En Sıcak Konular

"CHP’de travma yaşadım"

0 0 0000 00:00 tsi
İnal Batu, küskün ayrıldığı CHP’den dışlanışını anlatırken bombaladı. 'Türkiye’de gerçek bir sosyal demokrat parti yok' diyen Batu'nun sözleri CHP'yi çok kızrıracak türden...

Fadime Özkan'ın İnal Batu ile yaptığı röportaj...

Büyük umutla girdiği CHP’de aradığını bulamadığı için küskün şekilde ayrılan İnal Batu, Türkiye’de gerçek anlamda bir sosyal demokrat parti olmadığını söylüyor. Yaşadıklarını ise damdan düşen Nasrettin Hoca’ya atıfta bulunarak anlatıyor.

Sivil iradenin e-muhtıra marifetiyle tehdit edilmesinin, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin CHP eliyle mahkemelik olmasının ardından Hatay milletvekili İnal Batu da bir karar verdi. CHP’den ayrıldı. Türkiye’yi yurt dışında yıllarca başarıyla temsil eden Batu, 1998’de Roma Büyükelçiliği görevini bırakarak büyük umutlar ve hizmet aşkıyla girmişti CHP’ye. 1999 seçimlerinde CHP meclis dışında kalınca zor günler yaşadı. 2002’de Hatay’dan milletvekili seçildi ama bu defa da parti yönetimiyle arası açıldı. İtirazları vardı. Kongre sürecinde genel başkan adayı Zülfü Livaneli’ye destek vermesinin, ‘Türkiye’de gerçek bir sol partiye ihtiyaç var’ demesinin bedelini dışlanarak ödedi. Mutsuz ve yalnızdı, adı küskün vekile çıkmıştı. Meclis Cumhurbaşkanını seçemeyip kendi kendini iptal edince de CHP’den istifa ederek DYP’ye geçti. Emekli büyükelçi İnal Batu ile İstanbul’da; büyükelçilik de yapmış 19. yüzyıl devlet adamı Fethi Paşa’nın adıyla anılan koruda buluştuk, CHP’den istifa edip DYP’ne geçmesinin nedenlerini konuştuk. Konuşmamızın üzerinden iki gün geçtiğinde ise DYP, ANAP’la birleşerek DP oldu. Dolayısıyla İnal Batu da.

Leyla Umar’a ‘Akıllı vatansever gençler CHP’ye girmez. Dışişlerinden CHP’ye yardım etmek için ayrıldım ama ülkenin sorunlarını paylaşamadığım için o kadar sıkıntı çektim ki, şeker hastalığım ilerledi’ demişsiniz. Şimdi nasılsınız?

İyiyim ama ben Leyla’ya öyle bir şey demedim. Yanlış anlamış herhalde. Şeker hastalığı yeni değil, aileden geliyor, 15 yıldır da devam ediyor.

Siyasetten kaynaklanmıyor yani?

Bilakis siyasetteyken salgılanan adrenalin iyi gelmiş bile olabilir bana. Olağanüstü bir sağlık sorunum yok.

HAKARETE UĞRADIK

Aman nazar değmesin. Dışişlerinden erken emekli olup CHP’ye girdiniz ve bir hafta önce de küskün şekilde ayrıldınız. Siyasete girdiğiniz ya da CHP’den girdiğiniz için pişman oldunuz mu?

Dışişlerindeki görevime üç yıl daha devam edebilirdim ama siyasete girmeyi çok önceden aklıma koymuştum. CHP’den 1991 seçimlerinde aday olacaktım. ‘Türkiye milletvekilliği diye bir şey çıkacak, seni oradan aday göstereceğiz’ dediler. Anayasa Mahkemesi olumsuz görüş verince vazgeçildi bundan. Dolayısıyla yedi yıl gecikti siyasete girişim. Pişman olmadım ama zaman zaman çok yordu beni siyaset. Girişim CHP’nin tarihinde ilk defa parlamento dışında kaldığı en zor dönemine denk geldi çünkü. Bu hepimizi çok hırslandırdı. Çok ağır muamelelere uğradık o dönemde.

Ne gibi muameleler?

Meclise giren partilerin aşağılayıcı tavırları oluyordu. ‘Siz yüzde 8’liksiniz. Oyunuz kadar konuşun’ hakaretlerine uğruyorduk. Bir avuçtuk. Vitrinde de fazla insan yoktu. O dönemde ben kendimi paralarcasına yıllarca çalıştım.

ÜLKEMİ TANIMIYORDUM

Kırgınsınız. Hiç mi faydasını görmediniz CHP’nin?

Faydası oldu tabi. Dışişleri memuru olduğum, bütün hayatım yurt dışında geçtiği için kendi insanımı, yurdumu tanımıyordum. Mesela Samsun’u, Adana’yı, Diyarbakır’ı bilmiyordum.

Türkiye’yi bilmiyordunuz ama yurt dışında temsil ediyordunuz!

Bu övünülecek bir şey değil ama işin doğasında bu var. Bir dışişleri memurunun yaşamının dörtte üçü yurt dışında geçer. Hele büyükelçi olduktan sonra yurda iki sene için dönüyorsunuz. Dışişleri merkez hizmeti o kadar yoğundur ki izin alamazsınız. Bir haftalık izinde ülkenizi dolaşıp tanımadınız mümkün mü? Ama politikada görev gezileri için çok dolaştım ve Türkiye’yi çok sevdim. Politika bana hiçbir şey getirmemişse bunu getirmiştir. Onun mutluluğunu hálá yaşıyorum.

TRAVMA YAŞADIM

Sizi, çok isteyerek girdiğiniz CHP’den istifa noktasına getiren neydi?

Bir kere, ilk beş yılım çok iyi geçti. Kurultaylarda en yüksek oyu aldım. Birinci oldum. O da bana büyük bir gurur ve şevk verdi. Genel başkan yardımcılığı yaptım beş yıl. 2002 seçimlerinden sonra ise söylem ve görüş farklılıkları, sorunlar başladı. Genel başkan yardımcılığı görevimden ayrılmak zorunda kaldım. Bu bende tam bir travma, büyük bir kırgınlık yarattı. Parti meclisine hiç katılmadım, üyeliğim düştü. O arada yerel seçimler geldi. Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin oylarının artmasını bekliyorduk. Artmayıp, azalınca 40 kadar milletvekili üzüntümüzü, hayal kırıklığımızı dile getirdik. Bildirilere imza attık. Bu beni iyice uzaklaştırdı yönetimden. CHP’nin A takımı olarak bilinen Zülfü Livaneli, Yaşar Nuri Öztürk, Kemal Derviş gibi isimlerin de aralarında olduğu 26 milletvekili ayrıldı partiden.

Siz niye o zaman ayrılmadınız?

Ben bilinçli şekilde dönem sonunu bekledim. İnsanlar beni Hatay’da CHP adayı olduğum için meclise göndermişler. Yolun yarısında onları üzmek istemedim. Ne zaman ki o meşhur cumhurbaşkanlığı oylaması yapıldı, meclis miadını doldurdu, ondan sonra istifa ettim, 30 Nisan’da da DYP’ye geçtim.

‘Gitme kal’ diyen olmadı mı?

Adım zaten küskün vekile çıkmıştı, dışlanmıştım. ‘Bir köşeye atılmış bir insan bu, ayrılsa ne olur ayrılmasa ne olur’ dediler herhalde.

CHP’YE MECBUR DEĞİLİM

Seçmenin tepkisi ne oldu?

Öyle çok fazla tepki gelmedi. Üzülenler olmuştur belki ama CHP’deki durumumu bilmeyenler de lütfen bana akıl öğretmesinler. Durumum Nasrettin Hoca’nın ‘Bana damdan düşen birini getirin’ dediği gibi. Hiç kimsenin bana ‘ölünceye kadar CHP’li kalmaya mecbursun, politikaya nokta koy, git evinde otur’ demeye hakkı yok.

Kendine sol diyen CHP’den sağ bir partiye DYP’ye geçmenize tepki gelmiştir ama?

Geldi, onlara da DYP’ye geçmemin tesadüf olmadığını anlattım. Beğenirler beğenmezler, onların bileceği iş. Ben ülkenin iki kampa ayrılmasının hayırlı olduğu kanaatinde değilim. Üçüncü yol gerek. Bu da DYP. Son krizde AKP’ye de, CHP’ye de karşı çıkmıştır. DYP gerçek bir demokrat parti. Zaten Demokrat Parti’nin devamı.

367’YE İNANMIYORUM

DYP ‘Yeter söz milletindir’ diyerek tek parti iktidarını sona erdiren DP’nin devamıysa demokrasiye sahip çıkması, muhtıraya karşı meclisi savunması gerekmez miydi?

Ben bir kere bu süreç yaşanırken DYP üyesi bile değildim. Ama DYP’nin tavrını onaylıyorum. Oylama günü CHP’deydim ama kendi irademle girmedim meclise.

Sonuçta tüm bu tutumlar büyük bir sistem krizi doğurdu. Sorumluluk duymuyor musunuz?

CHP iktidara muhalefet etti ama şahsen ben 367 argümanını hiç ciddiye almadım, hálá da almıyorum. Ne silahlı kuvvetlerin 27 Nisan muhtırasını tasvip ettim, ne de CHP’nin ‘mahkemeye böyle yapmazsanız çatışma çıkar’ tavrını uygun gördüm. CHP krizden siyasi rant sağlamaya çalıştı. Silahlı kuvvetlerle ilan edilmemiş bir ittifakla ‘Cumhurbaşkanını ben seçerim, seçtirtirim yahut istediğimin önünü tıkarım’ dedi. Malum sonuç ortaya çıktı. Allah Türkiye’ye bir daha böyle bir cumhurbaşkanlığı seçimi göstermesin.

CHP + TSK = İKTİDAR

Amin. Kendine sol diyen CHP sağ refleksler gösterdiği için eleştiriliyor, biliyorsunuz. Siz dokuz yıl çalıştınız CHP’de. Anlayabildiniz mi CHP’yi?

CHP tornadan çıkmış gibi birbirine benzeyen insanlardan oluşmuş bir parti değil. Ama bazı ortak vasıfları var. Hepsi laik ama... sadece laiklik üzerine siyaset yapmak zor. Baykal’ın tutumunun da tarife ihtiyacı yok. Herkes gördü, net olarak muhtıranın yanında yer aldı. Zaten bu görüntü yıllardır var. CHP + TSK = İktidar. Halkımız TSK’yı çok sever, güvenir ama seçim sonuçlarını tayin etmesini sevmez. Bunu çok yaşadık geçmişte.
Şimdi yaşananların adı ne sizce? Bu bir muhalefet krizi mi, iktidar krizi mi yoksa rejim krizi mi?

Başımıza gelenlerde partilerin de, parti liderlerinin de sorumlulukları var ama aşması gereken iki büyük sorunu var Türkiye’nin. Biri dünyanın en kötü yazılmış Anayasası, diğeri yüzde onluk seçim barajı. 30 yılım yurt dışında geçti, hiçbir ülkede anayasanın en temel maddeleri konusunda hukukçular arasında böyle tartışmalar çıktığına tanık olmadım. Böyle bir anayasayla memleketi yönetemezsiniz.

TÜRKiYE’DE GERÇEK BiR SOSYAL DEMOKRAT PARTi YOK

CHP ve DSP’nin birleşmesi mümkün mü sizce?

Baykal DSP’ye ‘Partinizi kapatın’ diyor. Anahtar teslim yani ama DSP bunu istemiyor. Diyelim kapattı. Zannediyor musunuz DSP seçmeni CHP’ye oy versin?

Vermez mi?

Hepsi vermez. Oyları da her yere kaçar. Yıllardır devam eden bir DSP-CHP anlaşmazlığı var. Vaktiyle birbirine karşı çok sert politika yaptı bu iki parti. Ben o dönemi yaşadım. Roma büyükelçiliğinden ayrıldığım gün Amerikalılar Öcalan’ı paketleyip verdi ve DSP büyük atılım yaptı. O dönemde CHP’lileri çok aşağıladı DSP’liler. Tepeden bakmalar, kırıp dökmeler oldu. Şimdi bütün bunlar olmamış gibi yapılabilir mi?

İyi de, sol seçmen sol partilerin birleşmesini istiyor?

Ben temel kavramlarla ilgili bütün görüşlerimi değiştirdim. Türkiye’de sol seçmen falan pek kalmadı. Türkiye’de sol eridi gitti. AB’nin Türkiye’yi sürekli aşağılayan haksız hoyrat davranışları halkı Avrupa’dan, Avrupa solundan uzaklaştırdı. ABD’nin kuzey Irak’ta PKK’yı desteklemesi, Kandil Dağı, şehit cenazeleri... Türkiye’de sol siyaset yapmayı çok güçleştirdi.

Bu edilgen bir söylem değil mi? Sonuçta saydıklarınız Türkiye’nin masasındaki sorunlar ve halledilmesi gerekiyor. Solun bu sorunlara hiç mi çözüm önerisi yok?

Kendilerine ne derlerse desinler, ben Türkiye’de güçlü, gerçek bir sosyal demokrat partinin mevcut olmadığını düşünüyorum.

Sorumlusu kim bunun, genel başkanlar mı?

Bu konuda polemiğe girmek istemiyorum. Tandoğan ve Çağlayan mitingine gelenler sol mu sizce? Değiller. Türkiye iki Türkiye oluyor ama ikisinden biri sol değil. Türkiye’de sağlıklı bir politik yaşam olsaydı iki Türkiye öyle olmazdı. Biri ortanın sağında, biri solunda olurdu, dört eğilim olurdu yani. Ben o yüzden geçtim DYP’ye. Yoksa ne beklentim olabilir bu yaştan sonra.

Türkiye’nin geleceğinden endişeli misiniz?

Ben Türkiye’nin giderek aşırı kutuplara kaydığını, AB vizyonundan uzaklaştığını görüyor, üzülüyorum. Beğenin beğenmeyin, asrımızın en büyük uygarlık, refah ve demokrasi projesi AB’dir ve Türkiye bu projeden süratle uzaklaşıyor. Kendi derdimize düştük. Ha suç bizde mi? Bizi 50. yıl törenlerine bile çağırmıyorlar canım. Böyle bir vefasızlık olabilir mi! Ayıptır!

Star gazetesi 



Bu haber 274 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,546 µs