Sizin mazeretiniz ne?

25 Şubat 2011 10:07 tsi
Gazeteciler devrimleri neden göremedi? iyibilgi Ankara

Seri kalkışmalar Türkiye’de de kimi uzman gazetecilerin yıkılışına sahne oldu…

Özelde Mısır’ın genelde Ortadoğu’nun uzun kuyruğunun çökmekte olduğunu hiç fark edemeyen, sezmek bir yana ‘bir şey olmaz’ diyen ‘uzmanlar’dan, gazetecilerden şimdi yakınılıyor.

Fakat bir de ‘kimse zaten bilemezdi, nereden bilinebilirdi’ diyenler çıktı ki.. Doğrusu, onların bu tutumlarını anlayabilmek zor.

Hürriyet’te Sedat Ergin şunları yazıyor; “Bölgede uç vermiş olan değişim dalgası, en ileri imkânlara sahip Batılı istihbarat servislerinin, en iddialı think tank’lerin, en bilgili otoritelerin öngöremedikleri bir durumdur.”

Gerçekten mi?.. CIA, MOSSAD, MI6’ten veya diğerlerinden emin yani Ergin?

Aynı gün Star Gazetesi’nde Mustafa Karaalioğlu, Ergin’le mucizevi benzerlikte bir yazı kaleme alıyor.. Aynılık daha başlıkta kendini gösteriyor; “Medyayı, ‘think-tank’leri çaresiz bırakan devrim.”

Altı şu cümlelerle doldurulmuş: “Türk medyası dahil, bütün dünya medyasının İslam-Arap ülkelerine karşı bilgisizliği her yeni gelişmede ortaya çıkıyor….. Mısır’da isyandan bir gün önce, ne kimse bu çapta bir halk hareketinden bahsetmekteydi ne de Mübarek’in gidebileceği tahmin ediliyordu.”

“Müslüman Arap halklarının özgürlük yürüyüşü ABD’den Avrupa’ya bütün think-tank kuruluşlarını ters köşeye yatırmıştır. İnternetiyle, televizyonlarıyla, gazeteleriyle dünya medyası da dipten gelen dalgayı hissedemedi; tarihin en önemli değişimine karşı çaresiz kaldı.”

Gerçekten mi?..

Vatan’da Ruşen Çakır oldukça rahat bir yazı yazıyor ve muhtemelen orta vadeli gelişmelere karşısında ‘yüksek risk’ alıyor…

“Bakmayın siz ‘zaten belliydi!’ diye görüş beyan edenlere, Ortadoğu’daki halk ayaklanmalarının en çarpıcı özelliği hiçbirinin öngörülmemiş olmasıdır.”

“İlk kıvılcımın Tunus gibi, çok fazla ilgi çekmeyen bir ülkede çakacağını kimse önceden görememişti. Tunus’un ardından “domino teorisi” her zaman olduğu gibi devreye girdi ama sıradaki ülkenin Mısır olacağı hiç tahmin edilmiyordu.”

“…Hüsnü Mübarek rejiminin kolay kolay yıkılamayacağını savunan “uzmanlar” çoğunluğu oluşturuyordu. (Bu doğru. Rezil olma pahasına bunu dillendirenler oldu. Hem de gün farkıyla.)

“… olup bitenleri ABD’nin ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ne bağladıklarını biliyoruz. Hadi Libya neyse de Tunus’ta ve tabii ki Mısır’da rejimlerin değişmesini ve bu ülkelerin ne kadar süreceği belli olmayan bir belirsizliğe sürüklenmesini Washington neden isteyebilir ki!”

“Daha ötesi, çanların, başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri için de çalmaya başlamasından en çok korkanların başında ABD’nin bulunduğu açık değil midir?..”

“Kim ne derse desin, Obama yönetimin Ortadoğu’da gelişmeleri önceden tezgahlamış olduğunu hiç sanmıyorum. Amerikalılar Ortadoğu’daki gelişmeleri belirlemek ne kelime, onların peşinden sürükleniyorlar.”

Özellikle son üç paragrafın çok ciddi, açıklayacı ve çürütücü yanıtları var. Fakat konumuz bu olmadığı için değinmiyoruz. Muhtemelen bu görüşler orta vadede bir zaman içinde çürüyüp, dökülecek. 

Altını çizmek istediğimiz şu; neden bu yazarlar, muhteşem biçimde gelişmeleri/haberleri atlamış bulunan dış politika yazarlarını, gazetecileri, think-tank’ları zırhlıyorlar?

Bölgede ciddi bir depremin geldiğini kimsenin görmediğini, gazeteciler bir yana konu hakkında çalışan think-tanklar’ın, üstelik dünyanın her yerinde yanıldığını söylüyorlar?

Gerçek bu mu?. Yoksa bazı gazeteciler ve düşünce kuruluşları; değil günler, haftalar, aylar hatta yıllar öncesinden bölgedeki ve Mısır’daki gelişmeleri sezdi mi? 

Doğrusu, gelişmeleri sezen ve yazan gazeteciler ile bilim adamları oldu.
 
Kimsenin bölgedeki dinamikleri okuyamadığını söyleyenler, bundan sonrası için en azından gazetecilik adına mesuldür. Çünkü artık 'haberleri' var!

“Buyrun, bundan sonra ne olacağını söyleyin” demek gerekiyor onlara. Ama “şimdi” söylemeleri gerekiyor ve “bundan sonra Yemen’de iktidar değişebilir” türünden sade suya tirit kestirmelere gizlenmemeleri lazım.

Hadi, söyleyin. Biz de not edelim?

www.iyibilgi.com

Bu haber 2,951 defa okundu.