İki ‘100’lü maç!

Derbi derbidir! Kimin kazacağını kimse kolayınden kestiremez. Bu da öyle ve dahası var. Bu derbi klasik bir derbi değil. Derin bir derbi. Altına da üstüne de iyi bakmak gerekiyor.

Kaldı ki şu anki pozisyonları, puan durumları, son oynadıkları maçlar ve kalan maçları düşünecek olursak gerilimin ne kadar yüksek olduğunu tahmin edebiliriz. Son oynanan kupa maçında yaşananları ve yöneticilerin karşılıklı açıklamalarını hatta verilen cezaları da hesaba katarsak pek klasik bir derbi olduğunu söyleyemeyiz.

Kazananı veya kaybedeni asla önceden tahmin edemeyeceğiniz, elinizdeki tüm istatistiki verileri alt-üst edebilecek maçlardan biri oynanacak bu akşam...Son yıllara bakacak olursak Beşiktaş’ın Fenerbahçe’ye karşı üstünlük kurduğunu görüyoruz. Ancak bu üstünlüğün daha çok Kadıköy’de yaşanmış olması ve Fenerbahçe’nin de son yıllarda İnönü’de aldığı sonuçları unutmamak lazım...

Kuruluş yılları ve şu an ligde bulundukları pozisyon itibarı ile daha çok Fenerbahçe için 100 yılın maçı durumunda...

Bu maçın sonucu şampiyonu “matematiksel” olarak belli edecek olmasa da her iki takım için son haftalara moralli girebilmek adına önemli bir maç. Maçı Beşiktaş’ın kazanması halinde çok önemli bir konuma geleceği aşikar. Her iki takımın kalan maçlarına baktığımızda Beşiktaş daha avantajlı gibi görünse de geçen seneye benzer bir tablo ile karşılaşmak mümkün.

Geçen sene evinde Galatasarayı 4-0 yenen Fenerbahçe liderliği geri almış ancak şampiyonluğu kendi eliyle ezeli rakibine teslim etmişti. Denizli Stadı’nın çimlerine akıtılan gözyaşları ve 14 Mayıs tarihi hala Fenerbahçeli taraftarlar için aşılamamış bir sendrom.

Bu örnekten yola çıkarak Beşiktaş’ın da son maçlarındaki performansına bakılacak olursa puan kaybetmeyeceği garanti değil. Hele Beşiktaş’ı dört gözle bekleyen Bursaspor’un, “saha kapama” veya benzeri bir ceza almamak uğruna bugün oynanan maça seyirci götürmemesi Beşiktaş maçına verdiği önemi vurguluyor.

Elbette aynı şeyler Fenerbahçe için de geçerli. Beşiktaş’ı yenmesi halinde son üç haftaya 5 puanlık bir farkla girmesi, normal şartlarda 6 Mayıs Pazar sabahı “Şampi...Fenerbahçe” başlıklarını gazetelerin spor sayfalarında görmemize neden olurdu.

Bu hangi Fenerbahçe…

Ancak bu Fenerbahçe O Fenerbahçe değil! 29 Nisan’da Kadıköy, maç öncesinde tarihi günlerinden birini yaşamıştı. Taraftar geçen senenin acısını biraz olsun dindirebilmek için Kadıköy’ü doldurmuş takımının Denizlispor’a 5 hatta 6 atmasını beklemişti.
Ama olmadı. Fenerbahçe şampiyonluğu bıraktığı Denizlispor’a bu sezonda tam 4 puan armağan etmişti. İş böyle olunca kimse bu maça bakarak “şampiyonum” diyemeyecek.

Teknik direktörler kısmına gelince...

Her iki teknik direktörde taraftarlarına güven vermiyor. Tigana’nın bir Fransız gazeteciye söylediği-sezon sonunda futbolu bırakacağı yönündeki- sözler, derbi öncesi stratejik hamleler gibi algılansa da birçok Beşiktaş taraftarının bu doğrultuda arzuları olduğu da aşikar.

29 Nisan’da Sivas’da oynanan maçta görülen tablo, Tigana’nın takımı sampiyonluğa giden bir takım gibi değil, küme düşmemeye oynayan bir takım gibi oynattığı izlenimini verdi herkese. Beşiktaşlılar belki de 90+2 de tuttular umudun bir kulpunu.

Takımı gençleştirdiğini iddia eden Tigana’yı en başta genç oyuncuların sevmediği ve otoritesine saygı duymadıkları konuşuluyor birçok yerde. Özetle Tigana’nın önümüzdeki sezon Beşiktaş’ın başında olmasını istemiyor Beşiktaş taraftarı.

Ve ne ilginç bir tesadüf ki Fenerbahçeli taraftarlar da Zico’yu önümüzdeki sezon görmek istemiyorlar. 100. yılda takımın başına Zico’nun getirilmesi-daha işin başında- kafalarda soru işaretleri oluşturmuştu.

Sezon boyunca kaybedilen her puan taraftarın Zico’ya olan sevgisini ve güvenini azalttı. “Herşeyi geçtik, bizi şampiyonluktan eden Denizli’yi bile iki maçta da yenemedik...” serzenişleri yükseliyor Fenerbahçe camiasından.

Takım yorgun olmasına rağmen yaptığı ve yapmadığı değişiklikler nedeniyle eleştiriliyor Zico. Brezilya eski Spor Bakanı, beyefendi kimliği ile öne çıkan Zico ise hakemlere ve sisteme isyan ediyor.

Bu konuda Fenerbahçe taraftarı ikiye bölünmüş durumda. Federasyon ve MHK tarafından önlerinin kesilmek istendiğini, bu sezon hiç olmadığı kadar Fenerbahçe aleyhine kararlar verildiğini, birçok maçta penaltıların verilmediğini, kupa maçında yaşananların bunun en belirgin kanıtı olduğunu iddia ediyor Fenerbahçe taraftarının büyük kısmı.

Bir başka grup ise oynanan futboldan, transferlerin geç yapılmış olmasından ve 100. yılda takımın başına Zico’nun getirilmiş olmasından dolayı Yönetimi suçluyor.

Zafer hafızayı zayıflatır…

Ancak her iki kulüp taraftarının da istediği tek bir şey var. Rakibini yen, şampiyon ol ve sonra git nereye gidersen diyorlar eknik direktörlerine!
 
Belki de 100. yılında Şampiyon olan tek kulüp olma arzusu ile Yıldırım Demirören sezon başında “100. yılında Fenerbahçe’yi Şampiyon yapmayacağız” demişti.

Bir kulüp başkanının hedefinin bir başka takımı Şampiyon yapmamak değil, kendi kulübüyle ilgili nokta hedefler göstermek olduğu konusunda eleştirildi Beşiktaş Başkanı.

Aziz Yıldırım ise sezon başında her iki kupayı ve Avrupa’yı hedef göstermişti. Avrupa da Mart ayında maç yapmayı başaran Fenerbahçe “az daha” ilerleyebilse yarı finali bile görebilirdi belki de. Ama şimdi Türkiye Kupası yarı finalinde rakibi Beşiktaş’a elenen Fenerbahçe’nin önünde tek bir hedef kaldı. Fenerbahçe Başkanı da sezon başında bu kadar kesin ve net konuştuğu için eleştirildi.

Bu maçın başka bir “taraf”ı da Galatasaray… Bir hafta öncesine kadar şampiyonluk hedefinden uzaklaştığı söylenen Galatasaray, bu maçın olası Beşiktaş galibiyeti veya beraberlikle sonuçlanması durumunda potaya yeniden girecek gibi duruyor.

Fenerbahçe’yi her durumda Ali Sami Yen’de yeneceklerini söyleyen Galatasaray yöneticileri, gönüllerinden geçenin bu maçın berabere bitmesi olduğunu da doğallıkla söylüyorlar. Yine geçen seneyi düşünecek olursak böyle bir olasılık da hiç uzak değil.

Domino taşları kimi devirir?

Gazetelerin spor bölümleri olası sonuçlara göre şimdiden başlıkları dizmeye başlamışlardır. Beşiktaşı galibiyetine; “100 Yılın Dersi”, “Ellerine 100’lerine bulaştırdılar”, “100’ünüz yok”, “100’dü 100’dü kuyruğuna geldi...”

Fenerbahçe galibiyetine; “100 Yılın Dersi” ( evet bu başlığın çok kullanılacağı kesin ), “100 vermedi”, “100’lük galibiyet”, “100 yaşında mutluluk!” vs…
 
Yazının başında söylediğimiz gibi sonucu hiçbir şekilde Şampiyonu belirlemeyecek olsa da bu maçtan sonra bir domino taşı olacağı kesin...Hesabı kesilecek olan futbolcular, teknik kadro, teknik direktörler ve hatta büyük bir olaslıkla Fenerbahçe için bir yönetim değişikliğine kadar gidebilecek bir ivme başlayabilir bu akşam.

Ancak kesin olan birşey var ki, 14 Mayıs sendromunu üzerinden atamayan Fenerbahçe taraftarı bu sene Beşiktaş veya Galatasaray şampiyonluğunu uzun yıllar bünyesinden atamaz! 

www.iyibilgi.com