En Sıcak Konular

Nilüfer Göle'nin bavulu

6 Mart 2011 13:20 tsi
Nilüfer Göle'nin bavulu
Mahremin Göçü'nde Ayşe Çavdar'la yaptığı nehir söyleşi, bize Göle'nin bavulunu gösteriyor...

Abdullah Yavuz Altun - Zaman Pazar

Nilüfer Göle'yi Modern Mahrem kitabıyla ve son zamanlarda Fransa'da yaptığı 'Burka' çıkışıyla tanıyanlar, onu İslamcı bir kadın yazar zannedebilir.
 
Bugünün jargonunda, en iyi ihtimalle 'liberal' denilecektir. Empati yapmaya çalışanların, "karşı taraftan" ilan edildiği dönemlerde, Nilüfer Göle gibi araştırmacıların kaderi biraz da kendini anlatamamaktır. Aslında 'araştırmacı' demek Göle'nin konumunu yanlış algılamak olabilir. Ayşe Çavdar, onun için 'zanaatkâr' diyor. Nilüfer Göle, 'anlamak eylemi' etrafında örgülenen bir hayat yaşıyor. Kendi ifadesiyle, 'yeni bir dil' arıyor en çok da. Ezberlenmiş sözlerle kavramları açıklamaktan çekiniyor bu nedenle. Klasik sosyolojiyi reddedip, bavulundaki 'hazır kavramlar' ile düşünmemeyi seçtiğini söylüyor. Nilüfer Göle'nin araştırma tekniği Fransa'daki hocasından, Alain Tourain'den miras. Ancak onu da geliştiriyor Göle, yalnızca kavramları açıklayacak seslere kulak vermekle kalmıyor, onlarla karşılıklı etkileşime geçiyor. 'Öteki'ni anlamak için bavulunu döküyor ortaya ve bildiklerini en baştan yazmaya girişiyor. Mahremin Göçü'nde Ayşe Çavdar'la yaptığı nehir söyleşi, bize Göle'nin bavulunu gösteriyor...

Ankara İnkılâp Sokak'ta büyüyen Göle'nin merhum babası, CHP Kars milletvekilliği yapan Turgut Göle. Dayısı Prof. Ali Bozer, Turgut Özal'ın dışişleri bakanlığını yapmış. Ankara Koleji'nde, ardından ODTÜ'de okuyor. 1970'lerde, solun yükselişiyle 'hippi'liği benimsiyor. 'Akıntıya karşı kürek çekmek' dediği eylemlerini sıralıyor burada. "Ben Doğuluyum!" dediği ilkokul sıralarından, "Türkiye'de 1968 yaşanmadı!" çıkışına varıncaya dek, 'muhalif' oluyor. İlk yayını, Mühendisler ve İdeoloji. 1970'li yıllardaki sosyalist mühendislerin görüşlerinden yola çıkarak, 'toplum mühendisliği' meselesini irdeliyor. "Türkiye'yi Batılılaştıran sınıf, mühendislerdi. Onlar da bir an önce her şey olsun istiyordu." tespiti, yerinden. Bavulunda Marksizm var, Fransa'da sosyoloji eğitimi var, Boğaziçi Üniversitesi'nde profesörlük var... Modern Mahrem bu yıllarda ortaya çıkıyor. Herkesin "Türkiye'ye şeriat geliyor..." dediği bir dönemde, başörtülü kadınları 'anlamak' istiyor. "Bu bir kumardı, belki kaybettim..." sözü, kitabın gördüğü ilgi kadar, aldığı tepkilere bir serzeniş.

Nilüfer Göle, 'yaşayan tarih' üretmekten bahsediyor: Bugünün, insanın tarihi. Melez Desenler'de sanatı yardıma çağırıyor ve Türkiye'yi bir tabloya benzeterek inceliyor. Mağdurlar ve mağrurlar ayrımından vazgeçerek, toplumun bütün renklerinin aynı tabloda 'bir arada' var olma imkânını sorguluyor. Süreçleri değil, o süreçleri oluşturan desenleri arıyor; ki o süreçler biz 'ahkâm keserken', o desenler üzerinden yaşamaya devam ediyor. Nilüfer Göle'nin ayrıcalıklı konumu biraz da burada: Türkiye, Batılı olmayı başarmış insanlarına gıptayla bakarken Göle, Batı'yı da eleştiriyor. Bavulunda, ODTÜ'den, Paris'ten, Boğaziçi'nden kalma Batı-merkezli bir literatür var. Ancak Fransa'da, burkayla ilgili yasağa karşı çıkıp, "Bırakın birazcık da karanlık olsun..." diyebiliyor. Fransız Meclisi'nde, "Biz Batı'da yüze önem veririz!" diye terslenmesiniyse, YÖK'ün başörtüsü tavrına benzetiyor.

Sosyolojinin önemli tartışmalarından birisi 'kamusal alan'dır kuşkusuz. Göle, geleneğini buraya taşıyabilen yüzlere önem veriyor. Tabii bir de Avrupa'da yaşanan İslam'a. Kültürlerin 'karşı karşıya' kalmayacağını, çünkü çoktan 'iç içe' geçtiğini söylüyor. "Her gün İslam'la ilgili makaleler yayınlanıyor, yerel gazetelerde bile," derken, İslam'ın zaten 'içeride' olduğunu hatırlatıyor. Peki Avrupa'nın fobisi? Göle'nin bavulunda, 'geçmişin korkuları' var bu kez. Avrupa, Ortaçağ'da kendi kendine ettiği zulümden korkuyor Göle'ye göre. Mücadeleyle kazandığı özgürlüğe ters düşen en ufak bir olguyu, sözgelimi burkayı, hemen bünyesinden atmak istiyor. Bugünkü 'endişeli modernler' meselesine buradan bakmak fena olmazdı.

Modern Mahrem, bir bakıma kendi lokal entelektüel birikimini üretti. Mahremin Göçü biterken, Modern Mahrem üzerine yazılmış yazılar var: Nihal Bengisu Karaca, Ali Bulaç, Hidayet Şefkatli Tuksal ve Sibel Erarslan'ın makaleleri... Nilüfer Göle, Karaca'nın 'Bir Mütesettirin Tatil Güncesi' makalesini önemsiyor. Zira orada, başörtülü bir kadının, İslamî gelenekle kamusal alan arasında, 'yüzmek' gibi tabii bir arzunun işlevsiz kılınması anlatılıyor. "Yüzmekten vazgeçtim..." diyen Karaca'nın aslında yüzmekten vazgeçmediğini ve yeni bir dil kurarak, mağduriyetini değil kendisini inşa ettiğini vurguluyor. Nilüfer Göle'nin bavulunda da, 'kendini anlatan sesler' var en çok. Hüküm vermiyor, sınıflandırmıyor, yadırgamıyor... Anlamaya çalışıyor.
 
Nilüfer Göle geleceği 'okudu'!



Bu haber 2,949 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,597 µs