Baykal'ın kulakları tıkalı!

0 0 0000 00:00 tsi
Sağ birleşti… Ancak sol her zamanki gibi “nal topluyor…” Bugün Manisa’da toplanan kalabalık Tandoğan ve Çağlayan’daki çağrıyı yineledi: Birleşin! Oysa birleşmenin önündeki en büyük engel Baykal sadece toplumdan gelen ta

Önce Tandoğan, ardından Çağlayan… Son olarak bugün Manisa’da bir araya gelen kalabalık-ilgi beklendiği gibi değildi- sadece hükümetten duydukları rahatsızlığı dile getirmedi. Çoğunluğu CHP’li olan miting katılımcıları sol partilere de birleşin mesajı ilettiler.

Bu kaygıyı anlamamak imkansız! Zira muhafazakar demokrat bir parti olan AKP toplumda hala büyük bir desteğe sahip. Üstelik son haftalarda yaşanan muhtıra ve Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi gerilimlerin yarattığı mağduriyet ve hükümetin muhtıraya karşı ortaya koyduğu tavır AKP oylarının arttığı yorumuna dönüşüyor. Diğer yandan Anavatan-DYP seçim öncesinde birlikteliğe giderken bu haber sağın toparlandığı anlamına geliyor.

Peki, sol? Türkiye’de ne yazık ki sol oldukça parçalı bir yapıda. Üstelik solun şu andaki taşıyıcısı CHP’nin artık sol bir parti olup olmadığı bile tartışma konusu. CHP’nin üyesi olduğu, Deniz Baykal’ın Genel Başkan yardımcılığını yürüttüğü Sosyalist Enternasyonal CHP’yi üyelikten çıkarıp çıkarmamayı düşünüyor. Avrupalı sosyal demokratlar CHP’yi anlayamadıklarını, CHP’nin sol çizgiden artık iyice çıktığını belirtiyorlar.

Türkiye’deki kimi aydınlar da bu görüşte. Geçtiğimiz hafta iyibilgi.com Mehmet Altan’a CHP’yi sormuş Altan “Sosyalist Enternasyonal CHP’yi atmalı, o parti darbeci bir parti” demişti. Elbette Altan bu görüşünü CHP’li Onur Öymen’in “muhtıradaki düşüncelere katılıyoruz” sözlerine dayandırıyor. Halbuki CHP yönetimi ile tabanı da bu noktada ayrışıyor. Çağlayan’da olduğu gibi Manisa’da da kitleler ellerinde “Ne şeriat ne darbe, demokratik Türkiye” pankartları taşıdı.

Baykal’ın demokrasi dışı tutumundan sadece Altan rahatsız değil. CHP eski Genel Sekreteri Ertuğrul Günay geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Baykal’ın “ara rejim” Başbakanlığına oynadığını ileri sürüyor ve “onu bile başaramayacak” diyordu.

CHP lideri Baykal’ın partisini soldan uzaklaştırdığı ve solun birleşmesinin önünde bir engel olarak durduğu artık daha güçlü dile getiriliyor. Bunun son örneği geçtiğimiz gün yaşandı. Rahşan Ecevit Baykal’ın birleşelim çağrısına “samimi değil, DSP’yi neden kapatalım” diye yanıt verdi. Çünkü Baykal solun sadece birleşmesini değil tüm sol partilerin CHP çatısı altında birleşmesini istiyor. Ancak Ertuğrul Günay ya da hafta içi partiden istifa eden İnal Batu gibi demokratlar CHP çatısı altında demokratik bir mücadelenin yapılamayacağını düşünüyor.

İşte bu yüzden Baykal son olarak Manisa’da toplanıp birleşin diyen ve çoğunluğunu CHP’lilerin oluşturduğu kalabalığın isteğine kulaklarını tıkıyor. Tıpkı son dönemde sebep olduğu önemli krizlerde toplumun sesine kulak vermediği gibi...

Son sözü Hıncal Uluç’a bırakalım: Sevgili Hocam, Seni hep eleştirdim. Çok da ağır eleştirdim.. Mesleki durumlarımızı bir yana bıraktığımızda, özel yaşantımızda, kişisel duygularımla, seni nasıl sevdiğimi en iyi bilecek durumdasın.. Bu yüzden şimdi doğrudan sana hitap ediyorum.. Yapma.. Israr etme.. Ülken için, partin için, ilkelerin ve en önemlisi insanın için bir fedakarlıkta bulun.. Çekil.. Partinin onursal başkanı olarak kal, istersen.. Ama seçim meydanlarından çekil.. Bırak bu seçimde, DSP'nin de her koşulda destek vereceğini açıkladığı laik cepheyi, Atatürk'ün Cumhuriyeti kuran Partisini hiç kimsenin itiraz etmeyeceği, tertemiz, pırıl pırıl, yaptıkları yapacaklarının işareti olan bir lider seçime götürsün. CHP'ye de ülkene de en büyük hizmetin bu olacaktır.. 22 temmuz seçimlerinde iktidar böyle bir ortamda bile AKP'ye kalırsa, bu Recep Tayyip Erdoğan'ın zaferi değil, senin kim bilir kaçıncı hezimetinin sonucu olacaktır, sevgili hocam. Yapma!.. Ne olur yapma!..

www.iyibilgi.com

Bu haber 300 defa okundu.