Günün Kaybedeni: Ağar!

0 0 0000 00:00 tsi
Günün hengamesine kapılıp derin analizler çıkarmaya gerek yok. Bu önemli günün kaybedeni Ağar… Estiği yerde kül bırakmayan DYP lideri sadece 4 kişilik grubuna hakim olamadı. Dahası bunun siyasetini dahi yapamadı!

Aslında Türk siyasi partiler hayatında bu pek rastlanmış bir şey de değil. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde grubunuza hakim olsanız bile bunu deklare edemezsiniz veya iman edemezsiniz.

Grup kararı almak yasaktır ama Genel Başkanlar kendi bakış açılarını açıklar ve “arkadaşlarıma da bu fikirlerimi söyledim” der. Alışkanlık budur. Tercümesi ise, o partinin milletvekillerinin Genel Başkanları’nın “tavsiyesi”ne uyacaklarıdır.

Peki ya milletvekillerine hakim olamıyorsanız… Bunun için de hiç düşünmeye gerek yok… Biraz empati yapan herkes ne söylemesi gerektiğini mantıken çıkarımlar… “Arkadaşları serbest bıraktık, isteyen katılır isteyen katılmaz, zaten grup kararı almak yasaktır” dersiniz ve biter. Hepsi bu. Bir daha başınız ağrımaz.

Mehmet Ağar ise tam tersini yaptı… Genel Kurul’a girmiyoruz dedi ve bunu öyle bir ton da söyledi ki, basın toplantısına katılan gazeteciler bile, “biz de mi katılmasak acaba, kızmasın sonra” diye şaka yaptılar.

Sonuç… Fiyasko. “Grubun yarısı” Genel Kurula girdi ve oy kullandı. Oylamadan sonra AKP kulislerinde ise şunlar söyleniyordu; “Biz 353 kişilik gruba hakim olduk, üstüne adam koyduk, iki kişiyi kontrol edemediler.”

Bunlar işin politik-teknik tarafları. Bir de işin derini var. Ağar basın toplantısında bunun olacağını biliyordu. Konuşmasında “politikacının bir duruşu” olmalıdır cümlesinin altını da bunun için kalın hatlarla çizdi.

Bir iyibilgi notu daha söyleyelim… DYP milletvekillerini böyle bir durum hasıl olursa haklarında inceleme başlatacakları konusunda da ikaz etmişti. Buna rağmen başarılı olamadı.

Ağar’ın başarısızlığının ardında bir de başka bir yüz bulunuyor. Süleyman Demirel. Demirel’in özellikle son üç gündür milletvekillerinin oylamaya katılmama konusunda yürüttüğü sert politika da böylece geri tepmiş oldu.

Bir anlamda Demirel’in politik karizma ve etkisinin de tükenmek üzere olduğu bu bağlamda dikkate gelmeli. Ama Ağar aldığı bu yara ile merkez sağ’da yapılanacak yeni bin birleşmenin liderliğini nasıl yürüteceği konusunda da şüphe uyandırdı.

Zira ANAP’la yakınlaşma sürecinde “Ağar”dan alan ve yukarıdan konuşan yapısı, sanki ANAP milletvekillerine hakim olamayacak, fire verecek intibaını bile yaramıştı.

Şimdi görülüyor ki Mumcu, partisine tam olarak hakim olamasa da -zira iki fire verdi- günü, gerçekleştirdiği uzun basın toplantısında bir siyasi şovla prim yaparak tamamlamayı başardı.

 

Bu haber 273 defa okundu.