Sıra AB'ye geldi mi?

24 Şubat 2011 12:45 tsi
Ölü değil ama yaşamıyor...iyibilgi Ankara

IMF’in Türkiye’deki varlığı yıllara yayılan derin bir tartışma konusuyda ve son küresel kriz öncesinden başlayan, ‘IMF’le olmuyor’ tartışması, ‘teğet geçecek’ çıkışı ile sona erdi.

Kabul etmek gerekiyor ki, kimi ekonomi yazarları, uzmanları, köşe yazarları ile kimi meslek-işveren örgütleri fena halde çuvalladılar ve bazılarına da haklarını vermek lazım mi, hatalarını kabul ettiler.

Ve böylece Türkiye’nin yıllar yıllar süren son ve ağır yarasını 2000’de açtığı IMF süreci tarih oldu.

IMF'den sonra, benzer biçimde AB’ye ilişkin tartışmalar da Türkiye’de üstelik daha daha uzun yıllardır sürüyor. Bugün gelinen nokta da ve bir çok anketin gösterdiği üzere kamuoyunda AB’ye olan “sevgi” eskisi gibi değil!

Bu bir gerçek ama bir başka gerçek de Türkiye’nin ekonomik ve siyasi yükselişi ile ilgili. Çünkü bu zamanlama AB’nin ekonomik ve politik olarak düşmeye başladığı ana denk geliyor.

Böylece fark açılıyor ve AB’ye olan ihtiyaç da azalıyor. Esasen bu görüşün tersini söyleyenler de az değil. AB’nin öneminin altını hep çizen ve vazgeçmeyen kesimler açısından Ankara’nın bu politikalarında bir zayıflık var ve bu inkar edilemez.

AB politikaları zayıf mı koptu mu?

Şimdi sizlere sadece bir iki haftalık, kenarda köşede kalmış, dünyanın hengamesi içinde pek fark edilmeyen sadece birkaç haber başlığını sunalım… Bakalım buradan siyaseten bir karar anına yaklaşıldığı sonucu çıkacak mı?

* Babacan AB ‘Hıristiyan Kulübü’ dedi…  

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Avrupa Birliği (AB) Başkanı Herman Van Rompuy ile birlikte Davos Zirvesi’nde katıldığı bir panelde, “Biz her zaman AB’nin büyük bir barış projesi olduğunu düşündük. Ancak genişleme süreci somut olarak kesildi” diye konuştu.

• Türkiye, AB ile rekabet faslını açmaktan vazgeçebilir

Siyasi nedenlerle ağır aksak yürüyen Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri son dönemde müzakerelerin teknik boyutunda yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle de can sıkıyor.

* AP'den Türkiye raporu sertleştirildi

Avrupa Parlamentosu’nda taslak Türkiye raporunun Kıbrıs ile ilgili bölümünün daha da sertleştirildiği, rapora Maraş’ın Rumlara iade edilmesini öneren ifadenin girmesi konusunda uzlaşı sağlandığı belirtildi.

* "Merkel'de Türkiye antipatisi var"

Devlet Bakanı Çağlayan, AB üyeliği önünde en büyük engelin Merkel'in Türk antipatisi olduğunu söyledi.

* AB ırkçı kuşatma tehlikesi altında

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, “AB, bugün ırkçı zihinler tarafından kuşatma altına alınma tehlikesiyle karşı karşıyadır” dedi.

* AB Denklem Dışında (Sedat Ergin)

Sonuçta Ortadoğu’daki değişim bağlamında Türkiye’den her zamankinden daha çok söz edileceği aşikardır. Buna karşılık, Avrupa’dan daha az söz edileceği de bir o kadar aşikardır. Son krizlerde AB’nin tutumunu gecikmeli bir şekilde ortaya koyabilmesi, artık küresel bir oyuncu olmaktan süratle uzaklaştığını gösteriyor. Bu krizin, Türkiye’yi tam üyelik sürecinden dışlayarak bu coğrafyada nüfuz sahibi olunamayacağının görülmesi açısından Avrupalı karar vericiler nezdinde göz açıcı bir etki yapması temenni edilir.

• New York Times: 'Türkiye üye olsa AB o kadar sakar olmazdı'

Türkiye-AB ilişkileri yoğun bir biçimde gündemde olduğu bu hafta, ABD’ye Brüksel’e uyarı geldi. New York Times gazetesinin tanınmış köşe yazarı Roger Cohen, AB’nin Arap dünyasındaki gelişmelere takındığı tavrını sert dille eleştirirken “Türkiye’nin içinde olduğu bir Birlik, Arap uyanışının karşısındaki o kadar sakar olmazdı” yorumunu yaptı.

* "Fiş çekilecekse buyurun siz yapın'' (27 Ocak)

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği'ne, Türkiye'nin üyelik sürecinde "fiş çekilecekse buyurun siz yapın, tarihe de hesabını verin" mesajı verdi.

* "AB'ye karşı fişi çeken taraf biz olmayacağız" (22 Şubat)

Türkiye'nin AB ile bugüne kadar yaşadığı en iyi iletişimi yaşadığını belirten ve AB'ye mesaj veren Bağış, yaşanan sıkıntılardan da yakındı ve "Fişi çeken taraf biz olmayacağız" dedi.

* İlerleme değil Kıbrıs ve AB ile kriz raporu (Ferai Tınç)

Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi dün Türkiye ile ilgili rapor taslağını görüşürken, dışişleri bakanlığından bir yetkili de İstanbul'da bir grup gazeteci ile gündemdeki konuları tartışıyordu.

Türkiye-AB ilişkilerinin hayli sıkıntılı, daha doğrusu acı hissetmeyecek kadar durgun bir dönemde olduğu, fasıl müzakelerinin bir tür bitkisel hayatta olduğu (fiş çekme buradan akla gelmiş olabilir) bir gerçek. Keza, Kıbrıs konusu veya liberal aydınların AKP’ye kızgınlığının ardında da AB var gibi duruyor.

Aslında çok uzağa gitmeye de gerek yok. Daha bu satırlar yazılırken, Fransa lideri Sarkozy, Türkiye ziyaretini-ki sadece birkaç saat sürecek zaten-protokol talepleri yüzünden ağırdan alıyordu. Ve bunu bilerek yaptığı da artık açık biçimde hissediliyor.

Ancak AB ile ilişkilerin kesilmesi veya bu manaya gelecek bir adımın atılması bambaşta bir siyasi karar. AKP’nin böyle bir kararı var mı o da ayrı bir konu.

Fakat çok hevesli olmadığı da belli oluyor.

www.iyibilgi.com

Bu haber 3,688 defa okundu.