Gergin ortamda müzakere...

11 Mart 2011 15:14 tsi
Hristofyas ile Eroğlu arasındaki ‘nüfus tartışmasının’ perde arkası...

Hristofyas ile Eroğlu arasındaki ‘nüfus tartışmasının’ perde arkası... Kıbrıs gazetesi Hristofyas ile Eroğlu arasındaki ‘nüfus tartışmasının’ perde arkasını yayınladı.

Gergin ortamda müzakere... KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Rum Lideri Dimitris Hristofyas arasında önceki gün gerçekleşen görüşmede, adada kalacak TC kökenli, KKTC vatandaşlarının durumu tartışıldı. Rum Lideri Hristofyas “50 bin kişiye ‘evet’ diyoruz. Fakat bunun üzerinde bir kişi dahi kabul etmiyoruz” dedi. Eroğlu, bu öneriye anında “kabul etmeyiz” yanıtını verince ortam iyice gerildi.

Rum lideri Dimitris Hristofyas, bir yandan Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarını öne sürerek, Kıbrıslı Türkle evlenenlerin adada kalabileceğini söylerken, diğer yandan sayı sınırlaması önerdi. Rum liderine göre, 1974 sonrası KKTC’ye gelerek vatandaş olanların sayısı, Kıbrıslı Türkler’le evlenenler ve onların çocukları dahil 50 bini aşmayacak.

Rum lideri bir diğer iddiası ise, Kıbrıs Cumhuriyeti anlaşmaları uyarınca Kıbrıs Türklerinin nüfusu, Rum nüfusun dörtte birini aşamayacağı yönünde.

Hristofyas’ın bu önerisine sert tepki gösteren Türk tarafı, Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarına göre bile, Kıbrıslı Türkle evlenen birinin vatandaşlık hakkı kazandığına dikkat çekti.

Rum tarafının “Türklerin nüfusu Rumların nüfusunun dörtte birinden fazla olamaz” şeklindeki tavrı ise, Türk tarafınca ırkçılık olarak değerlendirildi ve 1960 antlaşmalarında böyle bir sınırlama bulunmadığına dikkat çekildi.

Türk tarafının konuyu somut örneklerle tartışmasından rahatsızlık duyan Rum liderinin zaman zaman ses tonunu yükselterek, BM heyetini etkilemeye çalıştığı bildirildi.

KKTC heyetinde bulunan bir yetkili Rum tarafının bu tutumunda ısrar etmesi üzerine şu soruyu ortaya attı:

“Ne yapalım yani. Eğer Türkler daha doğurgansa ne olacak? Kısırlaştırmayı mı gündeme getireceksiniz? Türklerin sayısı, Rumların sayısının dörtte biri olacak diye bir sınırlama olamaz.”

Hristofyas-Özersay tartışması

Çarşamba günü yapılan Liderler görüşmesinde Hristofyas ile Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Özel Temsilcisi Kudret Özersay arasında gerginlik yaşandığı ortaya çıktı. Vatandaşlık konusu ele alındığı sırada Kıbrıs Türk tarafı adına Özersay’ın, Rum tarafının iddia ettiği şekilde bir oran kısıtlaması olmadığını detaylı ve uzunca bir süre anlatmasına Hristofyas sert karşılık verdi. Rum lideri “Akademik ve detaylı sunumunuz için teşekkür ederim ama ben buraya ders alamaya gelmedim, ben öğrenciniz değilim” diyerek tepki gösterdi.

Kıbrıs Türk tarafının tezlerine ve hukuki yorumlarına söyleyecek söz bulamadığı için kızdığı gözlemlenen Hristofyas’ın geçmişte de Özersay’ın açıklamalarına tepki gösterdiği biliniyor. Tarafsız gözlemciler Hristofyas’ın bu davranışlarının iç politikada yaklaşan seçim nedeniyle giderek sıkışmasından ve somut birtakım izahatlara cevap vermekte zorlanmasından kaynaklandığını dile getiriyorlar.

Özersay’ın değerlendirmesi

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Kıbrıs görüşmelerindeki Özel Temsilci Kudret Özersay, Kıbrıs'a yaptığı açıklamada, çözüm sonrasında kimlerin vatandaş olacağı konusunda şunları söyledi:

“Rum tarafı KKTC tarafından verilen vatandaşlıkları tanımadığını söylemektedir. Tabii biz de kendilerine ortaklık hükümetinin yıkılması ertesinde 1963 sonrasında Kıbrıs Rum tarafının verdiği vatandaşlıkların geçerli olmadığını ve bizim de bunları tanımadığımızı net şekilde söyledik. Hatırlanacağı üzere geçmişte BM tarafından yapılan önerilerde sadece Türk tarafının verdiği vatandaşlıklar bakımından değil Rum tarafının da vermiş olduğu vatandaşlıklar bakımından iki ayrı liste hazırlanması öngörülmüştü. Bizim Kıbrıs Türk tarafı olarak her iki tarafın geçmişte yapılan işlemlerine farklı bir muamele yapılmasını kabul etmemiz mümkün değildir. Öte yandan vatandaşlıklar bakımından 4’e 1 oranı olduğu yönündeki iddialara da net şekilde yanıt verdik. Ne 1960 düzenlemeleri ne de başka bir hukuk kuralı, kapsamlı çözüm arayışımız bağlamında düzenlenecek olan vatandaşlıklarda Kıbrıs’ta buna benzer bir oranı zorunlu kılmıyor. Bu nedenle belirli rakamlara odaklanmak doğru değildir. Önemli olan insan hakları bakımından geçerli ve objektif kriterler temelinde vatandaşlık düzenlemelerini yaratmaktır. Bizim çabamız bu çerçevede karşılıklı kabul edilebilir bir mekanizma yaratmaktır.”

ABHaber

Bu haber 1,015 defa okundu.