hemen tüm sorunların beslenme damarının Filistin-İsrail çekişmesi olduğu da öyle. Şimdi-kendi kabul etmese de-İsrail’in de bu değişime “intibak” etmesi gerekiyor.

Ve ABD tam olarak böyle düşünüyor! Beyaz Saray ve Tel Aviv de durumun farkında. İsrail Başbakanı Netanyahu, Amerikan Kongresi’nde konuşma yapmak için-gelecek ay-Amerika'ya davet edildi.

İşte bu zamanlamada ABD Netahyahu’nun önüne Filistin-İsrail barışı için plan koymak istiyor. Netanhayu da bunun farkında ve o da ABD baskısı altında kalmamak için kendi planını hazırlayarak Washington’a gitmek istiyor.

Ve her iki planda aslında bölgesel konjonktürü arkalıyor. Hatta şimdiden, “New York Times Gazetesi” (!), “önce kim barış planı açıklayacak” haberleri yapıyor.

İşte Abdullah Gül’ün makalesi ve sözleri bu zamanlamaya denk geliyor! Tabii ki Türkiye 2008 yılında kesilen rolünü devam ettirmek ister ama bunun tartışma şartları bugün biraz daha farklı. Özür meselesi ve bizzat Davutoğlu tarafından açıklanan "şartlar" İsrail tarafından yerine getirilmiş değil. Zaten Gül’ün, “İsrail hazırsa…” sözlerinin anlamı da bu.

Peki o asıl çağrı ne?.. Bakın ne yazmış Cumhurbaşkanı, “… İsrail-Filistin barış süreci söz konusu olduğunda, ABD’nin uluslararası hukukun ve adaletin tarafında olma yönünde gecikmiş bir sorumluluğu inanıyorum. Uluslararası kamuoyu, tıpkı 10 yıl önce olduğu gibi, ABD’nin İsrail ve Filistin arasında tarafsız ve etkin bir arabulucu olarak rol almasını istiyor.”

www.iyibilgi.com

Bu haber 1,751 defa okundu.