Mısır Gazetesinde 'Mısır' analizi!

8 Şubat 2011 09:58 tsi
Mısır tarihinin en büyük halk ayaklanmasının, Mısırlıların kendi ülke tarihlerinde yuttuğu en büyük entrikaya dönüşme ihtimali yüksek

Mısır Gazetelerinden Şuruk'ta Fehmi Hüveydi imzası ile yayınlanan makalede Mısır'da yaşananların bazı çevreler için henüz anlaşılabilme aşamasına bile gelmediğinin altı çizildi. İşte o makale:

Bizi henüz anlayamadılar. Ya kitlelerin kükreyişini duymamak için kulaklarını tıkadılar ya da mesajı aldılar ancak gönderenlere meydan okuyarak ve onları hor görerek mesajla ilgilenmediler. Tam olarak kestiremiyorum, ancak kesin olan şu ki, ortada yaşananlara ilişkin bir karışıklık mevcut. Bu karışıklığın sonucu olarak, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in geçenlerde yaptığı konuşmasında dinlediklerimizin öfke mesajıyla hiçbir alakası yoktu. Öfkeli insanlar, bu mesajı 25 Ocak’tan bu yana göndermeyi sürdürmüşlerdi halbuki.

O günden itibaren ülkenin dört bir yanında yüz binlerce insan sokaklara döküldü. Geçen hafta başkent Kahire’de milyonluk bir kalabalık toplandı ve o zamandan bu yana polis kurşunuyla onlarca vatandaş öldürüldü, binlerce insan yaralandı, yüzlerce kişi de ortadan kayboldu ve akıbetleri bilinmiyor.

Halkın öfke patlaması

Mısır’ın tarihindeki bu eşsiz olayların hedefiyse, başbakanın görevden alınması, devlet başkanı yardımcısının atanması veya anayasadaki iki maddenin değiştirilmesi değil. Bu çok düşük karşılık, ya sokaklara çıkan yüz binlerin ve verilen kurbanların hafife alındığını ifade etmekte ya da onların ahmak olduklarını varsaymaktadır.
Mesajı alsın ya da almasın, ister anlasın ister inatçılığından ve küstahlığından ötürü anlamamazlıktan gelsin, görünen o ki bizler en azından herkesin istenenle sunulan arasındaki uçurumun derinliğini anlaması için, mesajın içeriğini açıklama ihtiyacı duymaktayız.

Otuz yıllık sabır ve tıkanıklıktan sonra kitleler, aşağılanmaya daha fazla tahammül edemediği için bir öfke patlaması yaşadı. Çünkü Mısır’da iktidar tekele alındı, olağanüstü hale boyun eğildi, özgürlükler sınırlandırıldı ve halkın iradesiyle oynandı. Bir o kadar da ülkenin servetini bitiren yolsuzluğun yanı sıra, insanların onurlarını ayaklar altına alan ve hayatlarını hor gören polis zulmü yaşanıyor. Fakirleştirilmek, halkın belini fazlasıyla büktü.

Dışarıdaysa Mısır, cüceleştirilerek ve Amerikan politikalarına bağlı bir kampa alınarak aşağılandı. Bu kamp, Mısır’ı Gazze’yi abluka altına almaya ve kendi ulusal güvenliğinden ödün vererek İsrail’in güvenliğini savunma noktasında katkıda bulunmaya sevk etti. Sadece bu başlıklar bile, birçok detayı içinde barındırıyor. Fakat bu başlıklar arasında en önemli nokta, içinde bulunduğumuz durumun ülkeyi bu noktaya getiren politikaların birer meyvesi olması.
Bizlerse, mevcut durumun yankılarını ve bilhassa Mübarek’in son konuşmasını incelediğimizde şu hususları bariz biçimde göreceğiz:

Birincisi, Mübarek insanların öfkesini ve bunun sebeplerini görmezden gelerek, sadece yaşanan yıkımdan bahsetti. Oysa bu yıkımın sorumlusu göstericiler değil. Ayrıca Mübarek, konuşmasında Müslüman Kardeşler’e (İhvan) ve ‘özel gündemleri olan’ bazı gruplara da göndermede bulunarak, bu kimselerin halkı kışkırttıklarını ve öfkeyi patlama noktasına getirdiklerini ileri sürdü. Bu da kesinlikle doğru değil; çünkü öfkeli kitleler, herkese öncülük etti. İhvan ve diğerleriyse, kitlelerin çağrısına kulak verenler arasında yer alıyordu. Yani başkan, tabloya yanlış açıdan baktı ve tablonun oluşumlarını yanlış yorumladı.

Cemal de aday olabilir

İkincisi, Mübarek, sadece şahıslarda ve icraatlarda değişime başvurdu, öfkenin konusu ve temel kaynağı olan politikalarda hiçbir değişiklik yapmadı. Bunun yanı sıra zaman kazanmak istedi ve içinden geçtiğimiz deneyimlerin gölgesinde hiç kimsenin hayata geçirileceğine inanmadığı vaatlerde bulundu. Zira anayasada değiştirilmesi çağrısı yaptığı iki maddeyi (ilki, başkanlık içi adaylık şartları ve ikincisi, iktidarda başkanlık koltuğunda kalma süresiyle ilgili), geçmişte siyasi reform vaatleri bağlamında bize sunmuştu. Ayrıca bizlere nezih parlamento seçimleri de vaat etmişti; fakat şaibeler, seçimi bir felakete çevirmiş ve bu skandal, toplumdaki aşağılanma ve hor görülme düşüncesini de beslemişti.

Üçüncüsü, Mübarek’in altıncı kez aday olmayacağını açıklaması, kuşkusuz iyi bir gelişme olduğu kadar, endişelendiren ve şüphelere kapı açan bir adım. Zira başkan, olağanüstü halin kaldırılması ve özgürlüklerin verilmesi konusunda tek kelime etmedi. Bu iki engel, seçimlerin yapılabileceğini garantilemiyor. Bir başka ifadeyle başkan, kendisini aday göstermese ve şartlar böyle devam etse bile, iktidardaki Ulusal Demokrat Parti’nin (UDP) etkisi, yönetim organlarıyla olan işbirliğinden ötürü devam edecek ve parti, iktidarı kendi tekeline alacak. Zira bu düzenlemeyi yapması için yeterli süre mevcut. Fakat özgürlükler verilir ve olağanüstü hal kalkarsa, topluma UDP’nin adayıyla yarışacak uygun alternatifler bulma imkânı verecek ortam sağlanmış olur.
Dördüncü ve son husussa, Mübarek gelecek başkanlık seçimlerinde aday olmayacağı sözü verdiğinde ve bu sözün aile bireylerini kapsadığına işaret etmediğinde bu durum, önümüzdeki aylarda hafızalarla oynanması ihtimaline kapı açtı. Bu da oğlu Cemal’in adaylığını ihtimal dahiline koydu. Cemal’in bu durumda büyük şansı olacak ve babasının iktidarda bulunması bunu garantileyecek. Rejimin şeytanlarınınsa bu görevi yapmaya hazır olduğundan şüphem yok. Bu durumda Mısır tarihindeki en büyük halk ayaklanması, Mısır halkının kendi tarihinde yuttuğu en büyük entrikaya dönüşecek.

Bu haber 1,037 defa okundu.