En Sıcak Konular

"Merkez, Genelkurmay'a bağlı!"

0 0 0000 00:00 tsi
Süleyman Demirel zamanında 1992'de kurulan 'Başbakanlık Psikolojik Savaş Merkezi' şimdilerde Genelkurmay Başkanlığına bağlıymış. Kurumun tarihine bir göz atalım...

Taha Kıvanç'ın köşe yazısı

Teşbihte hata olmaz

Şu sırada yaşananları etkileyen kişiler, konumlarını kaybettiklerinde, ne düşünecekler acaba? Hayal kırıklığına uğramışlarsa bu hislerini bizlerle paylaşacaklar mı?

Sorumun sebebi belli: Şu günlerde “Ben bu filmi seyretmiştim” duygusu uyandıran gelişmelerle karşılaşıldığı gibi, “Bizde olmaz” sanılan durumlara da tanıklık ediliyor: Ankara ve İstanbul'da başlayan kıpırdanmalar... “Sağ ve sol partiler nasıl birleşir?” sorusuna cevap teşkil eden yakınlaşmalar… Medyanın yön değiştirmesi... Bunlar nasıl oluyor?

Şimdi yaşananları, teşbihte hata olmaz, on yıl önce yaşatılanlara benzetiyorum…

O günlerin ünlü politikacılarından biriydi Yıldırım Aktuna. Bir generalin oğluydu, 'tabip yarbay'dı, emekli olunca Bakırköy Akıl Hastanesi'ne başarıyla el attı. Bakırköy Belediye Başkanlığı sonrası milletvekili seçildi, bakanlıklar yaptı. 28 Şubat sürecinde hükümetten ilk ayrılan DYP'li bakanlardandı Yıldırım Aktuna…

Neden? Sebebini, gazeteci Faruk Mercan'a, “Genelkurmay Başkanlığı'na yaptığı ziyaretlerde edindiği izlenim” olarak açıklıyor Yıldırım Bey. Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı “Bu iktidarın devamını biz kabul etmiyoruz, bu koalisyon bozulmalı, Türkiye için zararlı bir koalisyondur” diyormuş…

Okuyalım: “Medya bunu körüklüyordu, aşırı derecede... Sonradan biliyorsunuz ANASOL-D hükümeti kuruldu. (..) 28 Şubat sürecinde askerin MGK'ya getirdiği 15-16 maddelik bir 'irticanın önlenmesi paketi' vardı. Erbakan ve Çiller'in imzaladığı o maddeleri söylüyorum. Şimdi Refahyol düştü, yerine bu hükümet geldi. Ne beklersiniz? Bu hükümet bu 15-16 maddeyi hemen uygulamaya başlasın. Öyle değil mi, onun için gelmiş çünkü. Hayır, uygulanmadı. Yapılmadı hiçbir şey, her şey savsaklandı. Sonra bir sürü yolsuzluk iddiaları da o döneme ait (ANASOL-D hükümeti dönemi). Ben de o zaman şöyle düşündüm: Demek ki burada irticanın ve şeriatın önlenmesi gibi öne sürülen iddialar aslında gerçek iddialar değildi. Öyle olsaydı 15 maddeyi hemen bu hükümetin uygulamaya sokması gerekirdi. Demek ki bu medyanın körüklemesiydi. Medya işi pompaladı, bombardımana tâbi tuttu, Refahyol hükümeti bozulsun diye. Demek ki sadece bir iktidar değişikliği istendi. Bu iktidar değişikliği niçin istendi? Herkes kendi kafasına göre hayal etsin, düşünsün.”

Devam ediyor: “O günleri biliyorsunuz... Eski konuşmaları alıyor, getiriyor, televizyondan veriyor. Bizim Reha Muhtar her gece bunlarla bombardıman ediyor. Bütün bunların sonunda ne bekliyorsun? Biz de fedakârlık etmişiz. Bakanlığımızı bırakmışız. Rejim tehlikeye girmesin, rejim devam etsin. Hükümet değişsin, bütün önlemler alınsın…” İşte böyle…

Pişmanlıklarını sonradan açıklayan siyasetçi, bir psikolog da… Yapılanların bir 'psikolojik savaş' taktiği olduğunu bilebilecek durumda; o taktikleri uygulamakla görevli devlet birimi kendisine bağlıydı çünkü: 'Psikolojik Savaş Merkezi'…

Şimdi biraz nostaljik takılabiliriz: 1993 yılında, bir akşam, Yıldırım Aktuna'yı tv'de gördüm. Sırpların Boşnaklara 'kimsayal silâh kullandığı' iddiasını tekrarlayıp duruyordu. TGRT ile başladı, sabaha kadar diğer kanalları da dolaştı. Ertesi gün Türkiye'nin her tarafında halk hareketleri çıktı. Ankara'da da ortalığı yangın yerine çeviren eylemden geçilmiyordu; Batılı ülkelerin büyükelçiliklerinin bahçesine girenler oldu.

“Neden?” diye sorunca karşıma 'Başbakanlık Psikolojik Savaş Merkezi'nin Yıldırım Aktuna'ya bağlı olduğu gerçeği çıktı. Siz inanmayabilirsiniz, ama ben o gece ertesinde yaşanan ve yaşatılanların bugünlerde olanlara da ışık tutabilecek bir 'deney' olduğuna inanırım... Kitleler sınandı, hangi etkilere ne tepki verdikleri bilimsel yöntemlerle incelendi.

Faruk Mercan'ın 'Onlar Başroldeydi' kitabında (Doğan Yayıncılık) deneyi yürüten ekiple ilgili bilgiler var. Biri Kıbrıslı Vamık Volkan… Prof. Volkan Amerika'dan 'deney' için sık sık Türkiye'ye geldi. Bir keresinde, “Kürt sorununun çözümü” için bir toplantı düzenlemişti Merkez, oraya yakın arkadaşı Norman Itzkowitz'i de getirmişti. Toplantıda bir de Amerikalı diplomat bulunuyordu.

“Merkez” şimdilerde Genelkurmay Başkanlığına bağlıymış… Faruk Mercan'dan okuyalım (s. 121): “Bu merkez 1992'de Süleyman Demirel zamanında kuruldu. Kuruluşu ABD'de Prof. Vamık Volkan'dan eğitim almış olan Prof. Abdülkadir Çevik ve Ekrem Ceyhun'un kızı Prof. Birsen Ceyhun yaptılar. (..) Prof. Ceyhun sonraki yıllarda Prof. Hikmet Özdemir'le evlendi. Hikmet Özdemir 8. Cumurbaşkanı Turgut Özal'a danışmanlık yaptığı dönemde '2. Cumhuriyetçi' suçlamalarına hedef olmuştu.”

Aklınızda bulunsun…

Yenişafak



Bu haber 274 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,479 µs