En Sıcak Konular

CHP rozeti takan sürpriz isimler

22 Mart 2011 16:37 tsi
CHP'nin haftalık grup toplantısında bazı isimlere parti rozeti takıldı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Libya'ya askeri harekatın derhal durdurulmasını istedi. Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda, Libya'da daha fazla kan dökülmemesi, Libya'nın birlik, bütünlük ve geleceğinin korunmasının en büyük talepleri olduğunu söyledi.

Libya'ya karşı yürütülen hava operasyonları ve füze saldırısı sonucunda büyük ölçüde askeri hedeflerin bertaraf edildiğinin söylediğini, ancak çok sayıda sivilin öldüğünün de bilindiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Bu nedenle CHP, askeri harekatın derhal durdurulmasını arzu eder" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, biraz geç de olsa Libya lideri Muammer Kaddafi'yi eleştirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hangi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, hangi çağdaş ülkenin başbakanı veya herhangi bir siyasetçisi, bir diktatörden insan hakları ödülü almıştır? Tek örneği vardır; Recep Tayyip Erdoğan. Bizim bir isteğimiz; o ödülü sakın Başbakanlık makamında tutmasın, evine götürsün. Televizyonlarda zulmü, baskıyı izlerken ödüle baksın, 'ben bunu nasıl aldım' diye hayıflansın. Belki vicdanı sızlar" diye konuştu.

"BİZ ÜCRET SENDİKACILIĞI GİBİ ÇAĞ DIŞI ANLAYIŞA KARŞIYIZ"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında taşeron işçiliğe son vereceklerini, bu kapsamda çalışanların kadrolu, sendikalı işçi statüsüne kavuşacağını söyledi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Grup toplantısında ANAVATAN ve Demokrat Parti'den bir grup, bazı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile Türkiye Muhtarlar Federasyonu Başkanı Ramazan Özinal CHP'ye katıldı. Katılanlardan bazılarına parti rozeti takan Kılıçdaroğlu, katılımların CHP'ye güç ve destek verdiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ülkenin içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmasını isteyen, aydınlık yolu tercih eden herkesi CHP çatısı altına beklediklerini söyledi.

Tüm vatandaşların Nevruz Bayramı'nı da kutlayan Kılıçdaroğlu, geçmişte yaşanan üzücü olayların dünkü kutlamalarda yaşanmadığını belirterek, bundan sonra da sevinç ve mutluluk içinde kutlamalar gerçekleştirilmesi dileğinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, "Dün Nevruz'u kutladık ama işimiz var. Çalışacağız. Bu bayramı 12 Haziran'da başka bir bayrama dönüştürmek durumundayız. O açıdan çalışacağız, üreteceğiz, her yerde projelerimizi anlatacağız... 12 Haziran'ı bayrama döndüreceksek bu güç bizim elimizde. Çaba, emek harcar, geniş kitlelere gidersek sonuç alırız. Nevruzumuz kutlu olsun ama 12 Haziran'a hazırlıklı olalım" diye konuştu.

Geçen hafta Balıkesir, Kocaeli, Gebze ve Karadeniz Ereğli'ye gittiklerini hatırlatan Kılıçdaroğlu, gezileri hakkında bilgi verdi. Balıkesir'de Çanakkale Savaşı'nın önemli isimlerinden Seyit Onbaşı'nın köyünü ziyaret ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, burada yaşayan vatandaşların köy yolunun yapılması talebini ilettiklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, köyün yolunun bu zamana kadar yapılmamış olmasını eleştirerek, CHP iktidarında yolu yapma sözü verdi. Balıkesir ziyareti sırasında da Sanayi ve Ticaret Odası üyeleriyle bir araya geldiklerini ve onlara CHP'nin projelerini anlattıklarını belirten Kılıçdaroğlu, sivil toplum örgütleriyle de çok faydalı bir toplantı gerçekleştirdiklerini söyledi.

Bu tür toplantılarda katılımcılara kendisine her türlü soruyu sorabileceklerini söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Onlarla sağlıklı, tutarlı bir ilişki kurmak istiyoruz. Geçmişte aramızda var olan mesafeyi kapatmak istiyoruz" dedi. Kılıçdaroğlu, artık "sağırlar diyaloğuna" son vereceklerini, projelerini birinci elden halka anlatacaklarını, soruları birinci elden yanıtlayacaklarını söyledi.

"TAŞERONLAŞMA 12 EYLÜL'ÜN ÜRÜNLERİNDEN BİRİDİR"

Gebze'de de "Taşeronlaşmaya Dur De" mitingi düzenlediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "Taşeron aracılığıyla işçi çalıştırma uygulaması 12 Eylül ürünlerinden birisidir. Örgütlü topluma karşı çıkan 12 Eylül, sendikacılığa da karşıydı. Farklı bir yöntem geliştirdiler, taşeron aracılığıyla işçi istihdam etmeye başladılar" ifadesini kullandı. Taşeron işçilikte en büyük istihdam olanağını kamunun yarattığını kaydeden Kılıçdaroğlu, TBMM'den, bakanlıklara kadar her yerde taşeron işçi çalıştırıldığını söyledi.

Taşeronluk sisteminin işçiyi asgari ücrete mahkum ettiğin, grev, sendika ve toplu sözleşme hakkından mahrum bıraktığını anlatan Kılıçdaroğlu, "çağdaş kölelik" olarak nitelenen bu sisteme CHP iktidarında son vereceklerini bildirdi. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Taşeron işçisi kardeşlerim unutmasınlar, sayıları milyonu aştı. Biz taşeronluğa son vereceğiz, 'taşeronluk sürsün' diyen Adalet ve kalkınma Partisi'dir. Biz her çalışanın İş Yasası'na tabi olmasını, örgütlenmesini isteriz, örgütlenmeye karşı olan Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Biz herkesin iş güvencesi olsun isteriz, iş güvencesini tırpanlayan Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. Her taşeron işçisi CHP'nin iktidarında, yani onların, emeğin iktidarın görecekler ki taşeron işçiliğe son vereceğiz. Hepsi devlette kadrolu, sendikalı işçi olacak, haklarını teslim edeceğiz."

"AMACIMIZ KENDİ İÇİNDE BARIŞIK TOPLUM"

Taşeron işçilerin kadrolu hale getirilmesinin maddi yük getirmeyeceğini savunan Kılıçdaroğlu, herkesin uluslararası çalışma örgütünün kurallarına göre istihdam edileceğini, çağdaş kölelik düzenine karşı çıkacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Bütün sendikacı, işçi arkadaşlarım şunu da çok net duysunlar, biz işçinin hakkını koruruz, emeğin hakkını koruruz, onların örgütlenmesini savunuruz, ama biz ücret sendikacılığına karşıyız. Onu da bilsinler. Bizim amacımız, hedefimiz şu, işçi ve işverenler artık karşıt gruplar değildir. Aynı ortak alanda çalışan, beraber emek harcayan, beraber riski paylaşan, üretim yapan, rekabet yapan bir düzeni artık savunuyorlar. O açıdan biz ücret sendikacılığı gibi çağ dışı anlayışa karşıyız... İşçinin hakkını teslim edeceği, işverenin de hakkını teslim edeceğiz beraber çalışacaklar, üretecekler. O açıdan ücret sendikacılığı bizim kitabımızda yoktur."

Taşeron işçiliğin çok iyi anlatılmasını da isteyen Kılıçdaroğlu, "Neden benim hakkımı CHP savunuyor?" sorusuyla karşılaşılması halinde ise "Senin sendikalı olmanı, örgütlü olmanı sağlayan, grevli toplu sözleşmeli hakkı getiren de CHP'dir. Onun için senin hakkını savunacağız" yanıtının verilmesini istedi. Kılıçdaroğlu, kendi içinde barışık, bir tarafı ezen değil, iki tarafı da onurlandıran bir toplum kurmak istediklerini söyledi.

"ÖZELLİKLE İKTİDARIN ARKASINDAKİ ŞAKŞAKÇI SANAYİCİLERE SESLENİYORUM; 15,5 CENTTEN ALDIĞINIZ ELEKTRİKLE ÜRETTİĞİNİZ ÜRÜNÜ, HANGİ MALİYET ANLAYIŞIYLA PAZARLAYACAKSINIZ"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, biraz geç de olsa Libya lideri Muammer Kaddafi'yi eleştirdiğini ifade ederek, "(Çekil, halkına baskı yapma) diyen Sayın Erdoğan, o insandan insan hakları ödülü alırken hiç bunları düşünmedin mi? O ödülü sakın Başbakanlık makamında tutmasın, evine götürsün. Televizyonlarda zulmü, baskıyı izlerken ödüle baksın 'ben bunu nasıl aldım' diye hayıflansın. Belki vicdanı sızlar" dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, Japonya'daki nükleer tehlikeye işaret etti.

Teknoloji devi Japonya'nın, böyle bir riskle karşı karşıya olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, bu olaydan sonra İngiltere, ABD, Almanya, Çin'in nükleer teknolojinin, santrallerinin güvenliği üzerinde yeniden durmaya başladığına dikkati çekti. Bir ülkenin başbakanının, tüpgaz ile nükleer teknolojiyi aynı kefeye koymasını anlamanın mümkün olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Ne denir böyle birisine; Allah akıl fikir versin diyeceğiz, başka söylenecek bir şey yok. Radyasyonun ne olduğunu, insanların genlerinde ciddi tahribat yarattığını, havayı, suyu, besini kirlettiğini bilmiyor. Bilmiyor da ülkeyi yönetiyor. Sorun da orada zaten. Cama bakarak konuşsaydı herhalde böyle konuşmazdı" dedi.

"DÜNYANIN EN PAHALI ELEKTRİĞİNİ ÜRETECEKLER"

Türkiye'nin, Rusya ile "Gelin Türkiye'de bir nükleer santral kurun" diyerek, bir anlaşma yaptığını anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Yapılacak bu santral daha önce dünyanın herhangi bir ülkesinde inşa edildi mi, hayır. Yeni bir şey diyorlar, ne olduğunu kimse biliyor. Nükleer santrali sadece Ruslar değil birçok ülke yapıyor, niçin uluslararası ihale açılmadı? Ruslara 'Gel bize 20 milyar dolara nükleer santral yap' denildi. Nükleer santrali, daha ucuz elektrik elde edilmesi için yaparlar. Ruslara, 12,35 cent ile 15,5 cent arasında kilovat saatine, bir alım garantisi verilmiş. Dünyanın en pahalı elektriğini üretecekler. İhalesiz veriyorsunuz, ne olduğunu belli olmayan bir teknolojiyle yapacaklar.

Bütün sanayicilere sesleniyorum, iktidarın arkasındaki şakşakçı sanayicilere özellikle sesleniyorum, itiraz etmediğiniz için size sesleniyorum; 15,5 centten size elektrik satacaklar, daha bunu devlet alacak, sanayiciye kaça satacaklar bilmiyoruz. 15,5 centten aldığınız elektrikle ürettiğiniz ürünü, nasıl dış pazarlarda, hangi maliyet anlayışıyla pazarlayacaksınız hiç düşündünüz mü? Benim bildiğim sanayici geleceği, teknolojiyi gören, bilimi araştıran, araştırma, geliştirmeye önem veren insandır. Size AKP iktidarı getirecek, 15,5 cente elektriği dayatacak ve siz buna evet mi diyeceksiniz, niye sesiniz çıkmıyor, her şeye biz mi itiraz edeceğiz, üretecek olan sizsiniz. Bu fiyatla, uluslararası alanda rekabet mi edeceksiniz, sizi bu fiyatlar kayıt dışı ekonomiye zorlayacaktır. Yazık günah değil mi bu ülkeye? Uluslararası Enerji Ajansı'nın raporlarına bakın 15,5 centten elektrik üreten nükleer santral dünyada var mı yok mu? Dünyada yoksa size dayatılan bu fiyatı nasıl kabul edeceksiniz?"

"KUL HAKKI YİYE YİYE"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin enerji alanında Rusya'ya bağımlı hale geldiğini, nükleer santralle beraber bağımlılık oranının yüzde 60-70'leri bulduğunu söyledi. Akkuyu'da yapılmak istenen nükleer santralin, Ecemiş Fay Hattı'na 25 kilometre uzaklıkta olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, yer lisansının bundan 38 yıl önce alındığını ancak aradan geçen 38 yılda teknoloji ve bilimin geliştiğini söyledi.

CHP lideri, şunları kaydetti: "İnsan bir daha bakar, nedir ne değildir, buraya kurulur mu kurulamaz mı? Bütün bunları, bunlar bilmiyor değil, hepsini biliyorlar. Nedeni şu; Samsun'dan Ceyhan'a petrol gelecek, orada bir rafineri kurulacak. O rafineri bizim Çalık'a ait. Acaba bunun bedeli bu mu? Senin bir yandaşın rafineri yapsın diye bütün Türkiye'yi, sanayiyi bu kadar riskin altına atmaya değer mi? Bunları, herkese anlatmanız lazım. Hani kul hakkından söz ediyorlardı, kesinlikle inanmayın, kul hakkı yiye yiye zaten köşeyi döndüler. Yandaşına rafineri yaptıracaksın diye bütün milletin sırtına bu kadar büyük yükü, 20 milyar dolarlık faturayı yükleyen insanda, Allah aşkına toplu iğne ucu kadar vicdan var mı? Böyle bir anlayış olabilir mi? Kimse korkudan itiraz edemiyor. Baskı rejimi var, sanayici bile korkuyor. Bu faturayı, millet ödeyecek. Beyefendilerin keyfi yerinde. Bu rakamlar benim bulduğum değil, resmi rakamlardır. Halen ihalesiz, bu anlaşmayı niçin Ruslara verdiğini bir Allah'ın kulu çıkıp anlatmadı. Parlamentoda yasa olarak geçirdiler, parlamentoyu da buna alet ettiler. Ülkeye yükledikleri faturaya bakın."

"GEREKİRSE BEDEL ÖDEMEKTEN ÇEKİNMEMELİ"

Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında Libya'daki gelişmelere de yer verdi. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bu ülke ile tarihsel, kültürel bağları bulunduğunu, Libya halkının, zor zamanlarda Türkiye'nin yanında olduğunu, Türkiye'nin de aynı şekilde Libya'nın yanında olması gerektiğini anlattı.

Zaman zaman sorunlar çıksa da dost Libya halkı ile Türkiye arasında köklü sorunlar yaşanmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, 21. yüzyılının, baskıcı rejimler yüzyılı olduğuna inanmadıklarını, bu yüzyılı despotların tarih sahnesinden silineceği, baskıcı rejimlerin yok olacağı bir yüzyıl olarak gördüklerini anlattı. Kılıçdaroğlu, ilke olarak, hiçbir gücün bir başka ülkeye dışardan müdahale etmesini istemediklerini, her halkın kendi sorunlarını kendilerinin çözmesini istediklerini belirtti.

Kılıçdaroğlu, "Halklar mücadele etmeli, kendi sorunlarını çözmeli, demokrasi, özgürlük bağlamında mücadele etmeli, gerekirse bedel de ödemekten çekinmemelidirler. Çünkü insanlık tarihi, demokrasi ve özgürlük bağlamında çok bedeller ödemiştir. Bedel ödeyenleri tarih unutmamıştır, baskı yapanlar ise tarihin kara sayfalarında yer almıştır" diye konuştu.

"FİGÜRAN BİLE OLAMADI"

Hükümet'in, Libya lideri Kaddafi'nin çekilmesi, Libya halkına özgürlük, demokrasi gelmesi, bu ülkenin zenginliklerinin emperyal ülkelerce paylaşılmaması, bu amaçla baskı yapılmaması söylemlerini doğru bulduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, aslında bunların kendilerinin söylemleri olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, "Baskıcı rejimleri bitirmemiz gerekiyor. Baskıyla kendi yurttaşlarını kurşunlayan, yok eden, öldüren bir düzeni, herhalde hiçbir sağduyulu insan, ülke savunamaz" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama bir başka gerçek daha var. Türkiye, izlediği dış politikayla uluslararası alanda gittikçe yalnızlaşıyor, dışlanıyor. Batı, Arap Birliği, Afrika Ligi, İslam ülkeleriyle doğrudan ilişkiye geçti, Türkiye bypass edildi. Hani deniliyordu ya 'Türkiye dünyada oyun kuran ülke'. Bırakın oyun kurmayı, bu olayda figüran bile olamadı. Paris toplantısına davet bile edilmedik, dikkate bile alınmadık. Türkiye'nin izlediği dış politika, Türkiye'yi bu noktaya getirdi. Kaddafi elbette eleştirilir. Demokrasiye, insan haklarına inanıyorsak, baskı kuran, halkına zulüm yapan her kişiyi eleştirmek bizim görevimizdir. Ama Sayın Erdoğan, biraz geç de olsa Kaddafi'yi eleştirdi. Sormamız gereken şu; 'Çekil, halkına baskı yapma, zulmetme' diyen Sayın Erdoğan, o insandan insan hakları ödülü alırken hiç bunları düşünmedin mi? Hangi Türkiye Cumhuriyeti başbakanı, hangi çağdaş ülkenin başbakanı veya herhangi bir siyasetçi bir diktatörden insan hakları ödülü almıştır? Tek örneği vardır; Recep Tayyip Erdoğan. Bizim bir isteğimiz; o ödülü sakın Başbakanlık makamında tutmasın, evine götürsün. Televizyonlarda zulmü, baskıyı izlerken ödüle baksın 'ben bunu nasıl aldım' diye hayıflansın. Belki vicdanı sızlar. Libya'da daha fazla kan dökülmemesi, Libya'nın birlik, bütünlük ve geleceğinin korunması en büyük talebimizdir. Libya'ya karşı yürütülen hava operasyonları ve füze saldırısı sonucunda büyük ölçüde askeri hedeflerin bertaraf edildiği söyleniyor ancak çok sayıda sivilin öldüğü de biliniyor. Bu nedenle CHP, askeri harekatın derhal durdurulmasını arzu eder."

"RÜŞVET DEFTERİNİ GÖRMEYEN, RÜŞVETÇİLERİ KORUYAN, HAMİSİ OLAN, SIRTINI SIVAZLAYAN TÜRKİYE'DE BİR KİŞİ VAR; ADI RECEP TAYYİP ERDOĞAN"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, Libya'nın işgali ile sonuçlanacak her türlü gelişmeye karşı çıkma ve NATO'nun askeri operasyonlara dahil olmasına izin vermemesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, Libya için özel temsilci atanmasını da önerdi. Kılıçdaroğlu, partisinin Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, Libya konusunda hükümete 5 öneride bulundu. Kılıçdaroğlu, önerilerini şöyle sıraladı:

"Türkiye, BM Güvenlik Konseyi kararının ilgili hükümlerinin emrettiği gibi Libya'nın işgali ile sonuçlanacak her türlü gelişmeye karşı çıkmalı. Bu doğrultuda NATO'nun Libya'ya karşı sürdürülen askeri operasyonlara dahil olmasına izin vermemelidir. Tavrını açık ve net söylemelidir. Türkiye süratle tüm Libyalı kardeşlerimize yardım elini uzatmalıdır. Bu amaçla gereken girişimleri gecikmeksizin yapmalıdır. Türkiye ilgili ülkeler ve çevrelerle işbirliği halinde Libya içinde bir siyasi diyalog mekanizması ve sürecinin oluşmasına öncülük etmelidir. Kaddafi, halkının sesini dinlemeli, ülkesinin geleceği için kendisine hayati bir görev düştüğünü anlamalı ve yeni Libya'nın önünü açacak zor kararlar almaktan çekinmemelidir. Hükümet, özellikle Arap Ligi, İKÖ ve AB örgütleri ile temaslarını artırarak Libya'da iç çatışmaları ve kan dökülmesini önleyecek çareler arayışına girmelidir. Türkiye, siyasi seviyede bir Libya özel temsilcisi atamalıdır. Bu suretle konuya ilişkin temaslar hem Libya içindeki ilgili taraflarla hem de üçüncü çevrelerle aralıksız sürdürülebilecek ve sürekli bir bilgi akımı sağlanabilecektir."

CHP olarak kardeş Libya halkının güvenliği ve yeni bir Libya'nın inşasında her türlü katkıyı yapmaya devam edeceklerine kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bu çerçevede hükümetin atacağı adımların yanında olacağız" dedi.

"BATI'NIN ETİK DEĞERLERİNİ SORGULAMASI LAZIM"

Kemal Kılıçdaroğlu, Batının tutumunu da eleştirdiği konuşmasında, "baskıcı, diktatör" denilen ülkelere kimin silah sattığını sordu. Kılıçdaroğlu, "(Baskıcı, diktatör, kendi halkını kurşunlayan) dediğiniz adama silahları siz satmadınız mı? Silahları satarken bunlar aklınıza gelmedi mi?" sorusunu yöneltti. Baskı ile demokrasinin bağdaşmayacağını Batılıların çok iyi bildiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"(Baskıcı, diktatör) denilen kişiler, paralarını nerede tutuyor? Sizin bankalarınızda. Sizin bankalarınızda bu paralar dururken itiraz etmiyorsunuz. Onlar düştükten sonra paralara el koyduğunuzu açıklıyorsunuz. Niye baştan el koymuyorsunuz, deşifre etmiyorsunuz, mazlum insanların mallarını bankalarınıza koydukları zaman sessiz kalıyorsunuz? Batının da kendi etik değerlerini sorgulaması lazım. Sizin de kabahatiniz var. Yeri gelince bombalarsınız, siviller ölür, kahraman ilan edersiniz kendinizi. 'Mazlum insanlara demokrasi özgürlük getireceğiz' diyeceksiniz, onlara silah, tank, top, bomba vereceksiniz, beyefendi diktatörlerin paralarını da kendi bankalarınızda tutup, kendi ekonominize katkının yolun açacaksınız ve biz buna sessiz kalacağız. Kardeş Libya halkının unutmaması gereken bu gerçeği onlar adına söylüyorum."

"SORULARI BİLEN TEK KİŞİ NİÇİN SORUŞTURMA KAPSAMINDA DEĞİL?"

KPSS'de "soruların çalınması" konusunda yaşanan süreci anımsatan ve soruşturmanın devam ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, Mustafa Asil adlı kişinin neden soruşturma kapsamında olmadığını sordu. Asil'in soruların tümünü gören tek kişi olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bu kişinin soruşturma açıldığı sırada 1 yıl süreyle doktora için Kanada'ya gönderildiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Bir yılda doktora nasıl olur bilmiyorum ama gönderilmiş. Bir yılını tamamlamadan da geri geldi. Bu kişi soruşturmanın kapsamı dışında. Niçin? YÖK'ten sorumlu olan bakandan yanıt bekliyoruz. Bu kişi kimdir, neden soruşturmanın kapsamı dışında tutulmuştur?" diye sordu.

"KUDRET BÜBÜL KİM?"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Balyoz Davası" ile ilgili de bir kişiyi gündeme getirdi. "Recep Bey'i arabadan kurtaran balyozdan söz etmediğini" belirten Kılıçdaroğlu, soruşturma kapsamında bir belgenin ele geçirildiğinin söylendiğini, "Güvenlik Harekat Planına Ek Lahika" adlı belgede "İstanbul çevresi şehirlerde birinci öncelikli sivil kişiler" başlıklı bu belgedeki isimler arasında 224. sırada Kudret Bülbül'ün yer aldığını ifade etti. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Bu kişinin, darbe planını hazırlayan 1. Ordu Komutanlığı ile irtibatlı ve öncelikli şahıslar listesinde adı geçiyor. Birçok kişi tutuklandı, soruşturma açıldı, bu kişi hariç. Bu kişi şu anda Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığında müsteşar yardımcılığına vekalet ediyor. Başbakan'dan yanıt bekliyoruz. Bu müsteşarlık, sıradan bir müsteşarlık değil. Darbe belgelerinde adı geçiyor bu kişinin. Herkesin sorgusu suali yapılıyor, kim bu kişi, neden orada duruyor, neden Başbakan'ın özel koruması altında? Onu bilmeye de bizim ihtiyacımız var."

"İKİ TANE MÜLKİYE MÜFETTİŞİ GÖREVLENDİREMİYOR MUSUN?"

Kayseri'deki rüşvet iddialarıyla ilgili değerlendirmelerini bugün de sürdüren ve "rüşvet defterini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiğini" belirten Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın "defterin belgeyle alakasının olmadığını" söylediğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "(Altında imza yok) diyor. Ben, bunu bir büyükelçiye anlattım, adam şaşırdı. Düşünün şimdi, Adli Tıp Kurumuna gönderse yazı karakterinden kime ait olduğu anlaşılacak. Zaten adam inkar etmiyor defteri. Bu defter, soruşturma dosyasında var. Savcı bu defteri görmüyor. Başbakan'a gönderiyoruz o da görmüyor. Rüşvet defterini görmeyen, rüşvetçileri koruyan, hamisi olan, sırtını sıvazlayan Türkiye'de bir kişi var: Adı Recep Tayyip Erdoğan. Onu bütün millete şikayet ediyorum. Nasıl olur da bir Başbakan, rüşvet defteri konusunda bu kadar kayıtsız kalabilir? Bu ne demektir? Rüşvet ve rüşveti koruyanlar artık başka yerlerdedir. Meşrulaştırmışlardır artık rüşvet toplamayı. Sen Başbakansın. İki tane mülkiye müfettişi görevlendiremiyor musun? CHP'li belediyelere gelince sabah bir müfettiş, akşam bir müfettiş... Gönder, göndermezsen namertsin. Bizim korkumuz yok. Gönder, denetle. Ne kadar müfettiş gönderirsen o kadar da memnun oluruz ama sen Kayseri Belediyesinde olan bu olaya, rüşvet defterine sessiz kalıyorsun, iki müfettiş göndermeye cesaret edemiyorsun. Neden? Ya kontrol edemezsem müfettişleri ya rüşvet açığa çıkarsa... Recep Tayyip Erdoğan, hiç meraklanma bu rüşveti son kuruşuna kadar ortaya çıkaracağız."

"SALI GÜNÜ BİR MASKE DAHA İNDİRECEĞİM"

Kemal Kılıçdaroğlu, önümüzdeki salı günü başka bir konuya değineceğini belirterek, "Bize diyorlar ya 'CHP statükocu parti, değişimci, yeniliğe açık parti Adalet ve Kalkınma Partisi'... Önümüzdeki salı günü onların bir maskesini daha indireceğim. Kim değişimci, dönüşümcü, kim tutucu, statükocu, kim halktan yana, kim haktan yana, kim birilerinden yana. Şimdiden söylüyorum ki haftaya onlar da hazırlık yapsınlar" dedi.

AA



Bu haber 881 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,808 µs