En Sıcak Konular

Kaç Afgan çocuk cesedi bir haber eder?

9 Mart 2011 14:00 tsi
Neden Afganlı çocukların ölmesi bu kadar sıradan? Birinci sayfalara haber olarak girebilmeleri için kaç Afgan çocuğun cesedi gerekiyor? O çocuklar ABD'li olsa böyle sessiz kalınacak mıydı?

1 Mart günü NATO savaş uçakları Afganistan’ın Kunar eyaleti Peç şehri yakınlarında odun toplamakta olan çocuklara ateş ederek, yaşları 12’den küçük 9 çocuğu öldürdü. Afganistan'daki NATO askerlerinin komutanı Orgeneral David Petraeus da, Afganistan'daki uluslararası gücün meydana gelen trajediden ''derin üzüntü duyduğunu'' belirterek özür diledi ve ''Bu ölümler hiç olmamalıydı'' dedi. Konu, NATO açısından kapandı.

Medya izleme gruplarının verilerine göre, 7 Mart itibarı ile 9 çocuğun ölümü ile ilgili ABD’nin en büyük 3 televizyon grubunun (ABC, CBS, NBC) yaptığı haber sayısı 2. Bunlardan biri 2 Mart gecesi ‘’NBC Nightly News’’in yayınladığı 80 kelimelik bir haber diğeri ise 6 Mart pazar günü ABC World News Sunday’de, Hamid Karzai’nin sivil ölümlerine duyduğu tepki ile ilgili kısa bir haber. Bu kadar. Hep övdüğüm NPR’da tek bir kez bile haber olmadı bu katliam. Solcu MSNBC’de hakeza… Fox News’in bahsetmesini zaten beklemiyordum. CNN birkaç kez özet şekilde görüntüsüz geçmiş. Koca Amerikan medyasında konuyu tek derinlemesine gündeme taşıyan ‘’Democracy Now’’ adlı muhalif ve bağımsız medya platformu oldu.

SON 20 GÜNDE 4. SİVİL KATLİAMI

Bu olay Afganistan’da son 20 günde 4’ncü sivil katliamıydı. 17 Şubat günü Kapisa yakınlarında NATO saldırısında 5 sivil öldürüldü. Alahsay Valisi Muhammed Ömeri’nin açıkladığına göre 3’ü yetişkin erkek ile 12 ve 13 yaşlarındaki iki çocuk aylardır et yiyemedikleri için kuş avlamak için uğraşırken saldırıya uğradılar. Yanlarında sadece kuş avlamak için kullandıkları malzemeleri vardı. 20 Şubat günü Hoygani vilayetindeki füze saldırısı ise tamamı aynı aileden 6 kişiyi öldürdü. Reuters fotoğrafı füzenin tam da evin damına isabet ettiğini gösteriyor.

Sonrasında 4 gün süren NATO / ISAF operasyonunda 40’ı çocuk 10’u kadın tam 65 sivil öldürüldü. Katliamı dünya kamuoyunda saklamak isteyen ISAF, El Cezire muhabirleri Abdullah Nizami ve Saidullah Sahel’i gözaltına aldı. Kimsenin canının kıymetinin olmadığı bir ülkede basına yönelik baskıyı anlamakta zorlanacak bir büyükelçi bulmak da zor tabi.

Son olarak 1 Mart günü yaşları 7 ile 9 arasında değişen 9 çocuk art arda hedef alınarak katledildi. Fakir ailelerin isimsiz çocukları, bitmek bilmeyen kışa karşın ısınabilmek için odun topluyordu ormanlık alanda. İki çocuğu öldürülen bir baba, ‘’Ne insanlığa değer veriyorlar ne de çocuklarımız umurlarında’’ diye ağladı günler sonra bölgeye ulaşan bazı gazetecilere. Ancak, bu gözyaşlarını, dünya kamuoyu görmedi, siz görmediniz, ben görmedim… Afganlı değil mi, varsın bu baba da iki çocuğunu kaybetmiş olsun, ne var bunda büyütülecek..?

ABD'Yİ GEÇTİK TÜRK MEDYASINDA NİYE YOK?

Çocuklar, kadınlar sivillerin hayatı sözkonusu olduğunda, ırk, dil, din konuşmayı en büyük günahlardan görürüm ama çifte standardamıza dikkat çekebilmek için soramadan edemiyorum; Acaba, bu katliam ABD’de ve ölen çocuklar ABD’li olsaydı bu sessizlik yine olur muydu? Neden, dünyanın bir kısmında çocukların ölmesi ‘vaka-i adiyeden’ haber muamelesi görüyor? Tek bir Batılı çocuğun başına geldiğinde haklı olarak göreceği medya ilgisini görebilmesi için kaç Afgan çocuğun cesedi gerekiyor? Kaç Afgan çocuğun cesedi bir haber ediyor?

Hadi Amerikan medyasını geçtim, peki bu katliamlar Türk medyasında ne kadar yer buldu? Utanarak söylüyorum bizim için de Afgan sivillerin cesetleri çoktan sıradan haber rakamlarına dönüşmüş durumda. Çuvaldızı kendime batırmak için bu yazıyı kaleme alıyorum ama size de iğne ucuyla dokunacağım. Sizin gündeminizde bu haberler ne kadar yer aldı? Aldı mı? Uzağa gitmeyeyim, Haber7’nin 2 Mart günü saat 16:00 sıralarında girdiği haberi, 7 gün sonra bugün itibarı ile 1134 kişi okumuş ve 2 kişi yorum yapmış.

ABD'NİN EN UZUN SAVAŞI HÂLÂ SÜRÜYOR

2001 yılında başlayan Afgan Savaşı, ABD’nin en uzun savaşı ve halen devam ediyor. Kime karşı savaşılıyor, ne için savaşılıyor, kimse emin değil. Coğrafi konumu ve dünya eroininin yüzde 90’ının kaynağı olan bir gariban ülkede istihbarat örgütlerinin, karanlığın efendilerinin, uyuşturucu lordlarının cirit attığı, her yerinden pis kokular çıkan bir savaş. ISAF’ın ya da Taliban’ın doğrudan saldırılarıyla ölen sivil sayısı 14 bin civarında. Dolaylısının hesabını bilen yok. Çünkü sadece varlığını değil öldüğünü de kayda geçiremeyen çok sayıda insanın ülkesi burası…

Kinlenelim diye yazmıyorum bunları. Kinin, intikamcı düşüncenin, nefretin ne Afgan’a ne Iraklıya ne de insanlığa  faydası olduğuna inanıyorum. Hem, bu haberleri, Afganın canına, çocuklarına bedenine yandığı için değil, sadece kendi politik ya da şiddet mücadelesini ateşlemek için ‘istismar’ edenler de var. Ama, çocukların sivillerin bu şekilde acımızasızca öldürülmesine bu kör duyarsızlık, sağırlık, insanlığımızı eritiyor diye korkuyorum.

Hemen yanı başımızdaki yıkık ülkeye bir bakalım. Ocak ayındaki ‘Birliğin Durumu’ konuşmasında ABD Başkanı Barack Obama, ‘’Irak Savaşı’nın sona erdiğini’’ ilan etti. Peki Iraklı için gerçekte öyle mi? Nerdeyse yerle bir edilen şehirlerde milyonlarca aile için bu savaş daha yeni başlıyor.

GÖRÜNTÜLER ÜRKÜNTÜ VERİCİ

Felluce’yi çoğunuz, detaylarını olmasa da ismini hatırlarsınız.  2004 yılında isyancı güçlere karşı ağır bir Amerikan hava saldırısına maruz kalan şehirde, o günden beri ‘özürlü doğum’da adeta patlama yaşanıyor. The American Conservative dergisinin Nisan sayısında yayınlanan haber tüyler ürpertici: İki kafalı doğan bebekler, kafanın ortasında tek gözle doğanlar, bacaksız doğanlar, ikiden fazla bacakla doğanlar, beyni hasarlı doğanlar, kalbi hasarlı doğanlar, anormal büyüklükte kafası olan bebekler, gözü olmayan bebekler, herhangi bir cinsel organı olmadan doğan bebekler…

 BBC’den John Simpson geçen yıl Mart ayında Felluce’den yaptığı haberde, hastanelerde özürlü doğmuş onlarca bebek gördüklerini anlatıyor ve bir defasında 3 kafası olan bir bebek bile gördüğünü aktarıyor. Felluce’de yetkililer kadınlardan uzunca bir süre hamile kalmamalarını bile istemek zorunda kalmış. Felluce Devlet Hastanesinin başhekimi Dr. Ayman Qais, 2008 yılında İngiliz The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, bu şekilde hasarla dünyaya gelen günde 2 bebek gördüğünü söylüyor. Varın hesabı siz yapın. Google’daki basit bir aramada karşınıza çıkacak görüntüler bile tüyler ürpertici. Uluslararası Çevre ve Kamu Sağlığı Araştırmaları Bülteninin Aralık sayısında da , Felluce’de 2003 yılından beri meydana gelen tüm doğumların yüzde 15’inde bebekler özürlü bedenle dünyaya geldi. Raporu hazırlayanlar, Felluce’de oldukları 2010 Mayıs ayında sadece Felluce Devlet Hastanesinde, 76 düşük, 60 erken doğum ve 1 ölü doğum vakası tespit etmişler.

Tıbbi etik ve dış politika konusunda uzman Maryland Üniversitesi biyomikyagerlerinden Dr. Adil Shamoo, AC’e yaptığı açıklamada, ‘’Irak’ı yıktık’’ diyor ve ekliyor: ‘’Irak’ta bugün ortaya çıkan sağlık tablosuyla, yıllarca devam eden bombardmanların, çatışmaların neden olduğu çevre kirliği arasında bağ var’’. Üstelik, Irak’ın suyunu, havasını, tabiaatını kirleten savaşta bir de ABD’nin kullandığı bazı silahlardaki ‘zayıflatılmış uranyum’ da vehametin boyutunu daha da artırıyor.

Abrams tankları ile Bradley tipi saldırı araçlarının cephanelerinde ‘zayıflatılmış uranyum’ maddesi kullanılıyor. Irak’ta ‘uranyum’ olduğu yalanıyla ülkeyi işgal eden Bush tayfasının, şimdi ‘Irak’ta daha doğmamış çocukları bile tehdit eden bu uranyumlarından da şikayetçi olup olmadıklarını bilmiyoruz.

ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, AC’in sorularına cevap vermeyerek sessiz kalmışlar, ancak Irak’ta kusurlu doğan bebekler ile savaş arasında bağ kurulmasını reddediyorlar.

Irak, sağlık, çevre ve bilim bakanlıklarından ortak bir araştırma grubunun ülke genelinde yaptığı araştırmalarda, ülkenin 40 noktasında yüksek seviyede radyasyon ve dioksin oranı tespit edildi. Bu noktaların dörtte biri Felluce ve Basra gibi yerleşim birimlerinde bulunuyor.

SÖZ DE ONLARA KARŞI SAVAŞAN GÜÇLER DE

Öyle bahtsız bir ülkede doğuyor ki bu çocuklar, ülkelerini işgal eden güç de onları umarsızca öldürüyor, söz de onlara karşı savaşan güçler de… Örneğin, Müslümanlar için bile sıradanlaşan haberlerden biri camilere, pazarlara dalarak kendini patlatan intihar bombacıları… Pakistan’da, Afganistan’da Irak’ta hala ara ara haberlerde karşımıza çıkıyor bu bombalamalar ve önemsemeksizin bir başka habere geçiyoruz. Kim bu adamlar? Hangi akla hizmet, din iddiasıyla, etnik hak iddiasıyla Şii ya da Sünni camilerine, çarşıya pazara girip kendileriyle beraber onlarca masum sivili havaya uçurabiliyorlar? İslamcı hassasiyetlerimiz için, öldüren İsrailli değilse, görmezden gelmek en kolayı galiba…

NEDEN SUSTU MÜSLÜMANLAR O GÜN?

Neden tartışmıyoruz bu bombacıları ve onları bu hale getiren anlayışları? Neden tartışmıyoruz, ölmeyi öldürmeyi sıradanlaştıran anlayışı? Neden diktatörleri tartışmak için illa ki Batılları bekliyoruz? Diktatörler de öldürdü on yıllarca bu çocukları… Saddam zalimi, kendi vatandaşlarının üzerine kimyasal silahlarla saldırıp binlercesini öldürdü. Neden sustu Müslümanlar o gün? Neden sustuk o gün?

Kaddafi adlı zalim şarlatan da aynı yolda bugün… 1990’lı yıllarda Güneydoğu’da katliamlar yapan Ergenekon tayfasına sessiz kaldık da elimize ne geçti? Neyi koruduk? BDP tayfası, PKK’ya sessiz kalarak, her bombalı saldırısına, katliamına amalı gerekçeler bularak neyi savunmuş oluyor, ne kazanıyor?

Ölüm neden bu coğrafyanın normali? Neden yadırgamıyoruz ölümleri, öldürmeyi? Neden Afganlı çocukların ölmesi bu kadar sıradan? Birinci sayfalara haber olarak girebilmeleri için kaç Afgan çocuğun cesedi gerekiyor?

Cemal Demir - Haber -7

 

 

 



Bu haber 639 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,880 µs