En Sıcak Konular

Kaddafi sonrası Libya senaryoları...

28 Şubat 2011 12:59 tsi
Kaddafi sonrası Libya senaryoları...
Kaddafi’nin cinnet hali ve izlediği vahşi yöntemler, bir zamanlar en sadık yandaşı olan aşiret liderlerini, büyük rütbeli subayları ve önemli mevkiideki diplomatları bile çileden çıkarmış durumda.

Süleyman Şahin / TİMETURK

Libya’da halk devriminin gittikçe ülke sathına yayılarak başkentin kapılarına dayanması ve Kaddafi’ye yakın isimlerin yavaş  yavaş kendisini terkle halkın saflarına katılması, Kaddafi sonrası senaryoları ister istemez zihinlere taşıyor. Cemahiriye rejiminin çökmesi durumunda, üniter yapıyı sürdürecek kapasitede bir mekanizmanın varlığı ciddi olarak kuşku uyandırıyor. Aşiret esasına göre biçimlenmiş bir toplumun tüm katmanlarınca benimsenecek bir liderliğin ne derece mümkün olduğu konusunda tereddütler var.

Hatırlarsak, Mısır ve Tunus örneklerinde devrimin rotasını belirleme noktasında son sözü ordu söylemişti. Oysa Libya farklı… Tamamıyla aşiret dengelerine dayalı, devlet ve ordunun kurumsal yapılanmanın çok uzağında kaldığı bir sistem(sizlik) söz konusu. Kurumsal devlet kültürünün oluşmadığı yönetim mekanizması, Kaddafi’nin en yakın arkadaşlarını bile harcamakta tereddüt etmeyen tek adamlık hırsına endekslenmiş durumda. Bu sınırsız hırs, devletin merkezinde kendisinden başka ağırlık noktası oluşmasına daima engel oldu. Kaddafi’ye rakip olabilecek çapta güçlü figürler için akibet kaçınılmazdı. Ya ölüm, ya hapis ya da yurtdışı görev yoluyla merkezden ihraç…

Son ulaşan haberlere göre, Kaddafi’nin cinnet hali ve izlediği vahşi yöntemler, bir zamanlar en sadık yandaşı olan aşiret liderlerini, büyük rütbeli subayları ve önemli mevkiideki diplomatları bile çileden çıkarmış durumda. Artık birçoğu karşı safta yerini almaya başladı. Geçtiğimiz hafta onlarca büyükelçi görevlerinden istifa etti. İçişleri bakanı devrimcileri destekleyen bir açıklamada bulundu. Ülkedeki büyük aşiretler Kaddafi karşıtlıklarını sesli olarak dile getirip, Kaddafi’nin ülkeyi terketmesi yönünde çağrı yaptılar. Aile içinde bile iç çekişmeler daha bir su yüzüne çıkmaya başladı. Kaddafi sonrasına ilişkin oğullar arasında bir iktidar savaşı, her zaman denklemin parçası olarak kabul edilegeldi. Bir ilave… Kırk küsür senedir kendilerini ülke dışına süren yönetime karşı intikam için en uygun fırsatı kollayan sürgündeki muhalefeti de hesaba katmak gerekiyor.

Saf Değiştiren Kaddafi Yandaşları

Kaddafi’nin yakın çevresinden olup saf değiştirenlerin başında, sonradan muhalif bir güç olarak ortaya çıkan ve düşmanlığını ilan etmekten çekinmeyen Albay Abdulfettah Yunus geliyor. Yunus, daha önce içişleri bakanlığı da yapmış, ordu içinde şöhreti yaygın bir isim. Şu anda Kaddafi rejiminden bağımsızlığını ilan eden Sirenaik (Doğu Libya) bölgesinin en güçlü figürlerinden biri. Kaddafi sonrası ülkenin bütününde liderliği ele geçirebilecek potansiyelde, Libya halkının saygı duyduğu, ülke içi ve ülke dışı sağlam ilişkiler ağına sahip birisi.

Saf değiştirenler listesinde kimler yok ki!...

Kaddafi’nin meşhur Devrim Komuta Konseyi üyelerinden olmakla birlikte kızağa çekilmiş bulunan Muhammed Necm…
Kaddafi rejimine istifasını sunuşu, gelişen olaylar karşısındaki sağlam duruşu ve Libya Ulusal İttifakı’nın kurucularından birisi olarak önemli bir muhalif figür haline gelişiyle Libya halkının saygısını kazanan Arap Birliği Libya Daimi Temsilcisi Abdulmun’im el Huni…

Aynı şekilde Libya’nın doğusunda önemli bir güç unsuru olan  Ubeydat aşiretine mensup Tobruk bölgesi komutanı Süleyman Mahmud…

Yine ordu içerisinde belli bir konuma sahip Halife el Mismari…

Bingazi kentinde çıkan olayları bastırması için verilen emri yerine getirmeyince 1992 yılında Kaddafi tarafından görevden alınana dek uzun yıllar rejimin ikinci adamı olarak kalan Abdusselam Cellud…

Halk nazarında popüler, hatta şu anda bizzat rejimin içindeki asker – polis, hemen her kesimin sevgisine mazhar, askerlik onurunun timsali olarak görülen ve halen Kaddafi’nin emriyle göz hapsinde tutulan savunma bakanı Ebu Bekir Yunus…

Bütün bu sayılan isimler, Kaddafi sonrası dönem için ulusal çapta karizmaya sahip, potansiyel lider adaylarıdır.

Aşiretler ve Kabileler… Yani Bölgesel Güç Odakları...

Genel anlamda Libya tarihine ve bu tarihin bölgesel izdüşümlerine vakıf hiç kimse, aşiret ve kabile liderlerinin ülke içi dengelerdeki merkezi konumunu, Libya isyanındaki önemli rollerini ve hatta Kaddafi sonrası Libya politik haritasındaki muhtemel etkilerini gözardı edemez.

Doğulular diye bilinen, Mısır sınırından başlayıp batıda Sirte körfezine dek uzanan eski Berka emirliğinin sakinleri, Kaddafi’nin devirdiği Kral İdris el Sunusi’nin destekçileriydi. Albay Kaddafi’nin yaptığı darbeyi, bu nedenle her zaman kendilerine karşı yapılmış bir darbe olarak gördüler. Daha da aşırı giden kimilerine göre bu durum, batı bölgesinin doğu bölgesini sömürge haline getirmesi olarak algılandı.

Doğu bölgesiyle batı bölgesinin haricinde, haritaya bakıldığında ülkenin en büyük kısmını kaplayan ve Afrika içlerine dek uzanan Fizan bölgesi, çeşitli kabileleri ve değişik unsurları kapsayan, adeta yap – bozu andıran bir bölge. Bir yanda Arap etnisitesine ait Mehamid kabilesi, diğer yanda Arap olmayan Tebu kabilesi… Tebu kabilesinin yaşadığı topraklar, Sudan ve Çad sınırlarına dek uzanmakta. Ve bu kabile Kaddafi karşıtı devrime en başından beri katılmış durumda… Dolayısıyla Sudan ve Çad sınırlarını kapatmış vaziyette… Bu bölgede Tuareg’ler de yaşıyor. Tarihi başkentleri Gudames de bu bölgede yer alıyor. Büyük Sahra’nın neredeyse tamamı bunların toprakları. Tuaregler şu ana dek Kaddafi’nin yanında yer aldı. Tabii bunun makul sebepleri var. Kendilerini rejimin egemen güçlerinden biri olarak görüyorlar. Neden mi?... Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam’ın yakın adamı, askeri istihbaratın başındaki Albay Hammad bu kabileden çünkü…

Ülkenin kuzey doğusuna geldiğimizde Mısır sınırına dek uzanan Evlad-ı Ali kabilesini görüyoruz. Siva vahası ve Mersa Matruh’a bitişik çöl bölgesinde Mısırlı kabilelerle karışmış bir şekilde yaşıyorlar. Bingazi’de yaşayan kuzenleri gibi bu Arap kabilesi de neticede doğulu. Dolayısıyla Kaddafi karşıtı.

Geldik Kaddafi’nin aşireti Kadadife ve Cellud’un aşireti Makarihe aşiretlerine…  Bunlar ülkenin orta ve kuzey kesimlerinde yaşıyorlar ve kan bağları dolayısıyla Cemahiriye rejiminin doğal müttefikleri. Rejimin bütün imkanları da tabiatıyla bunların ellerinde. Aslında iki aşiret arasında tarihi bir kin varmış. Fakat Kaddafi iktidarının ilk yıllarında, rejimin ikinci adamı Abdusselam Ahmed Cellud el Makrahi iki aşireti kaynaştırmayı başarmış. Aşireti, 1992 olaylarındaki tavrından dolayı Cellud’u Kaddafi rejimine ihanetle suçlamaya devam ediyor.

Kaddafi’nin Oğulları….

Kaddafi sonrasına dair senaryoların üretildiği mekanlardan biri, bizzat Kaddafi’nin evi. Oğulların hemen hepsi iktidar hırsıyla yansa da, mevcut durum, veliaht olarak oğul Seyfülislam Kaddafi’yi bir adım öne çıkarıyor. Geçtiğimiz pazar günü yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, direnişçileri tehdit ederek iç savaş uyarısında bulunan Seyfülislam, Wikileaks belgelerine bakılırsa, kardeşleri Mutasım, Ayşe, Hanibal ve Saadi ile oldukça serin ilişkilere sahip. Batı kamuoyunda rejimin yüzü olarak görünüyor olması hem şansına, hem de şanssızlığına yoruluyor. Kardeşlerinin kendisine duyduğu nefret, şanssızlık tarafı olsa gerek.

 


 

The Telegraph’a bakılırsa, Kaddafi’nin üçüncü oğlu Saadi, “ hareketleri dengesiz, Avrupa’da ve bilhassa italya’da polisle sürekli takışmaktan ötürü sicili bozuk, uyuşturu ve alkol müptelası, gösterişli partiler düzenlemekten hoşlanan ve babasına inat sürekli yurtdışına kapağı atan eski bir profesyonel futbolcu. Mühendislik fakültesi mezunu. Kısa bir süre özel kuvvetlerde subaylık yapmış. Kendisine ait bir film prodüksiyon şirketi bulunan” birisi.

Yine The Telegraph’a göre dördüncü oğul Mu’tasım “ babasının ulusal güvenlik danışmanı ve yükselen yıldızı. Küçük kardeşi Hamis’in emrine verilmek üzere 2008 yılında 1.2 milyar dolara mal olacak bir özel güvenlik birimi kurma talebi olmuş. 2001-2005 yılları arasında ticari yatırımlarıyla fazla ilgilenemediğinden kardeşlerinin kumpasına kurban gitmiş ve yatırımlarının birçoğundan ciddi zararlara uğramış. Ağabeyi Seyfülislam’la arası son derece bozuk. Onu Sırp Elçisi olarak tanımlıyor ve hiç de yetenekli birisi olmadığını düşünüyor.”

The Telegraph diğer oğulları boş geçmemiş. “ Hanibal, Avrupa’da ve dünyanın bir çok yerinde uygunsuz tavırları ve kamu otoritesiyle sürekli dalaşmasıyla bilinen sicili oldukça bozuk birisi. Hizmetçisini dövme suçuyla Cenevre’de tutuklanması Libya ile isviçre arasında ciddi bir diplomatik krize yol açmıştı.”

“Küçük oğul Hamis, “Hamis Taburu” olarak bilinen ve Rusya’da özel olarak eğitilmiş rejim muhafızlarının başında oldukça saygı gören bir isim.”

“En küçükleri Seyfülarab, sık sık Münih’e gidip geliyor. Bilinmeyen bir yatırımı olsa gerek. Vaktinin çoğunu eğlence partilerinde geçirmekten hoşlanıyor. “

1986 yılında Trablus’u vuran Amerikan bombardımanında evlatlık Hena’nın ölümüyle evin tek kızı olarak kalan Ayşe hakkında yazılanlar ise şöyle: “ Aile içi kavgaların uzlaştırıcısı. Sivil (!) Toplum Kuruluşları ondan sorulur. Trablus’ta kendisine ait özel bir kliniği var.”

Kaddafi’nin ilk eşinden olma büyük oğlu Muhammed’i tabii ki unutmadık. Kendisi Libya Olimpiyat Komitesi başkanı. Olimpiyat Komitesi, ülkedeki meşrubat sektörünün tekeli Libya Gazlı İçeçekler Şirketi’nin %40 civarında hissesini elinde tutuyor ve Coca Cola’yla ortak iş yapıyor. Muhammed, aynı zamanda bir kamu görevinin başında. Telekomünikasyon Kurulu başkanlığını yürütüyor.
 




Bu haber 2,311 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,746 µs